Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Son yıllarda hızlı kilo vermeyi vadeden pek çok diyette artış var. Hızlı kilo vermeyi vadeden akımlardan biri de ‘karnivor’. Bu modelde yalnızca hayvansal gıdalar tüketilirken sebze-meyve, tam tahıl ve baklagillerin tüketilmesi ise yasak. Kalori açığını hedeflerken vücudumuza neler yapıyor bakalım.

Moda diyetlerden uzak durmak için 5 sebep

“Sadece 10 günde 5 kilo verdiren, cildi iyileştiren, karnınızı dümdüz yapan diyet… Bu diyeti uygulayarak kısa sürede 10 kilo vermek mümkün!” Bu söylemler size tanıdık geldi mi? Son günlerde sosyal medyayı epey meşgul eden bir ‘akım’dan bahsetmek istiyorum. Bunu akım olarak tanımlıyorum, çünkü bir diyet veya beslenme modeli olarak görülmemesi ve dikkate alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Evet, doğru bildiniz, cevap “Karnivor” (Carnivore), yani etçil beslenme modası.

Haberin Devamı

Bugün de karnivor beslenmeyi tüm detayları ile ele almak istedim, öyle ki sosyal medyada popülerliğini bir süre daha koruyacak gibi duruyor. Fakat bu akımın uzun vadeli etkileri üzerine yeterli araştırma bulunmadığını hatırlayın!

Son yıllarda hızlı kilo vermeyi vadeden pek çok diyette artış var. Fakat hatırlatmak istiyorum ki hiçbir diyet, yeterli ve dengeli beslenme ile hareket etmenin etkisini yaratmaz. Her zaman doğru bilgiye doğru kaynaktan ulaşmanın, moda diyetler yerine sürdürülebilir bir beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarının önemini anlatıyorum. Her bireyin genetik yapısı, yaşam tarzı ve sağlık durumu farklıdır. Bu yüzden “tek tip” bir diyet herkes için uygun değildir.

Moda diyetlerden uzak durmak için 5 sebep

NASIL BESLENİLİYOR?

Her öğünde et, tavuk, balık, yumurta gibi hayvansal gıda tüketiyorsunuz. Örneğin kahvaltıya kıymalı yumurta ile başlıyor, akşam yemeğinde ise büyük bir porsiyon et, tavuk ile besleniyorsunuz. Ek olarak sosis, sucuk gibi alternatifler de serbest. Sebze, meyve, karbonhidrat grubu yok. Özetle Latince “caro” (et) ve “vorare” (yemek) kelimelerinden türeyen bu diyet, et ağırlıklı beslenme düzenini savunuyor. Diyetin atalarımızın yediklerini taklit etme üzerinden oluşturulduğu savunulsa da bu varsayım gerçekçi değil. Avcı-toplayıcıların beslenmelerinde çeşitlilik olduğu unutulmamalı. Aynı zamanda atalarımızın işlenmiş etlere, ultra işlenmiş gıdalara erişiminin olmadığını da unutmamalı. Gelelim vadettiği kilo kaybına… Teoride diyete sadık kalırsanız elbette kilo verebilirsiniz. Temelinde kalori açığı yaratmak yatıyor. Ancak diyet çok kısıtlayıcı olduğundan, sürdürülebilirlikten oldukça uzak. Normal beslenme planınıza geri döndüğünüzde, verdiğiniz kiloları hızlıca alabileceğinizi hatırlayın.

Haberin Devamı

1-VİTAMİN MİNERAL EKSİKLİKLERİNE DAVETİYE

Karnivor akımı, bitkisel gıdalardan alınan birçok temel besin ögesini dışladığı için besin eksikliklerine yol açabiliyor. C vitamini, magnezyum, potasyum gibi bitkisel kaynaklı besinlerin eksikliği en sık karşılaşılanlardan. C vitamininin eksikliğinde bağışıklık sisteminin zayıflaması, yaraların geç iyileşmesi ve uzun vadede skorbüt gibi ciddi sağlık sorunları yaşayabileceğinizi unutmayın! Eminim birçoğunuz özellikle kış aylarında hastalıklardan korunmak veya atlatmak için C vitamininden yardım istiyorsunuzdur. C vitamini, birçok meyve ve sebzede doğal olarak bulunur (özellikle de turunçgillerde) ve her gün vücuda alınması gerekir. National Institues of Health’e göre, günlük C vitamini ihtiyacı, erkekler için 90 miligram, kadınlar için günde 75 miligramdır. Örneğin, bir orta boy portakal ya da bir adet kivi veya iki adet mandalina, günlük ihtiyacınızı karşılar. Yani doğa size ihtiyacınız olanı mevsimsel olarak verir. Bu nedenle karnivor yerine locavore yani yerel, mevsiminde beslenme ana ilkelerinizden olsun.

Haberin Devamı

2-YÜKSEK KOLESTEROL VE LİPİT SEVİYELERİNE MERHABA

Yüksek doymuş yağ alımı, uzun vadede kalp-damar hastalığı için risk faktörlerinin başında geliyor. American Heart Association, bu tür beslenme düzenlerinin uzun vadede kalp hastalıkları riskini ve damar sertleşmesi riskini artırabileceğini vurguluyor. Birçok araştırma ise yüksek kolesterol ve lipit seviyelerine karşı bitkisel proteinleri ve bitki bazlı beslenmenin önemini hatırlatıyor. The American Journal of Clinical Nutrition dergisinde, geçen aralık ayında yayımlanan araştırma; bitki bazlı proteinin hayvansal proteine oranının daha yüksek olduğu bir diyetin, kardiyovasküler hastalık (KVH) ve koroner kalp hastalığı (KKH) riskini azaltabileceğini belirtiyor. Çalışma boyunca yaklaşık 17 bin bireyin verileri değerlendirilmiş. En düşük bitkisel/hayvansal protein oranına sahip katılımcılara kıyasla, en yüksek orana sahiplerin KVH riski yüzde 19, KKH riski ise yüzde 27 daha düşük olarak bulunmuş. Aşırı protein tüketimi, böbrek sağlığınız için zorlayıcı olabiliyor, özellikle hassas bireylerde. Yüksek protein ve hayvansal yağ tüketiminin pH dengesini etkileyerek metabolik asidoza sebep olabileceği de unutulmamalı!

3-RUH HÂLİNİZİ KORUMAK MÜMKÜN MÜ?

2025’te zihinsel, ruhsal ve fiziksel sağlığınıza iyi bakmak temel hedeflerinizdense size pek de iyi olmayan bir haberim var. Karnivor ile bunu gerçekleştirmek oldukça zor. Düşük karbonhidrat tüketimi ile enerji düşüşü gözlenir, yaşam kaliteniz düşebilir. Aynı zamanda besinlerin sürekli tek tip olması ve yağ içeriğinin yüksekliği tiksinme duygusuna da yol açabilir. Sosyal medyada bu beslenme planını uygulayan birçok kişi 1 hafta sonrasında tiksinti gibi pek çok problem yaşadığını belirtiyor. Bu durum sizi uzun süreli yeme bozukluğuna götürebilir. Yalnızca tek bir besin grubuyla beslenmenin sosyal hayatınızı etkileyebileceğini ve beraberinde de duygu durum bozukluklarına sebep olabileceğini hatırlayın.

4- BAĞIRSAKLARINIZA EN BÜYÜK CEZA

Nature Microbiology dergisinde yayımlanan çok yeni bir araştırma, âdeta karnivor beslenmeye uyarı niteliğinde. Araştırmacılar, 45 ülkeden 12 binden fazla bireyin bağırsak mikrobiyom kompozisyonunu analiz etmişler. Sonuçlar ise beslenmenizde daha fazla lif tüketmenin iyi bakterilerin büyümesini destekleyeceğini ve kötü bakterileri uzaklaştırarak hastalık riskini önemli ölçüde azaltacağını vurguluyor. E.coli ve Klebsiella pneumoniae dâhil olmak üzere çeşitli bakterilerle enfeksiyonu kontrol etmede, yediklerimizin potansiyel olarak çok önemli olduğu sonuçlar arasında.

Araştırmacılar sebzeler, baklagiller ve tam tahıllar gibi besinlerdeki lifin bağırsak bakterilerindeki kısa zincirli yağ asitleri üretmesi için gereken ham maddeyi sağlayabileceğini, bu bileşiklerin ise bizi bu patojenik bakterilerden koruyabileceğini belirtiyor. Karnivor beslenmede ne kadar lif aldığınızı soracak olursanız ise cevaplayayım: Sıfır. Öyle ki hayvansal proteinler lif içermiyor, protein ve yağ grubu içeriyor.

5- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTEN ÇOK UZAK

Bu beslenme modeli uzun süre yapılabilecek çeşitliliği ve besin ögesini size sağlamıyor ve evet bu yanıyla sürdürülebilir değil. Diğer yandan sadece et grubu ile beslenmenin günümüz ülke şartlarında ne kadar sürdürülebilir olduğu da tartışmaya açık bir konu.

Gelelim çevresel sürdürülebilirliğe etkisine. Özellikle hayvansal kaynaklı besinlerin bitkisel olanlara oranla karbon ayak izinin katbekat fazla olduğunu söylemek de mümkün. Örneğin bir kilogram sığır eti üretilmesi, çevreye 60 kilogram sera gazı yayarken, 1 kilo bezelye sadece 1 kilo sera gazı yayılmasına neden olur.

Özetle bu diyetin pek çok alanda sürdürülebilirliğinden bahsetmek mümkün değil. Lütfen size en iyi gelen beslenme modelini benimseyin, moda diyetlere güvenmeyin, kilo vermekte zorluk yaşıyorsanız bir beslenme uzmanına danışmaktan çekinmeyin.