25.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü’nden başlayarak 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne kadar süren ‘Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm’in bu yıl 30. yıldönümü olduğuna dikkat çeken Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Ülke Direktörü Asya Varbanova, “1991 yılından bu yana 300 milyonun üzerinde insana ulaşan kampanyaya yaklaşık 187 ülkeden 6 bin kuruluş katıldı. 16 Günlük Aktivizm, hükümetler, sivil toplum, akademi ve kamuoyu dahil tüm aktörlerin kadınlar ve kız çocuklarına yönelik şiddete karşı durması için bir çağrıdır. Kampanya herkesi sadece 16 Günlük Aktivizm süresince değil, her zaman olması gerektiği gibi şiddete sessiz kalmamaya çağırır” dedi.
10 yıldır değişmedi
Dünyada 15 yaş ve üstü neredeyse 3 kadından birinin hayatı boyunca en az bir kez yakın partnerleri ya da partnerleri olmayan biri tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz bırakıldığını ve bu şiddet seviyelerinin son on yılda değişmediğini vurgulayan Varbanova, “Eğer veriler cinsel taciz, siber şiddet, insan ticareti gibi kadınları ve kız çocuklarını etkileyen tüm şiddet olaylarını içeriyor olsaydı rakamlar çok daha yüksek olacaktı. Kovid-19 pandemisiyle başlayan sokağa çıkma kısıtlamaları ve hizmetlere erişimde yaşanan zorluklar nedeniyle kadınlara yönelik şiddetin daha kötüleşmesine ve gölge pandemi haline gelmesine neden oldu. Son yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de 10 kadından 4’ü hayatlarının bir noktasında eşleri veya yakın partnerleri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz bırakılıyor. Dünya çapında ve Türkiye’de, caydırıcı yasa ve politikalara rağmen, toplumsal cinsiyete dayalı kalıp yargılar ve kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizlikler kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti alevlendirmeye devam ediyor.” diye konuştu. Yapılan araştırmaların dünyada şiddete maruz bırakılan kadınların sadece yüzde 40’ını raporladığını söyleyen Varbanova sözlerini şöyle sürdürdü: “Konuyla ilgili mevcut verilere sahip ülkelerin büyük kısmında yardım isteyen kadınların çoğu aileleri ve arkadaşlarına ulaşırken, çok azı polis ve sağlık hizmetleri gibi resmî kurumlara başvuruyor. Yardım isteyenlerin yüzde 10’undan azı polise başvuruyor. Şiddete tanık olanlar tarafından yapılan bildirimlerin sayısı da oldukça düşük. Şiddete tanık olanlar, yetkililere bizzat başvurarak, şiddete maruz bırakılan kadını bildirimde bulunması için cesaretlendirerek veya ona eşlik ederek destek olabilir. Ancak Eurobarometer’in anketi, ankete cevap verenler ev içi şiddet hakkında bilgisi olanların yalnızca yüzde 12’sinin durumu polise bildirdiğini gösteriyor. Türkiye’de fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz bırakılan kadınların yarısından çoğu bu durumu yakın sosyal çevrelerine anlatırken, yalnızca yüzde 11’i yardım almak için resmi bir kuruma veya bir sivil toplum kuruluşuna başvuruyor. Bildirimde bulunma veya resmi kaynaklardan destek istemenin önündeki engeller arasında utanç ve damgalanma korkusu, maddi engeller, faillere ceza verilmediği üzerine oluşan algı, farkındalık eksikliği, mevcut hizmetlere erişimdeki eksiklikler, tekrar şiddete uğrama korkusu, mahkemelerdeki tutum, kalıp yargılara dayanan tutumlar ve sağlık çalışanlarına güvensizlik sayılabilir. Ayrıca, pek çok kadın şiddetin normal olduğuna ve ihbar edilecek kadar önemli olmadığına inandığı için bildirimde bulunmuyor veya yardım istemiyor.
Şiddete tanıklık edenlerin önündeki en büyük engel ise kadına yönelik şiddetin özel bir mesele olarak algılanması. Diğer sebepler arasında kiminle temasa geçileceği ve nereye ihbar edileceği konusunda belirsizlik veya bilgi eksikliği, durumu daha kötü hale getirmeye yönelik endişe ve tanıklık edenlerin kendi güvenlikleri için korkmaları sayılabilir.”
16 günlük aktivizm
“16 Günlük Aktivizm Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası”, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri öncülüğünde kadınlar ve kız çocuklarına yönelik şiddetin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için farkındalık ve hak savunuculuğu çalışmalarını kapsıyor. Türkiye’de kampanyanın öncülüğünü yapan BM Kadın Birimi Türkiye Ofisi, 2018 yılından bu yana ateş böcekleri ile kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete dikkat çekiyor. Yanıp sönen ışıkları sayesinde birbirleriyle iletişim kuran ve karanlığı aydınlatan ateş böcekleri, 16 Günlük Aktivizm kampanyalarının ana simgesi.
Milliyet’e teşekkürler
Varbanova sözlerini şöyle sürdürdü: “Nesiller Boyu Eşitlik Forumunda hükümetler, sivil toplum ve özel sektör tarafından toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için taahhüt edilen 40 milyar ABD doları ile önemli bir yılı geride bırakıyoruz. Forum kapsamında Türkiye’den Milliyet Gazetesi, Koç Holding ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi cesur ve dönüştürücü taahhütlerde bulundu ve taahhüt verenlerin sayılarının artmasını hedefliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ancak tüm aktörlerin birlikte çalışmasıyla sağlanabilir. Eşit ve adil bir topluma ulaşmanın anahtarı, kadınlara yönelik şiddetin sona erdirilmesidir.
BM Kadın Birimi olarak, eşitlik yolunda bizimle birlikte yürüyen ve kampanyamızı destekleyen ortaklarımıza, paydaşlarımıza, tüm kurumlara ve herkese teşekkür ederiz. Milliyet’le iş birliğimizi selamlıyor ve medyadaki ortağımız oldukları için kendilerine de teşekkür ediyoruz. Kadınlara yönelik şiddete karşı hadi hep birlikte sesimizi yükseltelim.”
Şiddete tanık olanları aydınlatıyor
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin 2018’den bu yana 16 Günlük Aktivizmle bütünleştirdiği ateş böceklerinin bu sene kadınlara yönelik şiddete tanık olanları aydınlatacağını dile getiren Varbanova, “Kampanya, kadınlara yönelik şiddete dikkat çekerken, herkesi şiddete tanık olduklarında neler yapabilecekleri hakkında bilgilenmeye, şiddete kayıtsız kalmayarak şiddete maruz bırakılan kadınların sesi ve gücü olmaya davet ediyor. Şiddet vakaları ve bu vakalara tanıklık halinde neler yapılabileceği hakkında bilgilendirme yapan kampanyaya ünlü isimler destek oluyor” diye konuştu.