24.03.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
HABER MERKEZİ
Henüz 17 yaşındayken başladı Narine’in zorlu hayat yolculuğu... Daha iyi yaşayabilmek, biraz para kazanabilmek için ülkesini terk edip sevdiklerini arkasında bırakarak üvey babası ve ağabeyiyle İstanbul’a geldi Narine, binlerce vatandaşı gibi... Kumkapı’ya yerleşti, bir iş bulup çalışmaya başladı ve aşık oldu, her insan gibi... Ama bu sevgisi, sevgi nedir bilmeyen birine yönelmişti. Bu da 21 yaşındaki genç kızı ölüme götürecek en büyük hata oldu.
Agos gazetesinin haberine göre, Ermenistan’dan yasadışı yollarla çalışmak için 4 yıl önce Türkiye’ye gelen Narine Mıkırtçiyan (21), bir gümüş atölyesinde çalışmaya başladı. Üvey babası ve ağabeyiyle birlikte yaşayan genç kız, bir süre sonra komşularının oğlu olan Orhan’a aşık oldu, hem de evlenmeyi düşünecek kadar. Genç kız, Orhan ile ilişki yaşamaya başladı, ancak bunun bedelini sonradan hayatıyla ödedi.
Narine’in ağabeyi Zhora’nın anlatımına göre Orhan, birlikte olduğu genç kızın çıplak görüntülerini çekti ve bilgisayarına kaydetti. Ama Narine’in başına gelenler bununla sınırlı kalmayacaktı. Bir süre sonra Orhan’ın kardeşi Barış ortaya çıktı ve kendisiyle birlikte olmazsa genç kızın görüntülerini internette yayınlayacağını söyleyerek şantaja başladı. Ekmek derdine ülkesini terk eden Narine, bu kez namus derdine düşmüştü.
Olmazsa para ver
Genç kız Barış’ın teklifini reddedince, iki kardeş görüntüleri internette paylaşmamak için bu kez para istedi, ama diğer taraftan 26 Şubat sabahı ağabeyi Zhora’ya da kardeşinin görüntülerini izletti. Öfkeyle eve dönen Zhora ile Narine tartışmaya başladı. O sırada ağabeyinden tokat yiyen Narine masum olduğunu, sevdiği insanla ilişki yaşamaya başladıktan sonra başına bunların geldiğini, iki kardeşin kendisine nasıl şantaj yaptıklarını anlattı.
Bir gün sonra çalıştığı atölyeye giden Narine görüntülerinn internete düşmemesi için iki kardeşin istediği parayı toplamaya çalıştı. İş arkadaşlarının anlattıklarına göre Nadine, o gün akşama kadar yüklü miktarda paraya ihtiyaç duyduğunu söylemiş, ancak o parayı denkleştirememişti.
Siyanür çantada
Aynı günün akşamı, atölyede çalışan arkadaşlarından Sibel’in dikkatini çeken bir şey oldu. Narine’in çantasında siyanür vardı. Sibel çantadan siyanürü gizlice alıp yok etti, ama aklı Narine’de kalmıştı. Gen kızın arkadaşı olan Aysun’a, Narine için endişelendiğini, oa gözkulak olmasını söyledi.
O günü akşamı Narine, Aysun’a intihar etme gibi bir niyeti olmadığını söyledi ama gerçek 24 saat geçmeden ortaya çıktı. Ertesi sabah Narine’in işe gönderdiği üvey babası, öğle yemeği için eve geri döndüğünde, genç kızın cansız bedeni koridordaydı.
Toprağını, sevdiklerini geride bırakıp para kazanabilmek uğruna büyük umutlarla Türkiye’ye gelen Narine, şimdi bir tabutla ve 4 yıl sonra Erivan’a geri dönecekti.
Şikâyet bile edemediler
Ama kaçak yaşamanın getirdiği koku ve endişe, bu dramın bir başka perdesini oluşturuyordu. Narine’nin öldüğünü gören babasının telefonla eve çağırdığı ağabeyi Zhora, daha önce de birkaç kez sınır dışı edildikleri için polise dahi gidemedi ve Ermenistan’daki annesini aradı.
Genç kızın annesi Nune Mıkırtçiyan, İstanbul’a gelir gelmez karakola gidip ifade verdi. Daha sonra savcılığa başvuran acılı anne, karakoldaki ifadesinin çarpıtıldığını savunarak savcıya yeniden ifade vermek zorunda kaldı. Sürecin sonunda aileye yardım eden avukatları ise bir başka sürpriz bekliyordu. Üzerinde gizlilik kararı olmamasına rağmen savcılık, otopsi işlemleri tamamlanmadığı gerekçesiyle dosyanın verilmesi yönündeki isteklerini reddetti.
Sonuçta; yasadışı göçmen olmanın getirdiği sıkışmışlık erkek şiddetiyle el ele vererek, 21 yaşındaki bir genç kızı yaşamının baharında bu dünyadan koparıp almıştı, artık son olmasını umduğumuz bir şekilde...