GündemGökyüzüne yıldızlarla yazı yazan 'son mahyacı' anlattı! 'Bundan sonra tek isteğim var'

Gökyüzüne yıldızlarla yazı yazan 'son mahyacı' anlattı! 'Bundan sonra tek isteğim var'

09.04.2023 - 08:27 | Son Güncellenme:

Ramazan'ın geldiğini ilan eden, şehirle bütünleşmiş kültürlerinden biri de minareler arasında asılı duran mahyalar. Binlerce kişinin gökyüzünü süsleyen ışıklı cümleleri altında orucunu açtığı mahyaların yapımını Kahraman Yıldız ve ekip arkadaşları üstleniyor. 50 yıldır mesleğini severek icra eden Yıldız’ın ise tek bir isteği var. Çocukluğunun kandillerinden ve bugünün mahyalarından bahseden 'son mahyacı', hikâyesini Milliyet.com.tr'ye anlattı.

Gökyüzüne yıldızlarla yazı yazan son mahyacı anlattı Bundan sonra tek isteğim var

Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Her ramazan ayında Selatin camilerin (Osmanlı sultanlarının yaptırdığı camiler) minarelerine çıkıp halka çeşitli mesajlar verilmesini sağlayan Kahraman Yıldız 50 senedir mahyacılık yapıyor. Büyük bir emekle mesleğini yaşatmak için uğraşan Kahraman Yıldız'ın hikayesin,i İstanbul Eminönü'deki Yeni Cami'de 2023 yılının ikinci mahyası olan 'Hayırda Yarışalım' mahyasını asarken dinledik.

Haberin Devamı

Gökyüzüne yıldızlarla yazı yazan son mahyacı anlattı Bundan sonra tek isteğim var

'ÇOCUKKEN KANDİL DERDİK, MAHYA OLDUĞUNU BİLMİYORDUK'

Kahraman Yıldız 1956 yılında Üsküdar, Zeynep Kamil'de doğdu. Çocukluğunun Üsküdar'da geçtiğini söyleyen Mahya Ustası Kahraman Yıldız, çocukluğunun ramazan akşamlarındaki mahyaları, "Küçük yaşlarda Ramazan akşamları mahallemizde top oynarken ışıklı kandiller yanardı, o zaman onların mahya olduğunu bilmiyorduk. Eve haber verirdik, 'Kandiller yandı, orucumuzu bozalım' derdik. Eski tarihlerde ses sistemi olmadığı için uzakta oturan kişiler ezanı duyamazlardı. Bundan dolayı mahyalardaki ışığı görüp iftar yaparlardı. Kandilin görevi bu aslında" diyerek anlattı.

Mahyayla tanışma hikâyesine ise 15 yaşındayken Vakıflar Baş Müdürlüğü onarım şantiyesinde elektrik atölyesinde işe başlayarak adım attığını söyleyen Yıldız’ın mahyayla tam olarak tanışması ise 1975 senesinde gerçekleşti. Dolmabahçe Camii'nin altındaki mahzende kablolar, duyular, ampuller ve makaralarla ekip şefi Münir ağabeyin elindeki kâğıda bakıp istediği yerlere duyu taktırdığını anlatan Mahya Ustası Yıldız, o günleri şöyle anlattı:

Haberin Devamı

"Sonra onları küme küme bağladık, arabaya yükledik. Sultanahmet Camii'ne geldik. Sultanahmet Camii'nde karşıdan karşıya halatları gerdik. Hep tarife uyarak yapıyoruz, ne yaptığımızı da bilmiyoruz doğrusu. Halatları gerdik. Yapmış olduğumuz iplerdeki kabloları birer birer astık. Akşam geldim, baktım 'Fethin kutlu olsun' yazıyordu. O gün 29 Mayıs 1975'ti. Ne mutlu ki biz de o gün minareye çıktık. Mahya astık. Bir ucundan ben tuttuğum için mutluyum."

Gökyüzüne yıldızlarla yazı yazan son mahyacı anlattı Bundan sonra tek isteğim var

‘MESLEĞİ HACI BABA’DAN ÖĞRENDİM’

Böylece çocukken görmüş olduğu mahyalarla haşır neşir olduğunu söyleyen Kahraman Yıldız, çıraklığını yapacağı ve mesleği öğreneceği Hacı Ali Ceyhan’la tanışmasını ise kendisi için dönüm noktası olarak tanımlıyor. Vakıflar Baş Müdürlüğü'nde elektrik işleri yaparken bir gün kendisini çağırdıklarını ve "Seni Hacı Ali Ceyhan'ın yanına, Sultanahmet Camii'ne göndereceğiz. Kendisi mahya ustasıdır, ondan meslek öğrenmen gerekiyor" denildikten sonra ustasıyla yolculuğunun başladığını söyleyen Yıldız, "Oraya gittim. Hacı Baba'yla tanıştım. 'Hacı Baba' diyoruz, ismi Hacı Ali Ceyhan. Hacı Baba Osmanlı'nın son iki padişah döneminde yağ kandilleriyle mahyacılık yapmış. Cumhuriyetten sonra da İstanbul'a elektriğin gelmesiyle elektrikli mahyaya geçişte öncülük etmiş birisidir. Çok hassas bir ustamızdı. Bastonla işaret ederdi, minareye çıkmazdı. Hep tarif üzerine çalıştık. 'Şunu şöyle yapalım, bunu böyle yapalım' diye izah ederdi. Çok ince ayarları severdi. 'Duyuyu biraz aşağı, yukarı kaldırın. Estetiği bozmayın' derdi" dedi. 

Haberin Devamı

Hacı Ali Ceyhan'dan mesleği öğrendikten sonra mahya ekibi kurduklarını ve hem elektrik hem mahya işlerini yürüttüklerini söyleyen Kahraman Yıldız, 42 yıl çalıştıktan sonra emekli olsa da 10 gün sonra mahya işlerini yapan başka kimse olmadığı için kuruma geri döndü.

'TÜRKLER GÖKYÜZÜNE YILDIZLARLA YAZI YAZMIŞLAR'

450 senelik Osmanlı sanatı olan mahya geleneğinin devam etmesi için hâlâ canla başla uğraşan Kahraman Yıldız'ın ise tek bir isteği var: Camilerin mahyasız kalmaması. Mahyanın ilk doğum yerinin Sultanahmet Camii olduğunu söyleyen Yıldız, mahyanın köklü tarihini ise şu sözlerle ifade etti:

"Hattat Hafız Ahmet Kefevi, Sultan Ahmet'e mahya fikrini sunmuş. Padişahın beğenisinden sonra da iki minare arasında kandillerle yazılar asmışlar. Bu beğeni kazanmış ve padişah '15 günü yazı 15 günü resim olarak selatin camilerde mahya asılsın' diye emir vermiş. Her camiinin ayrı ayrı mahyacıları varmış. O günkü şartlarda televizyonun, gazetenin, sinemanın olmadığı dönemlerde bir tek görsel yayın olarak mahyalar varmış. Halkımız geceleri camii camii gezerek mahyaları izlerlermiş, bu yazılan ayetlerden keyif alırlarmış. Bir de İstanbul kapkaranlık, hiçbir yerde ışık yok. Hatta o zamanki tarihlerde Avrupalı bir gezgin İstanbul'da gece karanlıkta mahyaları görünce 'Türkler medeniyeti çoktan yakalamışlar, gökyüzüne yıldızlarla yazı yazmışlar' diye bir beyanatta bulunmuş. Kültürümüz çok eskiye dayanıyor. Mahyasız Ramazan olmuyor. Bizler de bunu bırakmak istemedik, hâlâ devam ediyoruz. Edebildiğimiz kadar da edeceğiz. İnşallah meslek ölmez, bitmez."

Gökyüzüne yıldızlarla yazı yazan son mahyacı anlattı Bundan sonra tek isteğim var

'BU BİR SEVDA İŞİ, BÜTÜN DÜNYA GÖRÜYOR'

Yalnızca Türkiye'den değil, yurt dışından da teklifler aldığını ekleyen Kahraman Yıldız her camiye yetişemediklerini, diğer camilerde dijital mahya kullanıldığını da ekledi. Mesleğe ilk başladığı yıllarda işin kendisine de zor geldiğini, tozun içerisinde minareye çıkarak çalışmanın ve olumsuz hava koşullarının da işini zorlaştırdığını söyleyen Mahya Ustası Yıldız, "Allahtan yükseklik korkum yoktu. Bir süre sonra alıştım. Alıştım ki sonra ihale bizim üstümüze kaldı, hâlâ da 50 seneden beri devam etmeye çalışıyoruz. Ancak bu sevda işi, gökyüzüne yazı yazmak güzel bir olay. Bir de herkesin çıkamadığı bir yer. Orada yazdığınız yazıları basın sayesinde de bütün dünya görüyor. Bir de burada yaşayan vatandaşlarımız kandiller altında, ışıklar altında verilen mesajı okuyup düşüncelere dalabiliyorlar. Mesela bu seneki tema 'Ramazan ve Dayanışma" diye konuştu.

Haberin Devamı

'AYET VE HADİS YAZIYORUZ, BİR MÜJDE VARDIR MUHTEMELEN'

İşinin bir sevda işi olduğuna ve herkese nasip olmayacağına da dikkat çeken Yıldız, İstanbul'u camilerin minarelerinden olduğu gibi görmenin de mesleğin keyifli ve güzel tarafı olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Ayet yazıyorsunuz, dua yazıyorsunuz, hadis yazıyorsunuz. Bir de minarelerin üstünde çalışıyorsunuz. Bu işi yapanlara bir müjde vardır muhtemelen.  Minareyi aydınlatmak güzel bir olay. Mahya yapmak apayrı bir olay."

İnsanların mesleğine olan ilgisinden hoşlandığını ve mesleğinin 'zamanının gazetesi' olduğunu söyleyen Yıldız, "Güncel olayları verebiliyoruz, mahyalarda mesajlar verebiliyoruz. Zamanında Hacı Baba’ya da 'son mahyacı' diyorlardı ama olmadı. Güzel bir meslek, inşallah gelenler olur da bu mesleği yürütebilirler" diyerek sözlerini noktaladı.