06.03.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
Aysel Bozan Yılmaz - Teknolojik gelişmeler, yaşamın her alanında olduğu gibi eğitimde de değişimi getiriyor. Ancak bir taraftan da kâğıdın önemi göz ardı edilemiyor. Columbia Üniversitesi Öğretmenler Yüksekokulu’ndaki sinir bilimciler yaptıkları bir çalışmayla çocukların ekranlarda değil, kâğıt üzerinde daha iyi öğrendiklerini ortaya koyarken yıllardır dijital eğitim yapan İsveç’te de çocukların okuduklarını daha az anladıkları, kelime dağarcıklarının çok azaldığı görüldüğü için okullarda basılı kitaplar eğitime tekrar dahil edildi.
Öte yandan pek çok ülkede, eğitimde teknolojik dönüşüm yaşanmaya devam ediyor. Öyle ki Danimarka, yapay zekâ sohbet robotunu bazı derslerde kullanmaya başladı. Peki, kısa ve orta vadede eğitimde nasıl bir değişim olur? Bu konuda merak edilenleri Bahçeşehir Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü’nden Prof. Dr. Feza Orhan’a sorduk.
ÖĞRETMEN BELİRLEYİCİ
Teknoloji eğitimi nasıl etkiliyor?
Teknoloji, sanayi, iletişim gibi alt kurumlar sürekli birbirleriyle etkileşim içindedir. Öğrencilerin günlük yaşamlarında ne değişim yaşanıyorsa okullardaki öğrenme/öğretme süreçlerinde de benzer değişimlerin yaşanmaması olanaksız. Ancak bu süreçte kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken iki nokta söz konusu. Birincisi müfredat nasıl bir birey yetiştirmek üzere kurgulandı ise teknolojik araçların entegrasyonu da o hedeflerle sınırlı kalır. Bu nedenle eğitim kurumlarında belirleyici teknoloji değil, 21. yüzyıl becerilerini hedefleyen bir müfredat ve bunu gerçekleştirecek olan öğretmendir. Bir diğer nokta da teknolojik araçlar ile materyallerin öğretim süreçlerine entegrasyonu, ülkemiz açısından, gerçekten eğitimde fırsat eşitliği mi sağlıyor yoksa eğitimde fırsat eşitsizliğini artırır bir sonuç mu yaratıyor? Teknolojiyi öğretim sürecine etkili bir şekilde entegre etmek için eğitimcilerin ve karar vericilerin doğru stratejileri, kaynakları ve pedagojik yaklaşımları benimsemesi şart.
Gelecekte eğitim denildiğinde, akla robot öğretmenler, sanal sınıflar geliyor. Sizce kısa veya orta vadede eğitim dört duvar arasından çıkar mı?
Geçmişte olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da öğretim ortamlarına yeni teknolojileri entegre etme çabaları devam edecektir. Uzaktan eğitim boyutunda sanal sınıflar ve çevrimiçi öğrenme giderek yaygınlaşırken eğitimin kısa ve orta vadede fiziksel sınıfları ve dört duvarı tamamen terk etmesi pek olası değil. Diğer taraftan, teknolojinin öğrenme/öğretme sürecine entegrasyonu şüphesiz devam edecek. Sanal sınıflar ve çevrimiçi platformlar öğrenmeyi geliştiren deneyimler sunmakta. Öğrencilerin eğitim içeriğine her yerden ve düşük maliyetle erişmelerini sağlamakta. Üniversitelerin bu gelişmeye bağlı olarak kendilerini yeniden yapılandırmaları kaçınılmaz.
Gelecekte artırılmış, sanal veya karma gerçeklik uygulamaları doğru öğretim ilkeleriyle buluşursa bu teknolojik araçların kullanımını artırabilir ve öğrencilerin simülasyonları, tarihi olayları veya karmaşık kavramları ilgi çekici bir şekilde keşfetmelerine olanak tanınabilir. Robot öğretmenler ilgi çekici bir konu olmakla birlikte, henüz insan eğitimcilerin yerini tam olarak alacak kadar gelişmiş değil. Ancak gelecekte öğretmenlere belki idari görevlerde yardımcı olabilir, belirli konularda temel eğitim sunarak destekleyici bir rol oynayabilirler.
Özetle, teknoloji eğitimi şekillendirmeye devam edecek olsa da fiziksel sınıfların kısa ve orta vadede tamamen değiştirilmesinin olası olduğunu düşünmüyorum.