GündemKandilli'nin bilinmeyen yüzü! Sadece Kuleli'ye inen bir yol var

Kandilli'nin bilinmeyen yüzü! Sadece Kuleli'ye inen bir yol var

21.03.2021 - 11:35 | Son Güncellenme:

Her deprem sonrası değerlendirmelerin yapıldığı Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi, astronomi, meteoroloji, jeomanyetizma laboratuvarları ile de 153 yıldır bilime ışık tutuyor. Öte yandan şimdiye kadar kullanılan ekipmanlar ve aletlerin olduğu zengin bilim tarihi koleksiyonu enstitünün geçmişine dair de bilgiler veriyor.

Kandillinin bilinmeyen yüzü Sadece Kuleliye inen bir yol var

Enstitü, nükleer denemeleri izleme merkezi, tsunami izleme ve değerlendirme merkezi, deprem zararlarının azaltılma merkezi ile de çok yönlü çalışmalar yürütüyor. 153 yıllık geçmişinin bellek arşivi, şimdiye kadar kullanılan ekipmanlar ve aletlerin olduğu zengin bilim tarihi koleksiyonu enstitünün geçmişine dair bilgiler veriyor.

Haberin Devamı

74 RAKIMLI PERA'DAN İCADİYE TEPESİNE

Rasathane-i Amire adıyla 1868 yılında 74 rakımlı Pera'da kurulan meteorolojik gözlem birimi, hava tahminlerini telgrafla ilgili kuruluşlara iletiyordu. 10 Temmuz 1894'de 1349 kişinin hayatını kaybettiği tahmini 7 büyüklüğündeki İstanbul depreminin ardından 2. Abdülhamid, İtalya'dan getirttiği cihazlarla deprem araştırmalarına başladı.

1909'daki 31 Mart ayaklanmasında tahrip edilince Maçka'ya taşınan rasathane, 1911 yılında, bugünkü yerinde, İcadiye Tepesi'ne faaliyete geçti. 1936'da ilk kez "Kandilli Rasathanesi" ismini alan kurum, sismik gözlemlerin yanı sıra astronomik gözlemlere de kesintisiz olarak devam etti. Rasathane 1982 yılında Boğaziçi Üniversitesi'ne bağlanınca eğitim ve araştırma faaliyetlerine başladı ve "Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Merkezi" adını aldı.

Haberin Devamı

NAMAZ VAKİTLERİ KANDİLLİ'DEN SORULUYORDU

İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucularından, TBMM'de 7. ve 8. dönemlerde Konya milletvekili olan Fatin Gökmen, Kandilli Gözlemevi'nin kurucusu ve ilk müdürüydü. Astronomi laboratuvarının hikayesini, Kandilli'de 37 yıldır rasat çalışmaları yapan Astronomi Laboratuvarı Şefi Gökbilimci Hülya Yeşilyaprak anlattı. Yeşilyaprak, "Astronomi laboratuvarı, rasathanenin en eski bölümlerinden. Zaman ve Güneş servislerinin birleşimi ile çalışmalarına günümüzde de devam ediyor. Toplumun ihtiyacı olduğu için zaman ve astronomi servisleri ilk rasathanede de bulunuyormuş. 31 Mart Vakası sonrasında Fatin Gökmen hoca rasathanenin yeniden faaliyete geçirilmesi için görevlendiriliyor ve rasathane yeniden çalışmaya başlıyor. İlk olarak zaman bölümünde Devlet Demiryolları ve PTT için yıldız gözlemi çalışmaları başlıyor. Bu sayede zaman tayini yapılıyor ve doğru zamanlar bildiriliyor. 1974 yılına kadar da namaz vakitleri Kandilli Rasathanesi tarafından belirleniyor. Ayrıca Hicri ve Kameri aybaşlarının belirlenmesi konusunda ise bugün de Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordineli şekilde çalışmaya devam ediyoruz" dedi.

1950'LERDE ADLİ ASTRONOMİ BAŞLIYOR

Haberin Devamı

Kandilli Rasathanesi, Astronomi Laboratuvarı'nda sürdürülen bir diğer çalışma ise Adli Bilimler'in bir dalı olan Adli Astronomi. Hülya Yeşilyaprak, Adli Astronomi alanında yaptıkları çalışmaları ise, "Adli Astronomi 1950'li yıllarda başlıyor. Örneğin ölümlü bir trafik kazası oluyor ya da beni çok üzen bir konu özellikle tarlalarda insanlar birbirlerini yaban domuzu sanıp vuruyor. Bu örneklerde olduğu gibi daha çok ağır ceza davalarındaki olaylarda, hâkimler Ay safhasını ve Ay'ın aydınlatma gücünü bizlere soruyorlar. Ortam o kadar karanlık mıydı? Hırsızlık vakalarında Güneş'in doğuş ve batış saatleri soruluyor. Şu anda da yetkili yani resmi bilirkişi olarak bu görevi devam ettiriyoruz" şeklinde anlattı.

O TELESKOP BİRAZ PARA BİRAZ BUĞDAYLA ALINDI

Kandilli Rasathanesi'nin Astronomi Laboratuvarı'nda Türkiye'nin en eski ve hâlâ aktif şekilde çalışan teleskobu bulunuyor. Bu teleskopla Güneş'in fotosfer tabakası üzerinde yapılan rasat çalışmaları ise yıllardır kesintisiz şekilde devam ediyor. Hülya Yeşilyaprak, ilk olarak 1918 yılında sipariş edilen teleskobun ilginç öyküsünü ise şöyle anlattı:

Haberin Devamı

"1918 yılında Fatin Gökmen hoca çok büyük bir cesaretle teleskobu sipariş ediyor. O dönemde de I. Dünya Savaşı var, yurdumuz işgal edilmiş, Mondros Mütarekesi var. Sipariş edilen teleskop tabii ki gelemiyor. Ancak savaş bittikten ve cumhuriyetin kurulmasından sonra Fatin Gökmen teleskop siparişini Ankara'ya hatırlatıyor. Eski hocalarımızın ifadesine göre biraz para, biraz da buğday verilerek o zamanki koşullarda teleskop Türkiye'ye getiriliyor. 1947 yılından beri de bu teleskop sayesinde Güneş gözlemimizi 75 yıldır sürdürüyoruz. Bayramlar ve tatiller dâhil, her gün rasat yapılıyor. Rasatlardan elde ettiğimiz verileri Brüksel'de Güneş leke sayılarını toplayan bir veri merkezi ile paylaşıyoruz. Bu merkez Belçika Kraliyet Rasathanesi bünyesinde görev yapıyor. Ayrıca Amerika'da Ulusal Merkezler bünyesinde bulunan çeşitli veri merkezleri de var. Bu merkezlerin ara yüzleri üzerinden sürekli veri paylaşımı yapıyoruz."

Haberin Devamı

TARİHİ TELESKOBU KULLANAN İLK KADIN GÖKBİLİMCİ

Hülya Yeşilyaprak aynı zamanda rasathanedeki teleskobu kullanan ilk kadın personel. Fatin Gökmen'in zaman hesaplamaları için bir kadın personel almak istediği,  "Acaba bu kadar heybetli bir teleskopta kadınlar çalışabilir mi" diye de çekindiğini anlatıyor Hülya Yeşilyaprak.

"Bu çekinceler nedeniyle o zaman pek tercih edilmemiş" diyen Hülya Yeşilyaprak, "Zaten burası biraz da ücraymış. Yani daha 90'lı yıllarda yollar yeni açıldı. Gelenler bir hafta kalır, erzaklarını alır kalırlarmış. Ulaşımı zor. Sadece Kuleli'ye inen bir yol var. Sonra 1984'te ilk kadın personel, ben geldim. Benden sonra da arkadaşlarım geldi. Üç kadın olduk biz burada. Sadece ben devam ediyorum şimdi. Burası sanki evim gibi oldu. Teleskoba bir şey olacak diye gözbebeğimiz gibi bakıyoruz. Güneş üzerinde her bir yeni leke oluştuğunda sanki bizim çocuğumuz olmuş gibi o gözle bakmaya başladım. Herhalde bu uzun yıllar çalışmanın getirdiği bir şey" şeklinde konuştu.

ASIRLIK KLİMA İSTASYONU

Kandilli Rasathanesi'nin meteoroloji laboratuvarında, ilk rasatın nasıl ve ne zaman başladığını ve laboratuvarın 100 yılı aşkın deneyimini Meteoroloji Mühendisi Ayfer Serap Söğüt ise şöyle konuştu:

"Meteoroloji Laboratuvarı Kandilli Rasathanesi'ne ilk kez 1911 yılında kuruldu. Daha doğrusu 1910 yılında İcadiye Tepesi olarak geçen bu araziyi Fatin Gökmen seçti ve 1911 yılında da rasatlar başladı. Kandilli Rasathanesi 1911 yılının Temmuz ayından beri kesintisiz olarak aynı alanda rasat yapıyor. Yer değişikliği hiç olmadı. Rasathanenin verilerini hem biz projelerimizde kullanıyoruz, hem de isteyen öğretim üyelerine ve öğrencilere ücretsiz veriyoruz. Burası klima istasyonudur. Dünya genelinde olduğu gibi sabah saat 07.00, öğlen saat 14.00, akşam ise saat 21.00'de rasat yapılıyor. Bu rasatlar sonucunda sıcaklık, basınç, nem, rüzgâr, yağış, görüş mesafesi ve kapalılık gibi hava ile ilgili parametreleri ölçüyor ve veriler elde ediyoruz. 100 yılı aşkın zamandır rasat yaptığımız için veri bankımız gerçekten bu konuda önemli bir veri kaynağı.  Bu kesintisiz ölçümle ve elimizdeki bütün belgelerle birlikte ve Meteoroloji Genel Müdürü Volkan Coşkun'un da katkılarıyla Dünya Meteoroloji Örgütü'ne başvurduk. Oradan Asırlık Veri İstasyonu Sertifikası aldık. Bu Türkiye'de gerçekleşen bir ilk. Hem kesintisiz şekilde aynı yerde rasat yapıldığından, hem de 100 yılı aşkın bir veri bankamız olduğundan için önemli."

AY'A GİDİP GELEN TÜRK BAYRAĞI

Kandilli Rasathanesi kampüsünde geçmişte sismoloji binası olarak kullanılan yapı, günümüzde rasathanede kullanılan çeşitli ekipmanların sergilendiği bir alan haline getirilmiş. Günümüzdeki adı ise Bilim Tarihi Koleksiyonu Binası. Bilim Tarihi Koleksiyonu'ndan sorumlu Öğretim Görevlisi Dr. Tahsin Ömer Tahaoğlu bina hakkında şu bilgileri verdi:

"Burada bulunan 200'ü aşkın ekipmanın tamamı tarihi eser değerinde. Bina içinde Apollo 11'le Ay'a gidip gelen Türk bayrağından, geçmişte kullanılan güneş saatine, Türkiye'de kullanılan ilk sismograftan, Kandilli'de yapılan rasat çalışmalarında kullanılan türlü ekipmanlara kadar geniş bir koleksiyon bulunuyor. 2005 yılında Rasathane yönetimi burayı bir müze haline getirmek istedi. Ancak müze statüsü kazanamadığından dolayı bir sergi alanı olarak değerlendiriyoruz."