28.07.2022 - 13:39 | Son Güncellenme:
Gizem KARADAĞ-Mehmet Serkan ŞAFAK/ANKARA (DHA)
Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) tarafından sağlıkta şiddetle ilgili birçok bulgunun yer aldığı 'Sağlıkta Şiddet Araştırması'nı, Memur Sendikaları Konfederasyonu'nda (Memur-Sen) düzenlediği basın toplantısında açıkladı.
Durmuş, sağlık çalışanlarının ağır çalışma koşulları, uzun mesailer ve nöbetler, ücret adaletsizliği ile hem kişisel yaşamlarını hem aile hem de sosyal yaşamlarının olumsuz etkilendiğini söyledi. Bu sorunlara şiddetin de eklendiğini ifade eden Durmuş, "Sağlık çalışanlarının tamamı, mesleki yaşamlarını şiddetle burun buruna geçiriyor. En son mayıs ayında sağlıkta şiddet suçu, katalog suç kapsamına sokuldu. Geçtiğimiz yıllarda da caydırma amaçlı yasal düzenlemeler yapılmıştı. Ne yazık ki tüm bu düzenlemelere rağmen şiddet artarak devam ediyor. Bu da demek oluyor ki yasal düzenlemelerle sorunun önü alınamıyor. Çünkü sorun çok yönlü olduğu gibi çok boyutlu da. Böyle olduğu için de sağlık emekçilerinin can güvenliği risk altında olmaya devam ediyor" diye konuştu.
'GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİN ARTIRILMAYA BAŞLANDIĞINI GÖRÜYORUZ'
Semih Durmuş, Sağlık-Sen olarak her ay düzenli olarak sağlık çalışanlarına yönelik şiddet raporunu yayınladıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bu verilere göre; ülkemizde 2022 yılının ilk 6 ayında 136 sağlıkta şiddet olayı yaşandı. 234 saldırgan tarafından gerçekleştirilen olaylarda 226 sağlık emekçisi, şiddetin kurbanı oldu. Elbette bu rakamlar bizim tespit edebildiklerimiz. Gerçek tablo, bu verilerin çok daha fazlası. Bu vahim tablo, gelinen noktayı açıkça ortaya koymaktadır. Konya'da Doktor Ekrem Karakaya'nın görevi başında bir hasta yakını tarafından kurşunlarla katledilmesi, herkese sorunun ne kadar hayati olduğunu bir defa daha gösterdi. Hocamıza bir defa daha Allah'tan rahmet diliyorum. Yaşanan bu elim hadisenin ardından bazı hastane girişlerinde güvenlik önlemlerinin artırılmaya başlandığını görüyoruz. Bu adımın, ülke genelinde acilen yaygınlaştırılmasını temenni ediyoruz. Sağlık merkezlerinin yol geçen hanı, sağlık çalışanlarının da sahipsiz olmadığı herkese kararlılıkla gösterilmelidir."
'ARAŞTIRMA 2 BİN 124 SAĞLIK ÇALIŞANI İLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ'
Durmuş, SASAM tarafından hazırlanan Sağlıkta Şiddet Araştırması'nın 2 bin 124 sağlık çalışanı ile gerçekleştirildiğini kaydederek, "Katılımcıların çalışma özellikleri incelendiğinde, çalışanların yüzde 58'inin 40 ila 60 saat arasında çalıştığı görülmektedir. Bu oran, normal bir memurun haftalık çalışma saati olan 40 saatin oldukça üzerindedir. Bununla birlikte yüzde 12'sinin çalışma saatleri 60 saatten de fazladır. Bu durum, sağlık çalışanlarının çalışma sürelerinin uzunluğuna işaret etmektedir. Bunun yanında çalışma standartlarının masa başı olmadığı, sürekli tempolu bir şekilde, farklı sağlık sorunları olan, farklı kişilerle muhatap oldukları unutulmamalıdır. Sağlık çalışanlarının yüzde 82'si iş yerinde şiddetle karşılaşma konusunda endişe yaşadıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların yüzde 71'i ise daha önce çalışma arkadaşlarının şiddete maruz kaldığına tanıklık etmiştir. Yani şiddet, çalışanlar için hayali bir anlatı değildir. Meslek hayatı boyunca en az bir kez herhangi bir şiddet türüne maruz kaldığını belirtenlerin oranı ise yüzde 67'dir. Sağlıkta fiziksel şiddetin vuku bulma oranı yüzde 25, psikolojik, sözel şiddetin gerçekleşme oranı da yüzde 66'dır. Gerisi farklı şiddet türlerine giriyor. Bu da demek oluyor ki her 4 sağlık çalışanından 1'i fiziksel şiddete, her 10 sağlık çalışanından 7'si psikolojik, sözel şiddete maruz kalmaktadır" ifadesini kullandı.
'ŞİDDETİN EN FAZLA GERÇEKLEŞTİĞİ YER ÖNCELİKLİ ACİL SERVİSLER'
Durmuş, ankete katılanlar kapsamında şiddetin yüzde 48'inin hasta ve hasta yakınlarından, yüzde 34'ünün hasta yakınları tarafından, yüzde 12'sinin de hastalar tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Durmuş, "Katılımcılar şiddet olayının yüzde 57'sinin mesai saatlerinde, yüzde 40'ının nöbet esnasında, yüzde 2'sinin ise mesai saati dışında gerçekleştiğini kaydediyor. Şiddetin en fazla gerçekleştiği yerler, öncelikli olarak acil servisler, daha sonra hastane koridorları ve polikliniklerdir. Yani yoğunluğun en fazla olduğu yerler. Herhangi bir şiddet türüne maruz kaldığını belirten katılımcıların yalnızca yüzde 35'i yaşadıkları olayı rapor etmiştir. Anlaşılacağı üzere bu küçük bir oran. Yaşanan tüm şiddet olaylarının rapor edilmesi çok ama çok önemli. Elbette yaşanan şiddet olayları sağlık çalışanlarının psikolojik halini ve iş performanslarını da etkilemektedir. Olay sonrası sağlık çalışanlarının yüzde 52'si psikolojilerinin olumsuz etkilendiğini söylemiştir. Bununla birlikte iş performansının etkilendiğini belirten katılımcıların oranı ise yüzde 34'tür. Yani bozulan psikolojiyle görevlerini yapmaya devam ediyorlar. Katılımcıların yalnızca yüzde 9'u çalıştıkları kurumdaki güvenlik önlemlerinin yeterli olduğunu düşünmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
'ÇÖZÜM YOLUNDAKİ ADIMLAR BİR AN ÖNCE BAŞLATILMALI'
Sağlıkta şiddeti kararlı çözüm adımlarıyla büyük ölçüde azaltmanın mümkün olabileceğini ifade eden Durmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Araştırma bulgularından da anlaşılacağı gibi katılımcılar, şiddeti önlemeye yönelik tek bir konu üzerinde durmamış birden fazla çözüm önerisini araştırma kapsamında paylaşmışlardır. Bu anlamda alınacak tedbirlerin eş zamanlı olması ise sağlıkta yaşanan şiddetin önlenmesinde çok daha etkili olacaktır. Sistemde yapılacak değişiklikler, kademeli istihdam artışları, eğitimler verilmesi, toplumda duyarlılık artırıcı çalışmalara yer verilmesi ve medyanın şiddet olaylarına ilişkin haber dilinin özendirici olmaması, kısa vadede etkisini gösterecektir. Bunun yanında yaşanan olayların failleriyle ilgili adli mercilerin müsamahakar davranmaması da oldukça önemlidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti sıfırlamak mümkün olmasa da minimize etmek mümkün. Bunun için yapılması gereken, çözüm yolundaki adımlara bir yerden bir an önce başlamaktır. Öbür türlü şiddet bulutunun karalığı her geçen gün artıyor. Bu durum karşısında sağlık çalışanları korkuyor, içe kapanıyor ve meslekten ya da kamu hizmetinden uzaklaşıyor."