21.08.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Mert İnan
Son yıllarda olimpiyatlarda derece yapan birçok Türk sporcunun dopingli çıkması ve en son milli atlet Aslı Çakır Alptekin’in doping kullandığının tespit edilmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Uzmanlara göre doping kullanımındaki en büyük neden olimpiyatlarda dereceye giren sporculara verilen yüksek teşvik ile performans yetersizliği.
Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar ise göreve geldikleri son iki yıllık dönemde dopingli bir sporcu tespit edilmediğini belirterek, “Dopingli çıkan sporcuların etken madde kullanımları 2012 ve öncesine ait. Son 2 yıllık dönemde doping aldığı tespit edilen bir sporcumuz yok. Bu konuda kararlılıkla mücadele ediyoruz. Hem sporcularla, hem aileler, hem de antrenörlerle sürekli temas halindeyiz. Her müsabaka öncesi sporcuları bilgilendiriyoruz. Kura ile numune alındığından bu işe girmekten korkuyorlar. Federasyon olarak kararlıyız. Doping kullanımını ortadan kaldırmak istiyoruz” dedi.
Uzmanların görüşleri ise şöyle:
‘Hırsızlıktan farklı değil’
Prof. Dr. Rüştü Güner (Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu Genel Koordinatörü): Maalesef doping alımına yönelen sporcular yeterince çalışmıyorlar. Rakipleriyle olan açıklarını kapatmak amacıyla doping maddesine yöneliyorlar. Doping alanlar tıpkı alkollü araç kullananlar gibi yakalanmayacaklarını düşünüyorlar. Sporcunun doping kullanması bir anlamda hırsızlıktır. Çünkü bu sayede başkasının hakkını emeğini alınterini, alkışını çalmaktan farklı bir şey yapmıyor. Sebze veya meyve yoluyla doping alımı diye bir durum söz konusu değil. Kan değerlerinde farklılık olan sporcuların bilinçli olarak hormon kullanımı söz konusu. Bu sorunu ancak çok detaylı bir spor kültürü ve sistemiyle çözebiliriz. Sadece kurumların denetimleri değil aynı zamanda çocukluktan itibaren spor kültürünün de yerleştirilmesi gerekiyor. Türkiye’de sadece kazanmaya endeksli bir spor kültürü anlayışı var. Doping hırsızlığı sporcularımız arasında makul gerekçe oluşturabiliyor. Denetimlerimiz belli aralıklarla kan örnekleri alınarak gerçekleştiriliyor. Bazı branşlardan kan testi alıyoruz. Kan değerlerinde farklılık olması durumunda doping kullanımı tespit ediliyor. Biyolojik değişkenliğin dopingden kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılıyor. Şayet bir sporcu kan değerlerindeki farklılığı dopingden kaynaklanmadığını ispat ederse suç sayılmıyor. Bugüne kadar doping tespit edilen sporcuların hiçbiri bilimsel biyolojik bulguların dışında bir ispat getirerek doping almadığını ispatlayamadı. Doping kullanımı en çok bireysel sporla uğraşanlarda görülüyor.
‘Tablo kötüye gidiyor’
Prof. Dr. Burhan Uslu (Spor Hekimi): Bazı sporcular aleni olarak doping kullanıyor. Performans artırmak, birincilik kazanmak için bu yola başvuruyorlar. Bu sporcuların daha çok çalışması, antrneman programlarını artırmaları gerekiyor. Türkiye’de son yıllarda doping kullanımı konusunda kötüye giden bir tablo var. İlk olarak Süreyya Ayhan’la başlayan süreç artarak devam etti. Bugüne kadar çok sayıda sporcuda doping tespit edildi. En çok kullanılan branşlar halter ve atletizm. En çok tüketim ise steroidlerde. Sporcuların dopingle mücadele konusunda eğitilmesi gerekir. Denetimler sıkılaştı. Sadece sporcuların değil aynı zamanda antrenörlerin de dikkatli olması gerekiyor.
‘Ödüller için kullanıyorlar’