31.07.2023 - 03:47 | Son Güncellenme:
Gülce Halıcı
Gülce Halıcı, Mimar- Dünyanın en önemli mimarlık etkinliklerinden biri olan Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi 20 Mayıs'ta kapılarını açtı. İki yılda bir gerçekleşen Venedik Mimarlık Bienali, küratörlerin ortaya koyduğu temalar ve söylemler çerçevesinde geliştirilen sergi ve projeler ile mimarlığa ilişkin kavram ve düşünceleri tartışmaya açıyor. Bu yılki küratörlüğünü "Çeşitlilik bizim normumuzdur” bakış açısıyla Lesley Lokko’nun üstlendiği 18. Uluslararası Venedik Mimarlık Bienali’nin teması “Geleceğin Laboratuvarı" (The Laboratory of the Future) olarak belirlenmişti. 26 Kasım 2023’e kadar açık kalacak sergide bu yıl 64 ulusal katılımcı yer alıyor. Lesley Lokko'nun çizdiği “Bu gezegende eşitlik, ırk, umut ve korku sorunlarının birleştiği tek bir yer var: Afrika. Antropolojik düzeyde hepimiz Afrikalıyız. Afrika’da ne oluyorsa bu hepimizin başına geliyor” fikriyle paralel olarak pavyonlar, dekolonizasyon, dekarbonizasyon, kaynak yönetimi gibi fikirlerin arkasındaki anlamı yeniden yorumlayarak ve yapıbozuma uğratarak , yerel uygulama biçimlerinde gizli potansiyeli bularak, Lokko’nun temasına çeşitli şekillerde yanıt veriyor. Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu ise bu yıl Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın tasarladığı “Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” projesini ağırlıyor.Bienalin önemli parçalarından biri olan bu yıl Ippolito Pestellini Laparelli başkanlığındaki resmi ödül töreninde 2023 Altın Aslan Yaşam Boyu Başarı Ödülü Demas Nwoko’ya verildi. Alessandro Petti ve Sandi Hilal tarafından kurulan DAAR Altın Aslan En İyi Katılım Ödülü’ne layık görüldü. Altın Aslan En Başarılı Ulusal Katılımcı Ödülü’nü ise “Terra” projesiyle Brezilya aldı. Ana sergi ve ulusal pavyonların yanı sıra farklı bakış açılarını ve temaları geliştirmek için 9 yan etkinlik duyuruldu. Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından tanıtılan etkinlikler, şehrin çeşitli yerlerinde gerçekleşiyor. Göçmen deneyimine, dil ve manzara arasındaki ilişkiye veya Tayvan tarihi gibi çok çeşitli konulara odaklanan sergi ve konferanslara da ev sahipliği yapacak.
“Dangerous Liaisons” sergisi kapsamında yer alan Alessandro Petti ve Sandi Hilal tasarımı “DAAR” kolonyal mimarinin ve modernist mirasın eleştirel bir şekilde yeniden sahiplenilmesi, kullanılması ve yıkılması olanaklarını araştırıyor. Altın Aslan En İyi Katılımcı Ödülü’ne layık görülen proje, 1940 yılında Ente di Colonizzazione del Latifondo Siciliano tarafından inşa edilen Borgo Rizza'yı inceliyor. Sergide Libya, Somali, Eritre ve Etiyopya'daki kolonyal şehir planlaması tarafından benimsenen ve rejimin gelişmemiş olarak tanımladığı Sicilya’da modernleşme ve yeniden işlevlendirme amacıyla tasarlanan Borgo Rizza üzerinden bir inceleme gerçekleştiriliyor. Kalıcılık-geçicilik paradoksunu ele alan deneysel bir koruma projesine dönüşen enstalasyon ana bina cephesinin ölçekli bir reprodüksiyonunu sunuyor.
“Force Majeure” sergisi kapsamında yer alan Adjaye Associates tasarımı “Kwaeε” sürekli yenileme ruhuyla, yeniden kullanılabilen ve dünyadaki diğer alanlara taşınabilen modüler, prefabrike bir yapı olarak tasarlanmış. Tamamen ahşaptan tasarlanan Kwaeε Gana'nın ana dillerinden biri olan Twi'de “orman” olarak tercüme edilen adaşından ilham alıyor. Yapı, üçgen bir prizma şeklini alırken, iç kısmı mağarayı anımsatan yontulmuş bir mekan sunuyor. Yontulmuş iç alan, kuzey ve güney kotlarında giriş ve çıkış için gölgelikli bir geçit oluşturmak için formu delen, bozuk bir oval olarak ortaya çıkıyor. Katı yüzeyleri en aza indiren ahşap yapı, bir ışık ve gölge ormanı geliştirerek sürükleyici, mağara benzeri bir atmosfer yaratıyor. Açık havada sergilenen yapı dinlenme ve toplanma için bir alan sağlıyor.
Altın Aslan En Başarılı Ulusal Katılımcı Ödülü’nü alan ve Brezilya'nın oluşumuna dair anlatılarında kurucu bir motif olan “Terra”dan ilham alarak ulusal kimlik temsili, sınırların ve doğanın idealize edilmesini sorgulayan Gabriela de Matos ve Paulo Tavares tasarımı Brezilya Pavyonu, geçmiş ve geleceği bir araya getirmeyi hedefliyor. Yerli ve Afrikalı Brezilyalıların temel felsefelerinde ve hayallerinde de yer bulan bu motifle sanatsal ve mimari coğrafyalara atıfta bulunarak atalara ve diasporaya ait bölgeleri çiziliyor. Onarım ve tasarım olarak yenilikçi başka bir dünya anlayışına ve yeni Brezilya tasavvurlarına işaret ediliyor. Ziyaretçileri doğrudan "yerli toprakları, Quilombola konutları ve Candomblé törenleri geleneğiyle temasa sokmak" için tamamen toprakla dolu olan Brezilya Pavyonu, dünyayı çeşitli perspektiflerden ele alıyor.
İtalyan Pavyonu projesinin küratörlüğünü üstlenen Fosbury Architecture'ın sergi vizyonu, tasarımı kolektif ve iş birlikçi çalışmanın sonucu olarak gören bir araştırma pratiğine dayanıyor. Bienal'in açılışına kadar, İtalya'daki farklı yerleri harekete geçirmek için “Spaziale Presenta” başlıklı 9 mekana özel müdahale düzenlenmiş. 40 yaşın altındaki İtalyan mimarlar tarafından yönetilen dokuz uygulama tetiklenen süreçlerin resmi ve teorik sentezi olan “Spaziale: Herkes Başkalarına Aittir” başlıklı final projesiyle de bienalde, İtalyan mimarisinin uluslararası bağlamda özgün bir portresinin sunulması amaçlanmış. Proje ve serginin yenilikçi bir İtalyan yolculuğunun sembolik varış noktası haline gelerek yeni coğrafyanın aşamalarını şekillendirmesi bekleniyor.
Özel Ulusal Katılım Mansiyonu alan ve Jayden Ali, Joseph Henry, Meneesha Kellay and Sumitra Upham tarafından tasarlanan “Ayın Önünde Dans Etmek”te Arte 2022 Bienali'nden kalan malzemeler kullanılarak mimarlığın sosyal sorumluluk alanlarını ön plana çıkarmayı hedefliyor. Yeniden kullanım ve döngüsel inşa ilkelerini destekleyen verimli bir altyapı haline gelen pavyon, halkın gözünden gizlenen mekansal ve sosyal bakım süreçlerini görünür kılıyor. Film ve ses ortamının yer aldığı bir dizi enstalasyonun bulunduğu pavyonda diasporik toplulukların mekanlar oluşturması, mimarlık ve yapılı çevre hakkında yeni düşünme biçimleri sunulması için araçlar kurgulanıyor. İnsanların inşa edilmiş alanları nasıl kullandıklarına ve özellikle de mimarlıkla ortaya çıkan topluluk inşa etme gücüne vurgu yapılırken pavyonun İngiliz mimarisinin kolektiviteye evrimini etkilemesi umuluyor.
Renewal / Çin Arsenale
Küratör Ruan Xing insanların daha iyi iletişim kurabildiği, paylaşabildiği ve birlikte yaşayabildiği, şehirlerin ve insanların birbirine bağımlı olduğu ve daha fazla alana sahip simbiyotik bir dünyayı keşfederek, kentsel ve kırsal yenilenme konusunda çeşitli deneyler üstleniyor. Serginin teması, yüksek yoğunluklu ortamlarda yaşanabilirliği şekillendirmeye yönelik yeni bir mimarlık sunarken benzersiz Çin anlatısı aracılığıyla, inşa edilmiş çevrede yakın zamanda meydana gelen dönüşümler hakkında özgür söylemler arıyor. “Nereye gidiyoruz ve tehlikede olan nedir? Sonuçlar, yoğunluğun mimari bilmecesinde mi yatıyor? Ziyaretçiler Çin Pavyonu'nda görüntüleyerek, açılarak, düşünerek ve dolaşarak kendi yanıtlarını buluyor.