24.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Türker Karapınar
275 sanıklı Ergenekon davasını usul ve esas yönünden bozan Yargıtay, gerekçeli kararında çarpıcı saptamalara yer verdi. Kararda, Ergenekon soruşturmasındaki tüm operasyonları aynı polislerin tutanağa bağladığı, savcıların tutanakları sorgulamadan iddianameleri hazırladıkları, hâkimlerin yasalara aykırı kanıtlara gözyumarak maddi gerçeğin ortaya çıkması taleplerini ısrarla reddettiği belirtildi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 275 sanıklı Ergenekon davasını bozmuştu. Bozma kararına ilişkin gerekçeli karar tamamlandı.
‘Tarafsızlığınız şüpheli’
Kararda, Ergenekon davalarının soruşturmasında görev alan ve aynı kişilerden oluşan polis grubunun, Türkiye’nin birçok ilinde yapılan operasyonlarda görev aldığı ve tüm dokümanlar ile dijital verilerin bu kişiler tarafından incelenerek tutanağa bağlandığı belirtildi. Kararda, savcıların CMK’ya aykırı düzenlenen bu tutanaklara kuşku ile yaklaşmadan ve sorgulamadan itibar ederek, koruma tedbirlerine ilişkin kararlara, iddianameye ve mütalaaya konu ettikleri kaydedildi. Kararda, yargılamayı yapan yargıçların da ısrarla yasalara aykırı olarak elde edilen kanıtlara göz yumduğu ve bu yöndeki ısrarlı itirazları dikkate almayarak maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yönelik haklı talepleri ısrarla ve yetersiz gerekçelerle reddettikleri belirtildi. Kararda, “Hükümden sonra, soruşturma ve yargılamada esas alınan önemli delillerin sahteliği konusunda tespitlerin ortaya çıkması karşısında, sahteliği ortaya çıkan delillerden objektiflikten uzak varsayıma dayalı çıkarımlar yaparak bu varsayımların sübuta esas alınması, hâkimlerin tarafsızlığı konusunda haklı şüphe oluşturacağının gözetilmemesi usule ve yasaya aykırıdır” denildi.
Kumpasın ipuçları
Gerekçeli kararda, eksik soruşturma gerekçesiyle bozma konusu yapılan işlemler şöyle sıralandı:
- Yargılama sürecinde isim içeren ve içermeyen ihbar mektuplarının kim ya da kimler tarafından yapıldığı yönünde herhangi bir araştırmaya gidilmeksizin hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
- İP’nde yapılan aramada ele geçirilen CD’de Yargıtay binası krokisi ve bu krokinin açılımına dair bir metin belgesi bulunduğu mahkemece kabul edilmiş olup, bu belgelerin 24 Mart 2008’de Taraf gazetesinde yayınlandığı, bu yayında yer alan belgenin büyütülerek incelenmesinde 13 Mart 2008’de, yani İşçi Partisi aramasından 8 gün önce Taraf gazetesinin Ankara-İstanbul büroları arasında fakslandığı hususundaki iddiaların araştırılmadığı, bu iddialarla ilgili Taraf gazetesi yetkilileri hakkında bir soruşturma yapılıp yapılmadığı, kamu davası açılıp açılmadığının tespiti ile kamu davası açılmış ise bu dosyanın celbedilerek incelenmesi gerekmektedir.
- Aynı CD içerisinde yer alan ve Nusret Senem tarafından oluşturulduğu mahkemece kabul edilen “Liman Lokantası Yemeği” belgesinde, yemeğe sanık Ergun Poyraz’ın da katılacağı yazılı ise de belgenin oluşturulma tarihi olan 2 Ocak 2008’de sanık Poyraz’ın cezaevinde tutuklu olduğu ve bu sebeple söz konusu belgenin de gerçek dışı olduğu hususundaki savunmasının araştırılmadan karar verilmesi.
Arslan’ın tahliye talebine ret
Gerekçeli kararda, Ergenekon davasında ayrılmasına karar verilen Danıştay cinayetinin faili Alparslan Arslan hakkında verilen ceza miktarı, bozma içeriği, tutuklulukta geçirdiği süre ve halen başka suçlardan cezaevinde olması nedeniyle adli kontrol kararının yeterli olmayacağı kanaatiyle tahliye talebinin reddedildiği belirtildi.
Haberal’a Ecevit tedavisi bozması
Kararda, sanıklardan eski milletvekili, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in Başkent hastanesindeki tedavi sürecini yanlış yürüttüğü ve bunun örgütsel faaliyet kabul edildiği anımsatıldı. Kararda, bu hükmün işlemlerin tıbben uygun olduğu gerekçesiyle bozulduğu belirtildi.
Askeri savcılıklar ve bilirkişiler zan altında
Kararda, devlet sırrı bölümünde de şu değerlendirmeler yapıldı:
- Soruşturma aşamasında devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125. maddesi gereğince, mahkeme yerine cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi.
- Ele geçen ve devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan askeri savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm kurulması.
- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiğinin
gözetilmemesi.