GündemBaskın Oran’a tehdit skandalı

Baskın Oran’a tehdit skandalı

28.06.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Prof. Dr. Baskın Oran’a 2004’te Azınlık Raporu’nu yazmasının ardından başlayan ölüm tehditleri artarak sürüyor. 2008 yılındaki iki TİT tehdidiyle ilgili şikâyet dosyası ise 3 yılda toplam 3 bin kilometre yol kat etti ve ilk duruşma yarın yapılacak

Baskın Oran’a tehdit skandalı

Ermeni ve Kürt meselesi hakkındaki görüşleriyle öne çıkan Prof. Dr. Baskın Oran, daha önce defalarca “Hrant Dink’ten sonraki hedefimiz sensin” diye tehdit aldığı Türk İntikam Tugayı (TİT) tarafından bir kez daha ölümle tehdit edildi. 24 Haziran’da Evrensel gazetesine yollanan TİT imzalı tehdit mektubunda, Kürtler, Ermeniler ve Baskın Oran, Sebahat Tuncel gibi isimlerin 15 Ağustos’a kadar Türkiye’yi terk etmemeleri durumunda Diyarbakır ve İstanbul’da kanlı eylemler yapılacağı belirtildi. Oran’ın 2004’ten bugüne kadar ölümle tehdit edilmesiyle ilgili davalarda ise bir arpa boyu yol gidilemedi. Oran’a TİT imzalı e-mail gönderen B.Ş adlı kişiye açılan dava 3 yılda mahkemeler arasında gidip gelmekten 2 bin 874 kilometre yol yaptı. Dosyanın ilk duruşması yarın yapılacak.
Baskın Oran ilk tehdidi, 2004 yılında Azınlık Raporu’nu yazmasının ardından aldı. 2005’te yapılan Osmanlı Ermenileri Kongresi’nin ardından da defalarca tehdit edilen Oran, 2007’de gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra TİT tarafından “Yeni hedefimiz sensin!” yazılı e maillerle tehdit edilmeye başlandı.
Oran’a, 30 Mayıs ve 28 Eylül 2008’de TİT imzalı 2 tehdit e-maili daha gönderildi. Oran’ın avukatı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Tehdit maillerinin “TİT” imzasıyla B.Ş adlı kişi tarafından İstanbul’da iki ayrı internet kafeden gönderildiği tespit edildi.
Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, mailin gönderdildiği internet kafelerin İstanbul’da olması sebebiyle 12 Ocak 2009’da yetkisizlik kararı vererek, dosyaları İstanbul’a gönderdi. Maili gönderdiği tespit edilen B.Ş. adlı şahsın Mersin’de yaşamasını gerekçe gösteren savcılık “yetkisizlik” kararı vererek, 15 Ekim 2009’da dosyayı Adana Özel Yetkili Savcılığı’na gönderdi.

Ağır suç, basit suça döndü
Adana Özel Yetkili Savcılığı, sanığın ve yakınlarının ifadesini aldı. Sanığı B.Ş’nin anne babası oğullarının “milli meselelere duyarlı bir kişi olduğunu” söyledi. Savcılık soruşturmasının ardından Adana Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 Ocak 2010’da dava açıldı. Fakat 16 Mart 2010’ daki duruşmada mahkeme, suç yerinin İstanbul olduğu gerekçesiyle “yetkisizlik” kararı vererek dosyayı İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Mayıs 2010 tarihinde görülen ilk duruşmada Baskın Oran’ın Ankara’da yaşaması gerekçe gösteririlerek, “yetkisizlik” kararı verdi ve dosya Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne (Özel Yetkili) gönderildi. 12. Ağır Ceza Mahkemesi de söz konusu tehdidin “her ne kadar TİT rumuzu kullanılmış olsa da basit tehdit olabileceği kanaatine ulaşarak” dosyayı Ankara Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. 3 yılda, toplam 2 bin 874 kilometre yol yapan dosyanın ilk duruşması 29 Haziran 2011’de (yarın) yapılacak.


Oran: Bunlar derin devletin yan ürünü

Baskın Oran, son gelen tehditler ve dava süreciyle ilgili şöyle konuştu: “TİT ve benzeri gruplar doğrudan doğruya ‘derin devlet’in yan ürünleridir. Ergenekon soruşturmaları başlayınca bunların sesi kesildi. Ergenekon soruşturmaları sulanınca, bunların sesi yine çıkmaya başladı. Bu iki durum arasında birebir ilişki var. Bu konuda bir tek sorumlu vardır: Yüce Türk yargısı. Çünkü her ölüm tehdidi geldiğinde suç duyurusunda bulunuyorum, sayı 10’u aştı, bir sonuç çıkmadı. Bilgisayar belli, kişi belli, saati belli, metni belli, yargıçlarımız ‘Herkes o bilgisayarı kullanıp e-posta gönderebilir’ gerekçesiyle adamı beraat ettiriyor. Hatta, yargıçlardan biri, TİT’in adını ilk defa avukatımdan duydu. Yüce Türk yargısı böyle olduğu sürece bu ölüm tehditleri niçin sona ersin? Cezası yok ki. Yargıçlardan birinin bir çocuğu bu tehditçiler tarafından öldürülürse, bak, o zaman olay değişebilir.”