14.09.2012 - 11:54 | Son Güncellenme:
Ergenekon” soruşturması kapsamında Odatv’de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 13 sanık hakkında açılan davanın 13’üncü duruşması başladı.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın büyük salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ile Yalçın Küçük katıldı.
Tutuksuz yargılanan Nedim Şener, Ahmet Şık, Muhammet Sait Çakır, İklim Ayfer Kaleli, Ahmet Mümtaz İdil, Şükrü Doğan Yurdakul, Müyesser Yıldız ile Coşkun Musluk da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, milletvekilleri Oktay Ekşi, Haluk İyidoğan ve Celal Dinçer ile partinin İstanbul il yöneticileri, gazeteciler Ahmet Hakan, Ayşenur Arslan ve Uğur Dündar ile sanatçılar Tarık Akan, Bedri Baykam ve Orhan Alkaya da izleyici olarak katıldı.
Duruşmaya, mahkemeye gelen evrakların okunmasıyla devam ediliyor.
Bu arada, adliyede alınan güvenlik önlemleri kapsamında, duruşma salonuna sadece ana bloktan giriş yapılabiliyor. Salona çıkan diğer koridor ve geçişler güvenlik gerekçesiyle kapatılırken, asansörlerin de bu katta durmasına izin verilmiyor.
-Duruşma öncesi ”kalem bırakma” eylemi- CHP milletvekilleri, gazeteciler ve sanatçıların da aralarında bulunduğu bir grup, duruşmadan önce adliyenin önünde toplanarak, ”kalem bırakma” eylemi yaparak, sanıkların serbest bırakılmasını istedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP milletvekilleri Oktay Ekşi, Haluk İyidoğan ve Celal Dinçer, partinin İstanbul il yöneticileri, gazeteciler Ahmet Hakan, Uğur Dündar ve Ayşenur Arslan, sanatçılar Tarık Akan, Bedri Baykam ve Orhan Alkaya’nın da aralarında bulunduğu gruptakiler, tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının olduğu dövizleri yere bırakarak, ”Zindanlar boşaltılsın, gazetecilere özgürlük” pankartı açtı.
Burada bir açıklama yapan gazeteci Ayşenur Arslan, ”Medya Mahallesi’nin ablası olduğum için benim konuşmam istendi. Bu da bana bir aile olduğumuzu, daha doğrusu olmak zorunda olduğumuzu hatırlattı. Biz gazeteciler, bu pankartın arkasında fotoğraflarımızda, yerde olmamalıyız. Siz kameraman ve muhabir arkadaşlarımızın yanında olmalıyız. Gazeteci olarak durmamız gereken yer o” diye konuştu.
Cezaevlerinde tutuklu olarak yıllardır ceza çeken arkadaşlarının durumunu anlatabilmek için geldiklerini ve aslında durumun çok net olduğunu belirten Arslan, davada bazı sanıkların tahliye edilmesini beklediklerini ifade etti.
Arslan, ”Umarım bugün arkadaşlarımızın bir bölümünü almak için yine Silivri’de olacağız. Yine hoplayıp zıplayacağız. Sonra içerde kalanları almak için burada buluşacağız. Yine Silivri’ye gideceğiz. Soner içerde benim için değil, bizim için yatıyor. Ben konuşmayayım diye yatıyor. Barış Terkoğlu sizin için yatıyor. Siz konuşamayın diye yatıyor. Bunu bilmek, gazeteciliğimizi bilmek ve gazeteciliğimizi sonuna kadar savunmak için buradayız” şeklinde konuştu.
Gruptakiler, açıklamanın ardından ellerindeki kalemleri, yerde bulunan pankartın üzerine bırakarak, gazetecilerin tutuklu olmasını alkış tutarak protesto etti.