27.12.2016 - 19:28 | Son Güncellenme:
AA
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki 8. duruşmaya, sanıklardan Seyfi Oktay, Kudbedin Kaya, Hüseyin Yıldırım, Ali Hadi Emre, Sefa Altıoğlu ve Tülay Bekar katıldı. Diğer sanıkları da avukatları temsil etti.
Duruşmada, dava dosyasının Ergenekon ana dava dosyasıyla birleştirilme önerisiyle İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği ve bu mahkemenin de yetkisizlik kararı vererek ana davayı Ankara'ya gönderdiği belirtilerek, bu nedenle birleştirme hususunda muvafakat edilmeyip dosyanın iade edildiği tutanağa geçirildi.
Birleşme kararından vazgeçildi
Söz alan sanık ve sanık avukatları, davanın Ergenekon ana davasıyla birleştirilmesi kararından dönülmesini ve bu davaya ilişkin karar verilmesini talep etti.
Taleplere ilişkin görüşü sorulan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Bilgin Uysal, bu dava dosyası ile Ergenekon dava dosyasının birleştirilmesi hususuna ilişkin ara karardan, yargılamanın daha fazla sürüncemede kalmaması için vazgeçilmesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti de, her iki yargılamanın birlikte görülmesinin, adil yargılama ilkesinin ihlali sonucunu doğuracak uzun yargılama sürecini beraberinde getireceğine dikkati çekerek, davanın mevcut halinde delillerin toplandığı ve karar verilebileceği kanaatine varıldığını bildirdi. Heyet, birleştirmeye yönelik muvafakat aranması yönündeki ara karardan vazgeçilmesini kararlaştırdı.
Esas hakkında da görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Uysal, her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve mahkumiyete yeterli delil elde edilemediği gerekçeleriyle tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesini talep etti.
"Adalet geç de olsa tecelli edecek"
Karar verileceği belirtilerek mütalaaya karşı son sözü sorulan sanıklardan Seyfi Oktay, "Ben bu ülkede halen hakimlerin bulunduğuna inanıyorum ve adaletin geç de olsa tecelli edeceğine inanıyorum. Beraatime karar verilsin." dedi.
Sanıklardan avukat Tülay Bekar da, "1 Haziran 2010 tarihinde başlatılan bu soruşturmanın esas amacı 2010 yılında yapılacak olan referandum ve devamındaki cemaat yargı yapılanmasına yöneliktir. Bu olaydan en çok mağdur olan benim. Zira suçlamaların dışında bel altı saldırılara da uğradım. İddia makamının esas hakkındaki mütalaasını sevinçle karşılıyorum. Ayrıntılı ve hukuki bir mütalaadır. Beraatime karar verilsin." diye konuştu.
Son sözü sorulan sanıklardan Hüseyin Yıldırım da, "Men yoluma düz giderem hakimle işim olmaz, yemeği az yiyerem hekimle işim olmaz" sözünü hatırlatarak, hayatında hep bunu uyguladığını, sporcu olduğunu ve suçla bir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Yıldırım da, beraatini talep etti.
Beyanları sorulan diğer sanıklar ve avukatları da beraat kararı verilmesini istedi.
Mahkemenin kararı
Davaya ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Mehmet Seyfi Oktay'a yüklenen, "kamu görevlisinin kişisel verileri kaydetmesi" suçunun, Adalet Bakanlığı dönemindeki fiillere ilişkin olduğunu ve bu suçun suç tarihinde yürürlükte bulunan eski Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) düzenlendiğinin anlaşıldığını kaydederek, yeni TCK ve Kabahatler Kanunu'nun lehe olan ilgili maddelerine göre, yüklenen suçun suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanığın beraatini kararlaştırdı.
Heyet, "silahlı terör örgütüne üye olma, yargı görevini yapanı etkileme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlarından da Oktay'ın bu suçları işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraat hükmü kurdu.
Tazminat hakkı hatırlatması
Diğer sanıklar Erkan Bülent Haberal, Ali Hadi Emre, Hüseyin Yıldırım, Mehmet Cengiz, Sefa Altıoğlu, Tülay Bekar, Kudbedin Kaya, Ali Haberal, Canfer Balçık ve Şehriban Nihan Atasagun'un da, "silahlı terör örgütü üyesi olmak, yargı görevini yapanı etkileme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlarından, suçun sabit olmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine karar veren heyet, soruşturma sırasında gözaltına alınan veya tutuklanan, aralarında Mehmet Seyfi Oktay'ın da bulunduğu 8 sanığa, sonuçta beraat ettikleri için tazminat hakları olduklarının bildirilmesini de karara bağladı.
Heyet ayrıca, sanıklara, özel avukatla temsil edildikleri ve sonuçta beraat ettikleri için, 3 bin 600'er lira avukatlık ücretinin hazineden alınarak verilmesini de kararlaştırdı.
Ceza istemleri
Kapatılmasına karar verilen dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Mehmet Seyfi Oktay'ın "silahlı örgüte üye olmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" suçlarından 10 yıl 9 aydan 26 yıl 6 aya, diğer sanıklar Tülay Bekar, Ali Hadi Emre, Mehmet Cengiz, Kudbedin Kaya, Canfer Balçık ve Hüseyin Yıldırım'ın da "silahlı örgüte üye olmak, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" suçlarından 10 yıldan 22'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.
İddianamede, Sefa Altıoğlu, Şehriban Nihan Atasagun, Ali Haberal, Erkan Bülent Haberal'ın ise, ''Ergenekon silahlı terör örgütü'nün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri" gerekçesiyle 10 ile 22'şer yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istenmişti.