19.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş
Doğal dengenin korunması, balıkların rahat göç etmesi ve en az bir kez yavru vermesi için uygulanan 138 günlük av yasağı 1 Eylül’de sonlandı. Yaklaşık 20 bin balıkçı teknesi denizlere ‘Vira Bismillah’ diyerek açılırken ağlar istenilen bereketle güverteye çekilemiyor. Balıkçıların en çok görmek istediği palamut henüz ağlara takılmazken, hamsi ve istavritin de beklentinin altında avlanması fiyatları yükseltti. Türk mutfağında en çok tüketilen bu üç balığın bile az bulunması pek çok soru işaretini beraberinde getirirken, avlanan balık miktarında da yıldan yıla büyük düşüş yaşanıyor. 15 Nisan’a kadar sürecek av sezonunun neden kötü başladığını araştıran bilim insanları ve balıkçılar görüşlerini Milliyet’le paylaştı. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak, balık azlığının aşırı avcılık, deniz kirliliği, küresel iklim değişikliği ve istilacı türlerden kaynaklandığı görüşünde:
“Aşırı avcılık ve iklim değişikliği ne yazık ki en önemli etkenler. Her ikisini de kontrol edebilir, etkilerini en aza indirebiliriz. Balıkçılıkta kayıt dışı avcılık var. Denetim ve kontroller yeterli değil. 2000 yılında 500 bin ton olan su ürünleri avcılığımız 2018 yılında 314 bine tona kadar düştü. Birçok balık türünün av miktarında da ciddi azalmalar var. Temmuz’dan beri süren yağışlar ve şiddetli rüzgar, üremeyi etkiledi. İyi bir balıkçılık yönetimi uygulanmalı. Denetim ve kontrollerin arttırılması, denetimlerde Su Bilimleri ve Su Ürünleri mühendislerine öncelik verilmesi, aşırı avcılığı önlemek için avcılıkta kota sistemin getirilmesi önlem olabilir. Nesli tehlike altındaki türlerimiz ve biyoçeşitliliği korumak için daha çok deniz koruma alanımız olmalı. Filodaki fazla tekneleri başka ülkelere avcılığa özendirilmeliyiz. 2015 yılından beri 110 Türk balıkçı teknesi Moritanya sularında avcılık yapıyor.”
Aşırı av ve denetimsizlik
İstanbul Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay ise konuya ilişkin olarak şunları söyledi: “Asıl sorun aşırı avcılıktan kaynaklıdır. Kontrollerin amacına uygun yapılamaması, balıkçılıkta tekne sayısının yüksek sayıda olması, gelecek yıl tutulması gereken balığa üreme şansı verilmemesi, kaçak avcılığa caydırıcı ceza verilmemesi, Karadeniz’de zenginleşmiş dere sularının denize ulaşmasına engel olunması ve bilimsel yaklaşımlara itibar edilmemesiyle balık stokları azalıyor. Asıl nedenler bunlardır, kirlilik ve iklimsel nedenler balık azalmalarında ilk etken değildir.”
‘Nedeni bizleriz’
İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Erdoğan Kartal her balık sezonunun bir öncekini arattığını vurguladı. Kartal sözlerini şöyle sürdürdü: “Balık yok olmaya yüz tuttu ama çare bulamıyoruz. Yıllardır azalmaya dikkat çekiyoruz, ama yine de küçük balık tutuluyor. Balık stokları küçük balıkların avlanmasıyla adeta telef oluyor. Yanlışı yanlışla kapatıyoruz. Sadece hamsi ve istavrit tutsak 300 tekne ancak doyar. Balığın azalmasının tek nedeni bizleriz yani denizde olan ve olmayan sektörle ilgili herkes. Aşırı avcılık, kirlilik, yasadışı avcılık, yavru balık katliamı bu yok oluşu hızlandırıyor. Acilen kota üzerine çalışmalar yapılması, balık av boylarının arttırılması ve bilimsel çalışmaların uygulanması şart. Tedbir almazsak sadece balık değil balıkçı da bitecek.”
Balık fiyatları
Kadıköy’deki Özmen Balıkçılık’tan Selim Erdal, “Hamsi ve istavritin bile pahalı olması vatandaşı ürkütüyor. Ama hiç yoktan iyi diye bakıyoruz. Palamut olsa onlarında fiyatı düşer. Yani palamut olmazsa olmazımız” dedi. Hamsi 25 TL, istavrit 15 TL, uskumru 20 TL, karides 30 TL, mezgit 20 TL, sardalya 15 TL, barbun 20 TL, çupra-levrek 35 TL, somon (Karadeniz) 30 TL, levrek 35 TL, somon (Norveç) 80 TL