Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cenevre’de 8 Ağustos’ta başlayan ikinci konferans sonuçsuz tartışmalarla geçti. 14 Ağustos’ta Dışişleri Bakanlığı’na önceden belirlenen parola çerçevesinde “Ayşe tatile çıkabilir” telgrafı iletildi.

Konferansın son oturumu, ikinci harekatın başlamasına 10 dakika kalana kadar sürdü. 04.30’da yeniden harekete geçen Türk Silahlı Kuvvetleri, üçüncü günün sonunda Ada topraklarının yüzde 38’ini ele geçirdi.

Ayşe tatile çıkıyor...

8 AĞUTOS PERŞEMBE

CENEVRE: TÜRKİYE KARŞITI HAVA

Heyetleri taşıyan uçaklar Cenevre’ye indiğinde harekâtın başladığı günlerde Türkiye’nin sahip olduğu sempati tamamen kaybolmuş durumdaydı.

Haberin Devamı

Bunun temel sebebi de girdikleri ara bölgede mayın patlaması sonucu BBC muhabiri Ted Stoddart’ın ölümü ve yanındaki üç kişinin ağır yaralanmasaydı. Lapta’da yaşanan bu talihsiz olay dünya medyasında geniş yer bulmuştu. Kimse Türk köylerinde devam eden Rum saldırılarıyla ilgilenmiyordu. Daha acısı 2. Cenevre Konferansı başladıktan 18 gün sonra esir alındıktan sonra Rum kurşunuyla yaralanan ve Türkiye’de şehit olan gazeteci Adem Yavuz’u da dünya konuşmadı. Batı’nın çifte standardı o zaman da işlemeye devam ediyordu.

EN BÜYÜK KAVGA: ANTLAŞMAYA UYULMAMASI...

2. Cenevre Konferansı’nda yaşanan gerilimlerden birisi de 1. Cenevre Konferansı’ndaki maddelere uyulmaması tartışmasıydı. Rumlar, Türk köylerinin boşaltılmasına izin vermemişler, Türk Ordusu da harekâtını durdurmamış Lefkoşa’da ilerlemeye devam etmişti. Konferans işte bu gergin havada başladı.

Konferansa katılan Rum Lideri Klerides ve Rauf Denktaş’ın eski okul arkadaşı olmaları ve birbirleriyle şakalaşıyor olmaları zaman zaman espri konusu oluyordu ama toplantılar gergin geçiyordu. İngiltere Dışişleri Bakanı Callaghan, ilk zirvenin aksine bu kez tamamen Yunanistan yanlısı bir tutum izliyordu. Ankara’nın tepki gösterdiği durumlarda ABD Dışişleri devreye giriyor ve Türk heyetini yumuşatmaya çalışıyordu. En büyük sıkıntı da İngiltere-Yunanistan ve Rum Kesimi’nin, 1963’te Rumlar tarafından bozulmuş olan anayasal düzene dönme konusunda anlaşmış olmalarıydı. Ankara yaşamamış ve katliamlarla delik deşik olmuş bu düzen yerine coğrafi temele dayalı bir düzene geçilmesini istiyordu.

Haberin Devamı

11 AĞUSTOS PAZAR

INTERCONTINENTAL OTELİ: ECEVİT’TEN MESAJ, AYŞE TATİLE ÇIKMAK İSTİYOR

Heyetteki Haluk Ülman o sabah kahvaltıda Dışişleri Bakanı Turan Güneş’e, Başbakan Ecevit ile yaptığı telefon konuşmasını anlatıyordu. Birden durdu ve ağzından şu cümleler döküldü: “Az daha unutuyordum, Bülent Bey, Turan’a söyle Ayşe tatile çıkmak istedi, hazırlıklar tamam. Senin işlerin uzayacaksa gitmesini söyleyeceğim”

Turan Güneş bir anda yerinden doğruldu, ne zaman tatile çıkacakmış diye sordu, bilmiyorum yanıtını aldı. O sırada Turan Güneş’in eşi Nermin Hanım konuşmaları şaşkınlıkla dinliyordu. Dün gece eviyle konuşmuş kimse tatil planından söz etmemişti.

12 AĞUTOS

SON DENEME, TÜRKİYE ESNİYOR...

Ankara’da üst üste değerlendirme toplantıları yapılıyordu. Daracık bir alana sıkışmış Tük Ordusu’nun bir hava hücumunda çok sayıda şehit vermesi içten bile değildi. Bu sırada ABD, Cenevre’de işlerin iyi gitmediğini fark etmiş, Ankara’da Başbakan Ecevit’e baskı yapıyordu. Ecevit, kantonal çözüm önerisini masaya koydu. Bu coğrafi bir temele dayalı federasyondan daha gevşek bir yapılanmaydı. Türk Heyeti bu öneriden memnun değildi aslında ama Başbakan’dan gelince diğer taraflara sunmuşlardı. Gergin geçen saatlerin ardından Yunanistan ve Rum Kesimi’nin bu öneriyi kabul etmedikleri haberi geldi. Bu sırada heyette bulunan MSP’li Müftüoğlu, Ankara’dan Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı aramış, Ecevit’in önerisi için “Satılıyoruz” uyarısı yapmıştı. Önerinin kabul edilememesi MSP’yi de rahatlattı.

Haberin Devamı

Ayşe tatile çıkıyor...

14 AĞUSTOS

SAAT 04.30

AYŞE’NİN TATİLİ BAŞLIYOR

Cenevre’de kalan iki gün çetin pazarlıklarla geçti. İngiltere, herkesi ayaklandırmış, Türkiye’yi durdurmaya çalışıyordu. ABD tüm gücüyle devredeydi, Yunan ve Rum tarafı öneriler için 48 saatlik bir ara istiyordu. O sırada Ankara’ya Dışişleri Bakanlığı’na “Ayşe tatile çıkabilir” telgrafı da iletilmişti.

Önceden belirlenmiş bu parolayı bilmeyenler için böyle önemli bir dönemde gelen bu telgraf çok gereksiz bulunmuş olabilir ama aslında bu konferansın bitişi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilerleyişi anlamına geliyordu. Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Konferansı koparmak adına Türkiye saati ile 21.00’de son oturuma katıldı. Ada’nın yüzde 34’ünü kapsayacak şekilde 72 saat içerisinde Kıbrıs Türk yönetimine bırakılması gerektiğini söyledi. O saatten sonra artık iş bir kör döğüşüne dönmüştü. Bu tartışmalar harekatın başlamasına 10 dakika kalaya kadar sürdü. Saat 04.30’da Türk Silahlı Kuvvetleri önceden belirlenmiş hedeflerine doğru yeniden harekete geçti.

Ayşe tatile çıkıyor...

ZAFER PAROLASI BAŞLADI...

Türk Silahlı Kuvvetleri önce doğu yönünde harekete geçti. 15 Ağustos’ta Komando Tugayı ve Kıbrıs Türk Alayı Kuvvetlerinin batı yönündeki saldırı harekâtı başladı. Türk birlikleri, Kıbrıs’ın kuzey kıyısında doğudan batıya doğru bir dörtgen çizmeye başladılar. Bu dörtgenin bir tarafı kuzey kıyısı; öteki kenarı ise Atilla Hattı olarak bilinen, merkezi Lefkoşa olmak üzere doğuya ve batıya yayılan hattı. Varılması planlanan son hedefler doğuda Mağusa, batıda ise Lefke idi. Çarpışmalar daha çok ilk gün ve Omorfo, Lefke, Çatalköy ve Ortaköy’de oldu. İkinci Barış Harekâtı’nın üçüncü günü sonunda Ada topraklarının yüzde 38’i ele geçirildi ve hedeflenen Mağusa-Lefke hattına ulaşıldı.

KAÇARKEN KATLİAM YAPTILAR...

14-15 Ağustos 1974 tarihinde EOKA tarafından Kıbrıs’ın Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde yaşayan Kıbrıs Türklerini hedef alan bir katliam gerçekleştirildi. 14-15 Ağustos 1974’te Rumlar, 57 kişinin yaşadığı Magosa’daki Atlılar köyünden (Aloa) üç kişi dışında herkesi, Sandallar (Sandallaris) köyünün 57 kişilik tüm nüfusunu katletti. Öte yandan Rumlar, 82 kişinin yaşadığı Muratağa (Maratha) köyünde 2-3 yaşındaki çocuklar da dâhil olmak üzere tüm köy ahalisini sıraya dizip makineli tüfekle tarayarak öldürdü ve toplu hâlde gömerek üzerlerine benzin döküp ateşe verdi. Katliamda en genci 16 günlük, en yaşlısı 95 yaşında olmak üzere 126 Türk can verdi.

SON BÖLÜM: 50 YIL SONRA KIBRIS’A BAKMAK...