GündemHayattaki en büyük tutkusu! Adını 'Kızım' koydu, bırakınca ağlama krizine giriyor

Hayattaki en büyük tutkusu! Adını 'Kızım' koydu, bırakınca ağlama krizine giriyor

06.12.2022 - 06:39 | Son Güncellenme:

Trabzon’un Sürmene ilçesinde yaşayan Kıvanç Erdem Orun’un kuzulara sevgisi çok küçük yaşlarda başladı. Ailesi oğullarının 'Bana kuzu alın' ısrarına daha fazla dayanamadı ve geçen yıl Kıvanç’a bir kuzu satın aldı. Yaz tatilinin tümünü adını 'Kızım' koyduğu kuzuyla geçiren ve çobanlığa ilk adımını atan Kıvanç, çobanlar bitli ve pis olur diye düşünlere inat bu mesleği yapmakta ısrarlı.

Hayattaki en büyük tutkusu Adını Kızım koydu, bırakınca ağlama krizine giriyor

Kıvanç Erdem Orun, 2008 yılında Trabzon’un Sürmene ilçesinde dünyaya geldi. Kendisinden küçük bir erkek kardeşe sahip olan Kıvanç’ın annesi ev hanımı, babası ise kuyumcuda çalışıyor. Lise birinci sınıfta okuyan Kıvanç’ın kuzulara büyük bir ilgisi bulunuyor. Ancak ailesi izin vermediği için Kıvanç bu sevgisini sürekli bastırmak zorunda kaldı. Geçen yıl ise ailesi oğullarının ısrarlarına daha fazla kayıtsız kalamadı ve Kıvanç’a bir kuzu satın aldı. Bakacak yerleri olmadığı ve kış mevsimi olduğu için kuzu bir süre anneannenin ahırında kaldı. Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte Kıvanç evlerinin yakınında bir araziye kuzu için ahır, kendi için de bir yer yaptı. Kıvanç okulların tatil olduğu günden okullar açılana kadar her gününü adını 'Kızım' koyduğu kuzuyla geçirdi.

Haberin Devamı

Hayattaki en büyük tutkusu Adını Kızım koydu, bırakınca ağlama krizine giriyor

“Bütün yaz tatilimi kuzumla geçirdim. Para biriktirip beton ve tuğla aldım. Kendi ellerimle Kızım’a ahır yaptım. Sosyal hayattan tamamen soyutlandım. Zaten kalabalığı seven biri değilim. Yanımda ciddi insan sever, arkadaşlarım da öyle olsun isterim. Şımarık insanlardan hoşlanmam. Çobanlar dağlarda ya tek başlarına ya da arkadaşlarıyla hayvan beklerler. Ellerinde her zaman telefon olur ve biriyle konuşurlar. Konuştukları insanlar hep çobanlardır. Ben de yazın öyle yaptım.”

Kıvanç’ın mahalleden tanıdığı iki tane çoban abisi vardı. Yaz boyunca kuzusuna bir şey olsa onları aradı. Kuzu hastalandığında doğal ilaç reçetelerini onlardan öğrendi. Kıvanç, “Kızım bir gün ishal oldu. Çoban abilerim, ‘Ballı tuz yapıp ver’ dedi. Yaptım verdim, iyileşti. Başka bir gün ağzında yaralar çıktı. ‘Yarayı kes, tuz bastır’ dediler. Onu yapamam dedim. Veterinere gidip iğne, ilaç aldım” dedi.

‘KUZUMDAN AYRILIRKEN AĞLAMA KRİZİNE GİRDİM’

Okula gitmeye başladığı için kuzusunu anneannesinin ahırına bırakmak zorunda kalan Kıvanç’a bu durum çok ağır geldi. Kıvanç o günleri, “Bütün yaz tatilimi Kızım’la geçirdim. Okullar başlayınca ondan ayrılmak çok zor geldi. Okulda durup dururken ağlamaya başlıyordum. Hafta sonları kuzumu görmek için anneanneme gidiyordum. Oradan dönerken yine ağlıyordum. Annem, ‘Niye ağlıyorsun? Kuzun ölmedi’ diyordu. Hep kuzumla kalıp, onunla ilgilenmek istedim” diyerek anlatıyor.

Haberin Devamı

Hayattaki en büyük tutkusu Adını Kızım koydu, bırakınca ağlama krizine giriyor

‘PİSLİK VE KİRLİLİK İNSANIN İÇİNDE OLUR ’

Çobanlık mesleğinin küçümsendiğini söyleyen Kıvanç, “Ellerinden hiçbir iş gelmeyen insanlar gelip senin yaptığın işle dalga geçiyor. İnsanların çobanlar ile ilgili düşünceleri, ‘Çobanlar bitli ve pis olurlar. Yaşadıkları yerlerde köpek bağlasan durmaz’ şeklinde oluyor. Ancak pislik ve kirlilik insanın içinde olur. Çoban niye pis olsun? Çobanlık yapmayan bir insanın da çalışırken kıyafetleri kirlenebilir” diyerek çobanlara karşı önyargı olduğunu dile getirdi.

“Kızım benim sahiplendiğim ilk hayvan ancak artık ben onu bir hayvan gibi görmüyorum, benim çocuğum oldu. Ona bir şey olsa aklım başımdan gidiyor. Bir ara hasta oldu, ‘Ölür yaşamaz’ dediler. 4 kilometre yürüyüp veterinere gittim. Aldığım ilaçlarla iyileştirdim. Kızım’dan nasıl ayrılacağımı hiç bilmiyorum. Bir kasap çıkıp 'Senin kuzuyu kestim' dese iki hafta hastanede yatarım.”

Hayattaki en büyük tutkusu Adını Kızım koydu, bırakınca ağlama krizine giriyor
Kıvanç Erdem Orun'un kuzusu 'Kızım' için kendi elleriyle yaptığı ahır

Liseyi bitirdikten sonra çobanlık yapmak istediğini söyleyen Kıvanç, “Üniversiteyi bitirip işsiz kalan çok sayıda insan var. Ayrıca ben birinden emir almayı da sevmiyorum. Kendi kendime bir şeyler başarmak istiyorum. Babama, ‘Yazın iki tane daha koyun alalım sadece yaz mevsiminde bakayım' dedim. Ancak babam izin vermedi, ‘Bakamazsın’ dedi.  Kuzuya bakmakta ne var? Yemlerini vereceğim yiyecekler, iki gün sonra da bana alışacaklar zaten. Benim kuzum dünyanın öbür ucuna gitsem de peşimden gelir. Başka birinin peşine asla gitmez. Sürekli yanıma gelip beni öper. Bacaklarıma kafasını koyar. Anneanneme gidiyorum, sesimi duyunca bağırmaya başlıyor. Ben de onun yanında kalmak istiyor, gitmek istemiyorum. Okulu bırakıp yanında kalsam herkes karşı çıkacak. Mecburen dört sene ikimiz de katlanacağız” diye konuştu.  

Haberin Devamı

'PARA İÇİN YAPILACAK BİR MESLEK DEĞİL'

"Çobanlık mesleği para için yapılacak bir iş değil" diyen Kıvanç, “Bu işi yapacak kişiyi maaşla çalıştıramazsınız. Ben bu işi sevmesem bana çok yüklü bir maaş verseler, ‘Gel çalış’ deseler çalışamam” diyerek çobanlığın sevmeden yapılamayacağına vurgu yaptı.  

'Benim de bir hikâyem var’ diyorsan, en önemli konuğumuz olarak seni de bekliyoruz: milliyetplus@milliyet.com.tr