Uzun soluklu bir ilişkinin bitmesi bir insanın başına gelebilecek en acı olaylardan bir tanesidir. Sevdiği kişi tarafından terkedilenler duyguları tarifsiz bir öfke ve bunalım içerisine girerler. Karşısındaki kişiye yaşadıklarını ve duygularını anlatmak isteyenlere ayrılık şiirleri bu dönemde tercüman olur.
Islak bir sokakta bulursun kendini
Yüreğin taş, dudakların yok
Yaşadığını zannedip yürümek istersin
Ellerin titrer, gözlerin dolar
Yüreğinde ne varsa yaş olup akar gözlerinden
Üşüdüğünü zannedersin; ölmektesindir
Sıkı dur bebeğim buna AYRILIK derler…
Ceyhun Yılmaz
Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun
Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın
Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi
Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu
Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde
Ahmet Telli
Gitsem de her yerde biraz vardır
Hatırda zamansız bir plak
Bir otel kapısı, biraz istasyon
Vardır o seninle birlikte olmak
Buluşur çok uzaktan ellerimiz
Ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak.
Edip Cansever
Her satırı
mendireğe dizili karabatağa benzeyen
bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler içinde uzaklaşan kayık gibi
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan Bütün yolcularını
boğaz köprüsünün çaldığı
araba vapurunun
boş seferleri
gibi yalnızca rüzgar
gezinir sensiz
yüreğimde
Durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların
acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdığım
ayrılık şiirini okudukça
dalgalanır.
Sunay Akın
Ayrılık saatlerinde perişan
Öpüşmelerde uzattığımız alabildiğine
Yaşlı gözlerden kalbin derinliğine
Bakışlarındı bir ışık halinde uzanan
Tapardım o saatlerde güzelliğine
Sevgiden, mestolmuş, özlemli, hayran
Bütün yüreğinle işte o zaman
Bir daha inanırdım sevildiğine
Son köşeyi dönmek istemezdi ayakların
O an bir hüzün çemberiyle sarılırdı
Saçların, gözlerin, dudakların
Büyürdü gitgide gölgesi uzakların
İçimde bir tel kopar, bir ayna kırılırdı
Ve bana bir ölüm gibi sessizliğin kalırdı
Ümit Yaşar Oğuzcan
Böyle sessiz ayrılıklarda,
her şey önceden belli olur.
en güzel zamanında, aşkın ve hayatın
insan deli olur…
O, kadırga taraflarında bir evden çıkmıştır.
masum bir yalanla -halama diye-
gözleri pabuçlarında, mahcup
ellerine yapışmış gibidir
harçlığından arttırıp aldığı
sevimli hediye…
ah, insan nasıl çıldırmaz nasıl
bir çaresizlik,
bir umutsuzluk sarmış her yanı.
aranızdan insanlar geçer.
bulutlar geçer.
O, kırmızı mürekkep gibi dudaklarıyla, zoruna
utanarak gülümsemeye çalışır.
bu gülüş en aldatmazıdır vaatlerin.
yıllarca sonra bir uzak gurbette bile;
zulmüne dayanılmazken yalnız saatlerin,
bir yeşil yaprak üstünde gözlere,
görünür, uzaklaşır…
Turgut Uyar
Ayrılık kapıyı çalıyor açma
Biraz daha düşün zamanımız var..
Ne günler yaşadık bak sayfa sayfa
Seninle yazılmış romanımız var..
Gönül kapısından hemen uçma dur!
Selamsız vedasız böyle kaçma dur!
Bilinmez yerlere yelken açma dur!
Seninle mutluluk limanımız var! …
Bir anda yokuşa çevirme düzü
Dargınlık bir aşkın tadı ve tuzu
Hatırla Tanrıya verdiğin sözü
Ayrılmak yok diye yeminimiz var…
Ahmet Selçuk İlkan
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi,
Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi.
Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar,
Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar…
Son yolcunun gömüldü yolda son adımları,
Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları.
Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda:
Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda,
Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye,
Yollarını bekledim görüneceksin diye.
Senin için kandiller tutuştu kendisinden,
Resmine sürme çektim kandillerin isinden.
Saksıda incilendi yapraklar senin için,
Söylendi gelmez diye uzaklar senin için…
Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle,
Saatler son gecemin geçti cenazesiyle,
Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü,
Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü…
Faruk Nafiz Çamlıbel
Sadece ikimize değil
Bütün hayata üzgünüm
Fotoğraflarda
Bir gece hatırası
Öylesine yalnızım ki
Sanki yokum
Eriyor eski ben
Ve yeni biri olamıyorum
Keder sokulgan adımlarıyla
Gelip kıvrılıyor yüreğime
Hayat sakin
Şafakta evler gibi
Sanki hiçbir şey olmadı
İkimiz yokuz sadece
Biz olan ikimiz yokuz
Deniz hep orada
Ve ağaçlar aynı düşlerinde
Ataol Behramoğlu
Ayrılık şiiri ne kadar yalın
Sevdiğimiz aşk sözcükleri gibi
Kılıçla kesiyor bir hain nokta
Öpüşen virgüllerle akan cümleyi
Nasıl soğuk ayrılığın güneşi
Gölgeli bir çınar olan gövdemin
Dallarını içten kırınca acı
Buzdan bir alçıyla tutuyor beni
Ayrılık sabahı ne kadar beyaz
Ölümün hüzünlü arkadaşı kar
Bana ütülü bir çarşaf hazırlar
Bir karanfil tam yüreğimin üstünde
Onat Kutlar