24.05.2021 - 15:46 | Son Güncellenme:
İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, olayla ilgili sorumlulara daha fazla yaptırım uygulanabileceğini bildirdi.
Söz konusu uçuşla ilgili tam olarak ne olup bittiğinin tüm ayrıntılarını acilen araştırdıklarını belirten Raab, bunun, "sivil havacılığa şok edici bir saldırı" ve "uluslararası hukuka yönelik bir saldırı" olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Raab, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün, bu olayı ayrıntılı ve titiz şekilde ele almak için acilen toplanması çağrısında bulunarak, "Minsk'teki rejim, uluslararası hukukun ciddi ihlali olan bu davranışın tam bir açıklamasını yapmalı. Lukaşenko rejiminin bu tür pervasız ve tehlikeli davranışlardan sorumlu tutulması gerekiyor." dedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Belarus'a ek yaptırımları tartıştıklarını kaydetti ve Belarus yönetimine tutuklu gazeteciyi derhal bırakma çağrısı yaptı.
ABD'de Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, olay 'şoke edici' olarak nitelendirildi ve uluslararası soruşturma çağrısı yapıldı.
Belarus Dışişleri Bakanı Vladimir Makey, Riga'da Belarus bayrağına hakaret edildiği gerekçesiyle Letonya'nın Minsk Büyükelçisi Einars Semanis ve diğer büyükelçilik çalışanlarının ülkeyi terk etmesini önerdiğini söyledi.
Letonya'nın başkenti Riga'da Dünya Hokey Şampiyonası'nın yapıldığı merkezin önünde Letonya Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics ve Riga Belediye Başkanı Martinş Stakis, Belarus bayrağını bulunduğu direkten indirerek yerine Belarus'taki muhaliflerin eylemlerde kullandığı beyaz-kırmızı-beyaz renkleri üzerinde taşıyan bir sembolü çekmişti.
Makey, "Bu tür kışkırtıcı eylemleri karşılıksız bırakamayız. Bu tür eylemlerin, Belarus'un Ryanair olayına ilişkin uluslararası uzmanların katılımıyla şeffaf bir açık soruşturma yürütmeye hazır olduğuna ilişkin açıklamalarının arka planında yürütülmesine şaşırıyoruz. Bu açıklamalarımıza karşı, sadece siyasi suçlayıcı ifadeler kullanılmıyor, somut, kışkırtıcı eylemler de yapılıyor." ifadelerini kullandı.
Yunanistan'ın başkenti Atina'dan Litvanya'nın başkenti Vilnius'a gitmek üzere kalkış yapan Ryanair'e ait yolcu uçağı, Belarus tarafından sahte bir 'bomba ihbarı' verilerek başkent Minsk'e zorla indirildi.
Rusya lideri Vladimir Putin'in Doğu Avrupa'daki en yakın arkadaşı olan Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko, yolcu uçağının önünü MiG-19 jetleriyle kesti. Belarus polisi ve gizli servisi yolcu uçağında göstermelik bir bomba araması yaptı, hemen ardından Nexta grubunun eski editörü muhalif gazeteci Roman Protasevich'i gözaltına aldı.
Belarus resmi haber ajansı Belta, uçağın Minsk'e zorunlu iniş talimatının 'bomba ihbarı nedeniyle' doğrudan Lukaşenko tarafından verildiğini söyledi ve uçağa MiG-29 savaş uçağının eşlik etmesi kararının da Lukaşenko'nun onayından geçtiğini duyurdu.
Ryanair yazılı açıklamasında 'mürettebatın Belarus (Hava Trafik Kontrol) tarafından olası bir güvenlik tehdidi nedeniyle uyarıldığını ve en yakın havaalanı Minsk'e zorunlu iniş yapma talimatı verildiğini' söyledi.
Flightradar24 adlı uçuş takip internet sitesinin rota seyrine göre ise, uçak rotayı değiştirdiği sırada Minsk'e değil Vilnius'a daha yakın bir konumdaydı. Ryanair, Minsk'te yapılan kontrollerde 'ters bir durum tespit edilmediğini' belirtti ve uçağa yerel saatle 20.50'de Minsk'ten havalanması için onay verildiğini ifade etti.
Ryanair'e ait FR4978 sefer sayılı uçak, Litvanya'nın başkenti Vilnius'a planlanan varış saatinden yaklaşık yedi saat sonra, yerel saatle 21.25'te vardı. Şirket, "Ryanair ilgili ulusal ve Avrupalı güvenlik kurumlarını bilgilendirdi, Ryanair'in kontrolü dışında gerçekleşen gecikmeden dolayı bütün yolculardan özür dileriz" dedi.
Protasevich'in gözaltına alındığı haberini ilk olarak Nexta duyurdu. Nexta, uçağın ve içindeki yolcuların arandığını daha sonra Protasevich'in götürüldüğünü bildirdi. Yolculardan Edvinas Dimsa, "Çığlık atmıyordu ama çok korktuğu belliydi" dedi.
Uçaktaki yolculardan Monika Simkiene ise, "İnsanlara döndü ve idam cezasıyla karşı karşıya olduğunu söyledi" ifadesini kullandı. Bir yolcu Protasevich'in 'çok korkmuş göründüğünü' söyledi, "Doğrudan gözlerine baktım çok üzgündü" diye konuştu.
Ryanair açıklamasında ise, gazeteci Protasevich'ten bahsetmedi. Litvanya'ya inen uçaktaki yolcular Minsk'te geçirdikleri zamanın 'sakin' olduğunu söyledi ama kendilerine bilgi verilmediğini ifade etti.
Yolcu uçağının önünün kesilip indirilmesi, Avrupa ve ABD'de şok etkisi yarattı. AB'nin üst düzey bir yetkilisi olayı 'kaçırma' olarak nitelendirdi, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen "Zalimce ve yasa dışı bir hareket ... sonuçları olacak" dedi.
AB liderleri Belarus'a olayla ilgili nasıl bir karşılık verileceğini bugün görüşecek. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel de, liderlerin Pazartesi günü zirvede bu olağandışı olayı görüşeceklerini ve bunun sonuçları olacağını ifade etti. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise, Protasevich'in derhal serbest bırakılmasını istedi: "AB, sorumlulara karşı tedbirler alınması dahil olmak üzere bu eylemin sonuçlarını değerlendirecek."
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Protasevich'in derhal serbest bırakılmasını istedi: "AB, sorumlulara karşı tedbirler alınması dahil olmak üzere bu eylemin sonuçlarını değerlendirecek."
İngiltere'den bu sabah yapılan açıklamada Belarus'un üstünden geçecek tüm uçuşlara son verilmesi istendi. İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, 'tuhaf eylemlerin ciddi sonuçları olabileceği' uyarısında bulundu. Bazı Avrupa Birliği üyesi ülkeler olayı 'devlet terörü' olarak nitelendirdi.
Reuters haber ajansına konuşan bir NATO yetkilisi ise, ittifak üyelerinin büyükelçilerinin uçağın indirilmesiyle ilgili yarın bir görüşme yapacağını açıkladı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise, olayı "Ciddi ve tehlikeli" olarak değerlendirdi.
Litvanya Devlet Başkanı Gitanas Nauseda, AB'ye çağrıda bulunup "Belarus'a yeni yaptırımlar uygulansın" dedi. BBC'ye konuşan Nauseda, bu yönde atılacak adımların "Belarus rejiminin davranışında daha büyük bir etki yaratacağını" söyledi.
Ryanair'in merkezinin bulunduğu İrlanda'nin Başbakanı Micheal Martin, olayla ilgili "Kesinlikle kabul edilemez" açıklaması yaptı. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, "Bir sivil yolcu uçağını kaçırmak benzeri görülmemiş bir devlet terörüdür, cezasız kalmamalıdır" dedi.
Letonya ve Litvanya, Belarus hava sahasının 'tehlikeli' ilan edilmesi çağrısında bulundu, Letonya Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics ise hava sahasının bütün uluslararası uçuşlara kapatılması gerektiğini söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 'şoke edici bir eylem' sözleriyle olayı kınadı ve Joe Biden hükümetinin atılacak adımları 'ortaklarıyla işbirliği halinde yürüttüğünü' ifade etti. ABD'nin Belarus Büyükelçisi Julie Fisher da, Twitter hesabından paylaştığı mesajda 'Lukaşenko'nun sahte bomba ihbarı ile bir gazetecinin gözaltına alınması için savaş uçağı göndermesinin tehlikeli ve tiksindirici' olduğunu söyledi.
Rusya'dan gelen ilk açıklamada ise Belarus'un yolcu uçağını indirmesi resmen savunuldu ve Moskova'nın Batılı ülkelerin tepkisinden şoke olduğu Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova tarafından dile getirildi.
BM Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), "kaygı verici" olarak nitelediği zorunlu inişin "Chicago Sözleşmesi'ne aykırı olabileceği" yorumunu yaptı. Chicago Sözleşmesi, hava sahalarının ve uçakların güvenliğini belirleyen kuralları oluşturuyor.
Protasevich'in serbest bırakılması çağrısında bulunan siyasetçiler arasında, geçen sene düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerinde Alexander Lukaşenko'ya sandıktan yenik düşen Belarus muhalefet lideri Svetlana Tikhanovskaya da var. Tikhanovskaya, seçimlere hile karıştırıldığını iddia ediyordu.
BBC diplomasi muhabiri James Landale, analizine "Olayın ayrıntılarını henüz tam olarak bilmiyoruz ama sonuçları büyük olabilir" cümlesiyle başlıyor: "Havada özgürlüğe karşı soru işaretleri var: Diğer uçuşlar da bu tür olaylara karşı savunmasız kalabilir mi?
Bazıları bunu bir saldırı eylemi veya devlet terörü, bir tür insan kaçırma eylemi olarak nitelendirdi. Yolcular nasıl bir tehlikenin içine sürüklendi? Bu emsal alınabilecek bir olay olabilir mi? Uçuşlar Belarus hava sahasından kaçınmalı mı?
Bunlar da uluslararası hukuk soruları: Bu eylem ne kadar yasa dışı sayılıyor? Sonuçları ne olur? İfade özgürlüğüne ilişkin de sorular var: Diğer otoriter rejimlere muhalif kişiler de başlarına benzer bir olayın geleceği korkusunu yaşayacak mı?
Bir de uluslararası diplomasi soruları var. Avrupa genelinde bazı siyasetçiler AB ve NATO'nun harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Geçen seneki seçimlere ilişkin bazı Batılı devletler meşruiyeti sorgularken, Belarus hükümetine yeni yaptırımlar getirilmesi çağrıları da yapılıyor. Devlet Başkanı Lukaşenko, sıklıkla Avrupa'nın son diktatörü olarak nitelendiriliyor. Unvanları arasına şimdi bir de 'korsan' da mı eklenecek?"
Nexta, Telegram kanalından yayın yapan bir medya operasyonu. Grubun Twitter ve YouTube hesapları da var. Nexta, Belarus'taki seçim döneminde muhalifler için kilit önemdeydi. Kuruluş, seçim sonrasında hükümetin haberlere ve medyaya getirdiği kısıtlamalarda faaliyetlerine devam etti.
Tikhanovskaya, 26 yaşındaki Protasevich'in 2019'da Belarus'tan ayrıldığını ve 2020 devlet başkanlığı seçimlerini Nexta aracılığı ile haberleştirmeye devam ettiğini söyledi. Daha sonra Protasevich hakkında Belarus'ta cezai kovuşturma başlatıldı.
Tikhanovskaya, 'terörist olarak değerlendirildiği için' Protasevich'in Belarus'ta idam cezasıyla karşı karşıya olduğunu ifade etti. Tikhanovskaya, geçen yıl düzenlenen seçimlere hile karıştırıldığını, sandıktan kendisinin birinci çıktığını söylüyordu.
Avrupalı liderlerin de desteğini alan Tikhanovskaya, eşi hapis cezasına çarptırıldığı için adaylıktan çekilmek zorunda kaldığı için devlet başkanlığı yarışına girmişti. Lukaşenko'nun seçimlerde zaferini ilan etmesinden sonra başkent Minsk'te toplanan binlerce kişi aylarca protesto gösterileri düzenledi. Polis sert müdahalelerde bulundu ve binlerce kişi hakkında cezai işlem başlatıldı.
Geçen yıl Ağustos'ta yeniden devlet başkanı seçilen 66 yaşındaki Lukaşenko, 1994'ten bu yana iktidar koltuğunda. Peki, ülkesini 27 yıldır demir yumrukla yöneten Lukaşenko kim? Lukaşenko 1994'te, uluslararası gözlemcilerin adil ve özgür diye tanımladığı tek seçimde, ülkenin ilk seçilmiş lideri olmuştu. Lukaşenko, seçim komisyonuna göre oyların yüzde 80'ini aldığı 9 Ağustos'taki seçimler de dahil olmak üzere, beş kere üst üste seçildi.
Lukaşenko'nun iktidara yükselişi, 1990'da Belarus Parlamentosu'na seçilmesiyle başladı. Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu'nun başkanlığını yapan Lukaşenko, enerjik bir performans sergiledi. Mütevazı kökenlerden geliyordu, Belarus'un doğusundaki yoksul bir köyde, bekar bir anne tarafından büyütülmüştü.
Lukaşenko 1975'te öğretmenlik okulundan mezun oldu ve iki yıllık askerlik hizmeti boyunca, orduda siyasi eğitmenlik yaptı. 1979'da da Sovyet Komünist Partisi üyesi oldu. Uzaktan eğitim yoluyla, tarımsal ve endüstriyel ekonomi diploması alan Lukaşenko, 1985'te bir kolektif çiftliğin başkanı oldu ve 1987'de Mahilyow bölgesindeki devlet çiftliğinin direktörlüğüne getirildi.
Washington'daki Atlantik Konseyi'nden uzman Anders Aslund'a göre, 1994'teki seçimlerden önce, yolsuzlukla mücadele kampanyası dışında çok net bir gündemi olmayan, popülist bir aday olarak görülüyordu. Ancak Lukaşenko iktidara geldiğinde, ikinci turda yüzde 14'e karşı yüzde 80 oyla yenilgiye uğrattığı komünist rakibinin politikalarının birçoğunu uygulamaya koydu. Sovyetler Birliği'nin 1991'deki çöküşünü izleyen şok politikalarına karşı çıktı ve ekonomiyi büyük ölçüde devletin kontrolü altında tuttu. Medyayı ve siyasi rakiplerini de.
Lukaşenko'nun iktidarı, Sovyetler Birliği dönemini hatırlatan otoriter bir tarz olarak tanımlanıyor. Ana medya kanallarını kontrol ediyor, siyasi rakiplerini taciz ediyor, hapse attırıyor ve bağımsız sesleri marjinalize ediyor. 2003'te "Otoriter tarz yönetim benim karakteristik özelliğim, bunu hep kabul ettim. Ülkeyi kontrol etmelisiniz ve en önemli şey insanların hayatını mahvetmemek" demişti.
Hala KGB adı verilen güçlü gizli polis, çoğu sürgünde ya da hapiste olan muhalifleri yakından izliyor. Bir jestle bile devlet başkanına hakaret etmek, hapisle cezalandırılıyor. Belarus, Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında ölüm cezalarını infaz eden tek ülke ve bu çok gizli yapılıyor.Tam olarak kaç kişinin, kafalarına bir el ateş edilerek infaz edildiği bilinmiyor. Ancak 1999'dan bu yana 300'den fazla kişinin bu şekilde öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Lukaşenko, Batı'dan gelen değişim baskılarına da direndi. Ülkede 2011'den bu yana yüksek enflasyon var ve Uluslararası Para Fonu (IMF) 2020'de yüzde 6'lık bir ekonomik daralma bekliyor. Ancak ülkede işsizlik neredeyse yok gibi ve Vladimir Putin'in Rusya'sı, Belarus ihraç mallarının yaşamsal önemdeki müşterisi olmaya devam ediyor.
Mayıs 2020'nin sonlarında, birçok Batılı ülke koronavirüs nedeniyle kısıtlamalar altında yaşarken, Lukaşenko, hiçbir kısıtlama önlemine gitmeyen Belarus'un daha iyi bir konumda olduğunu savunmuştu. Belarus lideri "Zengin Batı'yı görüyorsunuz, işsizlik kontrolden çıktı. İnsanlar tencerelere vuruyor. İnsanlar yiyecek istiyor. Tanrı'ya şükür, biz bunları yaşamadık. Ekonomimizi kapatmadık" demişti.
Ancak koronavirüs salgını, Lukaşenko için bir fiyasko da oldu. Çünkü Covid-19'u 'psikoz' diye tanımlayarak reddetmiş ve virüsten korunmak için votka ve sauna tavsiye etmişti. Ancak kendisine yapılan koronavirüs testinin pozitif çıktığını itiraf etmek zorunda kaldı ve hastalığı belirtisiz atlattı.
Vladimir Putin gibi Lukaşenko da Sovyetler Birliği nostaljisi duyuyor. Ayrıca, her ikisi de buz hokeyi oynamaya düşkün. Lukaşenko, şimdiye dek 'çok kutuplu dünyanın bir sütunu' diye tanımladığı Avrupa Birliği ile 'kardeş ülke' diye tanımladığı Rusya arasında seçim yapmak zorunda kalmaktan kaçınmaya çalıştığı, hassas bir jeopolitik denge yürüttü.
2017'de "Kardeşlerinizi seçemezsiniz. Dolayısıyla bize, 'Rusya'yla mısınız, yoksa Avrupa Birliği ile mi' diye sorulmamalı" demişti. Aralık 2018'de Moskova ziyaretinde, yeni yıl hediyesi olarak Putin'e dört torba patates ve salo (terbiyeli domuz yağı kalıpları) vermişti.
Belarus liderinin basın danışmanına göre, patatesler farklı çeşitlerdeydi ve farklı kullanımlar içindi. Ayrıca hediyeleri Putin'in bizzat kendisinin istediğini söyledi.
Lukaşenko, Gürcistan ve komşu Ukrayna'daki gibi eski rejimlere son veren devrim ihtimalini reddetti. Ayrıca, seçim kampanyası sırasında, Belarus toplumunun 'Bir kadına oy vermeye hazır olmadığını, çünkü anayasanın cumhurbaşkanına güçlü yetkiler verdiğini' söylemişti.
Şu anda, başlıca siyasi rakiplerinin hepsi kadın. Bazı uzmanlar, Lukaşenko'nun iktidarı bırakması için görülmemiş bir baskı altında olduğunu söylüyor. Ancak bazıları da, daha önceki seçimlerden sonra da benzer baskılarla karşılaşıp, atlattığına dikkat çekiyor.
Lukaşenko 17 Ağustos'ta Minsk'teki bir fabrikanın işçilerine konuşma yaparken, işçiler tarafından sözünün kesilmesiyle bir fiyasko yaşadı. Rahatsızlığı açıkça görülüyordu ve gruba istedikleri kadar 'istifa' diye bağırabileceklerini söyledi. Grup da bağırdı.
Resmi Belta Haber Ajansı'na göre, aynı gün bir otomobil fabrikasında konuşurken, eylemcilere 'kırmızı çizgiyi aştıkları' uyarısını yaptı: "Çizgiyi geçerseniz, sonuçlarına katlanırsınız. Sokağa çıkarsanız, bununla başa çıkarız. Bir şeyleri tahrip etmeye başlarsanız, hesap sorulur. Bu erkekçe bir uyarı."