19.09.2022 - 15:25 | Son Güncellenme:
Hasan DÖNMEZ-Salih BÜYÜKSAMANCI/KONYA (DHA)
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bugün Konya'da Selçuk Üniversitesi’nin 2022-2023 Akademik Yılı açılış törenine katıldı. Törende akademisyen ve öğrencilere seslenen Bakan Bekir Bozdağ, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu söyledi. Toplumun her yerindeki karar vericilerin adil olması sonucu, adaletin ayakta durabileceğini belirten Bozdağ, şunları söyledi:
''Türkiye bir hukuk devletidir. Tabii hukuk devletini güçlendirmek, devletin her alanda daha güçlü olmasını da sağlar. Esasında adaleti ayakta tutmak, herkese hakkını vermek, sadece yargı görevi yapan hakim ve savcılara bırakılırsa o zaman büyük bir hataya düşmüş oluruz. Elbette ki yargı görevi yapanlar, bir ihtilaf konusunda adil bir soruşturma yargılama yapıp adil karar vererek, hakkı tespit edip, sahibine teslim etmekle asli görevlidir. Bunu yapacaklar. Ama öte yandan ailede, öte yandan okulda, öte yandan üniversitede, iş yerinde, hayatın her yerinde, karar vericilerin de adil olması hakkı tespit edip, sahibine teslim etmesi, adaleti ayakta tutmanın adalete olan güveni arttırmanın bir başka yoludur. Türkiye'de bu konudaki tartışmalarda sadece yargı üzerine değerlendirme yapmanın büyük bir eksiklik olduğunu buradan ifade istedim.”
'HAKSIZLIĞI DOĞRU ZANNEDERİZ'
Bakan Bozdağ, verilen hukuki kararlara yönelik, dosyanın içeriğini bilmeden yapılan eleştirilere tepki gösterdi. Bozdağ, şunları söyledi:
'' Türkiye'deki yargıya dönük eleştirilere baktığınızda, hemen hemen tamamı şu çerçeveye oturuyor; benim istediğim kararı verirse, Ankara'da hakimler var, benim istemediğim kararı verirse sarayın hakimleri var. Benim istediğim gibi karar verirse hak ve adalet yerini bulmuş; ama benim istemediğim gibi karar verirse, zulüm zirve yapmış. Bu adil bir değerlendirme değildir. Türkiye'de herhangi birimiz bir kararı değerlendirirken, anayasa, kanun ve hukuk ile bunlara bağlı vicdani kanaatten elde edilen kararlara göre değil de, siyasi taraftarlığımıza uygun olup olmadığına göre değerlendirirsek, burada emin olun adil bir karar veremeyiz. Haksızlığı, doğru zannederiz.
Televizyon veya gazetelerde her gün, verilen hukuki kararlara yönelik konuşmalar yapıldığını hatırlatan Bozdağ, ''Bir memlekette her gün siyasiler veyahut da insanlar, kararlar üzerinden televizyonlar, gazeteler, yazarlar her gün konuşursa; dosyada ne var haberi yok, delil ne var haberi yok. Hakimin gerekçesi ne bilgisi yok. Savcının gerekçesi ne bilgisi yok. Ama hükmü tam, bu karar 'yanlış' ya da bu karar 'doğru'. Bilmeden 'yanlış' diye hüküm verenler, bilmeden 'doğru' diye hüküm verenler, hiçbir zaman adil ve dürüst olamaz” dedi.
’BIRAKIN HUKUK KENDİ MECRASINDA İŞLESİN'
Hakim ve savcı kararlarının eleştirilemez kutsal metinler olmadığını ifade eden Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
''Hakim ve savcıların verdiği kararlar, eleştirilemez kutsal metinler değildir. Bunlar eleştirilebilir; ama itham etmeden, hukuki sınırlar içerisinde anayasa, kanun ve hukuk içerisinde bunu yapmakta fayda var. Türkiye’mizde bunun anayasa, kanun ve hukuk çerçevesinde yapıldığı konusundaki değerlendirmelere baktığımızda maalesef bunun büyük bir kısmının bundan uzak olduğunu söylemek zorundayız. O yüzden de büyük bir haksızlığın hakim ve savcılarımıza yapıldığını ifade etmek istiyorum. Elbette bir karar eksik olabilir, yanlış olabilir ama bizim hukuk sistemimiz içerisinde eksik ve yanlış kararı düzeltici; itiraz, istinaf, temyiz gibi yeteri kadar hukuki mekanizma vardır. Bu mekanizmayı işleten hukuku müesseselerimiz vardır. Bırakın hukuk kendi mecrasında işlesin. Bırakın yargı, kendi mecrasında işlesin. Bırakın usul, kendi hükmünü icra etsin. Bırakın adalet yerini bulsun. Herkes orasından burasından çeke çeke adaletin başı belada. Yeter artık, siyasetçi git işini yap. Sen git başka işini yap. Hakim misin, savcı mısın? Değil. Ama herkes hakim, savcı gibi karar verip hakim ve savcıları itham ederse bu yargıya da adalete de Türkiye’ye yapılmış büyük bir kötülüktür” diye konuştu.
'ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ ÜZERİNDEN İSTİSMAR YAPAN ÇEVRELER DE VAR'
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Selçuk Üniversitesi Akademik Yılı açılış töreninin ardından Konya Valiliği’nin düzenlediği 19 Eylül Gaziler Buluşması'na katıldı. Bakan Bozdağ burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
“Maalesef zaman zaman şehit ve gazilerimiz üzerinden istismar yapan çevreler de var. Bunu da görüyor, bundan da fevkalade üzülüyoruz. Eğer bir ülkenin evlatları; vatanları, milletleri, devleti ve bayrakları için mücadele etmekten vazgeçerlerse, şehit olmayı, gazi olmayı gerektiğinde en büyük şeref, en büyük rütbe olarak görmekten vazgeçerlerse, o zaman ayakları altında basacak bir toprak gölgesinde özgürce yaşayacağı bir bayrak, mensubu olmaktan onur duyacağı bir millet, vatandaşı olmaktan şeref duyacağı bir devleti olmaz. Allah kimseyi vatansız, milletsiz, devletsiz ve bayraksız etmesin. Bugün dünyanın dört bir yanında huzur, istikrar ve güven ortamını kaybetmiş nice ülke var. İşte yanı başımızda Suriye, yanı başımızda Irak, Libya, öte yandan Afganistan, Ukrayna. Görüyorsunuz huzur, istikrar, güven ve barış ortamı yok. Vatanını terk eden, kaçmak zorunda kalan başkalarına sığınmak zorunda kalan milyonlarca masum insan. Onun için Türk milleti ağzından düşürmediği güzel bir dua yapar. Ben de o duayı burada bir kez daha tekrar etmek isterim. Allah devlete ve millete zeval vermesin. Allah bu devleti ve bu aziz milleti kıyamete kadar hür bir hakim ve bağımsız inşallah var etsin.”
‘TÜRK MİLLETİ BİR VE BERABER OLDUĞUNDA AŞAMAYACAĞI GÜÇ YOKTUR’
Bakan Bozdağ sözlerini şöyle tamamladı:
“Türk Milleti'nin vatana, millete, devlete, bayrağa, dine ve manevi değerlerine bağlılığını zedelemek isteyenler zaman zaman şehitlerimize, zaman zaman gazilerimize, zaman zaman şehitlik ve gazilikle ilgili inançlarımıza da dil uzatmaktan maalesef geri durmuyorlar. Biz biliyoruz ki şehitler ölmez. Onlar 'Allah indinde' diridir. Rabbim onları kendince rızıklandırır, nimetlendirir. Şehitliğin ölümsüzlük olduğunu ve ölmediğini, 'Allah indinde' şereflerin en büyüğüne nail olduğunu bilen bir milletin, bir devletin evlatlarını kim durdurabilir? Kimse durduramaz. Onun için de bu değerlere maalesef bazen bilerek, bazen de bilmeyerek, bazen de değerin, kıymetinin değerini takdir etmeyerek saldıranları da buradan kınamak isterim. Şehitlerimiz bu milletin manevi ordusudur. Gazilerimiz bu milletin güçlü bir ordusudur. Zaten ordu milleti olan Türk milleti, vatan ve millet ruhuyla hem terörle hem de diğer Türk milletinin topraklarında, varlığında gözü olanlarla mücadelede kararlıdır. Allah'ın izniyle bugüne kadar nasıl mücadele ettikse, bundan sonra da milletimizle beraber aynı ruhla mücadele edeceğiz. Kurtuluş Savaşı yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün arkasında yekvücut olan Türk milleti, yedi düvele ne yaptı? Anadolu'dan kovdu ve bağımsızlığı kazanan yeni bir anlayışla yeni bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurdu. Aradan geçen yaklaşık yüzyıl sonra bu sefer 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsü sırasında Türk milleti bu sefer Cumhurbaşkanımızın çağrısına uydu, arkasında yekvücut oldu, FETÖ'nün hem alçaklarına hem de onun yularını tutan ülke ve güçlere karşı büyük bir zafer kazandı. Hem darbecileri hem darbecilerin yularını elinde tutanları halk ezip geçti. Bunlar da gösteriyor ki Türk milleti bir ve beraber olduğunda birlikte yürekleri aktığından, birlikte aynı hedefe koştuğunda yenebileceği güç aşamayacağı engel yoktur.”