Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Çocukların, gençlerin yaşadıkları sınav stresi bazen yeteri kadar önemsenmemekle beraber birçok problemin yaşanmasına neden olabiliyor. Eğitim sürecinin ve sınavların yarattığı stres sağlıklı bir şekilde kontrol edilmesi gerekse de kimi zaman doğru yönetilemiyor. Lise ya da üniversite tercih dönemi sürecinde çocuklar ve ebeveynler yoğun bir stresle baş etmeye çalışıyor. Çocuğun hedefleri bu süreçte yok sayılıyor, baskı altında yanlış tercihler yapabiliyor. Strese yol açan bu durum hem öğrencileri hem de aileleri olumsuz yönde etkiliyor. Üniversite sınavına bu yıl giren ve ilk 5 binde yer alarak iyi bir başarı yakalayan H.Ç. de bu anlamda büyük sıkıntı yaşadı ve işin ucu pek de istenmeyen noktalara ulaştı.
H.Ç. sınava hazırlık döneminde sosyal hayatını bir kenara bırakarak tamamen derslerine odaklandı. Ailenin sınava hazırlık sürecinde baskıları giderek arttı ve sınav gününe kadar bunlar devam etti. Anne ve baba ise mükemmeliyetçi bir yaklaşımla başarısızlığı asla kabul etmediklerini her defasında büyük bir gururla ifade ediyordu. Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, H.Ç.’ye hedeflerini sorduğunda mühendis olmak istediğini belirtmesine rağmen ailesi tıp eğitimi alması yönünde baskı kurmaya devam etti. Böylesi bir baskı H.Ç.’nin isteklerinin göz ardı edilmesi, empati kurulmaması ve anlaşılamaması yoğun bir şekilde kaygı yaşamasına neden oldu. Bu kaygılar o kadar aşırı hale geldi ki H.Ç. fizyolojik problemler yaşamaya ve panik atak nöbetleri geçirmeye başladı. Ancak aile, bu kaygı nöbetlerini görmezden gelerek sorunun daha da artmasına neden oldu.
H.Ç. ile yapılan problem çözme becerilerini geliştirme çalışmalarında yetersizlik duygusunun yoğun yaşandığını ve öz güveninin zedelendiğini gören Enes Çelik, "Yetersizlik hissi öylesine fazlaydı ki ailesinin onayı olmadan herhangi bir karar alamayacağını düşünüyordu. Yoğun kaygının yarattığı gerginlik sağlıklı düşünmesinin önünde engel oluşturuyordu. Gevşeme egzersizleriyle gerçekleştirilen rahatlama çalışmaları hedefleri hakkında daha belirgin düşünmesini ve kendi hedeflerini fark etmesini kolaylaştırdı" bilgisini paylaştı.
'FİZYOLOJİK OLARAK DA RAHATLAMAYA BAŞLADI'
Kendini fark edemeyen bir gencin, geleceğini sağlıklı bir şekilde inşa edemeyeceğini vurgulayan Enes Çelik, seanslar süresince aileyi bilgilendirdi ve farkındalıklarını artırmaya çalıştı. Gelecek planını, hedefleri ve yetenekleri doğrultusunda gerçekleştirmenin önemine değinilerek aile ile görüşmeler yaptıklarını dile getiren Çelik, "Tercih listesini kendi hedefleri doğrultusunda aile desteğiyle hazırlayan H.Ç.'nin fizyolojik rahatsızlıkları hızla azalmaya başladı, öz güveni yüksek bir şekilde tercihini gerçekleştirdi. Geçmişte ve günümüzde çok fazla sayıda kendi hedeflerini ailelerinin hedeflerine kurban vermiş çocuklar bulunuyor. Her gün işe mutsuz giden insanları düşündüğünüzde, belki olmak istedikleri yerde değiller ve kendi hedeflerini değil başkalarının hedeflerini gerçekleştiriyor olabilirler. Tercihi şansa bırakmayın" dedi.
"Destek olun, anlayın ve çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Mutlu olduğu yerde emin olun o mesleğin en iyisi olacaklar. Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde eğitim alarak nasıl mutsuz olunabilir diye sorguladığımız anlar oluyor. İstediği bölüme, üniversiteye, şehre gidemeyen biri tabii ki mutlu olamayacak. Hatta o bölümde aldığı eğitimin kendisi için bir önemi de olmayacak. Bu durumun sonu mutsuz bir kariyer planı olacak." - Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik
BASKI YERİNE AÇIK İLETİŞİM YOLU
Stresli tercih dönemlerinde ebeveynlerin çocuklarına baskı kurmak yerine öncelikle çocuklarının isteklerini ve hedeflerini doğru tanımlamaları gerektiğinin altını çizen Enes Çelik, meslek seçiminin yapıldığı bu kritik süreçte çocukla empati kurulmayıp hedefleri yok sayılırsa gelecek iş yaşamının mutlu bir temele oturtulmasının mümkün olmayacağını dile getirdi. Çelik, "Ebeveynlerin bu süreçte çocukların gelişim dönemini göz ardı ettiğini sık sık görüyorum. Ergenlik dönemiyle mücadele eden bir ergenin duygusal beklentileri karşılanmadan sağlıklı bir psikolojiyle hareket etmesi mümkün olamaz. Ergenlerin ailelerine verdiği mesaj iyi anlaşılmalı. 'Artık büyüdüm, soyut düşünebiliyorum. Çocuk değilim. Benim de fikirlerim var. Bana saygı duymanı ve fikirlerimi önemsemeni istiyorum' mesajı doğru anlaşılırsa çatışmalar en aza iner" deyip çocukların kaygı yaşadığı bu süreçlerde ailelerin çocuklarına nasıl yaklaşması gerektiği ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Duygusal zorlanmaların anlaşılmadığı, empatiden yoksun bir dil kaygının artmasına neden olur. Sınav ve tercih kaygısının geçici olduğu unutulmamalı. Baskı, kaynayan bir tencerenin kapağını zorla kapatmaya çalışmak gibidir. Kaygı yaşayan bir çocuğa baskı kurmak da farklı problemlerin yaşanmasına neden olur. Çocukları doğru anlamak ve kaygısını fark etmek için açık bir iletişim kullanılmalı. Anne-babalar bu süreçlerde motive edici olmalı. Hatta bu motivasyon süreçleri maddi, manevi ödüllerle desteklenmeli. Sınav ve tercih süreçlerinde dinlenme ve sosyal etkinlikler göz ardı edilebiliyor."
'KAYGI ÖNEMSENMELİ, GEREKİRSE DESTEĞE BAŞVURUN'
Kaygı üzerine çalışılmadan önce kaygının net bir şekilde tespit edilmesi gerektiğinin altını çizen Enes Çelik, birçok teknik ve yöntemin kaygının türüne ve bireye olan etkisine göre değişiklik gösterdiğine değindi. "Kaygı önemsenmeli ve uzman bir psikolojik danışmandan destek alınmalı" önerisinde bulunan Çelik, "Kaygının aşırı şiddetli olduğu ve kişinin yaşam kalitesini düşürdüğü durumlarda psikolojik danışma sürecine psikiyatrik destek de gerekebilir. Her psikolojik danışmanın kullandığı yöntemin farklı olduğu unutulmamalı" ifadelerini kullandı.
"Bilişsel davranışçı, duygusal odaklı terapi, kabul ve kararlılık terapisi gibi terapi teknikleri kullanılmakta. Kaygı, panik atak vb. tepkiler göstermeye neden olabilir. Öncelikle kaygıyı tanımladıktan sonra, gevşeme teknikleriyle kişi rahatlatılır ve yaşam kalitesi artırılır" diyen Çelik, "Gevşeme teknikleri içerisinde derin nefes egzersizleri ve kas gevşeme egzersizleri bulunur. Sınav ve tercih kaygısı yaşayanların problem çözme becerileri geliştirilirse kaygıyla baş etmesi de kolaylaşır. Tercih döneminde yoğun kaygı yaşayan bireyler olumlu imajinasyonlarla (zihinde canlandırma) rahatlatılabilirler" dedi.
'BAŞARISIZLIĞA TAHAMMÜL EDİLEMİYOR'
Çocukların sınava hazırlık sürecinde ve sınav sonrası tercih dönemlerinde ailelerin negatif yaklaşımının, çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yaratabildiğine ve hatta çok şiddetli olursa travma oluşturabileceğine değinen Enes Çelik, stres dolu geçen sınava hazırlık süreçlerinde ailenin yaklaşımının olumsuz olmasının, çocuğun öz güvenini kaybetmesine sebep olabileceği yönünde uyarıda bulundu. Duygusal olarak zedelenmiş, öz güveni düşük çocukların doğru hedefler belirleyebilmesinin mümkün olmayacağına dikkat çeken Çelik, “Çocukta düşük bir öz güven varsa anne-babalar çocuklarına olan yaklaşımlarını gözden geçirmeli. Eleştirel ve baskıcı bir tutum yetersizlik hissini tetikler. Ebeveynler genelde başarı odaklı olup başarısızlığa tahammül gösteremiyor. Başarıya çok fazla odaklanmak çocuğun başarısızlık korkusu yaşamasına neden olur. Bunun sonucunda çocuklar risk almaktan kaçınan, yeni deneyimlere kapalı olan kişiler haline gelebilir" diye konuştu.
"Ailenin yaklaşımı yalnızca sözel ve fiziksel baskılardan oluşmuyor. Aynı zamanda anne-baba arasındaki ilişki ve çocuğa yansıyan ev atmosferi de kaygı üzerinde belirleyici bir rol üstleniyor. Çocuğun stres altında hazırlandığı ve tercihlerle hedeflerine belirleyici noktayı koyduğu bu süreçte anne babaların anlayışlı, destekleyici ve olumlu bir ortam oluşturmaları kaygıların önüne geçmeyi ve daha başarılı olmayı sağlar." - Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik
POTANSİYELİNDEN FAZLASINI BEKLEMEK HATA
Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
Destekleyici ve anlayışlı olun: Çocuklarınızın duygularını ve düşüncelerini önemseyin, onları anlayışla karşılayın ve onlara destek olduğunuzu her zaman hissettirin. Tercih dönemi kararsızlığın ve stresin tavan yaptığı bir dönem. Bu nedenle onların yanında olduğunuzu hissetmeye ihtiyaçları var.
Olumlu ve cesaret verici olun: Olumlu bir dil kullanarak başarıları ve emekleri için teşvik edici sözlerle onları cesaretlendirin.
Gerçekçi beklentileriniz olsun: Çocuklarınızın potansiyelinden daha fazlasını beklemeyin. Her çocuğun beklentileri ve yetenekleri farklıdır.
Baskıdan kaçının: Sınav sonuçları elbette önemli. Ancak çocuğunuzun sağlığı ve psikolojisi kadar önemli değil. Özellikle tercih döneminde sizin değil çocuğunuzun beklentilerinin önemli olduğunu unutmayın.
Bilgi edinme ve rehberlik: Bilinmeyen bir alanda çocuğa doğru rehber olmak pek mümkün olamaz. Uzmanlardan destek alarak her yıl değişen sıralama ve kontenjanlar hakkında doğru bilgilerin öğrenilmesi gerekir.
Enes Çelik'in çocuklara, gençlere tavsiyeleri ise şöyle:
Duygularınızı paylaşın: Sınav süreci oldukça zorlu ve stresliydi. Burada biriken stresin hayat kalitenizi düşürmemesi adına kendinizi rahatça ifade ederek duygularınızı ebeveynlerinizle paylaşın.
Kendinize güvenin: Tercih dönemine geldiğiniz bu süreçte 12 yıllık eğitimi başarılarla tamamladınız. Kendinize olan güveninizi kendinize sürekli hatırlatın.
Hedefler belirleyin: Kendi hedeflerinizi belirleyin ve onlara ulaşmak için somut adımlar atın. Hedefleriniz sizi motive edecek ve sınav kaygınızı azaltır.
Sorumluluk alın: Eğitim ve kariyer sürecini belirlediğiniz bu tercih sürecinde sorumluluk almaktan çekinmeyin. Kendi tercihlerinizde aktif rol almak seçtiğiniz alanda daha başarılı olmanızı sağlar.
Stres yönetim teknikleri uygulayın: Kaygı yaşadığınız anlarda derin nefes alma, meditasyon, fiziksel aktivite gibi stres yönetimi ile ilgili tekniklerini uygulayarak sakinleşin ve zihninizi rahatlatın.