Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Kütahya bir süredir kendini hissettiren 4 ve üzeri büyüklüklerde depremler nedeniyle tedirgin oluyor. Şehrin deprem tarihine bakıldığında, acı tablolar ve deprem tehlikesi, tedirginliğinin haklılığını ortaya koyuyor. 21 Nisan günü de tüm bu endişeler nüksetmiş, saatler 20.24’ü gösterdiğinde Kütahya 4.3’le sallanmıştı. O an, İstanbul’un 6.2 ile sallanmasına 2 günden az kalmıştı. İstanbul’daki korkutan depremle Kütahya’dakilerin hiçbir ilgisi olmasa da yaşanan korku farksızdı. Üstelik Kütahya için de her şey 4.3’le bitmiş değildi. 21 Nisan’daki sarsıntıları, 25 Nisan günü hissedilen 3 deprem takip etti. Bunlar 4.5, 3.9 ve 4.6 büyüklüğündeydi ve hissedilen her hareket Kütahya’da acı tabloları canlandırıyordu. Her noktası deprem tehlikesindeki ülkemizde yapı stoku da pek sağlıklı değildi. Hafta boyu, Türkiye deprem gündemine İstanbul, Kütahya ve Elazığ’da hissedilen depremler damga vurmuştu. Yeni haftanın ilk günü de durum pek de farklı olmadı. Adres yine Kütahya, sarsıntının büyüklüğü ise Kandilli Rasathanesi’ne göre 4.2’ydi. Peki tüm bu sarsıntılar 28 Mart 1970’te Türkiye’nin yaşadığı en acı tablolardan birini yaşayan Kütahya için ne anlama geliyordu? Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen ve Kocaeli Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi ve Yerbilimci Doç. Dr. Bülent Doğan, Milliyet.com.tr’ye anlattı.
3 BİN 500 ENKAZ: ‘GEDİZ’İN YERİNİ DEĞİŞTİRDİLER’
Kütahya son günlerdeki depremlerden çok daha önce, 1970’in ilk aylarında o güne dek yaşanmamış bir afetle karşı karşıyaydı. Yaşanan depremde binlerce yapı enkaza dönüşmüş ve hayatını kaybedenlerin sayısı bin 86 olmuştu. Kütahya ve çevresinde etkin olan diğer depremler ise 1928’de Emet 6.2, 1944’te Şaphane 6.2, 1970’de Çavdarhisar 5.9 ve 2011’de Simav’da 5,9 olarak ölçülmüştü. Bu depremler de tıpkı 1970’deki gibi bölgeye ağır hasar vermişti. Doç. Dr. Bülent Özmen’e göre, son günlerde depremlerin olduğu bölgeye yakın bir noktada Naşa Fay Zonu üzerinde yakın zamanda, 19 Mayıs 2011’de 5.9 büyüklüğündeki depremde, 2 kişi hayatını yitirmiş 122 kişi de yaralanmıştı. Bölgede yaşanan deprem aktivitesi bununla da sınırlı değildi. Kütahya’nın depremleri, koskoca bir ilçenin yerinin değiştirilmesine, binlerce kişinin taşınmasına neden olmuştu. Doç. Dr. Bülent Özmen bunu söyle anlatıyor:
“17 Şubat 2009 tarihinde de bölgede 5.0 büyüklüğünde bir deprem daha oldu. Son günlerde meydana gelen depremlerin yaklaşık 40 km kadar doğusunda 28 Mart 1970 tarihinde Simav Fay Zonu diye isimlendirilen fay hattı üzerinde 7.2 büyüklüğünde bir deprem daha meydana gelmişti. Çok geniş bir alanı etkileyen 1970 tarihli Gediz depremi nedeniyle, 3 bin 500 ev tamamen yıkılmış, 7 bin ev ağır surette ve 10 bin 600'den fazla bina da fazla ölçüde hasara uğramıştı. Bu deprem sonrasında Gediz ilçesinin yeri değiştirildi.”
BİLİNMEYEN BİR FAY MI VAR? 'DEPREM FIRTINASI DENEBİLİR'
1970’teki büyük depremden sonra taş üstünde taş kalmayan ve harabeye dönüşen şehir, Uşak yolu üzerinde ve 7 kilometre ilerisine Kadınlar Pazarı denilen mevkiine yeniden kuruldu. Acı tabloların merkezi, yıkılan şehre o günden sonra ‘Eski Gediz’ adı verildi. Kadınlar Pazarı mevkii Gediz'in 7 km güneyinde Şaphane Dağı eteklerinde yer alıyor. Ancak yine de Simav fayının bitişiğine kurulan yeni ilçe, daha önce 6.2’lik ve yıkıcı etkileri olan bir depremin üst merkezine de son derece yakındı. Kuzeybatısında Naşa Fayı bulunan Şaphane’nin, güneydoğusu Gediz Grabeni ve Çukurören Fayı ile sarılmıştı. Son günlerde de sürekli sarsılan şehir, belki de bir ‘deprem fırtınasıyla karşı karşıyaydı. Üstelik AFAD’ın son güncellemelerini içeren ve 1 Ocak 2019 tarihinden bu yana yürürlükte olan Türkiye Deprem Tehlike haritasında da ‘deprem tehlikesi yüksek’ olarak gösterilmişti. Doç. Dr. Bülent Özmen’e göre de 28 Mart 1970 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle Simav Fay Zonu'nun yaklaşık 40 kilometrelik kısmı kırılmış, adı geçen fay zonunun kırılmayan bölümleri ve Naşa Fay Zonu'nun 19 Mayıs 2011 tarihinde meydana gelen deprem neticesinde kırılmayan bölümlerinde deprem tehlikesi sürüyordu.
“19 Nisan 2025 cumartesi gününden bu yana Kütahya’nın Simav ilçesinin yaklaşık 15 km kuzeyinde deprem fırtınası şeklinde çok sayıda deprem meydana geldi ve gelmeye de devam ediyor. Bu depremlerin en büyüğü 25 Nisan Cuma günü 4.6 büyüklüğüne erişmişti. Bu depremleri ardı ardına çok sayıda meydana gelmesi ve benzer büyüklükte çok sayıda depremi içermesi nedeniyle deprem fırtınası şeklinde isimlendirebiliriz. Deprem fırtınası şeklinde meydana gelen bu depremler Naşa Fay Zonu'nun yaklaşık 8 km kuzeyinde meydana geliyor ve yaklaşık 5 km uzunluğunda Kuzeydoğu - güneybatı doğrultusunda henüz tespit edilmemiş bir fay üzerinde yoğunlaşıyor. Naşa Fayı'nın yaklaşık 8 km uzaklığında gerçekleşen bu deprem fırtınasının büyük bir deprem üretme olasılığı yok denecek kadar azdır. Ancak düşük ihtimalde olsa da 5.5 büyüklüğe varabilecek büyüklükte depreme olabilir. Sadece bu depremlere bakarak, bu depremler ‘Büyük bir depremin işaretidir’ demek çok mümkün değil. Bölgenin en önemli tehdit kaynağı Simav Fayı'dır. Bu fay tam zamanını bilemiyor olsak da 7’den büyük deprem üretme potansiyeline sahiptir. Yapmamız gereken, buradaki deprem aktivitesini dikkatli bir şekilde daha hassas aletlerle gözlemek ve olası olumsuz durumlara karşı daha hazırlıklı olmak ve halkı çok sık olarak bilgilendirmek olmalı.” – Doç. Dr. Bülent Özmen
BATI ANADOLU’NUN EN BÜYÜĞÜ
Batı Anadolu’da kaydedilen en büyük deprem olan 1970 Gediz Depremi, o günlerde şehrin taşınmasına neden olsa da depreme dirençli kentler kurulması konusunda ne yazık ki itici güç olmadı. Oysa yüzlerce insan hayatını kaybetmiş ve bölge tarihinde bugüne dek yaşanan en büyük deprem olma özelliğini kazanmıştı. Bu özellikler deprem söz konusu olduğunda kulağa pek de olumlu gelmiyordu. Ancak depremlerin büyüklüğü kaç olursa olsun yapılması gereken tek şey vardı. Tüm uzmanların buluştuğu ortak nokta, mühendislik hizmeti almamış ve kurallara uymadan inşa edilmiş yapıları dönüştürmekti. Doç. Dr. Bülent Doğan da bunu, “Tüm ülkemizde acilen anlamlı bir afet planlaması yaparak, çok yönlü bilimsel disiplinlerle çalışmalara acilen başlamak zorundayız ki afetler esnasındaki, özellikle can kayıplarımızı minimize edebilelim veya ortadan kaldıralım” diye vurguladı. Doç. Dr. doğan, Kütahya’nın depremselliğine ilişkin de şöyle konuştu:
“Kütahya ve civarı aktif kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu aktif normal faylarıyla çevrilidir. Bölgede olan şu anki depremlerde Simav Fay Zonu içinde gerçekleşiyor. Ülkemizin tamamında, tekrarlanma süresinin belirlenmesi için öncelikle elimizde en az 1/25.000 ölçekli yapısal verilerinin, uluslararası ölçekte tanımlanmış ve derecelendirilmiş, aktif fay haritalarına ihtiyaç vardır. Bu depremleri oluşturan Simav Fayı ile Kütahya şehrinden geçen faylar birbirinden farklı olup, genel geometrileri aynı olsa bile, deprem oluşturma süreçleri birbirinden farklıdır. Yani şehri birinci derecede etkileyecek fay, Kütahya Fay Zonu'dur. 6 ve üzeri deprem oluşturabilir. bölgedeki en büyük deprem 1970 depremidir. Simav Fay Zonu'nun 1970’te kırılan kesiminin özellikle kuzeybatıdaki devamı da önemlidir. Bölgede olabilecek depremlerin 6 ve kısmen üzeri büyüklüğe varana kadar değişebileceğini düşünüyorum. Ancak bilimsel disiplin ve veri eksikliği söz konusu.”