“Bırakın ilham size gelsin”

Caz vokalin son yıllarda en çok ilgi ve heyecan uyandıran isimlerinden Kandace Springs, İstanbul Caz Festivali’nin iki ayrı konserde konuğu. İlk olarak dün akşam Sultan Park - Swissotel the Bosphorus’ta gerçekleşen konserde hem yatay hem dikey basın usta ismi Christian McBride’ın New Jawn projesi öncesinde sahne alan Springs, bu akşam saat 21.00’de Zorlu PSM Ana Sahne’de olacak. Bu kez McBride’ın yanı sıra caz saksafon virtüözü Joshua Redman ve Kamil Özler’in şefi olduğu TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası ile birlikte izleyeceğimiz Springs, alto sesi ve cazın ikonlarından en çok Billie Holiday’ye benzetebileceğimiz tarzıyla, genç yaşına rağmen ‘feleğin çemberinden geçmiş’ bir yorum sunuyor. Prince ile ölümünden 2 yıl önce başlayan arkadaşlığı ve usta-çırak ilişkisiyle de dikkat çeken Springs ile konuştuk.

Ghostface Killah ile çalıştığınız ‘Love Don’t Live Here Anymore’daki gibi bir hip-hop ya da R&B şarkısına imza atmayı düşünüyor musunuz?

İkinci albümümün hareketli parçalarında çok daha fazla hip-hop öğesi olacak. Şu anda çalışmakta olduğum yapımcı Terrace Martin hem Kendrick Lamar hem de Herbie Hancock’un albümlerinin yapımcılığını yaptı. Yani çok yönlü biri. Ayrıca Erykah Badu ve Kanye West’in yapımcılığını üstlenmiş, ama aynı zamanda Diana Krall için bateri çalan Karriem Riggins ile de çalışıyorum. İkinci albüm daha enerjik ve sert bir caz karışımı olacak diyebilirim. Kendini geliştirmek lazım.

‘Klasiği seviyorum’

Caz dışında sizi ilgilendiren ve size ilham veren türler neler?

Klasik müziği seviyorum ve konserlerde şarkıların arasına klasik eserler serpiştiriyorum. Pop müziği de seviyorum, Rihanna muhteşem örneğin.

Christian McBride ve Joshua Redman ile sahnede olacaksınız. İkisinden biriyle beraber çalıştınız mı?

Hiçbiriyle daha önce çalışmadım ama büyük hayranlarıyım. İkisi de harika.

Prince ile arkadaşlığınız çok konuşulan bir konu. Sizi en çok hangi konuda etkiledi?

İnsanlar Prince’in beni keşfettiğine inanıyor, ama aslında Prince benim ilk EP’m çıktığında bana ulaştı ve o andan itibaren hem yakın bir arkadaş hem de akıl hocam oldu. Bana kendin olmanın ve kendi enstrümanlarını çalan gerçek müzisyenlerin geleneğini devam ettirmenin önemini öğretti. Onu stüdyosunda çalarken ve yaratırken izlemek, gerçek anlamda tüm enstrümanları çaldığını görmek büyük bir onurdu.

Cazın ait olduğunuz tür olduğunu nasıl anladınız? Sizin için bir caz şarkıcısı nasıl olmalı?

Caza birçok açıdan, çok farklı seviyelerde bağlandım. Caz klasik müzik gibi karmaşık ama aynı zamanda oldukça duygusal. Duke Ellington, Ella Fitzgerald, Billie Holiday - bu isimlerin müziğini ilk duyduğum an tutuldum. Bence bir caz şarkıcısı sesini daha çok bir enstrüman gibi kullanmalı. Önündeki özgürlük ve kendini ifade alanı o zaman daha çok açılır.

Şarkı ilhamı için oturup odaklanmayı mı tercih ediyorsunuz yoksa akışına mı bırakıyorsunuz?

Bazen şarkılara dair fikirler araba kullanırken ya da yatağımda uzanırken geliyor. Eğer üzerinde çok çalışmam gerekiyorsa muhtemelen pek iyi bir fikir değildir. Bırakın ilham size gelsin.