29.09.2023 - 17:12 | Son Güncellenme:
Kadir GÜNEŞ- Ahmet ATMACA/DHA
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremin vurduğu Gaziantep'te Batıkent Mahallesi'nde bulunan 11 katlı Emre Apartmanı da yıkıldı. Enkaz altında 49 kişi hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralandı. Apartmanın yıkılmasına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 2 kişi tutuklanırken, bu kişiler hakkında 22 yıl 6'şar ay hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
Binanın altındaki özel bankanın şubesinde bulunan para ve ziynet eşyaları bulunup, taşındı. Ancak bankada 17 yıldır özel kasası bulunan 3 çocuk annesi Pınar Karayılan, 10 milyon TL değerindeki ziynet eşyasını tuttuğu kasaya ulaşamadı. Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen 34 numaralı kasadaki ziynet eşyalarını seri numaraları ve fotoğrafları ile birlikte belgeleyerek bankaya müracaat etmesine rağmen herhangi bir sonuç alamayan Pınar Karayılan, avukatı aracılğıyla savcılığa suç duyurusunda bulunarak, dava açtı.
'BUHAR OLUP UÇTU SANKİ'
Eşi iş insanı olan Pınar Karayılan, kasasında 9 set, altın kemer, eşinin 50 bin dolar değerindeki altın saati, 60 tam altın, 12 bilezik ve pırlanta setinin bulunduğunu ve maddi değerinin 10 milyon TL civarında olduğunu ifade etti. Mahkeme yolu ile hakkını arayacağını belirten Karayılan, "'Benim yıkılan Emre Apartmanı'nın altındaki bankada 17 yıldan bu yana kiralık kasam vardı. Bu kasada düğündeki takılarım ve sonra aldığımız ziynet eşyalarımı muhafaza ediyordum. Çocuklarıma biriktirdiğim annem ve erkek kardeşimden de emanet aldığım altınları da burada muhafaza ediyordum. 6 Şubat depreminde burası zaten yıkıldı. Yıkıldıktan sonra buraya geldik. 2'nci gün bankanın enkazına ulaşılmıştı. Burada olağanüstü bir güvenlik önlemi de vardı. Buraya kimseyi yaklaştırmadılar. En son banka müdürlerinden birisine ulaştık ve bize hiçbir kaybımızın olmayacağını söyledi. 3 ay boyunca biz kasadaki ziynet eşyalarımızın hangi şubede olduğunu bile bilemedik. 3 ay sonra bankadan aradılar ve bazı kasalarda hasar olduğunu söylediler. Bu sürede bizden kasamızda neler olduğuna ilişkin detaylı bilgiler istediler. Hangi ziynet hangi kutuda, kaç gramdı şeklinde detaylı bilgiler istediler. Ben kasada sakladığım ziynet eşyalarının seri numaraları ve sertifikaları ile fotoğraflarını ilettim. Bunların değeri 10 milyon TL civarında. Fakat bize kasamızın bulunduğunu ancak içerisinde ziynet eşyasına ulaşılamadığı söylendi. Buharlaşıp uçacak hali yok, bunlar nerede merak ediyorum. Bir parçası bile çıkmadı, buharlaşıp uçtu sanki. O kasayı korumak bankanın sorumluluğundaydı. Biz savcılığa suç duyurusunda bulunup avukatımız aracılığı ile dava açtık" diye konuştu.
'BU KONUDA YARGITAY'IN KARARLARI NET'
Pınar Karayılan'ın avukatı Mehmet Özcan ise konuyla ilgili savcılık ve BDDK'ya şikayette bulunduklarını belirterek, yaklaşık değeri 10 milyon TL olan altınların iadesi için dava açtıklarını söyledi. Mehmet Özcan, Yargıtay'ın bu konularda çok açık emsal kararlarının olduğunu ifade ederek, 1999 yılındaki depremlerde bunun örneklerinin olduğunu dile getirdi. Özcan, şöyle konuştu:
"Müvekkilim, bankanın kendilerini en az 3-4 defa aradığını ve altınlarının kasada bulunmadığını yine altınlarını iade etmeyeceklerini kendilerine bildirmişler. Konuyla ilgili öncelikle Cumhuriyet savcılığına şikayetimiz oldu. Yine Bankalar Birliği'ne ve BDDK' ya şikayette bulunduk. Aynı zamanda yaklaşık değeri 10 milyon TL olan altınların iadesi için dava açtık. Yargıtay bu konularda çok açık ve net. Bir kişi meydana gelen hasarda kasanın ücretlerini eksiksiz olarak ödüyorsa ve kasanın sahibi iddia ettiği altınları içinde bulundurmaya muktedirse, mutlaka bunun ödetilmesini sağlamaktadır. 1999 depreminde de bunun örneklerini gördük. Yargıtay yine o deprem zamanında da bu şartları sağlayan hak sahiplerinin kaybolan altınlarını ödetmiştir. Pınar Hanımın eşi de sanayici olup, yaklaşık olarak 20 yıldan bu yana birikimlerinin tamamı o kasadadır. Davanın avukatı olarak bankaya iki defa ihtarname gönderdim, mail gönderdim. Hiçbir şekilde dönüş sağlanmadı. Biz tüm davalarımızı açtık. Bankada yaklaşık 149 mudi var. 149 kasa içinden 34 numaralı kasa haricinde hepsi sahiplerine teslim edildi. Sadece müvekkilimin 34 numaralı kasası verilmedi. Banka müvekkilimize ibraname imzalatmak istemiştir. Bu şu anlama geliyor; biz sizin altınlarınızı iade etmiyoruz. Haksız ve hukuksuz şekilde ibranameyi imzalayacaksınız diye. O ibranameyi müvekkilim imzalamadı. Adalete olan inancımız gereği o tazminatı alacağımıza da eminiz."