Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Günümüzde birçok kişi daha pratik ve uygun fiyatlı olmasından ötürü alışverişlerini internet üzerinden yapmayı tercih ediyor. Fakat internet alışverişlerinde dolandırıcıların tuzağına düşmemek için çok dikkatli olmak gerekiyor. Özellikle güvenmediğiniz ya da adı pek duyulmamış dijital mecralardan alışveriş yapmak önemli sıkıntılar doğurabilir. Dolandırıcı kurbanı olan kişilerden biri olan 32 yaşındaki Aylin Çelik, bu mağdurlardan yalnızca biri.
'KENDİ İSTEĞİMLE DOLANDIRILMIŞ GİBİYDİM'
İstanbul'da yaşayan ve özel bir firmanın muhasebe departmanında çalışan Aylin Çelik, bir akşam eve döndükten sonra bilgisayarını açtı ve uzun bir zamandır satın almak istediği çantayı daha uygun nasıl alabileceğini araştırmaya başladı. Baktığı internet sitelerinin hepsinde gösterilen fiyat birbirine çok yakındı ve bu meblağ onun onun bütçesine göre bir hayli yüksekti. Tam da bu esnada gözüne daha önce pek aşina olmadığı bir internet sitesi takıldı. Söz konusu internet sitesi, satın almak istediği çantanın Türkiye'deki dağıtıcı firması gibi duruyordu, üstelik ekranda gördüğü fiyat oldukça uygundu. Yaşadığı heyecandan ötürü dikkat etmesi gereken bazı önemli güvenlik ipuçlarını gözden kaçıran Çelik, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Aslında böyle konularda çok dikkatli bir insanım ama dolandırıldığımı anlamadım. 'Benim başıma asla gelmez' diye düşünüyordum üstelik. Sitenin adres çubuğundaki ismine, yazım hatalarına, güvenilir olup olmamasına her zaman bakarım. Ancak o akşam ne olduysa gördüğüm şeyleri bile dikkate almadım. Sanki bilerek, kendi isteğimle dolandırılmış gibi oldum. Sitenin adres çubuğunda olmaması gereken bir sürü harf, rakam, farklı dillerde yazılar vardı ve oldukça çok amatördü. Sanki bir tercüme programıyla Türkçeye aktarılmıştı. Site, yazım hataları ve düşük cümlelerle doluydu. Ancak ben bir an önce alışverişimi yapabilmek için bunların hiçbirine aldırış etmedim."
ÇANTA İSTEDİ, ŞAPKA GELDİ!
Aylin Çelik, kredi kartının bilgilerini verip alışveriş yaptıktan sonra, bilgilendirme mesajı ya da alışverişinin özetini gösteren bir sayfaya denk gelmemesi üzerine şüphelenmeye başladı. Bankasını arayarak işlemi iptal etmek istese de paranın karşı tarafa gönderilmek üzere kendilerinden çıktığını ve karşı tarafın parayı çekmesinin beklendiğin bilgisini aldı. Site üzerinden birilerine ulaşmaya çalışsa da kimseye ulaşamayan Çelik, kesin olarak dolandırıldığını anladı. Karşı taraf parayı çekti ancak ürünü göndermedi.
Çelik, yaklaşık 1 ay kadar sonra bir kargo firmasından mesaj aldı. Çelik’e yurt dışından gelen bir ürününün olduğunu söylendi. "Çantamın geldiğini düşünerek önce bir heyecanlandım" diyen Çelik, aldığı ürün karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Çelik, "Kargo firmasına ürünü almak için gittim. Ödemesini yaptım, imza karşılığı ürünü aldım ama paket o kadar küçüktü ki çanta olma ihtimali hiç yoktu. Paketi açtığımda yanılmadığımı anladım. Paketin içinden çanta yerine bezden bir şapka çıktı" diye konuştu.
Konuyla ilgili hukuki süreci sorduğumuz Avukat Cem Sinanoğlu, öncelikle dolandırıcılık suçunun tanımını ve mevzuattaki yerinin belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Sinanoğlu, "5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. Maddesinde “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir” hükmü altında düzenlenmiştir" bilgisini paylaştı.
'6 AY İÇİNDE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMALI'
"Birisi vadettiği hizmeti yahut satışa sunduğu ürünü sağlamaz ya da farklı bir şekilde gerçekleştirirse mağdur maddi zarara uğramış oluyor. Karşılığını alamıyor" diyen Cem Sinanoğlu, “Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için mutlaka maddi kayba uğranması gerekiyor. Dolandırıcılık suçunun Türk Ceza Kanunu’nda 'teşebbüsü' düzenlenmediği için maalesef dolandırıcılar sürekli deneme yanılma yöntemiyle taktik geliştiriyor. Böylece daha inandırıcı ve yanıltıcı oluyorlar. Dolandırılan, maddi zarara uğrayan bir kişinin suçun işlendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde kendisine yakın bir adliyeye giderek Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması gerekiyor. Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru için bir dilekçe hazırlanması, bu dilekçede yaşanılan süreç sistematik ve zaman akışına uygun anlatılmalı, mesajlaşmalar, alışveriş yapılan ara yüzün, sosyal medya hesabının, internet sitesinin görüntülerinin, dolandırıcıya gönderilen dekont yahut kredi kartı dökümünün ek olarak dilekçeye eklenmesi gerekiyor” dedi.
"Mağdurun maddi kayba uğradığını, ne kadar maddi zararının olduğunu, dolandırıcının icra hareketlerini ve yanıltıcı hususları ortaya koyması gerekiyor. Aksi durumda dolandırıcılığı ispat edemezseniz, dolandırıcıların yanına kâr kalıyor. Ayrıca icra takibi başlatılabileceği gibi alacak davası da açılabiliyor. Ancak dolandırıcı gerçekleştirdiği işleme itiraz edeceği için en doğru dolandırıcıyı zorlayıcı yolun suç duyurusu olacağını düşünüyorum." - Avukat Cem Sinanoğlu
'SAVCILIK DOLANDIRICININ BİLGİLERİNE ULAŞIYOR'
"Mağdurun, Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu sırada maddi zararını ortaya koyacak belgeleri, dolandırıcının hesap numarası bilgisini, kredi kartı ekstresinde alışveriş yapılan şahıs yahut firma bilgisini, dolandırıldığı bedeli ve dolandırıcılık suçunun konusunu ortaya koyması gerekiyor" diyen Sinanoğlu, “Eğer dolandırıcının kimlik bilgileri bilinmiyor ise sorun değil, faili meçhul durumunda savcılık dolandırıcının bilgilerine ulaşıyor. Ancak dolandıran kişinin ceza alması ve yargılama sırasında maddi zararı gidermemesi durumunda, dolandırıcının geri ödeme konusunda maddi gücünün olması gerekiyor. Aksi takdirde zararınızı karşılayamama durumuyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Aynı zamanda dolandırıcıya karşı alacak davası yahut icra takibi de açılabiliyor ancak dolandırıcının itirazıyla zaman kaybetme riskiniz artıyor” açıklamasında bulundu.
"Ülkemizin adli sisteminde alacak davası ve icra takibi açabilirsiniz ancak yurt dışı olması durumunda başka bir ülkenin adli sistemine dahil olacağınız için süreç oldukça uzuyor" diyen Cem Sinanoğlu, "Bankacılık sistemleri üzerinden yahut kredi kartının kopyalanması gibi durumlarda, bankaya harcama itirazında bulunmanız koşuluyla banka inceleme gerçekleştiriyor ve ödemeyi iptal ediyor. Ancak güvenli alışveriş sitelerinden kredi kartıyla gerçekleştirilen alışverişte dolandırıcılık olması durumunda iade süreçleri sağlıklı işliyor ancak zararın giderilmesi ve iade süreçleri uzun sürebiliyor” ifadelerini kullandı.
'ÇEVRENİZDEKİ HİKÂYELERE KULAK KABARTIN'
Kişilerin, alışveriş yaparken böylesi bir durumla karşılaşmamaları için dikkat etmesi gereken hususlar olduğuna değinen Sinanoğlu, konuyla ilgili şöyle konuştu:
"Günümüzde arama motoru çok sık kullanılıyor ancak ilk sırada çıkan sitelere güvenmemek gerekiyor. Çünkü çoğu dolandırıcı ilk sıralarda olmak için arama motoru şirketine reklam için ödemeler yapıyor. Sitelerin içeriği de dikkatli olmayan gözler için oldukça yanıltıcı ve benzer görünüyor. Bu nedenle alışveriş ve internet üzerinden yapılacak işlemler öncesi geçerli bir site olup olmadığı kontrol edilmeli. Sosyal medya uygulamaları üzerinden yapılan satışlarda çoğunlukla kapıda ödeme yahut havale/EFT yöntemi kullanılıyor. Kendilerine gelen kötü yorumları da sildikleri için dolandırılacağınızı anlamanız çok zor oluyor. Havale/EFT yapacağınız kişi yahut firmanın bilgilerinin uyuşup uyuşmadığını kontrol etmeniz, para gönderirken açıklama kısmına ürün yahut hizmete yönelik detaylı açıklama yazmak gerekiyor. Eğer kapıda ödeme ise ödeme öncesi paketi açarak teyit etmelisiniz."
Yurt içi ve yurtdışında kredi kartı kopyalanması durumunun çok sık gerçekleştiğine değinen Avukat Cem Sinanoğlu, “Bu nedenle ekstrenizi sık sık kontrol etmeli yahut bankacılık uygulamalarının bildirim seslerini, güvenlik önemlerini ayarlamanız gerekiyor. Anında müdahale çok önemli. İnternet alışverişlerini özellikle akıllı telefonlara göre indirilen geçerli uygulamalar üzerinden yapılması güvenli diye düşünüyorum. Dolandırıcıların geliştirdikleri yeni taktiklerini öğrenmek, çevrenizdeki hikâyelere kulak kabartmanız gerekiyor. Aklınıza dahi gelmeyecek yanıltıcı yöntemlerle maddi zarara uğratılıyorsunuz. Çok daha tehlikeli olanın ise para göndereceğiniz kişinin banka hesabının terörle yahut başka bir adi suçla ilişik olup olmadığını bilmiyorsunuz. Sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler konusunda çok dikkatli olmak gerekiyor. Bir şekilde suça bulaşmamak ve mali incelemeye alınmamak için çoğunlukla kredi kartınızı kullanmanızı öneriyorum” bilgisini paylaştı.
'BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU BU ŞARTI TAŞIMIYOR'
Tüketiciler Konfederasyonu Genel Başkanı Aziz Koçal da birçok dolandırıcılığın telefon uzantılarının yurt dışı üzerinden yapılmaya başlandığına dikkat çekerek, böylesi bir durumla karşılaşanların savcılık ve emniyet müdürlüklerine ek olarak Ulusal Siber Olaylarla Müdahale Merkezi’ne (USOM) başvuruda bulunabileceklerini söyledi.
"Tüketicilerin yaptıkları alışverişlerde yaşadıkları uyuşmazlıklarda başvuru yerleri 60 bin TL kadar olan uyuşmazlık tutarında Tüketici Hakem Heyetleri, 60 bin TL üzeri ise tüketici mahkemesidir" diyen Koçal, “Ayrıca, tüketici mahkemesine başvuru yapılmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu var. Ancak bunun yapılabilmesi için karşı tarafın yani tüketicinin alışveriş yaptığı yerin esnaf ya da tüccar olması gerekiyor. Maalesef tüketiciyi dolandıranların büyük bir çoğunluğu bu şartı taşımıyor. Tüketici dolandırıldığında karşı tarafla ilgili fatura ya da vergi numarası gibi bilgiler elinde var ise THH veya TM başvuru yapabilirler” yorumunda bulundu.
SOSYAL MEDYAYA DİKKAT! VERGİ KAYDI BİLE YOK
Dolandırıcılıkla mücadelede tüketicinin bilinçli olmasının şart olduğunun altını çizen Koçal, bunun için şube merkezlerinde çeşitli eğitimler verdiklerine de değindi. Koçal, “Basın açıklamalarımızla uyarıyoruz. Bizi aradıklarında yukarıda verdiğimiz bilgiler dahilinde dolandırıcılığın şekline göre yönlendiriyoruz. Dolandırıcılıkla mücadelenin şartlarından biri tüketicinin bilinçli olmasıdır. Sosyal medya hesaplarından asla alışveriş yapmamalılar, buralarda verilen linkler tıklanmamalı. Tüketicinin bir ihtiyacı var ise öncelikle kendilerine yakın yerlerde bulunan alışveriş merkezlerinden ihtiyaçlarını karşılamalılar. Böylelikle ileride doğabilecek uyuşmazlıklarda muhatapları olur. Ancak sosyal medyadan yapılan alışverişlerin hiçbirinde bir sorumlu bir muhatap yok. Buralardan satış yapanların büyük bir çoğunluğunun vergi kaydı yok” dedi.