18.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
AYSEL BOZAN YILMAZ -MİNE ÖZDEMİR
Yaz tatili, bayram derken, 3 aylık uzun tatilin ardından 18 milyon öğrenci için yarın ders zili çalacak. Bu öğrencilerin yaklaşık 1,5 milyonu ilk kez okulla tanışacak. Tatil dönüşü her zaman zor olmuştur, o nedenle uzmanlar ailelerin tatilden son gün dönmemeleri, çocukların uyum sağlamaları için önceden hazırlık yapmaları konusunda uyarmışlardı. Ancak bu yıl araya Kurban Bayramı’nın girmesiyle pek çok aile tatilden son gün döndü. Bir gün önce istediği zaman uyuyan, yemek yiyen, gününü oyunla geçiren çocuklar için bir gün sonra okula gidip belli kurallara uyum sağlamak çok daha zor olacak. Özellikle de okul öncesi ve ilkokul 1’inci sınıfa başlayacak öğrenciler için. Okula gitmek istemeyen, ağlayan, annesinin ya da babasının sınıfta yanında oturmasını isteyenler olabiliyor. Bu noktada yapılacak bazı küçük düzenlemelerle okula uyum sürecindeki sıkıntıları azaltmak mümkün.
İlk hafta önemli
Doğa Okulları Ortaokul Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Merve Kuruhasanoğlu’nun bu sürecin kolay atlatılması için ailelere önerileri şöyle:
Çocuğun yemek yeme, oda toplama, televizyon izleme ve uyku gibi ihtiyaçlarını düzene koyun.
Çocuk okula gitmek için ne kadar hevesli olursa olsun, yeni bir ortama gireceği için özellikle okulun ilk günü endişe duyması normal. Yaşadığı duyguları paylaştığında, küçümsemeyin ve eleştirmeyin. Endişesinin normal olduğunu, diğer çocukların da endişe duyduğunu ona anlatın.
İlk gün çocuğun okulda bulunması çok önemli. Diğer çocuklarla benzer duyguları yaşadığını görmek onu rahatlatır.
Çocuk okula gitmek konusunda isteksiz de olsa bunun mümkün olmadığını belirtin. Aile, çocuğun bu durumunu bir pazarlık konusu haline getirmemeli.
Çocuk okulla ya da öğretmenle korkutulmamalı. “Seni öğretmenine şikâyet edeceğim” gibi sözler sonraki zamanlarda çocuğu okuldan soğutabilir.
Her çocuğun okula alışma süresi birbirinden farklı. Okula uyum süreci birkaç hafta sürebilir. Bu süre içerisinde yaşanan problemlerde okul rehberlik servisine başvurulması faydalı olacaktır.
Çocuğunuza zaman ayırın
Kimi çocuk, özellikle annesinden ayrılıp okula gitmemekte diretiyor. Ağlama, baş ve karın ağrısı gibi yakınmaları olan çocuklar için uzman desteği almakta yarar var. Hiç bu şikâyetler olmasa dahi, okula başlamadan önce çocuğun duygusal ve psikolojik gelişimi konusunda uzman yardımı alınabileceğini kaydeden Pedagog Dr. Melda Alantar’ın okula adaptasyon süreciyle ilgili ebeveynlere önerileri şöyle:
İşlerinizi çocuğun okul programına göre düzenleyin. Okulların açıldığı hafta programınızı sadeleştirin. Çocuğunuzun okul düzenine alışmasına yardımcı olmak için serbest zamana ihtiyaç duyabilirsiniz.
Beslenme çantalarını bir gece önce hazırlayın. Kitap ve defterlerini gözden geçirin. Yıl içinde öğreneceği bilgiler hakkında onunla konuşun.
Çocuğunuzun sorunlarına ilgi gösterin, okul konusunda endişeleri varsa beslenme veya okul çantasına onu yüreklendirecek özel notlar yazıp bırakın. Yeni bir durumda insanların endişe duymalarının doğal olduğunu ve öğretmen, akranlarını tanıyıp okul düzenine uyum sağladıktan sonra her şeyin düzeleceğini anlatın.
Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi PDR Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Berna Güloğlu ise okula gitmeyi heyecanla bekleyen çocukların bile aile yanından ilk defa ayrılmanın karşısında korku belirtileri gösterebileceğini söylüyor. Güloğlu’nun süreci kolaylaştıracak önerileri şöyle:
Güne sakin başlamak önemli. Çocuğunuzu öperek, şarkı söyleyerek kaldırın.
En sık karşılaşılan sorun çocuğun annesinden ayrılmak istememesi. Bu durumu bir haftadan uzun tutmayın.
Aile bireylerinin de bu hayatta bir görevi olduğunu bilirse çocuğun okula adaptasyonu kolaylaşır. Okuldayken sizin de ne yaptığınızı bilmeli. Onu okuldan almaya kimin geleceğini söyleyin.
Beslenme çantasına dikkat
Dengeli ve düzenli beslenen çocukların okul başarısı da artıyor. Uzman Diyetisyen Olcay Barış, dengeli beslenme çantasının şöyle olması gerektiğini anlatıyor:
Beslenme çantasında ekmek ve tahıl, sebze ve meyve, et, süt olmak üzere dört besin grubu mutlaka olmalı. Kahvaltıda tam buğday-çavdar ekmeği, peynir, zeytin, yumurta, pekmez, mevsim sebzeleri enerji sağlar.
Ara öğünlerde beyin gelişimi için kavrulmamış fındık, ceviz, badem ile yanında kuru-taze meyveler verilmeli. Cips, kola, patates kızartması, kek, gofret gibi gıdalar kan şekerini bir anda yükseltip ardından düşürüyor. O yüzden tüketilmemeli.
Sorunları yönetime iletin
Okulun ilk günlerinde özellikle yuvaya, birinci sınıfa başlayan çocuklar, ayrılık endişesi veya çekingenlik yaşayabiliyor. Eğitimcilerin bu durumun üstesinden gelebilecek deneyime sahip olduğunu kaydeden Pedagog Dr. Melda Alantar, ailelere “Çocuğu okula bıraktıktan sonra fazla oyalanmadan, onu sevdiğinizi ve gün boyunca düşüneceğinizi, okul bitiminde onu gelip alacağınızı söyleyin. Sakin ve olumlu davranın” diyor.
Olumsuz deneyimlerin çocuğun hevesini kırmasına izin verilmemesi gerektiğine dikkat çeken Alantar, şu önerilerde bulunuyor: “Akademik veya sosyal konularda güçlük yaşayan veya arkadaşları tarafından alay edilen, zorbalıkla karşılaşan öğrenciler okula yeniden dönmeyi istemezler. Sorunlarınızı okul yönetimine aktarın, onlarla işbirliğine girin. Yeni okul döneminde benzer sorunlarla karşılaşmayacağını çocuğunuza aktarın.”
Aileler de hazır olmalı
İzmir Ekonomi Üniversitesi Çocuk Gelişim Programı Öğretim Görevlisi Betül Özkul Cura, çocukların belirsizlik, ayrılma kaygısı yaşayabileceğine dikkat çekerek, onlara okullarını tanıtmanın kaygıyı azaltacağını söylüyor. Sağlıklı bir uyum sürecinde ebeveynlere büyük rol düştüğünün altını çizen Cura’nın önerileri şöyle:
Ailelerin çocuklarından ayrıldıkları için kendilerini suçlu hissetme, kaygı gibi duygular yaşaması çocuğun okul korkusunu artırıyor. Bu nedenle çocuk anaokuluna başlarken ebeveyn de duygusal anlamda hazır olmalı.
Okulun ilk haftalarında yaşanan ağlama, ayrılma korkusu, okula gitmek istememe gibi davranışlar göstermesi normal. Henüz yeni olan bu duruma alışması için çocuğa zaman verilmeli.
Sürekli çocukla okulda bulunmak, her an yanında olmaya çalışmak, çocuğun kendine olan güvenini azaltır. Ebeveynlerin onları okulda yalnız bırakmamaları onların anne babaya bağımlı bireyler olarak yetişmesine sebep olacağından bu davranıştan uzak durulmalı.
Uyum sürecinde çocuğa anlayışlı davranılmalı. Zorlama, kaygı ve üzüntü gibi davranışlar çocuğun duygusal gelişimine zarar verebilir, ileriki yıllarda aynı sorunları yaşamasına yol açabilir.