Kaliforniya eyaleti yangınlarlarında etkili olan ‘hidroiklim kamçısı’ maalesef bizim için de önemli bir tehdit! Prof. Dr. Ali Kavgacı ormana doğru genişleyen Antalya Konyaaltı gibi yaşam merkezlerinin, Kaliforniya’da yaşanan kor sıçraması tehdidine açık olduğuna dikkatleri çekiyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun güncellediği Küresel Riskler Raporu’nun en üst basamağında yine ‘Aşırı hava olayları’ var. Küresel iklim değişikliğinin tetiklediği meteorolojik değişimler, hemen her coğrafya için artık ciddi bir tehdide dönüşmüş durumda. Bunu en yakıcı biçimde şu an ABD’nin Kaliforniya eyaleti yaşıyor. Günlerdir süren dev orman yangınları, iklim krizinin yaratabileceği tahribatın acı bir örneği.
Kış mevsiminde normalde orman bitki örtüsünün nemli olması beklenirdi, ancak artan sıcaklıklar ve Kaliforniya’da uzun süren kurak dönem, âdeta alevleri kamçıladı. Buna fön rüzgârlarının da eklenmesiyle yangın, yerleşim birimlerine kadar sıçrayarak, çok sayıda kişinin ölümüne yol açtı. Uzmanlar, bu durumu ‘hidroiklim kamçısı’ olarak nitelendiriyor.
O kamçı maalesef bizim için de önemli bir tehdit! Evet, Kaliforniya belki bize uzak ama yaşanan felaket bizim coğrafyamıza hiç de uzak değil. Uzmanlar, Türkiye’de de benzer yangınların yaşanabileceği görüşünde. Mesela yangın ekolojisi uzmanı Prof. Dr. Ali Kavgacı, ormana doğru genişleyen Antalya Konyaaltı gibi yaşam merkezlerinin, Kaliforniya’da yaşanan kor sıçraması tehdidine açık olduğuna dikkatleri çekiyor. Prof. Dr. Kavgacı’nın bir diğer tespiti ise iklim kriziyle birlikte yangın sezonunun artık tüm yıla yayıldığı yönünde. Normalde yangın sezonu yaz gelince başlar, sonbaharda da sona ererdi. Ancak Kaliforniya’da kışın meydana gelen mega yangın, Akdeniz için artık, “Yangın mevsimi yok, yangın yılı var’” gerçeğini ortaya koydu.
Neden söndürülemiyor?
Peki, yangın neden söndürülemiyor? Prof. Dr. Kavgacı’nın bu soruya yanıtı şöyle: “Mega yangınları doğanın desteği olmadan söndürmek mümkün değil. Bu boyuttaki bir yangın, ne havadan ne de karadan müdahaleyle söndürülebilir. Ya yanacak alan kalmadığı için kendisi bitecek ya da nem yükselip rüzgâr tamamen sona erecek. Uçakla yapılacak müdahale ancak yangının sıçradığı küçük alanlarda etkili olabilir. Ama aynı sel gibi taşkın tipi bir yangın söz konusu. Kor ata ata ilerliyor. O korlar rüzgârın etkisiyle yerleşim noktalarına ulaştığında da aynı anda farklı noktalarda yangınlar başlıyor. Hangisine müdahale edebilirsiniz ki? Büyük yangınlar, cephesini büyütürse yerleşim yerlerine tezahür eder. Biz yangın ekolojisi uzmanları bunu bekliyorduk. Orman yangınlarının şehir yangınına dönüşmesi, beklenmedik bir durum değil. Benzer tehdit bizim ülkemiz için de geçerli. Bizde Kaliforniya’daki gibi devasa genişlikte orman alanları yok ama ormanlarımız çoğu şehirde yerleşim alanlarıyla iç içe. Üstelik Kaliforniya ile aynı iklim kuşağındayız (Akdeniz) ve orman örtümüz benzer.”
Kış yangını yaşar mıyız?
Peki, bizde de kış yangınları yaşanır mı? Prof. Dr. Kavgacı, geçen yılın ekim ayının sonunda Denizli’de 1 hafta süren orman yangınını örnek göstererek, iklim krizinin etkisiyle artık kış mevsiminde de orman yangınlarıyla karşı karşıya kalabileceğimize işaret ediyor. Önlem olarak ise ormanlardaki yakıt yükünün azaltılmasını öneriyor: “Yakıt yükü dediğimiz, ormandaki organik maddeler… Yani, kuru dal, ot, çalı, yaprak, kozalak parçaları vb. Bunlar ince yanıcı maddelerdir. Elbette hepsini ormandan çıkaramayız ama özellikle yangına hassas yol kenarları, tarım ve yerleşim alanına yakın noktalardaki yakıt yükünü temizlemeliyiz. Yine riskli alanlarda ağaçlar, yangının tepeye ulaşmasını engelleyecek şekilde budanmalı. Çünkü yangın ağaç tepesine çıkarsa enerjisi çok yükseliyor kontrolü zorlaşıyor. Buna ek olarak orman köylüsü, yakacak olarak ince yanıcı madde toplamaya özendirilmeli. Eskiden ormanlarda keçiler otlatılır ve çalı oluşumu baskılanırdı. Bu doğrultuda çalışmalar ve halkı bilgilendirici faaliyetlerle önlem almamız gerekiyor.”