19.05.2020 - 21:55 | Son Güncellenme:
Basketbol Federasyonu Başkanı ve Cumhurbaşkanı Spordan Sorumlu Başdanışmanı Hidayet Türkoğlu, Molatik canlı yayınına konuk oldu. İşte basketbola başlangıç süresinden gençlik yıllarına, NBA yıllarından, Avrupa Şampiyonası'na kadar tüm sorulara yanıt veren Hidayet Türkoğlu ile Molatik canlı yayınından önemli detaylar...
Çocukluğunuz nasıl geçti?
Benim eski mahallem Yıldırım Mahallesi Bayrampaşa'da sokakta oynayan, Zagor, Teksas kitapları vardı onları okuyan, bilye oynayan normal bir çocukluğum oldu. Ağabeyimin vesilesiyle basketbola başlayana kadar sporla çok alakam yoktu ama babam ve ağabeyimin geç kalması üzerine 'sen git bir bak geç kaldı' demesi üzerine girdiğimiz 25 yıllık bir süreç oldu. Çocukken yaramazdım. Bazen geçmişi yılları arıyoruz.
Anadolu Efes ekolü basketbola neler kattı?
Anadolu Efes Türk basketboluna çok büyük değerler çok büyük insanlar kazandırdı. Benim her zaman evim olmuştur. Uzun yıllardır Türk basketboluna verdikleri değer, şimdi bakıyorsun Türk sporuna katkıda bulunan bizim gibi isimler hep oradan yetişme. O zamandan bu zamana bakıyorum çok büyük değerler katacaklardır. Onlara ne kadar minnettar olsak azdır.
İlk röportajınızı Miliyet Gazetesi'ne vermişsiniz. Ne hissettiniz bir gazeteciyle konuştuğunuzda?
Ben hala gazeteci arkadaşımızla röportaj yaparken ne söyleyeceğimizi unutabiliyoruz. Zaten heyecan tavan noktasına ne diyeceğinizi kalabalık ortamda bazen söyleyemezken gazeteciye röportaj vermek çok heyecanlandırmıştı. Ama sağolsunlar yardımcı olmuşlardı destek olmuşlardı doğru soruları sordukları için doğru cevaplar verebildim. İlkler her zaman daha özel oluyor. Bir şeylerin farkına varıyorsun artık sporcu ve kişilik olarak. İlklerin benim için her zaman ayrı bir yeri olmuştur.
NBA'den ilk teklif geldiğinde ne hissettiniz?
Her sürecin bende ayrı bir anısı vardır. Her geçen gün hem basketbolcu olarak hem karakter olarak farklı süreçlerle karşılaşıyorsun. Türkiye'de ve Avrupa'da başarıların arttıkça görünmeye başlıyorsun birileri seni izlemeye başlıyor. O süreçte menajerimizle 'NBA olur mu?' diye düşünce içerisindeydik. Çok heyecanlıydık, ne olacağını bilmiyorduk. Süreç çok heyecanlı geçmişti. Draft sürecini bir restoranda takip ettik telefon geldi hazır mısın diye en son beni aradıklarında 'geliyorum' dedim ve NBA hayatı öyle başladı.
Ülkeden uzaklaştığınızda zorluk yaşadınız mı?
Her zaman gençlere vermek istediğim mesajlardan biri budur. Eğer belli bir yaşa geldikten sonra hayatınızı değiştirecek kararlar alıyorsanız belli bir şeyleri başarmış oluyorsunuz. Türkiye'yi özler miyim, yapabilir miyim diye bir düşünceye kapılmadım. Bazı sporcu arkadaşlarımızın en büyük hatalarından biri hala Türkiye'de gibi yaşamaya çalışmaları. Ben ne kadar kolay adapte olursam o kadar iyi olacağını düşündüm. Negatif süreçler var tabii ama oraya ancak bir an önce adapte olarak kendimi geliştireceğimi düşündüm. Şanslı yanım iki Sırp kökenli oyuncunun orada olmasıydı dillerini bildiğim için. Aile ve ülke ve sevgi hiçbir şeyle değişilmez ama sonuçta iş yapıyorsun ve bazı riskler aldın maksadımız orada kendimizi kabul ettirip kalıcı olabilmekti.
"Basketbola bakış açım değişti"
NBA'de unutamadığınız bir anı var mıydı?
NBA farklı bir ortamdı ilk başlar çok heyecanlıydı. Türkiye'de istatistik ile kurulu bir sistem var ama NBA'de bu durum biraz daha farklı. NBA düzenini öğrenmeye çalışırken ilk maçlarda oynadığım bazı maçlarda sıfır sayı 2 rebound 3 asist, 2 sayı, 4 sayı 6 rebound 5 asist gibi istatistik bakımından düşük istatistiklerdi. Kafayı duvara vuracak moddaydık. 82 maçlık bir süreç düşünün. Bir yardımcı antrenörümüz vardı bana çok büyük emekleri vardır. Bir gün geldi soyunma odasında ben psikolojik olarak çok kötüydüm az sayı atmışım. Böyle gidersen kafayı yiyeceksin dedi. Kötü oynadım dedim, biz işlere böyle bakmıyoruz sayı az attın ama şu kadar rebound aldın, şu kadar önemli dakikalarda süre aldın takıma şöyle faydan oldu gibi bakarız dedi. Bu bakış açımı da tamamen değiştirdi. Çünkü o sürece baktığında 82 maç boyunca kafamı duvara vurduğumu hesaplarsan pek hoş olmazdı. O antrenörün bana söyledikleri hayatın skorla ilgili olmadığını bana gösterdi. Ondan sonra da benim basketbol bakış açım değişti.
"Orlando'da 20 bin kişi tekrar alkışladı"
15 yıllık NBA kariyerinde unutamadığınız anlar nelerdi? En unutamadığınız antrenör kimdi?
Büyük kızım idrak edemiyor nasıl seni seviyorlar hala diye. Geçen yıl çocukların okul tatilinde Orlando'ya gitmiştik 20 bin kişinin tekrar benim ismimi telaffuz ederek ayakta alkışlamaları bizi çok etkilemişti. 1 Kariyerim boyunca en başarılı olduğum süreç Orlando süreciydi. İki başarısının birinde ben oradaydım. Takımdaki rolüm sorumluluğum o başarıları elde ediyor olmak ister istemez insanlar sizi de farklı yerlere konumlandırıyorlar. Hayattaki felsefem dost kazanabilmek. Takım arkadaşlarım ve antrenörlerim hep iyi şeyler söyleyeceklerdir. Hem saha içinde ve dışındaki dostluklarımız sizinle birlikte büyümeye başlıyor. 5 yıllık NBA hayatımda her antrenörüm farklı değer kattı. Kariyerim boyunca en başarılı olduğum süreç Orlando süreciydi ve Stan Van Gundy, benim kariyerimde çok ayrı bir yeri olan bir koçtu. Çünkü Hidayet olarak sahada yapabileceklerimi özgürce teslim eden biriydi. Ben de bu başarılarımı onun bana inanması ve güvenmesiyle vermemle birlikte işimi en iyi şekilde yapmamı sağladı. Bu nedenle ABD'deki en önemli süreç onun döneminde olmuştur.
İlk Hido'yu kim söyledi?
ABD'de 'heedo' diye başladılar. Hidayet'i söylemek zor oluyordu, He dead gibi kötü şakalar oluyordu. Ben de o yüzden Hido olarak çağırırsanız daha iyi olur dedim. ABD'de e, i okunduğu için Hedo oldu. Daha sonra Türkoğlu diyemiyordu ben bana Turk diye hitap edin derdim, kimileri Big Turk derlerdi. Kötü esprilerle karşılaşıyordum.
12 Dev Adam'ın ekip ruhu nasıldı?
Bana göre 2001 kadrosu Türk Basketbolu'nun bu noktaya gelmesindeki başrollerdendir diyebilirim. Gerek Aydın Örs gerek oyuncular hepsi bireysel olarak basketbolun bir yere gelmesi için herkesin başka bir katkısı var.
Canlı yayının tamamını izlemek için TIKLAYIN