08.05.2023 - 20:37 | Son Güncellenme:
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş CNN Türk'te Ahmet Hakan ile Tarafsız Bölge programında önemli açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş'un açıklamaları özetle şöyle:
'YAPILAN SALDIRILARI KINIYORUZ'
Bir seçime gidiyoruz ve hep şunu söyledik. Kayda değer bir olay olmadı, bundan sonra da umuyorum ki böyle bir şey olmaz. Bu aslında hepimiz için ortak bir beklenti olmalı. Demokrasinin büyük gücü herkesin siyasi haklarını kullanabilmesidir. Siyasetçilere yapılan saldırıları şiddetle kınıyoruz. Kabul etmeyiz. Siyaset düşmanlık alanı değil, rekabet alanıdır. Son günlerde böyle hareketler oldu. Sinan Oğan'ın seçim otobüsüne bir saldırı olduğunu öğrendik. Erzurum var. Kim tarafından yapılırsa yapılsın demokrasi bakımından kabul edilemez bir durumdur. Bir başka önemli husus ise bu sürecin nasıl yürütüleceğine dair kurallar var. Herkesin bu süreç içinde olaki bu süreci zehirlemek için bir takım prokovasyonlar yapılabilir. Herkesin bu konuda uyanık olması lazım. Herkesin provokasyona zemin hazırlamayacak şekilde davranması lazım. Bu süreci tatlı bir rekabet içinde götürelim. Hiç kimsenin bir şehri topyekün suçlaması da mümkün değildir. Herkese çok daha fazla sorumluluk düşüyor. O taş İmamoğlu ve ekibine atılmış bir taş değil sonuçları itibarıyla bize de atılmış bir taştır. Erzurum'da yaşanan olay muhteşem İstanbul mitingini gölgede bırakmıştır.
Bize en aykırı sözleri söyleyenlere bile biz de sözümüzü söyleriz. Sözü bastırmanın yolu ne taştır, ne küfürdür. Bunları tamamen reddediyoruz. Birilerinin buradan algı oluşturması bu durumu AK Parti çıkarmış gibi bir algı oluşturması kabul edilemez. Siyasette her türlü mücadeleye eyvallah ama bu bir söz yarışıdır. Burada sopanın ne işi var?
'İSTANBUL'DA YAPILMIŞ EN BÜYÜK MİTİNG'
Biz İstanbul'da çok miting düzenledik. Bu yaptığımız miting İstanbul'da yapılmış olan en büyük miting oldu. Alana giren kişi sayısı polis kayıtlarına göre 1 milyon 700 bin kişiydi. Dahasını söyleyeyim. Mitinge zor yetiştim. Trafik kilit. Haliç'ten miting alanına 1 saat 45 dakikada gelebildim. Hatta biz dönerken hala gelenler vardı. Muazzam organik bir kalabalık vardı. İstanbul dışından gelen yok. Tüm teşkilatlarımıza şu talimatı verdik herkes kendi seçim bölgesinde kendi işlerine baksın.
'SAHADA OLMAYAN SANDIKTA OLMAZ'
Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığı kesinleşince Erdoğan düşmanlığı Türkiye düşmanlığına döndü. Biri çıkıyor diyor biz iktidara gelirsek, BAYKAR'a dokunacağız diyor. Son dönemde dünyanın büyük dergilerinde alenen açıktan Erdoğan gitmeli manşetlerini atmaları vatandaşlarımızda bir tedirginlik oluşturdu ve bütünleşildi. Biz siz istiyorsunuz diyen Erdoğan'ı yedirmeyeceğiz ve sahip çıkacağınız duygusu oluştu vatandaşta. Özellikle depremden sonraki süreçte Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde hükümetimizin çok hızlı şekilde yaralı sarmak için harekete geçmesi de etkili oldu. Dün konuşmamda da ifade ettim anket falan diyorlar buyurun anket. Bir siyasi parti bir meydana 2 milyona yakın bir seçmen topluyorsa bu en iyi ankettir. Ben bunu geçmiş dönemlerde AK Parti mitingleriyle karşılaştırıyorum. Ruh olarak coşku olarak 15 Temmuz'dan sonraki yaptığımız mitingten daha güçlüydü. Bu insanlar öğlen gelip 6'dan 7'den sonra alanı terk ettiler. Sahada olmayan sandıkta olmaz. Bu kadar insanın burada olması için sizin sahada olmanız lazım. 7 düvele karşı cumhurbaşkanımıza sahip çıkmak için bir toplumsal hassasiyet ortaya çıkıyor. Tabi bu görüntünün ortaya çıkması için çok iyi bir teşkilat yapınızın da olması lazım. 14 Mayıs'ta Cumhurbaşkanımız sandıklardan Cumhurbaşkanı olarak çıkacak. 15 Mayıs'ta bir tatil yaparız dinleniriz ama AK Parti hemen bir gün sonra yeniden bir sonraki seçim için hazırlığa başlayacak.
Bu miting bir güç gösterisi aynı zamanda. AK Parti'nin yeniden çok güçlü bir şekilde geldiğini gösteriyor. AK Parti'nin katıldığı seçimlerde geniş bir tabanı var. Büyük mıknatıs etrafına daha fazla toparlar. Bu mitinglerin böyle bir büyük mıknatıs etkisi olduğu kanaatindeyim.
Bu seçimin başlangıçta çok büyük bir acı ile girdiğimiz bir seçim süreciydi. Deprem süreci siyaseti bir miktar rafa kaldırdı. Seçim beyannamemizi 5 başlıkta yazmıştık. 6 Şubat'tan sonra afet bölümü geldi. Ve onu birinci bölüm yaptık. Türkiye'de siyasetin önceliği deprem yaralarının sarılması. Sadece deprem bölgesi için değil tabi. Ben arife ve bayram günü Hatay'daydım. Şuna çok dikkat ettik. Hızlı bir şekilde bakanlıklarımız kamu kuruluşları o bölgedeki halkın ihtiyaçlarını karşılamak için seferber oldu. Bu zor dönemde siyasi bir malzeme olarak depremi kullanmamış olmanın rahatlığı ile vatandaşlarımızda 'bunlar bizim yanımızda, yaralarımızı saracaklar' hissi oluştu. Ramazan'ın ikinci yarısından itibaren yavaş yavaş siyaset zemini oluşturulmaya başlandı.
'SAHADA DURUM İYİ'
Bizim açımızdan sahada durum iyi. Geçen seçimde gittiğimiz bazı yerlerde bize tepkiler vardı. Biz en zor zamanda da halkın içindeydik. Bize sıkıntılar var ama çözerseniz siz çözersiniz, bu yüzden size söylüyoruz diyorlar. Uzunca bir zamandır ekonomide iki stratejiyi aynı anda götürüyoruz. Alım gücünü artırmak için asgari ücrete senede 2 kere zam yapıyoruz. 2 gün içinde yine kamu çalışanlarının maaş zamları ortaya çıkacak. EYT'lilerin emeklilik haklarının verilmesi bile başlı başına bir şeydir. Vatandaş hükümetin sıkıntıları gördüğünü, bildiğini bunun için canhıraş çalıştığını biliyor ve bunun verdiği bir güven de var. 6'lı masanın sorunları çözemeyeceğini de görüyor.
Yerli üretimimiz yoktu. Vatandaş milli bir kıvanç duyuyor. Millet TCG Anadolu'yu görebilmek için kuyruğa giriyor. İnsanlar güçlü ve büyük Türkiye'yi somut olarak görüyor. Arkada 7 düvele hükmeden Topkapı sarayı ve hemen önünde TCG gemisi. Bu tabi vatandaşa güçlü kudretli günlerimize dönüyoruz hissiyatı veriyor. Halk ile karşı karşıya geldiği yer burası. Millet övünç duyuyor. TEKNOFEST'te 3-4 saat vakit geçirdim, keşke daha çok geçirebilseydim. CHP kendi sicilini de ortaya koymuş oluyor. Nuri Demirağ'ın yaptığı bir ambulans uçak senelerce Hollanda'da kullanılmış. Altında bu uçak Türkiye'de üretilmiş diyor 1940. O zamanki CHP Nuri Demirağ'ın varlığından rahatsız olmuştur. CHP'nin kodları tekrar devreye giriyor. Sizin adamlarınız kalkar İHA'lara SİHA'lara dokunacağız derse... Togg üretiliyor siz de davet edilmisşiniz gelin millet ile aynı sevinci yaşayın. AK Parti'nin en büyük başarısı vesayet dönemlerini çöpe atmış olmasıdır. Eski devrin vesayet odakları ortada olmadığı için bunları rahatça yapıyoruz.
'KASET OPERASYONLARINI LANETLİYORUZ'
Kaset üzerinden siyasetin ahlaka sığmadığına inananlardanız. Asla kaset meselesini kabul etmeyiz. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu'na da hatırlamak isterim Deniz Baykal rahmetlinin nasıl bir kasetle siyasetten tasfiye edildiğini de tüm dünya biliyor. Kaset operasyonlarını lanetliyoruz. Bunlar artık siyasetin çöplüğünde olması gereken işlerdir.
'CHP, PKK'YA BİR ŞEY DEMEYEN HDP'YE BİR ŞEY DESİN'
Ortada siyasal bir matematik var. Biz de onlar da herkes biliyor ki HDP'nin oyunu almadan karşı tarafın yarışta olması mümkün değil. Başlangıçtan beri HDP ile dirsek temasının çok ötesinde bir durum söz konusu oldu. Masadaki asıl yarış Cumhurbaşkanı kim olacak yarışıydı. HDP size destek vermiyoruz dediği anda seçimi kazanma ihtimalleri yok. HDP dediğimiz şey bir siyasi organizasyon. Yarın seçime Yeşil Sol Parti olarak giriyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu ısrarla Selahattin Demirtaş'ı bırakacağız diyor. Van'da HDP'nin güçlü katılımı olmasa CHP öyle bir mitingi nasıl yapacak? HDP'nin sorunu dağ ile arasına aşılmaz mesefaler koymamasıdır. Burada sorun şu. Türkiye terörle mücadelede çok güçlü bir dönem geçiriyor. Demokrasinin temel kuralı bir elin dağda bir elin sandıkta olmaz. Şiddetin olmadığı bir demokratik zemin olması lazım. HDP bunu kurumsal olarak yapmıyor, ya da yapamıyor.
Desteği almak için kapılarında dolaştıklarını biliyoruz. Bizim söylediğimizi CHP de söylesin. Terörle aranıza mesafe koyun desin. Sayın Kılıçdaroğlu'nun YPG/PYD'nin attığı roketler Türkiye'ye geldiğinde söylediklerini anımsayalım. Bizim için tehdit midir diyor. PKK'ya bir şey demeyen HDP'ye bir şey desinler. Türkiye ağır bedeller ödedi. Sanki bütün bunlar olmamış gibi 'Ben burada terör örgütünün adını kullanmam' demek kabul edilemez. Geçen seçimde de Kandil aynı şeyleri yaptı, bir siyasal aktörmüş gibi. Artık içlerinde saklandıkları kinleri öyle bir noktaya gelmiş ki fırsat bu fırsat diyerek Sayın Kılıçdaroğlu'na destek verelim, Erdoğan'dan kurtulalım diyorlar. Kin ve nefret işin içine girince akıl ortadan kalkar. Meclis'te hep şunu söyledim. HDP'liler de kendilerince haklı. Bu kadar destek verdik, Ankara'yı İstanbul'u aldınız sonra bizi yok sayıyorsunuz. Bir gün bir HDP'li İYİ Parti sıralarına dönüp dedi ki 'Hem bizim oylarımızla seçilip orada oturacaksınız hem de bizi yok sayacaksınız.'
HDP'nin ısrarla PKK'ya YPG'ye terör örgütü dememesi, vatandaşımız tarafından bir infial ile karşılanıyor. Asıl bu işin bedelini ödeyen Kürt halkı değil mi? İnsanlar kendi çocuklarını koruyabilmek için olağanüstü çaba sarf etti. Oradan gitmek isteyenlere izin vermedi terör örgütü hatta canlı kalkan olarak kullanmaya kalktı.
"THE ECONOMIST'İN KAPAĞI"
Türk halkına ayar vermeye kalkıyorlar. Çok iyi hazırlanmış bir psikolojik harekat ürünü. Burada bir Türk Bayrağı var üzeri kırık, zarar verilmiş bir Türk Bayrağı. Demokrasiyi kurtarın, Erdoğan gitmeli yazıyor. Sen kimsin ya? Le Point de Erdoğan'ı Putin'e benzettiği bir kapak yapmış. Ortadoğu jeopolitiğini değiştirecek bir adam yazıyor. Batı menfaatlerini zedeleyecek olduğu için. Siz kimsiniz ya? Lexpress'te Cumhurbaşkanımızın görseli korkunç bir figür haline getirilmiş. Erdoğan kaos riskidir yazılmış. Psikolojik harekat derken boşuna söylemiyorum. Hala kafalarının arkasında bir hilal-haç savaşı var ve Erdoğan onlar için bir hilal. Özellikle vurguladıkları şeyi Ortadoğu jeopolitiğinin değiştirilmesi.
Batılıların hazmedemediği şey şu: Türkiye Batı'ya göre hizalanmayı reddediyor. Bunların anlayamadıkları şey şu. Biz bir Batı düşmanlığı içinde değiliz. Biz Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye eksenini inşa ediyoruz. Macron bile Rusya- Ukrayna savaşında 'her iki tarafla görüşebilen tek adam Erdoğan' demek zorunda kaldı. Rusya da Ukrayna da bizim komşumuz. Biz her ikisiyle de konuşabiliyoruz. Biz Batı öyle istiyor diye şöyle duramayız. Kırım olayında da tepkimizi çok net verdik. Ama biz Rusya'ya karşı bir savaşın parçası olmayız. Pratik olarak da sonuçlarını alıyoruz. Tahıl koridorunda sonuçlarını alıyoruz. Batı için Türkiye bir şark promlemidir, Rusya da bir şark problemidir. Ne demek medeni dünyanın yanında yer alacaksınız? Bizim için dünyada bütün medeniyetler eşittir. Aşağılık duygularla dile getirilmiş, kabul edilebilir bir ifade değildir. Biz Batı'nın baktığı at gözlüğü ile bakamayız. Böyle bir şeyi Türk siyasetçinin söylemiş olmasından rahatsızlık duyuyorum.