02.09.2021 - 01:29 | Son Güncellenme:
Yassıada ya da 2013 yılında alınan karar doğrultusunda yeni adıyla Demokrasi ve Özgürlükler Adası hakkındaki kaynaklar çok eski yüzyıllara uzanmakta. Tarihte ada hakkında bilinen ilk kaynak milâttan sonra dördüncü yüzyıla kadar dayanıyor. Doğu Roma İmparatorluğu'na ait bu kaynakta adadan, o dönemki adıyla Konstantinopolis'in bir sürgün yeri olarak bahsedilmekte.
İstanbul'un ünlü Prens adalarına (Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada) nispeten daha yakın bir konumda bulunan Yassıada ya da yeni ismiyle Demokrasi ve Özgürlükler Adası, Doğu Roma döneminde de hem sürgün adası olma özelliğini sürdürmüş hem de sonra bir manastıra ev sahipliği yapmış.
1453'te İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinin ardından Yassıada da bir Osmanlı toprağı olur. Biri sivri, diğeri yassı görünümlü olan, birbirine yakın iki metruk adadan biri olan Yassıada'nın eni 185, boyu 740 metre, yüzölçümü 18.3 hektardır. Kayalık olan ada genellikle denize dik olarak iner.
Doğu Roma'dan kalma manastırın Osmanlı döneminde de adada bulunduğunu kaynaklardan bilmekteyiz. 19. yüzyıla kadar Yassıada, komşuları sayılabilecek Prens adalarının aksine pek de gelişim göstermez. Metruk bir ada olmayı sürdüren Yassıada'nın kaderindeki en büyük dönüşümlerden biri 19. yüzyılda bir İngiliz sefirin adayı satın almasıyla başlar.
19. yüzyılda sürgün amaçlı kullanılan zindanlar dışında pek bir şey bulunmayan Yassıada'yı Sultan Abdülmecid'in izniyle 1858 yılında satın alan Henry Bulwer adaya Orta Çağ üslubunda bir şato inşa ettirmeye başlar. Ancak şatonun inşası sırasında ortaya lahit ve mücevherlerin çıktığı söylentisi yayılınca Sultan Abdülmecit adanın derhal devredilmesine emreder. Bunun üzerine de Henry Bulwer, daha şatoya yerleşmeden ileride kendi adıyla anılacak olan bu yeri Mısır Hidivi İsmail Paşa'ya satar.
Cumhuriyetin ilânından sonra İstanbul iline bağlı bir ada olan Yassıada bu dönemde de metruk bir vaziyette kalmayı sürdürür. Ancak bir süre sonra 1947 yılında Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından satın alınıp 8 katlı bir bina inşa edilir. Bu tarihten itibaren de Yassıada Deniz Kuvvetleri'nin kullanımında bir adaya dönüştürülür.
1960 yılında gerçekleştirilen darbe adanın kaderini tamamen değiştiren bir olay olur. Burası tarihe Yassıada Yargılamaları olarak geçen ve aralarında Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere çok sayıda ismin bulunduğu siyasetçilerin yargılandığı duruşmalara ev sahipliği yapar. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam kararlarının verildiği ada, bu yönüyle tarihte de acı bir olayla anılmaktadır.
Yassıada Yargılamaları'nın ardından yeniden Deniz Kuvvetleri'ne tahsis edilen ada, 1978 tarihinde komutanlığın Karamürsel'e taşınmasıyla birlikte boşaltılır. 27 Mayıs Darbesi'nin izlerini taşıyan ada uzun bir süre boyunca tarihinde de sıkça olduğu gibi kaderine terk edilir ve boş bir şekilde acı hatıralarıyla kalır.
2013 yılına gelindiğinde ise alınan bir kararla Yassıada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak adlandırılır. Bununla birlikte de adada 27 Mayıs Darbesi'nin yanı sıra Türk Demokrasi Tarihi hakkında bilgilendirici içeriklerin de bulunduğu müzeler kurulması karar verilir. Kısa sürede bu yöndeki çalışmalar başlar.
Geçtiğimiz aylarda açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen Demokrasi ve Özgürlükler Adası, dört müzesi, anıtları ve sosyal yaşam alanlarıyla herkesin ziyaretine açık bir ada haline getirilir. Öncesinde sadece görevlilerin girebildiği ada, bu tarihten itibaren halka açık hale gelir.
Demokrasi ve Özgürlükler Müzesi, Adnan Menderes Müzesi, Hasan Polatkan Spor Salonu ve 27 Mayıs Müzesi, Karanlıktan Aydınlığa Açıkhava Müzesi gibi müze yapılarının yanı sıra Adnan Menderes Kongre Merkezi, Fatin Rüştü Zorlu Camii, Oramiral Sadık Altıncan Kütüphanesi bu süreçte adada ziyarete açılan müzeler olarak karşımıza çıkmakta.
Adanın Marmara Denizi açıklarına bakan kısmında bulunan Demokrasi Feneri, burasının sembollerinden biri haline gelmiş durumda. Bununla birlikte Yerine Ulaşmayan Mektuplar, Urgana Yenik Düşmek, Adaletin Körlüğü gibi anıtlar da Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın en dikkat çekici yapılarından biri olarak karşımıza çıkmakta.
27 Mayıs Darbesi'nde idama mahkum edilen Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu'nun adını taşıyan cami, adanın en dikkat çekici yapılarından biri olma özelliği taşıyor. Sade ahşap işlemelerinin bulunduğu cami, görsel olarak da büyük beğeni toplamayı başarmış durumda.
Adanın Yalova tarafına bakan yönünde bulunan Cam Teras ise ziyaretçilere ilginç bir deneyim yaşatıyor. Demokrasi Feneri'ne giden yönde bulunan Cam Teras ile adanın kayalık bölümleri ve alabildiğine berrak denizi görülebilmekte. Aşırı dalgalı ve kayalık bir yapıda olmasından ötürü ada, denize girmeye uygun bir yapıda değildir.
Adaya Kadıköy İDO İskelesi'nden saat 10.00'da kalkan deniz motorlarıyla ulaşmak mümkün. Günde tek seferin gerçekleştiği adadan yine Kadıköy İDO İskelesi'ne hareket saati ise 16.00. İskele yakınında bulunan restoran adada yemek yiyip dinlenecek yer olma özelliği taşımakta.