Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr –Geçtiğimiz 1 Ağustos günü, saatler 18.06’yı gösterirken Konya’da deprem meydana geldi. 5.1 büyüklüğündeki sarsıntı, Konya’da tarihsel süreçte en büyük deprem olan 5.1 büyüklüğündeki 8 Kasım 2021 depremini hatırlattı. Merkez üssü Konya olan daha büyük bir depremin hiç kaydedilmemiş olmasıy akıllarda yeni soru işaretleri bıraktı. 6 Şubat depremlerinden sonra AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Türkiye’nin yaklaşık 7 metre 30 santimetre oranında kaydığını açıklamıştı. Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük depremden sonra uzmanlar, Türkiye’nin her bölgesinde deprem riski olduğuna dikkat çekmişti. Konya ve Erzurum’da 3 buçuk saat arayla meydana gelen 5.1 ve 4.0 büyüklüğündeki depremlerin ne ifade ettiğini ise Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu, Milliyet.com.tr’ye anlattı.
‘TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE 5.0’LİK DEPREM GERÇEKLEŞİR’
Konya depremlerle adı anılmayan bir bölge olsa da, 2000 ve 2002 yıllarında şehri etkileyen büyük depremler kaydedildi. Akşehir Depremi olarak da adlandırılan ve 15 Aralık 2000 tarihinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki sarsıntı Konya’yı da etkiledi. 3 Şubat 2002 yılında ise 6.5 büyüklüğündeki Çay-Sultandağı Depremi yaşandı. Afyon merkezli 8.0 şiddetindeki deprem Konya’yı da etkiledi ve 42 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Prof. Dr. Utkucu da, Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğunun altını çizerek fay yakınında ve uzağında depremin etkisinin nasıl olacağına değindi. Konya’da yaşanan geçmiş depremleri hatırlatan Prof. Dr. Murat Utkucu sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye’nin her yerinde 5.0 büyüklüğündeki depremden etkilenmek mümkün. İlla fay üzerinde olmaya gerek yok, uzakta da olsanız etkilenebilirsiniz. Türkiye bir deprem ülkesidir, Türkiye’de deprem olmayacak tek bir yer yok. Depremin iki önemli tehlikesi olabilir. Birisi yer sarsıntısıdır, ikincisi yüzey kırığı yani fay hattındaki harekettir. Mesela yüzeyde demir yolunu ‘s’ şeklinde bozan yüzey kırıkları, binanızın altında olsaydı ne kadar sağlam olursa olsun binanız yıkılırdı. Demir yolunu ‘s’ yapan binaları da ne hale getirirdi. Ancak bu sadece fay üzerinde olur, faydan 200 metre ileri gidin bunu göremezsiniz. Sadece sallanırsınız."
'DEPREM RİSK HARİTASI YANLIŞ YORUMLANIYOR'
Deprem risk haritasının yanlış anlaşıldığını ve bazı bölgelerde hiç deprem olmayacakmış algısının ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Utkucu, bu haritanın belirli bir zaman aralığındaki depremler ve veriler referans alınarak oluşturulduğuna dikkat çekti. Utkucu, deprem olmaz algısının hakim olduğu bölgelerdeki deprem riskini, ‘saat’ örneği vererek açıkladı. Prof. Dr. Utkucu, “Biliyorsunuz saatin içinde bir sürü çark var. Bazı çarklar çok hızlı dönüyor bazıları ise çok yavaş dönüyor. Bir çark mesela 200 yılda bir dönümünü tamamlıyor. Ama aynı mekanizmaya bağlı diğer çarklar farklı çapta oldukları için sadece bir diş atlıyor. En fazla dönen çark Doğu Anadolu Fay Hattı'dır. Sistemin her kısmının vazifesi farklı, dolayısıyla dönümleri de farklı. Bir çarkın 7 metre 30 santim hareket etmesi diğerlerinin de aynı oranda hareket edeceği anlamına gelmez. Mesela, onunla bağlantılı diğer fay 2-3 santimetre hareket etmiştir” diye konuştu.
'KONYA’DA DA DEPREM OLABİLİR'
Prof. Dr. Utkucu, Konya’da deprem algısının yerleştiğine işaret ederek bu durumun deprem risk haritalarının yanlış yorumlanmasından kaynaklı olduğuna dikkat çekerek şunları ekledi:
"Bu bir inanış tabii, Konya’da deprem olmaz orası deprem bölgesi değil şeklinde. Bu durum deprem risk haritalarına bakan halkın arasına yerleşmiş. Konya’da deprem olmaz diye bir şey yok. Depremi sadece fay hattı olarak düşünmeyin, depremin dalgaları yayılıyor. Mesela şubat ayında Maraş’ta deprem oldu, 450 kilometre ötede Diyarbakır’da hasar var, ölüm var. Bu durum Konya için de söz konusu. Konya’nın merkezinde fay yoksa bile şehrin çevresindeki faylardan kaynaklı büyük bir deprem böyle bir yer hareketi üretebilir. O civarda mesela Sultandağı fayı var. Yakın civardaki fayların üreteceği depremler Konya’da hasara neden olabilir. Konya dediğimiz yer Türkiye’nin en büyük ili; mesela Tuz Gölü fayı var, geçmişte de deprem üretmiş bir fay. Bu faylar üzerinde çalışılması gerekiyor. Sadece tarihi kaynaklar da yeterli değil. Mesela 4-5 bin yılda bir deprem üretiyorsa deprem geçmişini nereden bilebiliriz ? 4 bin yıl önce deprem oldu da yazılı tarih ne zaman başlıyor. Dolayısıyla Konya’da deprem olmaz iddiaları çok ayrıntılı araştırmalarla desteklenmeli. Konya’da deprem olmadığını ispatlamak için tüm tarihe bakmak lazım."
ERZURUM, KONYA YÜZÜNDEN Mİ SALLANDI?
3 buçuk saat arayla sallanan ili şehirdeki depremleri de değerlendiren Prof. Dr. Utkucu, 1999 yılındaki Gölcük ve Düzce depremlerinden örnekler de verdi. "Erzurum, Konya yüzünden sallanmış olabilir mi?" sorusunun ispatı için çalışma yapmak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Utkucu sözlerini sonlandırırken, depremlerin birbirini nasıl tetiklediğini açıkladı: “2 türlü tetikleme var; statik ve dinamik. 5.0 büyüklüğünde deprem 1 km’lik fayı kırar, bu da 2-3 km çevreyi tetikler. Deprem dalgasıyla olan dinamik tetikleme ise, zaten kırılmak üzere olan fayda bardağı taşıran son damla olur. Bu dinamik tetiklemedir. Dinamik tetikleme de genel olarak küçük depremleri tetikliyor. 1999’da Düzce’de olan ise kalıcı tetikleme. Gölcük Depremi 300 km’lik alanda kalıcı tetikleme yapabilir. Bizim hesaplamalarımıza göre bir depremi tetiklemek için yarım bar kuvvet yeterken bu oran 1999’da 12 bardı.”