14.09.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Seyfettin Ersöz - Ankara
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) “Esad’ın kalesi” olarak tanımlanan Lazkiye’den, 53 kişinin ölümüyle sonuçlanan Reyhanlı Katliamı’nın planlayıcısı Yusuf Nazik’i, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının da desteğiyle Türkiye’ye getirdi. MİT’in son dönemde dış operasyonlara verdiği önemle, başta FETÖ ve PKK/PYD’nin firari teröristleri ya kaynağında yok edildi ya da Türkiye’ye getirildi.
MİT’in göstermiş olduğu dış operasyonlar başarısının altında MİT ile ilgili yapılan yasal düzenlemeler yatıyor. 2014’ten önce, MİT’in dış ülkelerdeki yetkisi istihbari bilgiler elde etmek, bu bilgileri analiz etmek ve gerekli kurumlara bu bilgileri iletmekle sınırlıydı. 2014’te, “2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu”nda kritik bir düzenleme yapıldı. Yapılan düzenlemeyle, MİT’in görevleri arasına, dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda, yurt dışında operasyon gerçekleştirme yetkisi verildi.
MİT, hem 15 Temmuz Darbe Girişimi hem de bu yetkisine dayanarak, yurt dışında terör örgütleri yöneticilerine ilişkin çok sayıda operasyona imza attı. 2014’ten sonra yapılan değişiklik, Nazik’in arasında bulunduğu birçok teröristin yakalanmasına ve Türkiye’ye getirilmesine imkan sağladı.
‘Kaynağında mücadele’
Geçen yıl çıkarılan 694 sayılı KHK ile MİT, Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı ve istihbaratın tek elden değerlendirilmesi için oluşturulan Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu’na (MİKK) cumhurbaşkanının başkanlık etmesi kararlaştırıldı.
24 Haziran seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesiyle birlikte MİT’in, doğrudan doğruya cumhurbaşkanına bağlanması, nokta operasyonları da hızlandırdı. Son zamanlarda TSK ile MİT’in sınır ötesinde ortaklaşa yürüttüğü operasyonlarda da, “terörle kaynağında mücadele” konseptinin sağlanması bu operasyonlara büyük katkı verdi.
‘Meyvelerini veriyor’
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Milliyet’e yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Çözüm sürecinin sonlanmasının ardından, terörle kaynağında mücadele edilmeye dayalı bir konsept geliştirildi. Bu konseptin en önemli ayaklarından birisi de terör örgütlerinin lider kadrolarına yönelik nokta operasyonlar oluşturdu. Gerekirse Türkiye’ye alıp getirme ya da kaynağında imha etmeye dayalı bir konsept. Sincar operasyonunda gördüğümüz üzere, insansız hava araçlarının, Türkiye’nin istihbarat toplama kapasitesinin, teknolojik istihbarat toplama kapasitesinin giderek artmış olması, Türkiye’nin bu alanda elini güçlendirdiğini gösterdi. Lider kadroya dönük bir tasfiye hareketine girişilmesi yavaş yavaş meyvelerini veriyor.”
Yurt dışında da rahat yok
- 29 Mart 2018: MİT’in Kosova istihbaratıyla etkin iş birliği içinde gerçekleştirdiği operasyonla TFETÖ/PDY’nin altı üst düzey mensubu yakalandı.
- 10 Nisan 2018: FETÖ’nün Gabon yapılanması içindeki Osman Özpınar, İbrahim Akbaş ve Adnan Demirönal da MİT’in operasyonuyla ele geçirildi.
- 12 Temmuz 2018: MİT, FETÖ’nün “Azerbaycan kasası” İsa Özdemir Azerbaycan’da, FETÖ’ye bağlı iş adamlarının imamlığını yaptığı belirlenen Salih Zeki Yiğit de Ukrayna’da yakalandı.
- 15 Ağustos 2018: TSK ve MİT’in Sincar’da düzenlediği operasyonda PKK’nın Sincar sorumlusu İsmail Özden etkisiz hale getirildi.