MimarlıkTED Ankara Koleji Sahne Sanatları Gösteri Merkezi

TED Ankara Koleji Sahne Sanatları Gösteri Merkezi

26.01.2021 - 15:56 | Son Güncellenme:

Uygur Mimarlık tarafından tasarlanan TED Ankara Koleji Sahne Sanatları Gösteri Merkezi, yerleşkede bulunan yapılar bütünüyle devamlılık içinde ele alınmış. Yapı, yerleşkenin abartısız ama ikonik bir bitişi olarak coğrafyaya açılan bir göz ve içeriye çağıran bir kucak niteliğinde...

TED Ankara Koleji Sahne Sanatları Gösteri Merkezi

Semra Uygur ve Özcan Uygur tarafından tasarlanan ve 2005 yılında kullanıma açılan İncek, Ankara’daki TED Ankara Koleji Yerleşkesi’nde ihtiyaç duyulan 1500 kişilik çok amaçlı gösteri sanatları merkezi yine Uygur Mimarlık tarafından ele alınmış. Mevcut yerleşke planında bulunan spor-sanat sokağına eklemlenmesine karar verilen Sahne Sanatları Gösteri Merkezi, sosyal ilişkilerin belki de en çok kamusallaştığı bir kullanımı vadettiği göz önünde bulundurularak spor - sanat sokağının bitişinde, güneybatı doğrultusuna yerleştirilmiş.

Haberin Devamı

Yapının, iç sokak yönünde ilerlerken tekilliğinin fark edilmemesi amaçlanmış ve yerleşkedeki dolaşım rotasına kendiliğinden eklenmiş hissiyatı bırakmasına özen gösterilmiş. Dışarıya açılan bir göz ve içeriye çağıran bir kucak imgesi düşünülerek ayağa kalkan yapı, mevcut sokağa sanki hep oradaymışçasına eklemlenmiş; sokak fuayeye dönüşmüş ve şeffaf bir bitiriş ile coğrafyaya açılmış. Yerleşke mimari dilinde kullanılan ortogonal ve öklidyen geometrinin bir araya gelişlerindeki mekansal oyun bu yapıda da devam ettirilmiş ancak kendi içinde özelleşmiş. 1500 kişilik bu yoğun kapasitenin sonucu olan büyük hacim ihtiyacı, dikdörtgen bir prizmanın adeta yontularak heykelsi bir forma dönüşmesi ile narinleştirilmiş.

Haberin Devamı

Salon yan cepheleri, farklı açılarla üçgenlenerek kompoze edilmiş ve ahşap cephe yüzeylerde ışığın hareketleri ile dışarda ışık gölge oyunlarına sahne oluyor. Yontularak elde edilen göz ve kucak imgesi sadece uzak bakıda değil salondan da hissedilerek izleyicinin dışarısı ile ilişkisini kesmeden kullanıcının deneyiminde de devam ettirilmiş. Bu sebeple salon iki yan cephesinde şeffaflaşarak dışarıya açılıyor. Güneybatı yönündeki göz ve kucak imgesinin bulunduğu cephedeki teras aynı zamanda bir açık fuaye olarak işlevlendirilmiş. İzleyicinin kapalı bir mekandaki deneyimindense, açık alanda sıcak bir üst örtü altındaki deneyimi canlandırılarak topoğrafya ile ilişiğinin sürdürülmesine önem verilmiş. Gösteri mekanlarının en önemlisi olan antik Yunan tiyatrosuna öykünen salon, topoğrafyadaki eğime oturarak kendi kotunu buluyor ve yelpaze biçimiyle yoğun kapasiteyi bir hacimde eriterek topluyor. Bu yoğun kapasiteli kullanımın yanı sıra tiyatro gibi kullanımlar için de bölünebilir perdelerle daha küçük bir salona dönüştürülebiliyor.