27.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş
En son keşfedilen ve bilinmezliklerini halen koruyan Antarktika’da Türkiye’nin bilim üssü kurma çalışmaları sürerken İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, Japonya’ya ait Syowa üssünde elde ettiği tecrübelerini ‘Neden Antarktika’ adlı bir kitapta topladı.
Üzerinde hiçbir ağaç, bitki hatta böcek bile bulunmayan ama barındırdığı petrol, doğalgaz ve su kaynaklarıyla gizemini koruyan Antarktika, Öztürk’ün deneyimleriyle daha da ilginç hale geldi.
Öztürk, “Radyo dalgalarını analiz etmek, insan biyolojisi ve tıp çalışmak, iklim değişikliğini ve atmosferi incelemek, deniz canlılarını izlemek sadece orada mümkün. Ayrıca uğruna savaşılmayan tek kıta. Orası bir barış ve bilim kıtası” dedi.
Hak iddiaları
Kıtada bulunduğu 4 aylık sürede eriterek içtiği buzlu suyun en az 10 bin yıllık olduğunu belirten bilim insanı, en önemli sorunun gelişmiş ülkelerin hak iddiaları olduğunu vurguluyor. Öztürk, “1961’de yürürlüğe giren anlaşma ile ülkelerin hak iddiaları askıya alındı. En çok toprağı Avustralya ve Norveç istiyor. Şili ise toprak ve kan hakkı (Jus Sanguinis) adı altında hiçbir yerde geçerli olmayan Antarktika pasaportu veriyor. 1908’den beri hak iddia eden İngiltere ise kıtada çalışan İngiliz vatandaşlarından vergi almıyor. ABD ve Rusya ise haklarını şimdilik gizli tutuyor” dedi.
‘Neden Antarktika’ adlı kitabıyla içinde Ukrayna, Romanya, Bulgaristan hatta denize kıyısı bile olmayan Çek Cumhuriyeti’nin de aralarında bulunduğu 28 ülkenin 101 araştırma üssünün bulunduğu belirten Öztürk, Türkiye’nin kurmayı planladığı bilim üssüyle ilgili görüşlerini de paylaştı.
‘Bir adım atılmadı’
Öztürk, “Beyaz kıtaya giden ilk Türk 1968’de Atok Karaali. 1990’dan itibaren 10-15 Türk bilim insanı kıtada bulundu. Prof. Dr. Ümran İnan, kıtada üst atmosfer çalışmalarıyla göz doldurarak Viktorya arazisindeki bir tepeye ismini verdi. Çok başarılı bilim insanlarımız ve bilgimiz var. Antarktika, Monako’nun hatta Papua Yeni Gine’nin bile gündeminde. Denizci Osman Atasoy’un yelkenlisiyle kıtaya ulaşması sönmekte olan ateşi canlandırdı. Bizim de üs kurmamız için yasa hazırlandı ama gerçekleşmedi. Türkiye, 1995’ten beri Antarktika anlaşmasına taraf ama hiçbir adım atılmadı. Kıtanın yönetiminde söz sahibi olmak için önce bilimsel çalışmalar başlatılmalı sonra üs kurulmalı” diye konuştu.
Kitapta ayrıca ülkemizin Antarktika çevre protokolünü neden imzalanması gerektiği, Türk üssünün nerede olması, iklim değişikliği ve buzullarına erimesi gibi konuların önemi, kıtada bulunan hayvan türleri gibi pek çok detay da yer aldı.