14.04.2025 - 10:20 | Son Güncellenme:
POLITICO
1982 yazında, California'daki bir hastaneye yirmili yaşlarında, felçli ve konuşamaz halde yedi eroin kullanıcısı yatırıldı. Sağlıklı gençlerdi, ta ki kendi yaptıkları sentetik bir uyuşturucu, onları kendi bedenlerinde hapsolmuş hale getirene kadar. Doktorlar hızlıca nedeni ortaya çıkardı: MPTP adlı nörotoksik bir kirletici, beynin hareketi kontrol eden küçük ama hayati bir bölgesi olan substantia nigra’yı yok etmişti.
Politico'nun haberine göre hastalar neredeyse bir gecede ileri evre Parkinson semptomları geliştirmişti.
NÖROLOGLAR ŞOK OLDU
Bu vakalar nörologları şoke etti. O zamana kadar Parkinson'un yaşlanmayla ilgili, yavaş ilerleyen ve kökeni bilinmeyen bir hastalık olduğu düşünülüyordu. Ama burada tek bir kimyasalın aynı yıkıcı sonucu oluşturabildiğine dair açık bir kanıt vardı. Daha da endişe verici olanı ise şuydu: MPTP'nin, onlarca yıldır ABD ve Avrupa'daki tarlalarda kullanılan yaygın bir yabani ot ilacı olan paraquat ile kimyasal olarak benzer olduğu ortaya çıktı.
İlaçlar bazı hastaların tekrar hareket kabiliyeti kazanmasına yardımcı olsa da hasar kalıcıydı, bu yedi hasta asla tam anlamıyla iyileşemedi.
'TALİHSİZLİK DEĞİL, NEDENİ VAR'
O zamanlar genç bir Hollandalı doktor olan Bas Bloem için her şeyi değiştirecekti. Bloom, 1989'da tıp fakültesini bitirdikten kısa bir süre sonra, MPTP-Parkinson bağlantısını ortaya çıkaran nörolog William Langston ile çalışmak üzere ABD'ye gitti. Orada gördükleri, hastalık ve nedenleri hakkındaki anlayışını tamamen değiştirdi. Bunu şöyle tanımlıyor:
Adeta bir şimşek çakması gibiydi. Tek bir kimyasal tüm hastalığı taklit edebiliyordu. Parkinson sadece bir talihsizlik değildi. Bir nedeni olabilirdi.
'İNSAN ELİYLE YARATILAN HASTALIĞIN DOĞUŞU'
Bugün 58 yaşında olan Bloem, Almanya sınırına yakın, ortaçağdan kalma Hollanda şehri Nijmegen'deki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden dünya çapında tanınan bir klinik ve araştırma ekibini yönetiyor. Her yıl yüzlerce hastayı tedavi ediyorlar ve ekip, erken teşhis ve önleme konularında öncü çalışmalar yürütüyor.
Politico'nun haberine göre Bloem'un ofisinin dışındaki koridor, son ziyaretimde yoğun olmasa da hareketli, nörolog şöyle söylüyor.
Parkinson insan eliyle yaratılmış bir hastalıktır Ve trajik olan, bunu önlemeye bile çalışmıyor olmamız.
Parkinson insan eliyle yaratılmış bir hastalıktır Ve trajik olan, bunu önlemeye bile çalışmıyor olmamız.
PARKİNSON İLK KEZ 1987'DE TANIMLANDI
İngiliz cerrah James Parkinson 1817'de ilk kez "titreyen felç" tanımladığında bu tıbbi bir merak konusuydu, yaşlı erkeklerde nadir görülen bir rahatsızlık olarak düşünülüyordu. İki yüzyıl sonra Parkinson hastalığı dünya genelinde son 20 yılda iki kattan fazla arttı ve önümüzdeki 20 yılda bir kez daha ikiye katlanması bekleniyor. Şu anda dünyadaki en hızlı büyüyen nörolojik bozukluklardan biri. Hatta felç ve multipl sklerozu (MS) geride bırakıyor. Bu hastalık, dopamin üreten nöronların ilerleyici ölümüne neden oluyor ve zamanla hareket, konuşma ve nihayetinde bilişsel yetileri yok ediyor. Henüz bir tedavisi yok.
Yaş ve genetik yatkınlık rol oynuyor. Ancak Bloem ve nöroloji camiası, bu iki faktörün tek başına vaka sayılarındaki dik artışı açıklayamayacağını savunuyor. ABD'li nörolog Ray Dorsey ile birlikte yazdığı 2024 tarihli bir makalede, Bloem Parkinson'un "büyük ölçüde çevresel bir hastalık" olduğunu yazdı. Genetikten çok, hava kirliliği, endüstriyel çözücüler ve en çok da pestisitler gibi zehirli maddelere uzun süreli maruz kalma ile şekillenen bir durum.
YOĞUN TARIM YAPILAN BÖLGELERDE
Bloem'un kliniğinden geçen hastaların çoğu çiftçi değil, ama pek çoğu tarımın yoğun olduğu kırsal bölgelerde yaşıyor. Zamanla Bloem, Parkinson'un daha çok yoğun tarım yapılan bölgelerde ortaya çıktığını fark etti.
"Parkinson 20. yüzyılın başlarına kadar çok nadir görülen bir hastalıktı" diyen Bloem ekliyor: "Sonra tarım devrimi, kimyasal devrim ve pestisit patlaması geldi, oranlar yükselmeye başladı."
Avrupa, bilime dayanarak bazı adımlar attı. MPTP ile kimyasal olarak benzer olan herbisit paraquat, 2007'de nihayet yasaklandı ama ancak İsveç, Avrupa Komisyonu’nu nörotoksisitesine dair kanıtları göz ardı ettiği için dava ettikten sonra. Parkinson ile bağlantılı bilinen diğer pestisitler olan rotenon ve maneb de artık onaylanmıyor.
Ancak başka yerlerde durum farklı. Paraquat hala Birleşik Krallık ve Çin'de üretiliyor, ABD, Yeni Zelanda ve Avustralya’daki tarlalarda kullanılıyor ve Afrika ile Latin Amerika'nın bazı bölgelerine ihraç ediliyor. Bunlar Parkinson oranlarının hızla arttığı bölgeler.
Bir zamanlar glifosattan sonra dünyanın en çok satan ikinci herbisiti olan paraquat, üreticisi olan İsviçre merkezli ve Çin’e ait Syngenta’ya büyük kârlar sağladı. Ancak ticari zirvesi çoktan geçti ve şu anda şirketin toplam iş hacminin sadece küçük bir kısmını oluşturuyor. ABD’de Syngenta, bu kimyasalın kendilerine Parkinson hastalığına yol açtığını söyleyen binlerce kişiden dava almış durumda. Benzer davalar Kanada’da da devam ediyor.
Syngenta, paraquat ile Parkinson arasında herhangi bir bağlantı olduğunu sürekli reddetti ve ABD, Avustralya ve Japonya’daki düzenleyici incelemelere atıf yaparak nedensellik kanıtı bulunmadığını belirtti.
'DOĞRU SORULARI SORMUYORUZ'
Şirket, POLITICO’ya verdiği yazılı açıklamada, MPTP ile kıyaslamaların tekrar tekrar bilimsel olarak çürütüldüğünü belirtti ve 2024 tarihli bir Avustralya incelemesine atıfta bulunarak paraquat’ın aynı nörotoksik mekanizma yoluyla hareket etmediğini savundu. Şirketin üç sayfadan uzun yazılı yanıtına göre, paraquat'ın insanlara en fazla maruz kalma yolları olan yutma, cilt teması veya soluma yoluyla nörotoksik etki göstermediğine dair güçlü kanıtlar var.
Syngenta "Paraquat, talimatlara uygun kullanıldığında güvenlidir" dedi. Ancak Bloem için Avrupa’daki yasaklar bile rahatlatıcı değil.
Doktor, "Yasakladığımız kimyasallar mı? Onlar bariz olanlardı. Şu anda kullandıklarımız da en az onlar kadar tehlikeli olabilir. Doğru soruları sormuyoruz" diyor.