GündemDileğim, kardeş iki milletin harp etmemesi

Dileğim, kardeş iki milletin harp etmemesi

22.01.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

1949 yılında darbeyle başa geçen Suriye’nin eski Devlet Başkanı Edip Çiçekli’nin, Osmanlı İle ilgili itirafları ortaya çıktı. Çiçekli bir ziyarette, ‘Allah’tan iki şey temenni etmekteyim. Biri harp çıkmaması, diğeri de kardeş iki millet olan Suriye ve Türkiye’nin yekdiğeri ile harp etmemesidir’ demiş

Dileğim, kardeş iki milletin  harp etmemesi

Türkiye’nin Şam Elçiliği’nden Dışişleri Bakanlığı’na kurye ile gönderilen 15 Kasım 1951 tarihli gizli belge ilk kez gün yüzüne çıktı. Darbe ile yönetimi ele geçiren dönemin Suriye Devlet Başkanı Edip Çiçekli, Türk Ataşemiliter Yardımcısı Binbaşı Necati Ogan’ı ziyaretinde, hiçbir kin ve düşmanlık olmamasına karşın Osmanlılara karşı İngilizler’in yanında silaha sarıldıklarını itiraf ederken, “Allah’tan iki şey temenni etmekteyim. Biri bir harp çıkmaması, diğeri de bir harp çıksa bile kardeş iki millet olan Suriye ve Türkiye’nin yekdiğeri ile harp etmemesidir” diyor.
Gizli tutanaklar
Suriye’de Aralık 1949’da düzenlediği darbe ile başa geçen ve 1954’e kadar bu ülkeyi yöneten Suriye eski Genelkurmay Başkanı Edip Çiçekli’nin Türkiye’ye yönelik bilinmeyen itirafları ilk kez araştırmacı-yazar Atilla Oral tarafından gün yüzüne çıkartıldı. 1909 yılında Hama’da dünyaya gelen Kürt kökenli Çiçekli’nin 15 Kasım 1951’de Türkiye Şam Ateşemiliter Yardımcısı Binbaşı Necati Ogan ile yapılan özel görüşmesine ait 2395-1181 No’lu gizli tutanaklarda Ortadoğu’daki gelişmelere yönelik yorumları da yer aldı. Parti milletvekili Samet Ağaoğlu’nun ölümünden sonra araştırmacı-yazar Atilla Oral tarafından bir müzayedede satın alınan belgelerde, Suriye eski Devlet Başkanı Edip Çiçekli’nin Türkiye’ye yönelik ilginç itirafları dikkat çekiyor. Türkiye’nin Şam’daki Ataşemiliter Yardımcısı Binbaşı Necati Ogan, Devlet Başkanı Çiçekli’nin “İngilizlerle beraber Osmanlılara karşı silaha sarıldığımız zaman, onlara hiç kinimiz ve düşmanlığımız yoktu” ifadelerini kayıt altına alarak Türkiye’nin Şam Elçiliği’ne gönderirken, Şam Elçiliği de “Mahrem ve Zata mahsus” ibareli belgeleri kurye aracılığı ile Ankara’daki Dışişleri Bakanlığı’na yolluyor. Edip Çiçekli, Şam’daki Türk Ataşemiliter Yardımcısı Binbaşı Necati Ogan ile yaptığı ve tutanak altın alınan görüşmesinde şu itirafları dile getiriyor:
‘Hiç kinimiz yoktu’
“İngilizlerle beraber Osmanlılara karşı silaha sarıldığımız zaman, onlara hiç kinimiz ve düşmanlığımız yoktu. İstiklalimizi kazanmak için Halife’ye karşı mücadele etmekte idik. Bidayette bize istiklâl vadeden İngilizler bilindiği gibi sonunda bütün Arap memleketlerini birer müstemleke halinde idare ettiler ve sözlerinde durmadılar. Bize Ortadoğu’nun birlikte müdafaası teklifini yapanlar, bir müddet evvel Arap Yarımadası’nda hiç yoktan bir Yahudi hükümeti kurmuşlar ve bugün de onu takviyeden vazgeçmemişlerdir. Allah’tan iki şey temenni etmekteyim. Biri bir harp çıkmaması, diğeri de çıksa bile kardeş iki millet olan Suriye ve Türkiye’nin yekdiğeri ile harp etmemesidir.”

Dileğim, kardeş iki milletin  harp etmemesi


‘İngiliz gider, Rus gelir’

Çiçekli 15 Kasım 1951’de Türk subayı Ogan ile yaptığı görüşmede şu görüşleri dile getiriyor:
“(...)Biliyoruz ki Amerika veya İngiltere isterse bizi istilâ edebilir. Fakat Suriye nereden gelir ise gelsin bir tecavüz ve istilâya bütün gücü ve kuvveti ile karşı koymaya ve bugün kazandığı istiklâl ve milli hakimiyetini muhafazaya azmetmiş bulunmaktadır. Topraklarımızdan geçen kuvvetler, birinci hatta bulunduracakları kadar bir kuvveti gerilerinin korunmasına tahsis etmek mecburiyetinde bırakılacaklardır. Şimdiden batılılar yanında yer almak, vaktinden evvel doğuluların düşmanlığını celp edecektir. Bu, ileride çıkacak bir harpte memleketin harabiyetini mucip olacaktır.
Bu sözümden katiyen doğuluları (Rusları) tercih ettiğim manası çıkarılmamalıdır. Onlarla işbirliği ve ittifakın, diğer devletlere neye mal olduğunu ve bu devletlerin bugünkü durumlarını gayet iyi bilmekteyiz. Tabii bu sözlerim ve düşüncelerim, diğer Arap devletleri içinde müstakil ve istiklâline sahip Suriye içindir. Diğerleri hakkında bir şey diyemem. Yalnız mesela Irak’ın durumunu alırsak, onun için mesele başka türlüdür: Zaten İngiliz müstemlekesi halinde bulunduğuna göre İngiliz gider, yerine Rus gelir, aradaki değişiklik pek büyük olmayacaktır.”