Günümüzde toplumlar parçalanmakta ve farklı kutuplara ayrıştırılmaktadır. Özellikle sosyal medya ve diğer dijital platformların yaygınlaşmasıyla bu parçalı yapı sürekli tahkim edilen yankı odalarına (echo chambers) dönüştürülmüştür. Yankı odaları oluşturulurken toplum önce farklılıklarına göre parçalanmakta, ancak daha sonra bu farklılıklarda ortak özelliklere sahip bireyler bir araya getirilerek yankı odalarında homojen bir şekilde kümelenmektedir. Bir başka deyişle, yankı odaları ile modern zamanların seküler cemaatleri oluşturulmaktadır. Yankı odalarına mahkûm edilen bireyler değerlendirmelerini, dâhil oldukları yankı odalarına hâkim olan yaklaşımlarla yapmaktadır. Bir başka deyişle insanlar giderek artan bir şekilde akıl ve vicdanlarını yankı odalarına emanet etmektedir. Yankı odaları heterojen olmadığı için zihinler tembelleş(tiril)mektedir.
Toplumlar yankı odaları nedeniyle yaşanan olayları sağlıklı bir zeminde tartışabilme, değerlendirebilme, sorumluluk alabilme ve sorunlarına daha rasyonel çözümler üretebilme imkânından yoksun bırakılmaktadır. Özellikle teknolojik gelişmeler yankı odalarını kalıcı kılmaya ve toplumları sağlıklı düşünebilme vasatından uzaklaşmaya zorlamaktadır. Gelişen teknolojiler içeriklerin filtrelenmesini kolaylaştırdığı için insanların önceden belirlenmiş bilgileri almaları çok daha kolay hale gelmekte, yankı odalarına farklı ve şaşırtıcı haberlerin gelmesi önlenebilmektedir.
Böylece tek bir rengin hâkim olduğu yankı odaları oluşmaktadır. Farklılıklarına dayalı olarak bir araya getirilen her bir kesim, yankı odalarına kendi görüşlerini güçlendirecek ve teşvik edecek bilgileri almakta ve karşıt fikirleri veya sonuçları bu alandan uzak tutmaktadır. Bunun bir sonucu olarak bu odalarda toplumsal olaylarla ilgili tek tip değerlendirmelere yer verilmektedir. Bu ortam, sürekli tek tip düşünceyi besleyen, etraflıca düşünmeyi ise kısıtlayan bir etki oluşturmaktadır. Dahası, yankı odalarından ekonomik olarak beslenen ve sorunların çözülmesini istemeyen kesimler için yankı odaları vazgeçilmezdir. Bu nedenle, yanlış algı ve süreçlerin manipülasyonu için tüm imkânlar seferber edilmekte ve yankı odalarının sürdürülebilirliği sağlanmaktadır.
Ziya Gökalp’ın Yankı Odalarına Bakışı
Aslında 1900’lerin başında Ziya Gökalp’in de şu anda yankı odası olarak tanımladığımız şeyi ‘Umumi Efkâr’ olarak tanımlayarak ‘Amme Vicdanı’ndan ayırdığını görüyoruz. Gökalp, amme vicdanının toplumu birleştirmeye götürdüğüne işaret ederken efkârı umumiyenin parçalanmaya yol açtığına işaret eder (Mehmet Emin Erişirgil, Bir Fikir Adamının Romanı Ziya Gökalp, Atlas Yayınları, 2017, sh.123):
“…Efkârı umumiye menfaatlere dayanır. Bunun içindir ki, bir memlekette tek efkârı umumiye olmaz, efkârı umumiyeler olur. Efkârı umumiye halkı hiziplere, zümrelere böler ve bunlar karşılıklı mücadele ederler, efkârı umumiyenin kışkırtıcıları vardır, bunlar gözükür. Dikkat ederseniz bu kışkırtıcıların kendinin veya ait olduğu topluluğun menfaatlerinin birer hizmetçisi olduğunun farkına varırsınız. Efkârı umumiye sık sık değişir, aynı olayı bir zaman şöyle, başka bir zaman böyle muhakeme eder. Olaylar hakkında hüküm verirken ne geçmişte olanla, ne de gelecekte olacakla alakadar değildir. Olaylar kendini yalanladığı zaman eski bağırması kalmaz, yavaş yavaş susar…İşte o kadar.”
Mahalle (Sosyal Medya) Baskısı
Sosyal medyadan yankı odalarının karakteristikleri, tavır alışları, tepkileri, trolleri rahatlıkla görülebilmektedir. Trollerinin sosyal medya paylaşımları ile ortak tavır alış tetiklenmekte ve yankı odaları hizaya getirilmektedir. Kabul edilme, onaylanma ve değer verilme gibi önemli mekanizmalar bu ortamların yıkıcılığını artırmaktadır. Özellikle gençler dışlanmamak için bazen istemeyerek de olsa çevrim içi onay/kabul/tanınma mekanizmalarına teslim olmaktadır. Dolayısıyla bireysellikleri ön plana çıkartılmış gibi görünse de zamanla öz denetim yitirilmekte ve yankı odalarından çıkış zorlaşmaktadır. Dahası, gerçek hayatta sorumluluk alma yerine sosyal medyada aktif olma sorumluluk yerine ikame edilmektedir. Böylece, insan aklı ile düşünen ve eyleyen bir varlık olmak yerine sürekli yönlendirilen pasif varlıklara dönüştürülmektedir. Yankı odalarının bu kadar etkili olduğu ortamda entelektüeller de yankı odalarına dâhil olmaya zorlanmaktadır. Taban oluşturabilme kaygısı, yankı odaları lehine sapmaları kolaylaştırmaktadır.
Tüm dünyada yankı odaları sadece kendi sesini dinlemeye tahammül edebilen insan kümelerini bir arada tutmuyor, ayrıca karşılıklı manipülatif ve yanlış haberlerin, bilgilerin yayılımını da hızlandırıyor. Son zamanlarda yapılan kapsamlı çalışmalar, online’da yalan haberlerin doğru olanlardan çok daha hızlı, çok daha geniş ve derin ölçekte yayıldığını göstermektedir. Çarpıtma, abartı, uydurma haberler eskiden de olmasına rağmen istisna teşkil ederken şu anda artık kural olmaya başladı. Bu bağlamda deepfake teknolojisi mevcut videoları değiştirme veya olmayan videolar üretme kapasitesiyle kişisel ve toplumsal huzursuzlukları artırarak yankı odalarını beslemede yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Bu yapay yönlendirmeler nedeniyle sosyal medyada sorun görünmesi sahada sorun olduğu anlamına gelmediği gibi, görünmemesi de sahada sorun olmadığı anlamına gelmemektedir. Çünkü insanlar hangi yankı odasında olduklarına göre bizden veya değil yargısına göre değerlendirildiği gibi olaylar da yankı odasındaki hâkim görüşe göre değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla yankı odaları suni gündem oluşturmaya ve mevcut sorunu da bağlamından kopartarak farklı bir şekilde kurgulamaya teşnedir.
Kendini Sorgulama Yerine Sorunu Dışarda Arama
Dahası, yankı odalarına garip bir duygu hâkimdir: sorun dışarda. Aslında şikâyet edilen konuların üstenci bir tutumla diğer odalarla ilişkilendirilmesi ve hakikatin temsilinin de kendi odalarında görülmesi bu odaların yaygın bir özelliğidir. Dolayısıyla, kendilerini gözden geçirme ve sorgulama gibi en temel insani özellikten giderek uzaklaşılmaktadır. Şikâyet edilen hususlarda sorumluluğun olmadığının kabulü masumiyet hazzı vermektedir. Dahası, herhangi bir yankı odası hayatın tüm alanlarında kısmen kendi kendine yeten bir çevrime sahipse oldukça konforlu bir alan sağlamaktadır. Kendilerini merkeze oturtunca ülkenin durumu da önemini yitirmekte, dahası, ülkenin durumu kendi bakış açılarına hapsedildiği için bundan ülkenin nasıl kaybettiğinin farkına da varılmamaktadır.
Yankı odaları sadece kendini önemsemeyi ve dolayısıyla kendi kazancına bakma davranışını güçlendirmektedir. Dolayısıyla, yankı odaları kapsayıcı değildir. Bize karşı beni (kendi yankı odasını) önceliklendirmeyi teşvik eder. Diğer taraftan yankı odaları diğerlerini homojen, yekpare değerlendirme tembelliğindedir. Diğerlerini anlamaya dönüş çabalar çoğu zaman yankı odasına ihanet olarak değerlendirilir ve kınanır. Böylesi daha kolay ve konforlu olduğu için de toplumda bütünlük ve biz duygusunu parçalayarak bir araya gelebilmeyi önlemekte ve meseleleri bağlamından kopartmaktadır.
Yankı odaları nedeniyle özellikle politika geliştiriciler ve uygulayıcıların sistemdeki sorunları sürekli iyileştirebilmelerine imkân veren yapıcı eleştiri alabilme ihtimalleri son derece düşük gerçekleşmektedir. Bu durumda her bir politika sağlıklı bir şekilde tartışılabilme imkânından kopartılarak yankı odalarının yargılarıyla doğmadan hükümsüzleştirilmeye çalışılmaktadır. Elbette bu durum, sağlıklı bir tartışma zemininde her bir politikanın tartışılabildiği ve kapsamlı bir mutabakat imkânına yol açabildiği bir kültürün oluşmasını da engellemektedir. Yaşamın dinamik olduğu ve sürekli gelişmeye, iyileştirmeye ihtiyaç duyduğu gerçeği dikkate alınırsa bu zorlu atmosferde iyileştirmeye odaklanmak da ayrı bir zorluk oluşturmaktadır. Dahası yankı odaları, toplumda tüm bireylerin sorunların çözümlerine katkı verebilme imkânını ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle yankı odalarını yıkmak sadece sahanın gerçeklerinde buluşmayı ve sorunlara gerçekçi çözümler üretme kabiliyetini artırmayacak, ayrıca bir araya gelebilme nedeniyle mevcuttakinden çok daha güçlü ve dayanıklı olma imkânı da sağlayacaktır.