İstanbul Esenyurt’ta 28 Temmuz’da meydana gelen olayda tekel bayisine giden bir grup bir süre tartıştıkları 20 yaşındaki Batuhan Bayındır ile 24 yaşındaki Yunus Emre Erzen’i vurarak öldürmüştü. Olayın ardından kaçan şüpheliler ile kaçmalarına yardım eden şüpheliler kısa sürede gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden Murat Özer’in de olduğu 4 kişi tutuklanmıştı.
4’ü tutuklu 10 sanık hakkında açılan davanın görülmesine bugün başlandı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar SEGBİS sistemi ile bağlandı. 4 tutuksuz sanık ise duruşma salonunda hazır bulundu. Olayda hayatını kaybeden Yunus Emre Erzen ile Batuhan Bayındır’ın aileleri de avukatlarıyla birlikte duruşmaya katıldı.
“2015 YILINDAN BERİ TANIRIM”
Duruşmada ilk olarak tutuklu sanık Tarık Özer savunma yaptı. Olayda hayatını kaybeden Yunus Emre Erzen’in babası Cantürk Erzen’i 2015 yılından beri tanıdığını söyleyen Özer, “Olaydan 3-4 ay önce oğluyla birlikte benden 70 ton demir aldılar. 1 milyon 300 bin tutarında ödemeyi bana 2 adet çek olarak verdiler. İlk çeki ödediler ancak ikincisini ödemediler. Aramalarıma da cevap vermedi. Ben de ödeme emri çıkartması için avukatıma talimat verdim” dedi.
“HEM PARAMIZDAN OLDUK HEM KÜFÜR YEDİK”
Ödeme emrinin çıktığı gün Cantürk Erzen’in whatsapp durumundan küfürlü mesajlar yayınladığını söyleyen Özer, “Küfür ve tehdit içerikli mesajlar yayınlıyordu. Her gören beni arayıp durumu sordu. Hem paramızdan olduk. Hem de üstüne hakaret ve küfür yedik. Paylaşımları kaldırması için konuşmaya gittik” dedi.
“YUNUS EMRE ERZEN ÇOK SAYGILI BİR ÇOCUKTU”
Dükkana girdiklerinde Yunus Emre Erzen ve iki kişinin de olduğunu söyleyen Tarık Özer, “Kardeşim Murat, Yunus Emre Erzen’in yanına gitti. Yunus Emre Erzen’i önceden de tanırım. Çok saygılı bir çocuktu. Ama o akşam öyle değildi. Babanı ara dediğimizde kardeşimin üstüne yürüdü. Kardeşimle itişip kakışmaya başladılar. Batuhan Bayındır ve yanındaki arkadaşı araya girmeye çalıştı. Ben de ikisini ittirdim. Batuhan yere düştü” dedi.
“BEN OĞLUMU, KARDEŞİMİ VE KENDİMİ SAVUNDUM”
Arkasını döndükten sonra silah sesi duyduğunu anlatan Tarık Özer, “Oğlum baba diye bağırdı. Yerde kan görünce ben oğlum vuruldu sandım. O anki korkuyla Yunus Emre Erzen’in ayaklarına doğru ateş ettim. Erzen silahı bırakmayınca tekrar ateş ettim. Ayaklarına hedef aldım. Tek amacım etkisiz hale getirmeye çalışmaktı. Kimseyi öldürme kastım yoktu. Ben oğlumu, kardeşimi ve kendimi savundum” dedi.
Olaydan sonra vurulan kardeşi Murat Özer’i hastaneye bırakıp eve gittiğini söyleyen Özer, “Oğlum da yanıma geldi. Daha sonra oğlumla polisi arayıp teslim olduk” dedi.
“BATUHAN’I YUNUS EMRE ÖLDÜRMÜŞ OLABİLİR”
Sanık Tarık Özer sorulan soru üzerine öldürmek için dükkana gitmediklerini söyleyerek, “Olaylar 1 dakika içinde oldu. Oğlumun ve kardeşimin öldürüldüğünü düşündüğüm için bir anlık korku be panikle oldu. Ben Batuhan Bayındır’ı ittirdiğimde o yere düştü. Yere düştükten sonra silah sesi geldi. Yunus Emre Erzen’in silahından çıkan kurşunların Batuhan Bayındır’ı öldürmüş olabileceğini düşünüyorum” dedi.
“TESADÜFEN ELİME GEÇEN ŞİŞE İLE VURDUM”
Tarık Özer’in ardından tutuklu sanık Murat Özer savunma yaptı. Cantürk Erzen ile herhangi bir husumeti olmadığını söyleyen Özer, “Abimle aralarında bir demir ticareti oldu. Benim bu ticaretten haberim yoktu. Biz olay günü uzlaşmak için oraya gittik” dedi. Yunus Emre Erzen’in sürekli kasa altına baktığını söyleyen Murat Özer, “Ben de kasa altına baktığımda alkol bardağını gördüm. Sarhoş olduğunu anladım. Ben samimi olduğumuz için elimi omzuna koydum ama o elimi ittirdi. Kasanın altındaki silaha uzandı. Ben de silahı almasın diye onu şişelere doğru ittirdim. Tesadüfen elime geçen şişe ile vurdum. Bir kere vurdum. Benim elim de parçalandı. Elime 21 dikiş atıldı” dedi.
“YAŞADIĞIMA ŞAŞIRIYORUM”
Şişeyle vurmasına rağmen Yunus Emre Erzen’e engel olamadığını söyleyen Özer, “Silahı çıkardı ve beni ayağımdan vurdu. Elimden tutamasam silahı yukarı kaldırıp vuracaktı. Ben ağabeyimin ateş edip etmediğini bile bilmiyorum. Benim tek amacım elinden silahı alıp canımı kurtarmaktı. Ben iki silah arasında kaldım. Yaşadığıma şaşırıyorum” dedi.
“MAĞDUR OLDUĞUM HALDE SANIK OLARAK KARŞINIZDAYIM”
Yaşanan olayda kendisinin de vurulduğunu söyleyen Özer, “Ben mağdur olduğum halde sanık olarak karşınızdayım. Keşke o gün ayağım kırılsaydı da oraya gitmeseydim. Cantürk bizim anamıza, bacımıza, 3-5 yaşındaki kızlarımıza küfür etti” dedi.
“TELEFONLA ELİNE VURMAYA ÇALIŞTIM”
Tarık Özer’in oğlu olan tutuklu sanık Azat Özer de Yunus Emre Erzen’i az tanıdığını ancak Batuhan Bayındır’ı tanımadığını söyledi. Olay günü tekel bayine gittiklerinde, “Yunus Emre Erzen amcama, ‘Amca hoş geldiniz’ dedi. Amcamlar babasını sordu. Babamı ne yapacaksınız dedi. Gözü silahına gitti. Sonra amcam vurulunda ben cep telefonu ile eline vurmaya çalıştım. Baba diye bağırdım. Önüme şarjörsüz silah düştü. Silahın şarjörsüz olduğunu arabada gördüm” dedi.
Olaydan sonra babasının başka bir eve gittiğini ertesi gün de kendisinin babasının yanına gittiğini söyleyen Azat Özer, “Babam, ‘kendimizi ihbar edelim’ dedi. Ben de, ‘evet baba sen bir suç işlemedin. Amcamı korudun’ dedim. Olayların böyle gelişmesini istemezdim. Benim amacım amcamı korumaktı. Telefonu Yunus Emre’nin sırtına vurduğum görünüyor” dedi.
“BEN İKİ TARAFA DA ENGEL OLMAYA ÇALIŞTIM”
Tutuklu sanık Servet Özer ise yaşanan olayla bir alakasının olmadığını söyleyerek, “Ben o tarafa geçmedim. Silah paylayınca kasa tarafına gittim. Eğildim. Yunus Emre Erzen’e müdahale edecektim. Tarık Özer silahı ile gelince ona engel olmaya çalıştım. Olamadım. Ben iki tarafa da engel olmaya çalıştım” dedi.
“BARIŞ SAĞLADIK ŞİKAYETÇİ DEĞİLİZ”
Sanık savunmalarının ardından olayda hayatını kaybeden Batuhan Bayındır’ın annesi Huriye Bayındır’ın ifadesi alındı. Sanıklardan şikayetçi olmadığını söyleyen Bayındır, “Ben devletime bırakıyorum” dedi. Oğlunun olayla ilgisi olmadığını söyleyen Huriye Bayındır, “Arkadaşının yanına gitmiş. Ne istediler benim oğlumdan. 7 aydır ne çektiğimi kimse bilmiyor. Ellerini vicdanlarına koysunlar. Nasıl bir baba oğlunu katliam için götürüyor. Bana hesap versinler. Benim oğlum ev geçindiriyordu” dedi. Batuhan Bayındır’ın babası Mustafa Bayındır ise, “Kaşı tarafı tanımayız. Biz büyük bir erdemlik yapıp barış yaptık. Şikayetçi değiliz. Biz hiçbir şey almadık. Annesine bir tane ev vereceklerini söylediler. O kadar. Otobüs kamyon filan almadık” dedi.
“OĞLUM KEŞKE KAFALARINA SIKSAYMIŞ”
Hayatını kaybeden Yunus Emre Erzen’in babası Cantürk Erzen verdiği ifadede oğlunun 23 yaşında olduğunu söyleyerek şikayetçi oldu. Kendisine gönderilen icra takibine tepki gösterdiğini kabul eden Erzen, “Ancak iddia edildiği gibi ağır küfürler etmedim. Oğlum kafasına şişeyle vurulduktan sonra ateş ediyor. Keşke kafalarına sıksaymış. Ben sana küfür etmişim. Evet ettim. Sen gidip oğlumu mu öldüreceksin?” dedi.
“13 YAŞINDA ERKEK 11 YAŞINDA KIZ ÇOCUĞU TEKLİF EDİLDİ”
Sanıkların demir tüccarı olmadığını söyleyen Cantürk Erzen, “Siz tefecisiniz. Allah size inşallah daha kötüsünü gösterecek. Benim oğlumu öldürdünüz. Üçünüz çocuğun üstünden geçiyorsunuz. Öbür çocuk suçsuz, ölmüş” dedi. Baba Erzen ifade verdiği sırada avukatı araya girerek, “Size üçüncü kişiler vasıtasıyla 40 milyon lira, 13 yaşında erkek çocuğu ve 11 yaşında kız çocuğu teklif edildi mi?” diye sordu. Cantürk Erzen de, “Evet edildi. Ben dikkate almadım” dedi.
“ORADA ONA İŞKENCE YAPILIYOR”
Yunus Emre Erzen’in annesi Solmaz Erzen ise verdiği ifadede, oğlunun öldürüldüğü anlara ilişkin görüntüleri defalarca izlediğini söyleyerek, “Yüreğim parçalandı. Kim izlese o görüntüleri yüreği parçalanır. Emre’yi ittirip kafasında şişe kırmaları bir oluyor. Boynunda ve kafasında ölümcül yaralar var. Emre’nin ateş etmesinin tek sebebi başından ayrılmaları için çünkü orada ona işkence yapılıyor” dedi.
“DÖNÜP BAŞIN SAĞOLSUN DEMESİNLER”
Batuhan Bayındır’ın ailesine ve kendilerine sanıkların para teklif edildiğini söyleyen anne Solmaz Erzen, “Burada da aylık gelirlerinin 500 bin lira olduğunu söylüyorlar. 600 bin lira için mi bu çocuklara kıydınız? Bu nasıl bir vicdandır. İki tane günahsız çocuğa babaları yaşında adamlar neden gidiyor” dedi.
Sanıkların ifadelerinde baş sağlığı dilediğini anlatan anne Erzen, “Hem öldürdüler. Hem ölmüş çocuğa iftira atıyorlar. Dönüp bana başın sağ olsun demesinler. Muhatap olmak istemiyorum” dedi.
“BATUHAN’IN SON SÖZÜ; BUNLAR NASIL İNSANLAR”
Olay anında tekel bayinde olup bacağından vurularak yaralı kurtulan Yusuf Erzen de verdiği ifadede, “Yunus Emre Erzen, Batuhan Bayındır ve ben sohbet ediyorduk. Alkol yoktu. İçeri girdikten sonra Servet Özer, Batuhan ile ikimize bu tarafa geçin dedi. Biz geçmedik. Sonra bir anda karmaşa olunca Tarık bizi ittirdi. Biz yere düştük. Tarık önce silahı çekip bize doğrulttu. Kıpırdamayın dedi. Sonra da arkasını dönüp Emre’ye kurşun atmaya başladı. Sonra dönüp bize attı” dedi.
Sesi titreyerek ifade veren Yusuf Erzen, “Emre’ye ateş ederken, ‘yapmayın’ diye yalvardım. Biz yerdeyken bize neden ateş ettiler anlamadım. Bizi vurup gittiklerinde Emre zaten ölmüştü. Batuhan’ın son sözleri de, ‘Bunlar nasıl insanlar?’ oldu” dedi.
Tekel bayii cinayeti davasında ara karar açıklandı
Esenyurt'ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayetine ilişkin davada ara karar açıklandı. Mahkeme heyeti 4 sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmanın ertelenmesine hükmetti.
Esenyurt'ta geçtiğimiz temmuz ayında Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır’ın hayatını kaybettiği tekel bayii cinayetine ilişkin 10 sanığın yargılandığı davanın duruşmasında ara karar açıklandı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada beyanda bulunan maktul Yunus Emre Erzen’in annesi Solmaz Erzen, “Yüreğim parçalana parçalana o görüntüleri izledim. Çok saygılı hitap ediyor. Ama onlar çocuğa tahrik yapıyor. Çocuğun omzunu sıkıyor. Çocuk ‘Elini çek’ diyor. Arkaya fırlatıyor çocuğu. Kafasına şişe vuruyor. Servet de baskı uyguluyor hareket etmesin diye. Tarık Özer diğer çocukları tutuyor. İnsanlık dışı bir görüntü. Çocuğum hiç yok yere, günahsız yere öldü. Tasarlayarak geldiler ve çocuğu öldürdüler. Murat Özer’in de pasaportu varmış, demek ki kaçacaktı. Emre öldü gitti, sağdan soldan hala 'Bize yardımcı oldu' diyorlar. Hep alttan alırdı Emre. Orada da son dakikaya kadar duruyor. Siz 600 bin lira için mi kıydınız bu çocuklara. Ben avukat olsam bunların avukatlığını yapmam. Ben çocuğumu kaybettim. Bu dördünün de ağırlaştırılmış müebbet almasını istiyorum. Bunun izahı, indirimi yok” dedi.
Olayda yaralanan Yusuf Erzen ise olay günü tekel bayiinde kuzeni Yunus Emre ile muhabbet ettiğini söyleyerek, “Malum şahıslar iş yerine geldi. Şarjör gördüm. Karmaşa oldu. Emre’nin kafasında şişe kırdılar. Ben köşeye düştüm. Batuhan benim üstüme düştü. Tarık 8-10 kez arkaya doğru sıktı. Bize de sıktılar. Emre’ye sıkarken yalvarıyordum sıkmayın diye. Çıkarken sıkmaya devam ettiler. Hayatımda hiç silah elime almadım” dedi.
Maktul Yunus Emre Erzen’in babası Cantürk Erzen, “Kan güderek yaptılar, planlı yaptılar. Beni sürekli zorluyorlar. Cezanızı çekin. Emre mide ameliyatı olmuştu. Safra kesesi alındı. 3-4 ameliyat olmuştu, güçsüzdü. Dünya izledi oğlumun ölümünü. Cezanızı çekeceksiniz cezaevinde” diye konuştu.
Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına ve dinlenemeyen tanıkların dinlenilmesine karar verdi. Mahkeme, olay yeri görüntülerinin bilirkişi tarafından incelenmesine de hükmederek duruşmayı erteledi.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 28 Temmuz günü gece saat 23.20 sıralarında Esenyurt Güzelyurt Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi'nde Baray Tekel-Gold Park Şarküteri isimli iş yerinde meydana gelen olayda taraflar arasında meydana gelen tartışma ve silahla ateş edilmesi sonucu Yunus Emre Erzen'in 8 kurşunla yaralanarak hayatını kaybettiği, Batuhan Bayındır'ın ise 2 el ateş edilmesi sonucu yaralanarak öldüğü anlatıldı. İddianamede müşteki Yusuf Erzen ve şüpheli Murat Özer’in de çeşitli yerlerinden yaralandıkları belirtildi. İddianamede, şüpheliler Tarık, Murat, Azat ve Servet Özer’in ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme’, ‘kasten öldürme’, ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve '6136 Sayılı Kanun'a muhalefet' suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 16 yıl 6 aydan 31 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer 5 şüphelinin ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.