21.06.2022 - 13:02 | Son Güncellenme:
Pınar Gültekin henüz hayattayken diri diri yakılarak katledildi. Katil zanlısına verilen cezaysan Gültekin ailesinin acısını bir kez daha tazeledi.
16 Temmuz 2020'de kaybolan Pınar Gültekin'in cansız bedeninin konduğu varil bir hafta sonra ormanlık alanda bulundu. Cinayetin ardından gözaltına alınan Cemal Metin Avcı cinayeti itiraf etti. Tutuklanan katil zanlısı için "canavarca hisle, eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme" suçundan dava açıldı. Dava boyunca hazırlanan otopsi raporlarında katil zanlısının Pınar'ı diri diri yaktığı raporlarda yer aldı.
Katil zanlısı Pınar'ın kendisine şantaj yaptığını öne sürdü. Pınar'ın telefonun açılması için ABD'den şifre istendi. Telefonda yapılan aramada şantaj iddiası da yalanlandı.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 13. duruşmasında karar çıktı. Mahkeme heyeti katil zanlısı Cemal Metin Avcı'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Sonra da "haksız tahrik indirimi" uygulayarak o cezayı 23 yıla düşürdü. Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, sanığın birden fazla kez "haksız tahrik" savunması yaptığını öne sürdü.
Mahkeme yardım ettiği öne sürülen aile için de beraat karar verdi. Ailenin avukatı Özdemir kararlarla ilgili, 'Cinayet mahallinde maktul diri diri yakılırken başında olan ağabeyiyle 'Kokoreçleri yakıyorum' diye şakalaştığı Mert Can Avcı'ya beraat kararı verildi. Böyle bir utanç günü olamaz. 'Suç delillerini gizleme ve yok etme'den yargılanan 4 sanığa da beraat kararı verildi. Hukuken, fiilen bize göre kabul edilemez bir karardır. Hukuk devleti olarak hak arama özgürlüğümüzü kullanacağız. İstinaf nezdinde bu karara itiraz edeceğiz. Yargıtay'a başvuru yapacağız.' dedi.
BAKAN YANIK: KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Bakan Derya Yanık'ın açıklaması şöyle: Muğla'da Pınar Gültekin’i canavarca katleden sanık hakkında verilen cezaya "ağır tahrik" sebebiyle indirim uygulanmasını kabul etmemiz mümkün değildir.
En başından itibaren müdahil olup yakından takip etmekte olduğumuz davada, tasarlayarak ve kasten Pınar Gültekin'i genç yaşında hayattan ve sevdiklerinden koparan bu kişinin, indirim olmaksızın en ağır cezayı alması için kararı bakanlık olarak istinafa götüreceğiz.
Kamu vicdanını ve adalete olan güveni zedeleyici bu karara itiraz etmek, hepimiz için bir vatandaşlık hakkıdır.
(Mert Can Avcı ve Cemal Metin Avcı)
"HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ"Nİ MAHKEME NEYE DAYANDIRARAK VERDİ?
Gültekin ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir, CNN Türk canlı yayınında yaptığı açıklamalar ise şöyle;
Bu "haksız tahrik" meselesi Türkiye'de kadına şiddet ve kadın cinayetleriyle ilgili çok kötüye kullanılan bir kurul. Aslında kanun koruyucunun amacı bu değil. Son 15 yıldır biz bunu görüyoruz. Bir profesyonel katillik müessesesi oluştu, kadın katilliği özellikle. Cinayetin öncesini, anını tasarlayan sonrasını tasarlayan, yargılamada nasıl ifade vermesi gerektiğini ilmik ilmik ezberleyen, haksız tahrik savunmasını ezberleyen nitekim burada da onun çok tipik bir tezahürü var.
Düşünün ki; maktüleyi önce boğmaya çalışıyor, sonra diri diri odunla yakıyor, bu cani akabinde benzin döküyor yakıyor. Bununla da yetinmiyor üzerine beton döküyor. Bir varile yerleştiriyor. Araba atıyor, sonrasında da nehre atıyor. Eş zamanlı olarak telefonu 4 parçaya ayırıyor. SIM kartı 2 parçaya ayırıyor. Değişik yerlerden sinyal versin diye cinayet mahalli olan o bağ evinden sinyal versin diye. Suç delillerini gizlemeye yönelik olarak değişik yerlerde çöp kutularına bırakıyor. Mahkeme aşamasında yakalandıktan sonra da 3 aşamalı bir "haksız tahrik" savunması yapıyor.
Soruşturma evresinde şöyle söylüyor; "Benim evli olduğumu öğrendi. Benden menfaat temini vardı. O yüzden öldürdüm." Sonra kovuşturma evresinde bir bakıyoruz, mahkeme aşamasında bir mektup yazıyor cezaevinden diyor; "Benim hemcinslerimle görüntülerimi çekti. Beni uyuşturdu. Menfaat temini talebi vardı. O yüzden öldürdüm" diyor. Sonra ilk duruşma başlıyor. Çapraz sorguda CMK 201'e göre ben doğrudan soru soruyorum, diyorum ki "Niye öldürdünüz?" "Ben konuşmaya götürmüştüm bağ evine. Çantasından aniden bağ bıçak çıkardı. Kendimi korumaya çalıştım. Bıçak kolumu yaraladı. Bu nedenle ağır gazap ve eylem duydum. Panikledim. Bu yüzden öldürdüm" Sonrasında soruyorum; "Eğer bıçak çekmeseydi öldürmeyecek miydiniz?" "Hayır kesinlikle öldürmeyecektim." diyor.
"BIÇAK YOK, VİDEO YOK, MESAJ YOK"
Dosyaya bakıyoruz. Ortada bir bıçak yok. Adli tıp raporuna göre bıçak yaralanması yok. Adli tıp hekimi duruşma salonunda bizahiti mahkemece dinlendi. "Bu bir sıyrıktır, bıçak yaralaması değildir" dedi. ABD'ye müzekkere yazıldı. Geriye etkili 2 yıl boyunca Pınar Gültekin'in telefonundaki mesajlar, görüntüler, videolar böyle bir şantaj iddiasına ilişkin WhatsApp mesajı var mı, böyle bir kayıt video var mı? Bunların araştırılmasını istedi. Bugün terör dosyalarında bile ABD'ye müzekkere yazılmıyor. ABD'den android şifresi geldi. Pınar'ın bütün telefonu siber suçlarda incelendi. Ve adeta onun özel hayatı, sorgulanır şekilde incelendi ve bahsi geçen video yok, görüntü yok, WhatsApp mesajı yok. Şantaja ilişkin hiçbir mesaj yok. Karşı taraf da bunu sunamıyor. Aşamalarda 3 defa değişen, verilerle desteklenmeyen kerameti kendiliğinde menkul bir "haksız tahrik" iddiasını mahkeme inanılmaz bir şekilde uyguladı.
"3 'HAKSIZ TAHRİK' SAVUNMASI YAPILDI"
Bizahiti kendi içinde çelişen bir "haksız tahrik" iddiası, telefonlar inceleniyor, karşı taraf hiçbir belge sunamıyor. Ama sanık ifadesine atfederek mahkemece böyle bir uygulama yapıldı. Hâlbuki bu iddia kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde yıllardır kullanılıyor. Burada da 3 "haksız tahrik" savunması yapıldı. Delillerle de desteklenmedi. Cezayı minimize etmeye yönelikti. Gerçek dışıydı, hukuka aykırıydı. Ama mahkeme bunu uyguladı. Bununla da yetinmedi. Cinayetten iştirakten yargılanan kardeş Mert Can Avcı ile ilgili beraat kararı verdi. Suç delillerini izleme, yok etme ve değiştirmeden yargılanan 4 sanıkla ilgili beraat kararı verildi. Bize göre adaleti öldüren hukuk garabetinde karar verildi.
Biz şimdi hukuk devleti gereği olarak hak arama özgürlüğümüzü kullanacağız. Yasal yollara başvuracağız. İstinaf ve yargı aşamaları dahil sonuna kadar adaletin tecellisi ve gerçeğin ortaya çıkması için bir çaba içinde olacağız.
"KARAR KESİNLEŞİRSE 14 YIL 4 AY SONRA SALIVERİLİYOR"
23 yıl hapis cezası alan kasten öldürmeden bu fail bu karar kesinleşirse 14 yıl 4 ay sonra cezaevinden salıveriliyor. Şartla salıverme ve denetimli serbestlik tedbiri uygulandıktan sonra. Bu cani bu karar böyle kesinleşirse 14 yıl 4 ay sonra topluma yeniden karışmış olacak.
Aslında biz bu çarşambanın gelişini salıdan öngördük. Yargılamanın safhası sırasında 3 defa aile mahkemeye güvenmediğini, bu mahkemeden adalet çıkmayacağını hakkaniyet tesis edilmeyeceğini söyledi. Biz de söyledik ve reddi hakim istedik. Dedik; 'Sizi reddediyoruz.' Fakat reddi hakim taleplerimiz reddedildi. Hakimle ve Savcılar Kurulu'na bu mahkemeyle ilgili şikayet dilekçesi verdik. İnceleme, soruşturma oradan hiçbir sonuç çıkmadı. Biz zaten bu mahkemenin adalet ve hakkaniyet tesis edemeyeceğini taayyün ediyorduk. Dolayısıyla geldiğimiz noktada böyle bir garabet karara imza atıldı. Biz bu karara Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz edeceğiz.
BUNDAN SONRAKİ SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?
Sadece biz değil Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz edecek. Çünkü Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı duruşma savcısı meslektaşımız hem Mert Can Avcı hem de Cemal Metin Avcı ile ilgili mahkumiyet mütalaası verdi ve ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi. Diğer 4 sanık için de suç delillerini gizleme, yok etmeden 5 yıla kadar hapis istedi. Mahkeme savcının mütaalasına uymadı. Aksine bir karar verdi. Bize göre garabet mahiyetinde bir karar verdi. Şimdi hem başsavcılık makamı bu karara itiraz edecek, mütaalasına aykırı karar verildiği için hem de biz bu karar itiraz edeceğiz.
İstinaf mahkemesinin bu hukuksuz kararı kaldıracağını, adalet ve kamu vicdanını rahatlatacak bir karar ihdas edeceğini umut ediyoruz.