GündemAyşe tatile çıksın: İşte o parolanın hikâyesi! 50 yıl sonra ilk kez konuştu

Ayşe tatile çıksın: İşte o parolanın hikâyesi! 50 yıl sonra ilk kez konuştu

20.07.2024 - 01:54 | Son Güncellenme:

“Ayşe tatile çıksın” parolasıyla tarihe geçen Prof. Dr. Ayşe Güneş Ayata, babası Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in, tatil için tek başına değil, güvenilir bir aileyle seyahat etmesi için dönemin Turizm Bakanı Orhan Birgit ile yaptığı sohbetin nasıl Kıbrıs Barış Harekâtı’nın parolası olduğunu anlattı.

Ayşe tatile çıksın: İşte o parolanın hikâyesi 50 yıl sonra ilk kez konuştu

Türkiye, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlattı. Ardından garantör ülkeler Kıbrıs meselesinin çözümü için görüşmelere başladı. 25 Temmuz 1974’te toplanan Birinci Cenevre Konferansı, 30 Temmuz’da son buldu. Konferansın 8 Ağustos’ta başlayan ikinci aşamasında sonuç çıkmayınca 14 Ağustos’ta “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla harekâtın ikinci aşaması başladı ve 16 Ağustos’ta ateşkes ilan edildi.

Haberin Devamı

Parolada ismi geçen Ayşe, dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızıydı. O dönem, 19 yaşında ODTÜ Sosyal Bilimler Bölümü’nde öğrenciydi. Tatil için tek başına değil, güvenilir bir aileyle seyahat etmesi için dönemin Turizm Bakanı Orhan Birgit ile yaptığı sohbet, bir anda harekâtın parolası oldu.

Yarıda kalan tatil

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Başkanlığından emekli olmasının ardından misafir öğretim üyesi olarak aynı üniversitede görevini sürdüren ve “Parola bir sembol, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın kahramanı ben değilim” düşüncesiyle 50 yıl basına konuşmayan Prof. Dr. Ayşe Güneş Ayata, harekâtın 50. yılında açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs Barış Harekâtı olduğunda babası Turan Güneş’in dışişleri bakanı olduğunu hatırlatan Ayşe Güneş Ayata, harekât öncesinde babasının Çin’e ziyarette bulunduğunu, annesinin babasına eşlik ettiğini, kendisininse babaannesi ve kardeşiyle Ankara’da kaldığını anlattı.

Haberin Devamı

Bu sürede ODTÜ’de sınavların sona erdiğini aktaran Prof. Dr. Ayata, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz tabii harekâtı bilmiyoruz, ben de kendime göre tatil planları yapıyorum ve anneannemin İstanbul’daki mütevazı yazlığına giderim diye düşünüyorum. Annem-babam dönünce tatile gitme planı yapıyorum. Sampson Darbesi olduğu zaman Çin’de babama haber veriyorlar. Babam acil olarak Türkiye’ye dönüyor. Ben daha meselenin vahametinin farkında değilim. Belki de Türkiye’deki hiç kimse farkında değil. Hatta babamın döneceği gece, ben artık kendimi tatile çıkabilir hissettiğim için İstanbul’a anneannemin yanına gittim. Babam ertesi sabah telefon etti ve ‘Hemen dönüyorsun’ dedi. Sabah Ankara’ya döndüm. Tatilim yarıda kesildi, ben de biraz bozuldum, öyle söyleyeyim.”

Parola nasıl oluştu?

Harekâtın ilk aşamasının ardından babasının geniş bir heyetle Cenevre Konferansı’na katıldığını belirten Ayata, Başbakan Bülent Ecevit ile CHP’li bakanların, desteklerini göstermek üzere heyeti uğurlamaya geldiğini söyledi.

Ayata, “Ayşe tatile çıksın” parolasının burada nasıl oluşturulduğunu şöyle anlattı: “Babam, o sırada Turizm Bakanı Orhan Birgit’e ‘Tatile giden tanıdık birileri varsa Ayşe’yi de onlarla birlikte gönder. Bu işler çok uzun sürecek’ diyor. Birinci Harekât’tan sonra Kıbrıs’ta Türklerin bulunduğu yer son derece küçük. O alanın içine sıkışmış olan bir Türk nüfusun orda yaşaması çok zor görünüyor. Anlaşma sağlanmadığı zaman da bir şekilde o askeri harekâtın biraz daha genişletici bir şekilde yapılması mümkün olabilir diye düşünülüyor ve onun için de ‘bir parola belirleyelim’ diyorlar. Muhtemelen şöyle düşünüyorlar; Babam Turan Güneş ve Ecevit, ‘başka ülkeler bizi dinliyorlardır’ düşüncesiyle İkinci Harekât’ın başlaması için bir parola belirlenmesine karar veriyorlar. ‘Ayşe tatile çıksın’ parolası babamdan Ecevit’e bir işaret oluyor. Babam biraz önce benim tatilimi konuştuğu için ‘Ayşe tatile çıksın’ diyeyim diyor ve sen de o zaman anla ki bu müzakereler de çok fazla bir yere gidemeyecek gibi görünüyor ve bir şekilde harekât hazırlığı yapılmaya başlansın.’”

Haberin Devamı

Prof. Dr. Ayata, İkinci Harekât’ın başlamasından önceki gece müzakerelerin yürümeyeceğinin anlaşıldığını belirterek “Babam Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla kriptolu olarak ‘Ayşe tatile çıksın’ diye bir mesajı, Bülent Ecevit’e gönderiyor” dedi. Ayata, olayların bundan sonraki bölümünü başkalarından duyduğu şekliyle anlatacağını belirterek, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

“Dışişleri Bakanlığında teleks masasının başında bir meslek memuru olarak Ertuğrul Apakan oturuyor. Apakan, daha sonra Kıbrıs konusuyla yakından ilgilenmiş ve Dışişleri Müsteşarlığı yapmış olan bir büyükelçi. Apakan şifreyi çözüyor. Şifre: ‘Ayşe tatile çıksın.’ Savaşlar, müzakereler dönüyor, ondan sonra bakanın kızı tatile çıkacak... Ertuğrul Apakan bu duruma biraz mütereddit kalıyor. Fakat mesajı alıyor ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’na götürüyor. Müsteşar da ‘aman ne diyorsun’ diyor ve mesajı kaptığı gibi Bülent Ecevit’e gidiyor. Böylelikle harekât hazırlığı başlıyor.”

Havvalimanında öğrendi

Konferans sonrasında Esenboğa Havalimanı’na, Bülent Ecevit ve bütün hükümet yetkilileri ile birlikte heyeti karşılamaya gittiklerini dile getiren Prof. Dr. Ayata, “Orhan Birgit, gazetecilikten gelmeydi ve gazetecilere bu parola olayını söylemiş. Birdenbire etrafımda bir hareketlilik yaşandı. Sonra da Bülent Ecevit, gazetecilere, ‘Parola olarak kararlaştırdığımız Turan Güneş’in kızı Ayşe de burada’ dedi. Beni gösterdi ve ben de o zaman adımın parola olduğunu öğrendim” ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Ayşe tatile çıksın: İşte o parolanın hikâyesi 50 yıl sonra ilk kez konuştu

Başbakan Ecevit’in “Ayşe tatile çıksın” parolasını basına açıklarken çekilen tarihi fotoğrafa ilişkin Ayşe Güneş Ayata, “Sevgili Ayşe Güneş’e en iyi dileklerimle - Bülent Ecevit 1974’ notunu düştüğü ve imzaladığı fotoğraf bu” dedi.

‘Bu olayın kahramanı ben değilim’

Ayşe Güneş Ayata, “Çok gurur duyduğum, çok mutlu olduğum bir konu hiç şüphe yok ki. Benim ismim bir sembol ama ben bu olayın kahramanı değilim. Bu olayın kahramanları,  Bülent Ecevit, babam Turan Güneş, Türk Silahlı Kuvvetleri ama ben değilim. Şehitler verdiğimiz önemli bir olay tabii ki ve benim onları sahiplenmem pek mümkün değil. O şerefin sahibi ben olamazdım, onun sahipleri belli” dedi.

Yazarlar