GündemRabia Naz’ın son anları TBMM tutanaklarında: Çığlık atarak hayata veda etti

Rabia Naz’ın son anları TBMM tutanaklarında: Çığlık atarak hayata veda etti

21.11.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Rabia Naz’ın ölümünü araştıran TBMM Komisyonu’na yapılan açıklamalara göre, küçük kız son dakikalarında acılar içinde çığlık attı ve hiç konuşmadan hayata gözlerini yumdu

Rabia Naz’ın son anları TBMM tutanaklarında: Çığlık atarak hayata veda etti

Giresun Eynesil’de 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan, 13 Nisan 2018’de evlerinin önünde yaralı bulunduktan sonra hastanede ölmüştü. Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan kızının araba çarpmasıyla, görevliler ise yüksekten düşme sonucu öldüğünü söyleyince olayı araştırmak için TBMM’de komisyon kurulmuştu.

Meclis Araştırma Komisyonu, Rabia Naz’ın düştükten sonra nasıl bir halde olduğu ve ölmeden önce kimseye bir şey söyleyip söylemediğinin izini sürüyor.

Küçük kızın son anlarına yönelik ilk tespitler, acılar içinde çığlık atarak ama tek kelime etmeden hayata veda ettiği yönünde.

Komisyona konuşan baba Şaban Vatan, “Hastaneye götürülürken acı bir çığlık attı” derken, Rabia Naz’ı ilk bulan tanık Mürsel Küçükal ise “Yerde sürünüyordu, bağırıyordu” demişti.

TBMM’nin odaklandığı Rabia Naz’ın “son anlarına” ilişkin değerlendirmeler şöyle:

‘Sanki korkmuş gibi’

Baba Şaban Vatan: Ambulansın önünde, camdan kızıma sürekli seslendim. ‘Naz korkma kızım’. Naz çığlık attı, o anda şoför ara camı kapattı. O sesten dolayı yapmış. Acı bir çığlık, çok canı yanmış gibi bir çığlık attı. O anda kalp masajı falan yoktu. Ambulansta ilk müdahalenin hazırlığı yapılıyordu, sedyenin başındalardı. Sedyeyle beraber hastanenin acil müşahede kısmına girdim, kızım gözünü açamıyor, ağzı kurumuş, dudakları morarmış, rengi bembeyaz olmuş. Dili ağzının içinde zor dönüyor, sanki dili ağzında şişmiş gibi. ‘Kızım sana kim ne yaptı?’ diyorum, ses veremiyor. Sol elini tuttum. Sanki büyük bir şeyden korkmuş gibi elimi sımsıkı sıktı.

‘Yerde yatıyordu sürünmeye başladı’

Başsavcı Abdurrahim Alan: Rabia Naz’ın vücudunda tespit edilen yaralanmalar değerlendirildiğinde, ilk bulunduğu anda bilincinin açık olduğu; baş, göz, el, kol ve bacaklarını hareket ettirdiği; sesli olarak inleyip bağırdığı; hastaneye gidene kadar babasının elini sıktığı yönünde beyanlar göz önüne alındığında, yaralanmasına neden olan olayın yaralı olarak bulunmasından çok kısa önce meydana gelmiş olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü aksi takdirde mevcut kırık ve yaralanmaların bilincinin kapalı olmasına sebep olması gerekiyordu. Yani, şöyle söylüyorum: Trafik kazası oldu, götürüldü olasılığı çok düşük.

Haberin Devamı

Kıdemli Başpolis Hüseyin Emir: İlk yaralanmalarda çocuk kendinde, kollarını, ayaklarını, gözlerini, dilini, başını rahatlıkla hareket ettirebiliyor, yani o güç hâlâ kendisinde var. Hastaneye gittikten sonra yavaş yavaş bilinç kaybına uğramaya başlıyor. Yani ilk anda sürünebilecek kadar gücü var.

Mürsel Küçükal (Rabia Naz’ı ilk bulan tanık): Bilinci açıktı, konuşmadı. Ne olduğunu söylemedi. Biraz debelenmeye başladı. Hava aydınlıktı. Yerde yatıyordu, sürünmeye başladı, inleme, bağırma sesiyle gittim yani. Buraya doğru geldiğinde zaten bağırmaya başladı. Bahçeden düştüğünü görmedim, şu kenardaydı dedim, bahçe ile sınır arasında. Sürünürken gördüm. Ayağında ayakkabısı vardı. Birini çıkardı can havliyle.

Yazarlar