Anadolu’nun yüksek hassasiyetle ve özel kanunlarla korunan en önemli su kaynaklarından Seyfe’den artık göl olarak bahsetmek imkansız. 1989 yılında 1. Derecede SİT Alanı, 1990 yılında Tabiat Koruma Alanı ilan edilen Seyfe Gölü’nün, 1994 yılında ise Ramsar Sözleşmesi ile uluslararası düzeyde korunması garanti altına alınmıştı. Ancak bugün su ile kaplı olması gereken 152 bin hektarlık göl alanında su birikintisine bile rastlamak mümkün değil. Flamingo başta olmak üzere 187 kuş türüne ev sahipliği yaptığı için kuş cenneti olarak bilinen Seyfe Gölü’ne son aylarda göçmen kuşlar da uğramıyor. Seyfe Gölü’ndeki kuraklık havadan görüntülendi. Uluslararası kurallarla korunmasına rağmen havzasında hiç su kalmayan göle giden TEMA Vakfı gönüllüleri vücutlarıyla “Su” yazarak çölleşmeye dikkati çektiler.
‘Ekolojik intiharı’
TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Nevzat Özer şu bilgileri verdi: “Uygarlıkları besleyen su yanlış kullanıldığında ekolojik intiharların, toplumların çöküşünün de nedeni olur. Doğal göllerin kurutulması, yanlış sulama uygulamaları, HES’ler, barajlar bu yok oluşun ana nedenleridir. Seyfe Gölü’nde 230’dan fazla kuş türü gözlemlenmekteydi. Yine sulak alan içinde 52‘si endemik 385 bitki türü yaşamaktaydı. Kırşehir Geveni, Onşerefe gibi IUCN kriterlerinde hassas bitkiler de bulunmaktaydı. DSİ’nin sulama ve drenaj projeleri, içme suyu projeleri, yeraltı suyunun aşırı kullanımı ve yanlış tarım teknikleri gölün kaynaklarını kuruttu.” Seyfe Gölü ulusal ve uluslararası kanunlarla korunuyordu ama bilerek planlı bir şekilde kurutuldu. Kurutulan alandaki toprak hiçbir işe yaramaz. Ayrıca göl alanında biriken tuz tabakası rüzgarlarla tarım alanlarına taşınarak yöre tarımını tehdit edecek.”
‘Hiç adım atılmadı’Sulak alan yerine çatlamış toprakla kaplı bir bozkıra dönüşen göl için kurulan Seyfe Gölü Koruma Derneği Başkanı Mustafa Yavuz ise, havzanın etrafındaki kuyulardan acımasızca su çekildiğine dikkati çekerek, “Seyfe elimizde, gözümüzün önünde kurudu. Yer altı suyunun çekilmemesi için mücadele ettik. Yanlış tarım politikalarını anlattık. Doğaya ait olan suyun hayat olduğunu vurguladık. Ama kurumadan kurtulması için hiçbir adım atılmadı” dedi.