GündemDarbe haberini Demirel verdi

Darbe haberini Demirel verdi

17.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

17 Mart 1995’te Azerbaycan’da Devlet Başkanı Haydar Aliyev’e karşı özel birlik tarafından düzenlenen darbe girişimi bastırıldı. Aliyev’e darbeyi haber veren isim ise dönemin Cumhurbaşkanı Demirel idi...

Darbe haberini Demirel verdi

Birinci Dünya Savaşı’nın karmaşası ve acılı günleri içinde 1918’de Azerbaycan Milli Şûrası, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti. İlk Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade idi. Bakü işgal altında olduğu için ilk başkent Gence oldu. Bakü, 15 Eylül 1918’de Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu tarafından kurtarılacaktı. Bu Çanakkale ve Kutül Amare’den sonra Birinci Dünya Savaşı içinde Osmanlı ordularının kazandığı sayılı zaferlerden biriydi. Ancak Bakü, 1920’de Sovyet işgali altına girecekti. Azerbaycan, işgal altındaki yılların ardından 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan edecek ve ilk tanıyan devlet de Türkiye olacaktı.

Haberin Devamı

Bakü’den gönderilen kripto

Ancak genç Azerbaycan devleti, bağımsızlığının bu ilk yıllarında bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalacaktı. Azerbaycan’da 13 - 17 Mart 1995 tarihlerinde yaşanan darbe girişiminde, 45 kişi öldü. Dönemin Devlet Başkanı Haydar Aliyev’e darbeyi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel haber verdi. Gazeteci Hulusi Turgut’un Demirel’le yaptığı görüşmeye dayanarak yazdığı darbe notlarına göre, Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği’nden Ankara’ya ulaşan kriptoda ülkenin bir darbenin eşiğinde olduğu, oluşturulan bir cuntanın Aliyev’i devirerek yönetimi bir konseye bırakacağı belirtiliyordu. Demirel, tüm bu bilgileri telefonla Aliyev’e ulaştırdı. Yerine Elçibey’i getirme planları yapılan Aliyev, Demirel’in uyarısı üzerine hemen önlem alarak isyanı bastırdı.

Haberin Devamı

Darbeci komutan öldürüldü

Darbenin arkasındaki isimlerden OMON Birlikleri’nin komutanı Ruşen Cevadov öldürüldü. Ancak darbeyle ilgili tek isim Cevadov değildi. Türkiye’nin derin bağları olduğu Azerbaycan’a bazı Türklerin ve dönemin Türk Cumhuriyetlerinden Sorumlu “Komando Ayvaz” lakaplı Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in adı da karışmıştı. Olaylar sırasında gözaltına alınan Doç. Dr. Ferman Demirkol, yetkililerin araya girmesi üzerine gönderilen bir uçakla Türkiye’ye getirildi. Aliyev, 2001 yılında Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında, Meclis’te milletvekillerine seslenirken kendisine yönelik darbe girişimine katılan Ferman Demirkol’un adını anarken, olaya karışanlar hakkında bir işlem yapılmamasından duyduğu üzüntüyü de dile getirdi. Aliyev’in konuşmasını “suç duyurusu” diye değerlendiren dönemin DSP lideri Bülent Ecevit, savcıların harekete geçmesini istemişti. Ancak bu darbe girişiminin derin yönlerinin üstüne bir şal örtülecekti.

Dünya Milliyet’ten öğrendi

Darbe haberini Demirel verdi

Azerbaycan’daki darbe girişiminin üzerindeki sis perdesini aralayan bilgiler, Milliyet’in 19.02.1998 tarihli manşetiyle kamuoyuna yansıdı. O dönemde Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın kamuoyuna dolaylı olarak açıklanan Susurluk Raporu’ndan bazı sayfalar gizlenmişti. Milliyet’te Aydın Hasan imzasını taşıyan manşet haber, bu gizlenen sayfalara dayanıyordu. Haberde, “Milliyet, Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nun gizlenen sayfalarını ele geçirdi. Raporun 68, 69, 70 ve 71 sayfalarında, Azerbaycan’daki darbe girişimine yer veriliyor” ifadeleri yer alıyordu.

Haberin Devamı

Rapordan çıkan sayfa

Susurluk Raporu’nda “Azerbaycan’da Darbe” başlığı altında özetle şu ifadelere yer verilmişti: “Öte taraftan Azerbaycan’a uzanmak için de fırsat doğmuş, bu ülkedeki kargaşaya rağmen petrol kaynakları pek çok kişiyi, siyasiler başta olmak üzere tahrik etmiştir. MİT’in Azerbaycan’daki darbe girişimi başlıklı notu uzun olduğu için Ek 8’de sunulmuştur. Bu notun tetkikinden görüleceği üzere ve özetle darbe Azerbaycan’ın karışıklığından kaynaklanmış, Ayvaz Gökdemir’in zımni desteği sağlanarak Acar Okan, Kamil Yüceoral’ın Türkiye’den katkısıyla Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov, eski Başbakan Suret Hüseyinov ve OMON birlikleri kumandanı Ruşen Cevadov ve Elçibey’in iştirakiyle yapılacak ihtilal, Azerbaycan’daki Türk görevlilerinden MİT Bakü Temsilcisi Ertuğrul Güven’in TİKA görevlisi Ferman Demirkol’un ve Din Hizmetleri Müşaviri Abdülkadir Sezgin’in ihmali, kusuru veya tertibi ile oluşmuştur. MİT ise 10 Mart 1995’te gelişmeleri haber almış, Sayın Cumhurbaşkanı vasıtasıyla Haydar Aliyev’i ikaz etmiştir.

Haberin Devamı

Darbe haberini Demirel verdi

Elçibey’le liste oluşturdu

Ferman Demirkol’un kime bağlı olduğu sualimize cevaben Sayın Müsteşar, adı geçenin MİT elemanı olduğunu teyit etmiştir.

Sayın Başbakan’a tarafımızdan açıklama yapılmış ve kısaca; hazırlanan darbede Türk tarafının da yer aldığını, Cevadov ve taraftarlarının Türkiye’den destek gördüğünü, MİT’in yanısıra Emniyet’in de devrede olduğunu, Özel Harekat mensuplarının Azerbaycan’ın muhtelif bölgelerinde gruplara eğitim verdiğini, patlayıcı ve silah taşıdıklarını, Ferman Demirkol’un muhtelif toplantılarda Rus Büyükelçisi ile tartıştığını, Bakü’den yola çıkıp Elçibey’le görüşmeye gittiğini, yoldaki güvenlik tedbirlerinin sıklığını rapor ettiğini, ancak kendisinin engellenmemesini dikkate alacak basireti gösteremediğini, Elçibey’le yeni yönetimde görev alacak kişileri tartışıp bir liste oluşturduğunu, kendisinin de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağını, kendilerine göre her şeyi belirlediklerini, fakat darbe tarihi yaklaştığında vaziyetin vehametini farkettiklerini ve Cumhurbaşkanımızı devreye sokup, sözde Aliyev’i ikaz edip işin içinden sıyrılmaya çalıştıklarını, gerçekte ise Aliyev’in her şeyin farkında olduğunu, Cevadov’un çok yakınındakilerin KGB’nin eski mensupları ve Aliyev’in adamı olduğu, olayların Aliyev’in izni ve bilgisi ile kendi lehine olacak şekilde yönlendirilmiş bulunduğunu, MİT ve Türkiye açısından acı bir komedi biçiminde cereyan ettiğini açıklamamız üzerine Sönmez Köksal, sadece komedi ifadesine itirazda bulunmuştu.

Haberin Devamı

‘Demirkol ortada kaldı’

Olaylar sonrasında Ferman Demirkol’un ortada kaldığını, Türk Büyükelçisi’nin ‘Bu tip işlere girmesini kim söyledi? Ne hali varsa görsün’ diyerek Büyükelçiliğe almadığını, Din Hizmetleri Müşaviri Abdülkadir Sezgin’in kendisini evinde sakladığını, Aliyev yönetiminin Demirkol’u sorgulayıp serbest bırakmak için ısrarla istediğini, ancak Ankara’dan gelen talimatla buna izin verilmediğini, sonunda Başbakanlık Müsteşarı Ali Naci Tuncer’in MİT’ten bir daire başkanı ile ve özel bir uçakla Bakü’ye gönderildiğini, bu iki yetkilinin Aliyev’e altı saat adeta yalvararak kendisini ikna ettiklerini ve Ferman Demirkol’u Türkiye’ye getirdiklerini, sözde işadamı Kenan Gürel’in ise feda edilip mahkum olduğunu da Sayın Başbakan’a aynı toplantıda anlatmak fırsatı olmuştur. Açıkça ortaya çıkmıştır ki; Türkiye dost bir ülkede ihtilal yapmaya teşebbüs etmiştir. MİT, resmi temsilcisi Ertuğrul Güven’in büyükelçimizle birlikte Aliyev’e, Cevadov’a iltifat etmesi, kuşkularının giderilmesi gerektiği yönünde telkinde bulununca kendisine sert bir tepki göstermiştir. `Karargaha bilgi vermeden ve onayını almadan’ cümlesi tepkinin gerekçesini açıklamaktadır. Oysa Bakü’deki politikayı Dışişleri ve Büyükelçi yürütmektedir. MİT’in bu doğrultunun dışına çıktığı bellidir.

Susurluk’la ilgili bu çalışmamızın her safhasında kişilerin dahil olduğu çemberlerdeki irtibat açıkça ortaya çıkmış olmasına rağmen, teşkilatlararası uyumsuzluk o nispette belirgindir. Sadece Azerbaycan olayında MİT ve Emniyet aynı noktadadır. Bu da ancak hükümet yetkililerinin baskısı, isteği, talimatı veya onayı ile mümkün olabilecektir. Harcanan para, emek ve zaman da değerlendirilmelidir.”