GündemNuman Kurtulmuş’tan S-400 tepkisi: Bize 'neden aldınız' diyemezler!

Numan Kurtulmuş’tan S-400 tepkisi: Bize 'neden aldınız' diyemezler!

24.10.2020 - 10:12 | Son Güncellenme:

AK Parti Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu programına konuk oldu. Kurtulmuş, "Bize "Neden S-400 aldınız" diyemezler. İşi bu noktaya getiren ABD'nin tutumudur." dedi.

Kurtulmuş, CNN Türk'te Hafta Sonu programında gazeteci Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Haberin Devamı

ABD seçimlerinin yaklaştığı hatırlatılan Kurtulmuş, Türkiye olarak başka bir ülkedeki seçimin nasıl seyredeceği, kimin kazanacağı ya da seçimde kazanan taraflardan birisiyle ilgili taraf tutmak gibi bir pozisyon içerisinde asla olmayacaklarını ancak seçimleri çok yakından takip ettiklerini ifade etti.

Türkiye'nin büyük ve bağımsız bir devlet olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "A planımız da B planımız da hazırdır. Sanki Türkiye'nin bundan sonra uluslararası alanda atacağı adımlar Amerikan seçimlerinin seyrine göre değişecekmiş gibi yorumlar oluyor. Bunlar doğru değildir. Biz bu anlamda seçimleri takip eder. Sonrasındaki senaryoların nasıl gelişeceğine dair de bütün hazırlıklarımızı yapmış bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Türkiye'ye, Amerika'dan kampanya sırasında çok yoğun ve haddi aşan eleştiriler geldi. Onlara da gerekli cevapları verdik. Türkiye'nin bir şekilde Amerikan seçim kampanyasının malzemesi yapılmasına müsaade etmedik." diye konuştu.

Haberin Devamı

S400 MESELESİ

Kurtulmuş, "ABD'nin S400 tepkileri devam eder ve yaptırım kararı alınırsa Türkiye buna nasıl bir yanıt verir?" sorusu üzerine, S400 meselesinin bir zorunluluk olarak bu noktaya geldiğini, bu işin bu noktaya gelmesindeki temel nedenin de ABD'deki politika yapıcılarının tutumları olduğunu söyledi.

Türkiye'nin hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu ihtiyacı ya NATO çerçevesinde müttefikimiz olan ABD'den ya da diğerlerinden bir şekilde temin edeceğiz. Yıllardır kapısında bekliyorsunuz 'Hayır, ben size vermem.' 'Niye vermezsin?' 'Bir takım politik ve Türkiye karşıtı mülahazalarla vermem. Senatodan, komisyondan geçmez.' gibi mazeretlerle. Sen vermezsen bunu biz temin etmek zorundayız. Hava savunma ihtiyacımızın gerekli bir şartı olarak Türkiye S400'lere yöneldi. Dolayısıyla işi bu noktaya getiren ABD'nin Türkiye'ye karşı hava savunma sistemleri konusundaki katı ve tutucu tavrıdır. Bunun arkasında belki şundan da endişe ediyor olabilir birileri. Türkiye Allah'ın izniyle milli savunma sanayiindeki bu çıkışı, istikrarı ve bağımsızlık konusundaki kararlılığını sürdürdükçe hava savunma sistemleri içerisinde belki de orta vadede kendi savunma sistemlerini, nasıl atak helikopterlerini, tanklarını, SİHA'larını, İHA'larını yapabilir noktaya geldiyse diğer alanlarda da Türkiye hava savunma sistemimizi kurabilecek bir noktaya gelecek. Bunu da görüyorlar. Bunun vermiş olduğu bir telaş da olabilir."

Haberin Devamı

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, Türkiye'nin önceden bir şekilde hizaya getirilmek istenen bir ülke olabildiğini ama artık yeni Türkiye'de böyle bir şeyin söz konusu olmadığını dile getirerek, "Türkiye kendi kararlarını veriyor. Türkiye için Amerika ve Avrupa'yla ilişkiler neyse Rusya, Çin' ve diğer ülkelerle de ilişkiler aynıdır. Türkiye bunları eşit önemde görüyor ve kendi egemen çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ediyor. Bunu yaparken de bütün ittifaklarımıza bağlılığımız konusunda en ufak bir tereddüdü ortaya koymuyoruz. Eğer birileri illa bir eksen meselesi üzerinden konuşuyorlarsa bizim hep söylediğimiz şey şudur. Türkiye'nin bir tane ekseni vardır, o da kendi eksenidir. Türkiye kendi gücü, geleceği, milletinin refahı ve bu bölgedeki yeni oluşacak dünya denklemleri içerisinde çok güçlü bir şekilde yer alma kararlılığını sürdürecektir." şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

"BİZİM TARAFIMIZDAN BİLİNEN BİR GÜVENLİK ENDİŞESİ YOKTUR"

ABD'nin güvenlik gerekçesiyle Türkiye'deki diplomatik konsolosluk faaliyetlerini durdurma kararı aldığının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Böyle bir tehdit algısı ve bizim tarafımızda olmayan bir bilgi varsa bunu paylaşmaları gerekir. Dostluk bunu gerektirir. Bunun Türkiye'ye karşı belki bir takım manipülatif adımların hızlandırılmasıyla ilgili bir karar olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.

Numan Kurtulmuş, "S400'le alakalı ya da son dönemdeki gelişmelerle ilgili olabilir mi?" sorusuna, "Olabilir. Türkiye'yi belli konularda köşeye sıkıştırmak için atılmış bir adım olabilir. Bir karşılığı yok. Bundan çok kısa bir süre içerisinde vazgeçeceklerini tahmin ediyoruz. Bizim tarafımızdan bilinen bir güvenlik endişesi yoktur." yanıtını verdi.

Haberin Devamı

DOĞU AKDENİZ MESELESİ

Türkiye'nin etrafında çok derin meselelerin olduğunu belirten Kurtulmuş, Suriye'deki iş savaş ve terör, Doğu Akdeniz meselesi, Libya'yla ilişkiler ve Azerbaycan-Ermenistan çatışmasını hatırlatarak, "Bütün bunların hepsinde Türkiye'nin şöyle bir avantajı var. Biz pozisyonumuzu dosta düşman ilan ediyoruz. Bu ilan ettiğimiz pozisyon bakımından da konunun muhatabı olan Amerikalılarla da Ruslarla da Avrupa Birliği'ndeki (AB) ülkeler ya da AB'nin kurumsal kimliğiyle de aynı şeyleri konuşuyoruz." ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, Türkiye'nin Doğu Akdeniz meselesindeki tavrının sorulması üzerine ise şunları söyledi:

"Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin tavrı, tarzı çok açıktır. Türkiye, Doğu Akdeniz'in bir çatışma, gerilim ve savaş bölgesi olmasını asla istemiyor. Türkiye Doğu Akdeniz'in bir barış ve esenlik denizi olmasından yana. Türkiye bunu yaparken de Doğu Akdeniz'de hiç kimsenin hakkına, hukukuna tecavüz etmeyeceği gibi hiçbir ülkenin de kendi hakkına, hukukuna tecavüz etmesine müsaade etmeyeceğini ilan ediyor. Yani ne bizim bir ülkenin bir karış toprağında gözümüz var ne de bir damla petrolünde ya da bir gram doğal gazında gözümüz var. Hiç kimsenin ne Türkiye'nin ne de Kuzey Kıbrıslı soydaşlarımızın haklarını gasbetmesine ya da bu hakları bizim kullanmamız için hareket etmemize mani olmasına müsaade etmeyiz."

Kurtulmuş, "Doğu Akdeniz'de çatışma riskini yükselten bir ortam var mı?" sorusunu, "Hiç şüphesiz bir gerilim var ama bunun bir çatışmaya dönmeyeceğini düşünüyorum. Kaldı ki Doğu Akdeniz içinde saydığımız diğer bölgelerle ilgili gelişmelerde de gerilimin tarafı Türkiye değildir. Doğu Akdeniz'deki gerilimi artıran biz değiliz. Aynı şekilde Suriye'de meselenin sebebi Türkiye değildir. Oraya PKK'yı, PYD'yi, DEAŞ'ı yerleştiren, onlarla ilişkiler içerisinde olan da Türkiye değildir. Bu gerilimlerin hiçbirisinin sebebi Türkiye değildir. Türkiye bu gerilimlerin hepsiyle baş edebilecek güce, kuvvete, kudrete ve kararlılığa sahiptir." diye yanıtladı.

"KARABAĞ MESELESİNİN DE ÇÖZÜLMESİNİ İSTESELERDİ BİR GÜNDE ÇÖZERLERDİ"

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Azerbaycan-Ermenistan çatışmasına yönelik değerlendirmelerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Keşke Amerikan Dışişleri Bakanı, 33 yıldır devam eden Ermenistan'ın Karabağ işgaliyle ilgili de tarafsız bir şey söylemiş olsaydı. Bazı ülkeler o kadar çok bu konuda taraf oluyorlar ki taraf olanların nasıl tarafsızlık rolü oynamaları mümkün. Minsk üçlüsü niye bu kadar senedir orada Karabağ'ın işgaliyle ilgili en ufak bir pozisyon almamış, adım atmamıştır. Emperyalistlerin şöyle bir tavrı vardır. Çekildikleri bütün bölgelerden Birinci Dünya Savaşı sonrasında imparatorluklar yıkıldıktan sonra çekilirken aynı taktiği İngilizler de Fransızlar da güttü. Neoemperyal dönemde de aynı taktikleri sürdürüyorlar. Çatışma ve gerilim alanlarını bırakıyorlar ki o bölgelere bir daha ellerini uzatabilsinler. Keşmir meselesi geleneksel bir meseledir. Kıbrıs aynı şekilde. Karabağ meselesinin de çözülmesini isteselerdi bir günde çözerlerdi. Maalesef burada bir çözümsüzlüğün ortaya çıkması, gerilimin olması emperyalist ülkelerin o bölgede Güney Kafkaslar ve Kafkasların genelinde yeri geldiğinde söz söyleyebilecekleri ve oraya doğru müdahale edebilecekleri bir imkanı sunduğunu düşünüyorlar. Bu geleneksel bir emperyalist tavırdır."

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Karabağ meselesinde herkesi tarafsız ve vicdan sahibi olmaya davet ederek, "Bir an için rolleri tersine çevirelim. Azerbaycan, Ermeni topraklarını 33 yıldır işgal etmiş olsa ve son dönemde de temmuz ayında başlayan o saldırılarda da durduk yerde Azerbaycan, Ermenistan'a saldırmış olsa ve bu saldırılar sırasında da kundaktaki bebekleri, yaşlı insanları öldürmüş olsa inanın bütün dünya Azerbaycan'ın başına yıkılırdı. Şimdi siz bu kadar açık tarafgir bir tutum içerisinde olacaksınız, ondan sonra Azerbaycan kendi göbeğini kesmeye kalktığında bir takım homurdanmalar ortaya çıktı." ifadelerini kullandı.

ABD'de Ermenistan'dan çok daha güçlü bir Ermeni lobisi olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Ermeni lobisi her zaman hele hele böyle seçim zamanlarında ya da Amerika'daki politikacılar zor duruma düştüklerinde sarıldıkları can simitlerinden birisidir. Maalesef Ermeni lobisi ve Ermesi diasporası da Ermenistan, Azerbaycan arasındaki Karabağ'dan kaynaklanan bu sorunun çözülmemesi için o ülkelerdeki siyaseti zehirliyorlar. Bunun özel bir alanı olduğunu görmemiz lazım. Yabancı güçler bu bölgeye müdahale etmeyi bıraksınlar. Ermeni lobileri üzerinden bir takım Azerbaycan aleyhine olan siyasetlerini bıraksınlar. Azerbaycan ile Ermenistan'ın kendi aralarındaki meseleyi çok kısa bir sürede çözebileceği kanaatindeyim." diye konuştu.

KKTC'deki seçim sonucunda vatandaşların nasıl bir mesaj verdiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, seçimlerin hayırlı olmasını dileyerek, Kıbrıs Türk halkının bu tercihinin tarihi bir tercih olduğunu ve bundan sonra Kıbrıs için yeni bir dönemin başladığına inandığını söyledi.

Kurtulmuş, Kıbrıs halkının çok önemli bir tercihte bulunduğunu dile getirerek, Kıbrıs halkının tercihinin Türkiye ile birlikte eşit, iki toplumlu bir çözüm yönünde atılacak adımlara yol açtığını belirtti.

Çözüm konusunda Türk tarafının geçmiş dönemde gösterdiği olağanüstü gayretin ortada olduğunu ifade eden Kurtulmuş, masanın hep Rum tarafınca terk edildiğini hatırlattı.

Kurtulmuş, Güney Kıbrıs'ın, KKTC'yi yok sayarak çözümsüzlüğü ortaya koyduğunu dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Çözümü isteyen taraf Kuzey Kıbrıs tarafı oldu, bizim tarafımız oldu, çözümden kaçan taraf da hep Güney tarafı oldu. Şimdi hiç kimsenin kalkıp da 'Siz niye çözüme yanaşmıyorsunuz?' deme hakkı yoktur. Ama eğer çözümden kast ettikleri Kuzey Kıbrıs'ın teslim olması, egemenliğinden vazgeçmesi, işte mesela bu son Doğu Akdeniz'deki gerilimlerden birisi nedir? Kuzey Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgelerinde Türkiye'nin, Kıbrıs'ın arama faaliyetlerinden vazgeçmesi. Yok böyle bir dünya. Türkiye haklarından vazgeçmeyecektir, Kıbrıs halkı da haklarından vazgeçmediğini, evet egemen iki farklı ulus, toplum olarak müzakereye 'eyvallah' dediklerini ama Türkiye'nin mutlaka bu süreçlerde garantör ülke olarak olmasının şart olduğunu ortaya koydu ve Türkiye ile birlikte yeni bir geleceğe yürüyeceğini ilan etmiş oldu. Bu tarihi bir kararlılıktır, çok olumlu bir adımdır ve kanaatimce Kıbrıs'taki bundan sonra eğer adil, kalıcı, hakkaniyetli bir çözüm olacaksa bunun yolunu da açan bir adımdır."

LİBYA

Libya'daki ateşkes süreci hatırlatılarak, "Türkiye'yi burada oyun kurucu olmaktan çıkarmak için bir dizi ülke olduğunu görüyoruz. Böyle bir kaygı sizde de var mı?" şeklinde soruya Kurtulmuş, Türkiye'nin Libya'da BM'nin kabul etmiş olduğu meşru hükümet ile ilişkisini geliştirdiğini söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye'nin darbeci tarafla ilişkisini geliştiren bir ülke olmadığına işaret ederek, Türkiye'nin meşru hükümetle deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mutabakatını gerçekleştirdiğini, dolayısıyla bunun resmi, meşru, BM tarafından da tanınan bir adım olduğunu, Türkiye için de Libya için de önemli bir kazanım olduğunu vurguladı.

Kurtulmuş, "Libya'da bundan sonraki hükümet nasıl şekillenirse şekillensin bu kazanımdan Libya'nın da vazgeçmesi düşünülemez, Türkiye için de bu kazanım devam edecektir." dedi.

GRİP AŞISI

Kurtulmuş, ülkenin yeterince grip aşısı temin edip edilemeyeceğinin sorulması üzerine de Sağlık Bakanlığının pandeminin başından itibaren yurt dışından çok sayıda ilacı getirdiğini, hastalığın tedavi edilme süreçlerinde temin edilen ilaçlarla ciddi bir mesafe alındığını söyledi.

Grip aşısı noktasında özellikle bu yıl vatandaşların doktorlarının tavsiyesi içerisinde hareket etmesi gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, belli risk gruplarının grip, hatta zatürre aşısı olmasının söylendiğini ancak bu konuda herkesin doktoruyla birlikte hareket etmesi gerektiğini aktardı.

Kurtulmuş, "Bu konularda Sağlık Bakanlığı büyük bir teyakkuz içerisinde, çok planlı bir şekilde hareket ettiğini biliyorum. İnşallah herhangi bir sorun olmayacaktır." dedi.

SUUDİ ARABİSTAN'IN TÜRK ÜRÜNLERİNE UYGULADIĞI "YARI RESMİ BOYKOT"

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinde Türk mallarının boykot edilmesine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Buna gülüp geçiyoruz. Başka ülkeler de Türk mallarının alınmasına özendirici bir takım faaliyetler içerisinde. Yani şimdi geçmişler bir kürenin etrafına o meşhur fotoğrafı hatırlayın. Bir sihirci, büyücü tarzı içerisinde dünyayı yönetmeye kalkmış olan birtakım hakikaten maksadını aşan, biraz da ritüeller, görseller içerisinde bu bölgenin sorunları çözülmez. Yani 'Yeni bir Orta Doğu kuruyoruz, dünya hakimiyetini biz sağlayacağız. Biz yeniden işte bu bölgede İsrail üzerinden daha güçlü bir yapılanma yapacağız ve bunun arkasına da bazı Arap ülkelerini katacağız.' Bu bir oyundan ibarettir ve bütün Arap ülkelerinin, hatta bu işin içerisinde olan ülkelerin sokağı bile şöyle düşünüyor, bu yapılan işin büyük bir ihanet olduğunu, Filistin, Arap davasına, Müslümanların ortak meselesine ihanet olduğunu görüyor ve buna karşı aslında kendi sokaklarının nabzını bir tutsalar ne kadar büyük bir tepki aldıklarını da görmüş olacaklar."

Yeni bir dünya düzeni kurulduğunu, bu düzen içinde de Türkiye'nin bölgesel ve hatta küresel bir aktör olarak yer almakta olduğunun görüldüğünü aktaran Kurtulmuş, Türkiye'nin bu yeni dünyada güçlü bir şekilde yerini aldığını, bunu görenlerin de telaşa kapıldığını, meselenin özetinin bu olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, buna alışılması gerektiğini dile getirerek, "Bu boykotun hiçbir etkisi olmaz. Sadece bu boykotu ortaya koyanlar kendi husumetlerini ortaya koymuş oluyorlar." dedi.

Türkiye'nin yeni bir dünyanın kurulmasında öncü, bölgesel büyük bir güç olmak, hakkaniyete, adalete dayalı bir sistemin kurulması için mücadele etme şeklinde genel bir pozisyonunun olduğunu aktaran Kurtulmuş, bunun için de herkesle dostane ilişkiler olmayı temel kural olarak kabul ettiklerini belirtti.

Kurtulmuş, "Rekabet olabilir ama biz asla düşmanlığı temel mesele olarak ele almıyoruz, kimseye düşmanlık yapmıyoruz ama kimsenin de bize karşı hakkaniyet ölçüleri dışında davranmasına da müsaade etmiyoruz. Türkiye'ye karşı laf söyleyen bazı ülkeler, önce kendi tarihleri, kökleri, milletlerinin asaletleri üzerinde bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeye bir alışsınlar. Esas onlardan beklentimiz odur, yoksa Türkiye'ye nereden zarar vereceğiz diye sağdan, soldan laf söylemelerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur." diye konuştu.

Bölgede son zamanlarda sorunlu görülen alanların hiçbirisinin kaynağının Türkiye olmadığını anlatan Kurtulmuş, Türkiye'nin Mısır'da bir ilkeyi ortaya koyduğunu, halkı tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanının darbe ile iş başından indirilip, sonra cezaevlerine konulması, cezaevinde de son derece karanlık şekilde ölümünün bütün dünya tarafından izlenmesinin kabul edilebilecek bir durum olmadığını ifade etti.

Kurtulmuş, Türkiye'nin Mısır halkı ile hiçbir probleminin olmadığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Mısır milleti dost ve kardeş bir millettir. Ama burada bu gayrimeşru şekilde yönetime el koyan hükümetin de belli normalleşme adımları atması lazım ki Türkiye Mısır ile olan pozisyonunu gözden geçirebilsin. Aynı şekilde İsrail konusu. Türkiye, İsrail arasında birtakım adımlar atıldı, normalleşme süreçlerinde hızlı adımlar atıldı ama bakıyorsunuz İsrail'in özellikle Filistinlileri imha etme, artık tamamiyle bütün kalan alanlarını işgal ederek, oraları ilhak ederek, Batı Şeria'yı ilhak politikası biraz da Amerikan yönetiminden aldığı destekle, burada bir halk tamamiyle, bütünüyle haritadan siliniyor.

Bunu yapan biz değiliz, bunu yapan İsrail yönetimi. Dolayısıyla İsrail yönetimi bu tavrından, tarzından vazgeçmediği sürece biz nasıl Allah aşkına 'İyi yapıyorsunuz, aferin' diyerek biz de mi o kürenin başına geçeceğiz. Hayır biz o kürenin başına geçmeyeceğiz. O kürenin başına geçenler ne düşünürlerse düşünsün biz Filistin halkının haklı, meşru davasını savunuyoruz, bunu biz sadece Müslümanlık vazifemiz olarak değil, insanlık vazifemiz olarak görüyoruz. Asırlarca oturdukları topraklardan insanları kovacaksınız, ilhak ve işgalle ilgili bütün senaryolarınızı hazırlayacaksınız, ondan sonra ilişkilerimizi normalleştirelim. Siz önce şu anormal olan adımlarınızı geri alın, burada bir normalleşmeyi sağlayın, Türkiye zaten tekraren söylüyorum bölgedeki bütün ülkelerin halklarıyla hiçbir zaman düşmanlık ilişkisi içerisinde değildir."

Kurtulmuş, AK Parti Gençlik Kollarınca hazırlanan videonun sorulması üzerine de gençlik kollarının zaman zaman kısa sosyal medya filmleri hazırladığını, bunların çok büyük beğeni topladığını söyledi.

Numan Kurtulmuş, filmin son derece iyi niyetli, samimiyetle yapılmış, hem AK Parti'yi anlatmak hem Türkiye'nin geleceğine ilişkin ümit vermek üzere hazırlandığını aktararak, "Ben başarılı buluyorum arkadaşlarımızı. Oradan bazı şeyleri çıkarıp eski, artık çok eskide kalmış Türkiye'nin içerisindeki hassasiyetleri kaşıyacak olan tartışmaları çıkarmayı da son derece anlamsız, belki bir kısmını da art niyetli buluyorum." diye konuştu.

Osmanlı ile Cumhuriyeti, Selçuklu ile Cumhuriyeti çatıştırma ya da Cumhuriyet dönemine ilişkin olarak Mustafa Kemal'i, Atatürk'ü politik tartışmaların odağı haline getirme alışkanlığından herkesin vazgeçmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Mustafa Kemal Atatürk hepimizin, Türkiye'nin ortak bir değeridir, kurucu lideridir. Burada kimsenin de bir tartışması yoktur, kimse de burada bir şey söylemiyor. Kaldı ki Osmanlı ile Cumhuriyet de birbirinin rakibi, düşmanı olan iki devlet değil, bir tarihin köklerinden gelen, birbirinin devamı olan iki devlettir. Her birisinin kendi dönemi içerisinde uygulama farklılıkları olmuştur.

Sadece Cumhuriyet dönemine baktığınız zaman ne kadar farklı uygulamalar olduğunu görüyoruz. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki dönem, tek parti dönemi, İnönü dönemi, arkasından Menderes dönemi, hatta hatta 90'lardan sonra gelişen dönemin de temel ilkelerimiz aynı olmak şartıyla, birbirinden farklı olduğunu görüyoruz. Biz 90 küsur yıllık yönetimi, sistemimizi milletin oyuyla Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçerek gerçekleştirmeyi başarmış bir milletiz. Ama bu kategorik, eski tartışmaları da bir tarafa bırakalım. Bunların Türkiye'nin geleceği ile ilgili en ufak bir kıymeti harbiyesi yoktur, kimse Osmanlı'yı bir diğerinden daha çok seviyor, kimse Cumhuriyetin sahibi falan da değildir. Cumhuriyetin sahibi 83 milyon vatandaşımızdır. Bu vatandaşlarımızın yüzde 52'sine yakını da Sayın Cumhurbaşkanımıza oy veriyor, AK Parti bütün seçimlerde açık ara birinci olan bir siyasi partidir. Milletin ortak değerleriyle, siyasi partileri çatıştırmak, birbirinden farklıymış gibi göstermek büyük bir yanlışlıktır, yanılgıdır."

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "İYİ Parti'nin içindeki tartışmalar bizi ilgilendirmez. Oraya asla elimizi sokmayız. Bir partinin iç işidir ve oraya dilimizi uzatmayız." dedi. Kurtulmuş, CNN Türk canlı yayınında gazeteci Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti'deki FETÖ tartışmalarının sorulması üzerine Kurtulmuş, "İYİ Parti'nin içindeki tartışmalar bizi ilgilendirmez. Oraya asla elimizi sokmayız. Bir partinin iç işidir ve oraya dilimizi uzatmayız. Diğer meseleye gelince FETÖ dediğiniz mesele en az 40 yıldır devam eden ve devletin her tarafına nüfuz etmiş, 15 Temmuz akşamından itibaren de artan ve gelişen bir hızla kendisiyle mücadele edilen karanlık bir çetedir. Türkiye'deki siyasi iktidar, Sayın Cumhurbaşkanımız sadece 15 Temmuz değil, 17-25 Aralık'tan başlayarak, Gezi Parkı eylemlerinden itibaren başlayarak, zaten FETÖ'cüleri darbe sürecine iten de Cumhurbaşkanımızın o kararlı tavrıdır. Bunların her birisini devletin içerisinden ayıklayıp atmak için büyük bir kararlılıkla mücadele etmiştir. AK Parti içerisinde de büyük mücadele verilmiştir." diye konuştu.

Kurtulmuş, "FETÖ'cülerin büyük oranda atıldığını düşünüyor musunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Ben çok büyük oranda atıldığını düşünüyorum. Öyle bir örgütten bahsediyoruz ki ilk harp okulu sorularını çaldığı sene 1973 veya 1974. Yani böylesine büyük bir örgütten bahsediyoruz. Hala bir yerlerde karda yürüyüp ayak izini belli etmeyenler var mıdır, olabilir. Ama Cumhurbaşkanımızın başkanlığında AK Parti hükümetlerinin ve AK Parti'nin politik tavrının çok açık olduğunu söylemek isterim. FETÖ ile her alanda bütün devlet kurumlarında buna siyaset de dahil, canhıraş mücadele veriliyor. Bu mücadele devam edecektir, bunlar sistemden bütünüyle temizlenene kadar."

HAYVAN HAKLARI

Meclis'te hayvan hakları ve hayvanlara yönelik şiddet, onların korunmasıyla ilgili yasaya ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, şunları ifade etti:

"TBMM gelmeye hazır haldedir. Hayvan Haklarıyla ilgili yasa komisyondan geçmiş vaziyettedir. Meselenin 2 tarafı var. Biri nasıl korunacakları ile ilgili kısmı, Tarım Bakanlığı'nın ağırlıklı çalışmaları ile oluştu. Hayvanlara karşı işlenen suçların nasıl cezalandırılacağı ve nasıl korunacağı bununla ilgili kısmı da Adalet Bakanlığı çalıştı. Sonunda Meclis'teki komisyondan geçti. Önümüzdeki dönemde Meclis gündemine göre Genel Kurula gelecektir. Burada herkesin destek vereceğini ümit ediyoruz. Dinamik bir süreç, yani bu konudaki yeni talepler ve gelişmeler geçtikçe, biliyorsunuz herhangi bir yasa Meclis'ten son nokta koyulana kadar verilecek önergelerle değiştirilebilinir. Türkiye için önemli bir ihtiyaçtı bunun kısa sürede yasalaşacağını ümit ediyorum."

Yasayla hayvanların korunmasının işin bir kısmı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Asıl mesele programda izlediğimiz Sayın Emine Erdoğan'ın videosunda da görüldüğü gibi buna bütün toplumun sahip çıkabileceğidir. Gönlümüzde ve zihnimizde sokak hayvanlarına ve diğer hayvanlara da bir yer var. Bunu bir şekilde yerleştirmektir. Gençlerin özellikle hayvan sevgisiyle daha yakın olabilmesi için birtakım özendirmelerin yapılabilmesidir. Burada toplumsal duyarlılığın artırılmasının ben yasadan daha önemli bir kısım olduğunu düşünüyorum. Toplumsal duyarlılığın artırılması, siz hangi yasayı koyarsanız koyun, insanlıktan uzak olanlar, hayvanlara büyük eziyetler ediyorlar. Köpeği dövüyor, bir tarafını yakıyor. Toplumsal duyarlılığın yükselmesi, bu tür zalim insanlar, hayvanlara karşı suç işleyen kalbi kara insanların da izole olması ve bu meseleden uzaklaşmasını sağlayacaktır. Esas mesele bu toplumsal duyarlılığı herkesin güçlendirilmesi lazımdır."