26.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nil Mutluer
Alevi meselesi hem siyasi hem de toplumsal anlamda yüzleşerek, uzlaşmayı sağlamamız, barışmamız gereken bir mesele. Türkiye devleti sadece Alevi meselesinde değil, tarihindeki farklı ayrımcılık ve katliamlarla da yüzleşme pratiği geliştirmiş bir devlet değil. Bugüne kadar atılan sayılı adımlar son yıllara dayanıyor, üstelik onlar da kararlılıkla üzerine gidilip tamamlanmış adımlar değiller. Konjonktürel değişimler Türkiye’deki siyasi hayatı gölgesi altına alınca çıkarlar ağır basıyor, gerilimler doğuyor.
Geçmişle yüzleşmek...
Hakikatle yüzleşme, adaleti sağlama, özür, telafi ve affetme gibi adımlar da başlayamamış oluyor. Gündelik hayat, eğitim, ibadet, çalışma hayatı gibi birçok alanda, Alevilere yönelik var olan ayrımcılıkların da devam etmesiyle yüzleşme adımlarının yarım kalması Alevi kesiminde de şüphe ve tedirginliğe yol açıyor. Sonuçta oy kaygıları ve kapanarak koruma refleksi arasında taraflar kimliklerine dönüp birbirlerini dinlemeyi bırakıyorlar.
Geçmişle yüzleşebilmek, toplumsal uzlaşma ve barışma adımlarını, Alevi meselesinde bundan sonra neler yapılabileceğini eski Kültür Bakanı ki görüştüğümüzde hala Kültür Bakanı’ydı- Ertuğrul Günay, toplumsal uzlaşma ve çatışma çözümü uzmanları Yrd. Doç. Dr. Esra Çuhadar ve Yrd. Doç. Dr. Talha Köse ile konuştum.
Siyasi kararlılık şart
Hepsi, tarihteki Dersim, Çorum, Maraş, Sivas ve Gazi olaylarının aydınlatılması, toplumdaki önyargı ve ayrımcılığı engellemek için uzun vadeli kalıcı adımların atılması gerektiği konusunda hem fikir. Günay’ın bir mesajı daha vardı: Son grup toplantılarında Başbakan Tayyip Erdoğan Dersim, Çorum, Maraş ile yüzleşilmesi gerekliliğinin önemine vurgu yapmış.
Alevilerin bu sözün samimiyetini hissetmeleri için, ayrımcılıkların olduğu alanlarda somut gelişmelere tanık olmaları ve eğitim, ibadethane gibi konularda uygulamaya yönelik ve hukuki altyapı değişikliklerini görmeleri gerektiği aşikar. Ancak, elbette bu vurgunun kararlılıkla hayata geçmesi sadece Aleviler için değil, Türkiye’deki demokratikleşme için de önemli. Toplumsal uzlaşma ve barışma ancak siyasi kararlılıkla gerçekleşebilir.
Aleviler siyasi partilerin arka bahçesi olmamalılar
Ertuğrul Günay’a göre Alevi-Sünni toplumu arasında çatışma yok, sürtüşme siyasi iktidar mücadelesinin sonucu ...
Ayrımcılık ve şiddet meseleleriyle yüzleşebilmek ve toplumsal barışın sağlanması için özür önemli adımlardan biri. Günay ile Alevi meselesini konuşmaya, Sivas katliamından 15 yıl sonra 2007’de, kendisinin Bakanlığa başladığı dönemde, otelden anı müzesine dönüştürülmesi için üzerinde çalıştığı yüzleşme projesi Madımak’la başladık. Madımak’da halen bir yüzleşme merkezi olması için yapılması gerekenler var.
Günay için Madımak, sadece kendisinin devletin bakanlık konumuna geldiğinde devlet adına özür dilediği bir proje değil. Aynı zamanda, hem Sivas olayları yaşandığı sırada hissettiği isyanı ve 12 Eylül döneminde kendisi ve ailesi adına devletten beklediği özrü de sembol ediyor. O yüzden, Ankara’da Alevi Araştırmaları Enstitüsü’nün açılış törenine gittiği sırada Sivas katliamında iki oğlunu birden kaybetmiş yaşlıca bir hanım kendisine yaklaşıp “içim yanıyor” dediğinde bir adım atması gerektiğine karar vermiş ve devlet adına özür dilemiş:
12 Eylül’de sıkıntı yaşadım
“Şu anda hükümette bir görev taşıyorum ve o sıfatımla özür diliyorum’ dedim. Özür diliyorum. ‘Bakan özür diler mi? Devlet özür diler mi?’ diyenler oldu. Bence bakan da devlet de özür diler. Bana bu soruyu soranlara “Bu devlet bana özür borçlu” diyorum. Benim kişisel hayatımda, devletin bana özür borçlu olduğu nice olay var. Allah da biliyor, kul da biliyor haklıydım, suçlu değildim, masumdum.
Ama 12 Eylül’de ben ve ailem nice sıkıntılar yaşadık. Bu devlet bana özür borçluysa, koskoca bir Alevi toplumuna, Türkiye’nin Sünni toplumuna, Hıristiyan tebaasına, uyruğuna, Müslüman’ına, Kürt’üne, Türk’üne, herkese özür borçludur. Bu devletin, geçmiş yıllardan yakın zamanlara kadar yapageldiği çok büyük yanlışlar vardı.
Nihayet insanlardan oluşuyor ve devlet o sırada hangi zihniyet hakimse, o zihniyetin tarzını yansıtıyor bir ölçüde. Devlet dediğimiz bizim her türlü yanlışlıktan arınmış, her türlü hatadan münezzeh, ilahi bir kavram yok ki. Bazıları kutsuyor da, böyle bir kavram yok.”
Aleviler arasında Madımak’ın varlığı ve geldiği hal ile ilgili farklı görüşler var. Bazıları için bina tamamen yıkılıp yerine gül bahçesi konabilirdi, bazıları için anı odasında katliamda hayatını kaybeden 33 katılımcı, iki otel görevlisinin yanı sıra olaylara karışan iki kişinin isminin yer alması hatası kabul edilemez, bazıları içinse müze adımının atılmış olması önemli. Hepsinin birleştiği ortak nokta ise Madımak’ın bir sembol olduğu ancak, tarihsel, siyasi ve toplumsal yüzleşme ve barışma adımlarının hala tam tatmin edici bir şekilde başlayamaması.
Başbakan’ın açıklaması
Alevi meselesinin, Alevi-Sünni toplumu arasında bir kavga olmadığına, sürtüşmenin siyasi iktidar mücadeleleri sonucuna değinen Günay, Alevilere yönelik oluşan önyargıların ve ayrımcılığın giderilmesi için edebiyattan resmi hukuk ve devlet diline, anayasaya kadar ayrımcı söylemlerin kaldırılması gerektiğini vurguluyor. Günay’ın sadece Alevi meselesiyle değil, 12 Eylül’le de yüzleşmeyi düşünmesi ister istemez yakın tarihi sorgulamasına neden oluyor.
Türkiye’yi yeniden yapılandırma vaadiyle gelen ’91 SHP-DYP koalisyonunun programının yazıcılarından olan Günay, o dönemde Çorum ve Maraş’ın tartışılamamasının zaman kaybettirdiğini ve bugünkü 12 Eylül yargılamasını bile etkilediğini düşünüyor. Ayrıca, Günay son grup toplantılarında Başbakan Erdoğan’ın Dersim, Çorum ve Maraş’ın perde arkasının yargılamalarla ortaya çıkmasını İslami bir hakkaniyet diliyle ifade ettiğini ve bunun kendisi için önemli olduğunu vurguluyor.
“Başbakan İslami referanslar da vererek, insanlar arasındaki her türlü ayrımcılığa; bir ırkın, bir inancın, bir kesimin kendi içinde ötekinden üstün görmesine ve karşıdakini de ötekileştirmesine şiddetle karşı çıktı. Bu iyi bir gelişme bence. İtikada fevkalade önem veren bir Başbakan bunu söylüyorsa bu inançla söylenen bir sözdür. Ciddiye alırım. Arkasından da Dersim’den, Çorum’dan ve Maraş’tan söz etti. Oralarda hakikaten Alevi yurttaşlarımızın acıları pahasına Türkiye’de büyük tuzaklar yaşandı. Bunlar telaffuz ediliyor. Ama buraya kadar geç kalmasaydık keşke. Başbakan ilginç bir cümle daha söyledi:
‘Biz geçmiş yıllarda camilerin asıl amaçlarından çıkarılıp depo yapılmasına ya da başörtülü masum insanların üniversite kapısından ya da okul kapısından kovulmasına karşı çıktığımız gibi, devletin başka yanlışlarına da karşı çıkıyoruz. Dersim’de haksızlığa uğrayanların da haklarını savunuyoruz. Maraş’ta, Çorum’da yapılanların da üzerine gidiyoruz ve onun perde arkasının şimdi, yargılamalarla ortaya çıkmasını savunuyoruz dedi. Bu bence çok önemli bir şey.’
Ak Parti’ye fatura edilmemeli
Günay’a Başbakan’ın açıklamasına değindikten sonra Alevi kesiminin neler yapması gerektiğini soruyorum. Günay’ın söyledikleri görüştüğüm bazı Alevilerin fikirleriyle benzerlik içeriyor ve konu önceden de tartıştığımız siyasetin oy kaygısı mevzuna geliyor.
“Maraş Olayları’nda Ecevit iktidardaydı, Çorum Olayları’nda Demirel. Madımak Olayları, İnönü’nün başkanvekili olduğu, Demirel’in Çankaya’ya çıktığı; başbakanın daha henüz yeni oluşmakta olduğu, merkez koalisyon dönemine aittir. Yaşanılmış en büyük facialarda Ak Parti’ye fatura edilebilecek olan veya Ak Parti’nin geçmişiyle ilişkili birşey yok. Aleviler içerisinde de bazı siyasi tiplerin derdi Alevi toplumunun daha rahat ve özgür yaşaması değil. Onların derdi Alevi kitlesinin acılarını istismar ederek siyasetten bir yer kapmak. Buradan bir kere kurtulması lazım Alevi kitlesinin. Objektif olarak ben hangi dönemde sıkıntı çektim? Benim oy verdiğim insanlar bana nerede sahip çıktı ki? Peki, bu insanlar ne vaat ediyor diye yeni baştan bir değerlendirme yapması lazım. Ve herhangi bir siyasi partinin arka bahçesi gibi gözükmemesi lazım. Alevi kasabalarından, Alevi köylerinden daha hakkaniyetli bir oy dağılımı olursa; herkes daha ilgi kurabilir, empati kurabilir.”
Çoğulcu Anayasa
Günay’a göre, Alevi meselesi dahil tüm konularda yeni anayasa çoğulcu ve her yurttaşın eşit, özgür hissedeceği bir hukuk metin olmalı.
“Hangi kökenden gelmiş olursa olsun; hangi etnik ya da inanç aidiyetinden olursa olsun yurttaşların kendilerini özgür ve eşit hissetmesini sağlayacak bir hukuk metni olmazsa, yeni anayasanın bir anlamı olmaz. Tekilci bir cumhuriyet kurduk. Türkçülüğe sığındık. O Türkçülüğün yarattığı tortular var. Biz böyle etnik bir mesele üzerinden kendisini tarif eden bir toplum değiliz, bir millet olamayız. Anadolu toprağı, bırakın Osmanlı’yı, Rum’u, Ermeni’yi; Karyalı’ya, Likyalı’ya kadar giden köklerimiz var bizim. Onun için bizim bu anayasadan beklentimiz bu topraklarda yaşayan herkesin özgür ve eşit olduğunu hissettirecek bir hukuk metni olması. O yapılırsa anayasanın bir anlamı olacak. Olmazsa bir rejim tartışmasıdır. Zaten o anayasa tartışması yine ileriye kalacak. Cumhuriyet’in yüzüncü yılına 2023’e giderken bizim Cumhuriyet’i çoğulculukla demokratikleştirmemiz lazım.”
Barışmak için onarıcı adalet
Çatışma çözümü, toplumsal uzlaşma konusunda çalışan Bilkent Üniversitesi’nden Yrd. Doç Dr. Esra Çuhadar için barışma, geçmiş ve geleceğin iç içe geçtiği bir süreç. Sürecin başarılı olabilmesi için, “hakikat, adalet, mağdur olanın mağduriyeti yaratan tarafa itibarını iade etmesi, onun saygınlığını yeniden ortaya koyması ve gelecek için “tüm” tarafların güvenliğinin güvence altına alınması” adımlarının da tamamlanması gerekiyor.
Ceza odaklı olmamalı
Çuhadar’a göre bu adımlardan sonra onarıcı adalet mekanizmalarının devreye girerek toplumda barışın sürekliliğini tesis etmesi de önemli. Çuhadar, Alevi meselesinde Dersim, Maraş, Çorum, Sivas gibi olayların nasıl gerçekleştiğinin bütün çıplaklığıyla ortaya konulmasını ve takiben özür, af ve maddi ve sembolik tazminlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Çuhadar’a göre “Madımak Oteli’nin müzeye ya da bir anma merkezine dönüştürülmesi” buna bir örnek olabilir; bu anma merkezlerinin “mağduru yüceltmek veya “ötekileri” cezalandırmak için değil; yaşanan acının tekrarlanmaması ve hiç kimsenin mağdur hissetmemesi bilinciyle yapılması” önemli. Sonraki adım Alevilerin özrü kabul ederek olayı affetmesi. Ancak, olayın gelecekte yaşanmayacağına dair güvencenin Alevi toplumu tarafından hissedilmesi çok önemli. Bu minvalde, toplumda kurumsallaşmış algı, davranış, önyargı ve ayrımcılıkla mücadele etmek de gerekli. Kısaca, barışma sürecinin başarılı olabilmesi için Çuhadar, sonrasındaki “onarıcı adalet” sürecinin önemine de vurgu yapıyor.
Toplumsal barışa siyaset gölgesi
Akademik çalışmalarını özellikle Türkiye’deki Alevi sorunu üzerine gerçekleştiren Şehir Üniversitesi’nden çatışma çözümü uzmanı Yrd. Doç. Talha Köse’ye göre ise Alevi Açılımı erken dönemde biten önemli bir başlangıç, ancak yeniden canlanabilir. Başarılı bir sonuç içinse Başbakan Erdoğan ile ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun konuyu bir arada ele alması şart:
Dengeler değişti
“Aslında Alevi açılımı tam diyalogdan somuta geçilecekken durdu. Somut adımlara geçilmesi gerekiyordu, orada hükümette fikir birliği sağlanamadı. Hükümetin bu yöndeki açıklamaları sağlıklı olmadı. Aleviler de, bazı Alevileri AK Parti ile çalışma yürüttükleri için “düşkün” ilan ettiler, dışladılar. Sürecin durmasında Alevi olan Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına gelmesinin de payı var. İktidar muhafazakar kesime oynuyordu, bu polarizasyon onun belini bağlamış oldu. İki taraf da kimlik siyasetinden faydalanıyorlar. Kimlik siyasetinin devam etmesi CHP’nin de işine geliyor. Pek bir şey yapmadan, Alevilerin hiçbir soruna somut bir çözüm getirmeden oylarını alıyorlar. Kısaca, toplumsal siyasi süreç siyasetin gölgesinde kaldı. Dengeler değişti. Hala bir araya gelinirse durumu aşmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu konuda liderlerin inisiyatif alması gerekiyor. Alevi meselesi toplumun hepsini kapsayan bir mesele. Kılıçdaroğlu ile Erdoğan bu meseleyi bir arada ele almalı.”
YARIN: 15 gündür süren ‘Türkiye’de Alevilik’ dizisinin analizi ve okur yorumları...
Nil Mutluer'in 'TÜRKİYE'DE ALEVİLİK' YAZI DİZİSİNİN DAHA ÖNCEKİ BÖLÜMLERİNİ AŞAĞIDAKİ LİNKLERDE BULABİLİRSİNİZ
13 Ocak 2013 - Hayatın her alanında ayrımcılık var
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-hayatin-her-alaninda-ayrimcilik-var/gundem/gundemdetay/13.01.2013/1654629/default.htm
14 Ocak 2013 - Evi işaretlenen alevilere sünni komşu desteği
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-evi-isaretlenen-alevilere-sunni-komsu-destegi/gundem/gundemdetay/14.01.2013/1654976/default.htm
15 Ocak 2013 - ‘SEÇMELİ DİN DERSİ’NDE DIŞLANACAĞIM KAYGISI’
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-secmeli-din-dersi-nde-dislanacagim-kaygisi-/gundem/gundemdetay/15.01.2013/1655403/default.htm
16 Ocak 2013 - ‘Cemevlerinin statüsü artık belirlensin’
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-cemevlerinin-statusu-artik-belirlensin-/gundem/gundemdetay/16.01.2013/1655892/default.htm
17 Ocak 2013 - ‘Yalnız bırakıldım’
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-yalniz-birakildim-/gundem/gundemdetay/17.01.2013/1656360/default.htm
18 Ocak 2013 - ‘LAİKLİK TEKRAR TANIMLANMALI’
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-laiklik-tekrar-tanimlanmali-/gundem/gundemdetay/18.01.2013/1656815/default.htm
19 Ocak 2013 - ‘Çalıştaylar devletin hafızasını güncelledi’
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-calistaylar-devletin-hafizasini-guncelledi-/gundem/gundemdetay/19.01.2013/1657369/default.htm
20 Ocak 2013 - Aynı ağacın bereketli birer dalı
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-ayni-agacin-bereketli-birer-dali/gundem/gundemdetay/20.01.2013/1657757/default.htm
21 Ocak 2013 - Bir Alevi dışlanırsa kusuru kabul ederim
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-bir-alevi-dislanirsa-kusuru-kabul-ederim/gundem/gundemdetay/21.01.2013/1658110/default.htm
22 Ocak 2013 - Alevi sivil toplumu genelde karamsar
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-alevi-sivil-toplumu-genelde-karamsar/gundem/gundemdetay/22.01.2013/1658565/default.htm
23 Ocak 2013 - Alevilerden bahsedersek Sünni oyları kaybederiz
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-alevilerden-bahsedersek-sunni-oylari-kaybederiz/gundem/gundemdetay/23.01.2013/1659055/default.htm
24 Ocak 2013 - ‘Diyanet, eşit temsiliyet için bakanlığa dönüşmeli’
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-diyanet-esit-temsiliyet-icin-bakanliga-donusmeli-/gundem/gundemdetay/24.01.2013/1659505/default.htm
25 Ocak 2013 - DİNİN DEVLETLE OLAN İLİŞKİŞİ ÇOK GÜÇLÜ
https://gundem.milliyet.com.tr/turkiye-de-alevilik-dinin-devletle-olan-iliskisi-cok-guclu/gundem/gundemdetay/25.01.2013/1659981/default.htm