29.05.2018 - 11:39 | Son Güncellenme:
DHA
Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Yazıcı, depremin olası etkilerine dikkat çekerek, dolgu alanında riskli yapılarıyla bilinen Rize'de acil önlem alınması gerektiğini vurguladı. Yazıcı, "Gürcistan'daki deprem ardından Karadenizdeki fay hattı tetiklendi. Fay hattındaki yarılma devam etti. Bu tehlikenin arttığı konusunda bir değerlendirme yapılarak deprem bölgeleri sıralamasında değişikliğe gidildi. 4'üncü sırada yer alan Rize, 3'üncü dereceye çıkarıldı. Bunun nedeni ise bu fay hattının aktif hale gelmesidir. Şu an kara sınırlarımız içinde deprem olasılığı ve fay hatlarıyla ilgili geniş çalışmalar var. Akdeniz, Marmara, Ege'de kısmen fay hatları ile ilgili çalışmalar yapılmıştı. Şimdi Karadenizde bu çalışma yapılıyor. Bildiğimiz kadarıyla karadan 7,5 kilometre açıkta bir fay hattı var. Bu fay hattı aktif hale geldi. Gürcistan depreminin de olma nedeni bu fay hattı olarak biliniyor. Rizenin Pazar ilçesinde 3 ay önce yaşanan depremin nedeniyse denizdeki bu fay hattındaki küçük bir fay çatlamasıdır" diye konuştu.
Olası depremde faturanın ağır olabileceğine dikkat çeken Yazıcı, "Gönül ister ki yaşanabilecek bir depremde mal kaybı olsun ama canlara bir şey olmasın. Umarım böyle bir şey olmaz. Deprem olasılığı, yapılarımızın standarda uygun olmaması, riskli binaların fazla olması, bu işlemlerin bir an önce yapılması gerektiği gerçeğini öne çıkarıyor" dedi.
'BUNLARIN ÇOĞUNU BİNA OLARAK KABUL ETMİYORUZ'
Rizede 1970'li yıllardan bugüne kadar gelen, mimarlık ve mühendislik kurallarına uymayan çok sayıda bina olduğunu kaydeden Yazıcı, olası depremde binaların etkileneceğini belirterek, şunları söyledi:
"Biz bu binaların çoğunu bina dahi kabul etmiyoruz ama insanlar içinde yaşıyor. Bu binalarla ilgili 2 ay önce Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ilimize geldi. Binalarla ilgili raporları değerlendirdiler. Bu alanla ilgili bir kentsel dönüşümün başlayacağı belirtildi. İlk etapta valilik binası ile kültür merkezi arasındaki binaların revize edilmesi gündeme geldi. Bu konuda ciddi bir çalışmanın olduğunu biliyoruz. Burada yapılacak olan işin kentin dinamikleri ile paylaşılarak hızlanacağını söylediler. Bizse bazı olmazsa olmazları kendilerine sunuyoruz. Şehrin ticaret aksının yoğun olduğu bu alandaki esnafı nereye taşıyacağız? Örnek verirsek lokantalar, konfeksiyonlar var. Buralarda çalışan binlerce kişi var. Bu iş yerleri hem hizmet ederken hem de birçok vatandaşımıza ekmek kapısı olarak istihdam sağlıyorlar. Bu iş yerlerini kapatıyorum, diyemezsiniz. 1- 2 yıl kapatacaksınız da diyemezsiniz. Öncelikle bu alandaki esnafı ortak bir alanda oluşturulacak bir iş merkezine taşımak gerekiyor. Sonrasında ise konut alanları var. Bu konut alanlarını insanları mağdur etmeden nereye taşıyacağız, şehri ne tarafa doğru büyüteceğiz? Bunu büyütürken, hangi planlama esaslarına uygun hareket edeceğiz?"
DOLGUDAKİ RİSKLİ BİNALAR TESPİT EDİLMİŞTİ
Rize'de, 1960'lı yılların ortalarında, dönemin belediye başkanı Ekrem Orhon tarafından deniz dolgusu başlatıldı. Büyük taşlarla doldurulan, arasına kum veya balçık gibi malzemelerle karışım yapılan, 350 bin metrekarelik alan, deniz dolgu alanı olarak kazanıldı. Şehir merkezinin yaklaşık 3'te 1'ini oluşturan dolgu alanı üzerinde, ilk etapta 3 kat halinde yapı izni verildi; ancak geçen sürede, dolgu alanına yüksek katlı binalar inşa edildi. Bugüne kadar gelen süreçte, aralarında valilik, belediye başkanlığı, kültür merkezi, adliye gibi kamu kurumlarının da yer aldığı çok sayıda binanın inşa edildiği alanda, yaklaşık 70 bin kişi yaşamaya başladı. Binalarla ilgili belirli aralıklarla teknik inceleme yapan Rize İnşaat Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan raporda, 3 kat yapı izni verilen dolgu alanına mühendislik ilke ve hesaplamalarından uzak zihniyetle yüksek katlı binaların inşa edildiği kaydedildi. Deniz suyu seviyesinin altında kalan bina temellerinde, oluşan korozyon nedeniyle hasar oluştuğunun belirtildiği raporda, tuzlu su altında kalan bina demirlerinin de özelliğini kaybettiği ve çapının düştüğü vurgulandı. Raporda, ayrıca güçlendirme çalışmasıyla ayakta kalabilecek birkaç bina dışındaki tüm binaların yıkılması gerektiğine dikkat çekildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca 'Kentsel Dönüşüm Projesi' ile yapı yoğunluğu azaltılarak, riskli yapıların yeni yerleşim alanına taşınması yönünde karar alındı.