“Şehir Nerede?”

Mevcut “metropol mantığı” üzerine bir düşünme pratiği başlatma ve toplumun sanatsal etkinliklerle karşılaşma olanaklarını arttırma hedefiyle Sultanbeyli’de açılan YUNT, ilk sergisi ile tam da Dünya Şehircilik Günü’nü kutladığımız günlerde kentlerimizin geleceği ile ilgili anlamlı bir soru soruyor: “Şehir Nerede?” Muratcan Sabuncu kuruculuğunda, Sultanbeyli’de açılan YUNT, toplumun sanatsal etkinliklerle karşılaşma olanaklarını arttırmayı amaçlayan ve Sergen Şehitoğlu sanat danışmanlığında hayata geçen bir mekan olarak İstanbul’un kültürel kalkınması için atılmış önemli bir adım. Kar amacı gütmeyen bu sanat ve etkileşim alanı, Emre Zeytinoğlu küratörlüğündeki ilk sergisi “Şehir Nerede?” ile Dünya Şehircilik Günü’nü kutladığımız günlerde anlamlı bir soruyla kapılarını açmış oldu. Sergi ve etkinliklerin yanı sıra eğitim programı ve desteklediği yayınlar ile sanatsal üretime katkıda bulunmayı hedefleyen YUNT, sunduğu deneyim ve etkileşim olanakları ile toplumsal değişim potansiyellerinin çoğalmasına yardımcı olmayı öncelikleri arasına yerleştiriyor. Prof. Dr. Eva Şarlak’ın akademik danışmanlığında düzenlenen etkinlik programı ve teşvik politikası ile sanat üretimini ve entelektüel düşünceyi destekleyen YUNT’un ilk sergisi “Şehir Nerede?” İstanbul’a nostaljik yaklaşımların ya da geleceğe ait iyileştirici düşüncelerin dışında, şehrin bugünkü gerçeği üzerinden hareket ediyor. “Merkez-çevre” ayrımının silikleşmeye başladığı şehirde, artık ne ideal bir “İstanbullu”dan, ne oraya sonradan gelen ve o “kültüre yabancı olduğu ileri sürülen” ile arasındaki ayrımdan, ne de “eski İstanbul görüntüleri”nin tekliğinden söz edilebiliyor. Sergide yer alan sanatçılar M. Cevahir Akbaş, Setenay Alpsoy, Sercan Apaydın, Can Aytekin, Antonio Cosentino, Mustafa Duymaz, Ahmet Elhan, Murat Germen, Sinan Logie, Mustafa Pancar ve Rüçhan Şahinoğlu, ortaya koydukları yapıtları ile izleyicilere yeni bir “İstanbul gerçeği”nin düşünülmesi gerektiğinden söz ediyor. Şehrin bilinen simgeleri yerine, günümüz sisteminde işlev kazanmış yeni yapıların, meydanların, mahallelerin ve şehirdeki farklı grupların görüntüleri ile karşılaştığımız sergideki eserler, İstanbul’da bir yandan var olan kültürel yapı ile günümüzün yenilerinin buluştuğu ve ayrıştığı durumları ortaya koyuyor. “Sonuçta, bu sanat alanı da tam bu durumları içeren bir “yer”de bulunmakta” düşüncesiyle açılış olarak “Şehir Nerede?” sergisiyle başlamayı tercih eden YUNT, böylece hem o “yer”in izleyicisiyle bir yakınlık kurmayı, merkez-çevre ayrımını ortadan kaldırmayı hem de mevcut “metropol mantığı” üzerine bir düşünme pratiği başlatmayı hedefliyor. Bulunduğu konumdan ve konumun geçmişinden aldığı verilerle mekana özgü bir yerleştirme olarak kamusal alanda sergilenen “Yunt” heykeli ise Sergen Şehitoğlu tarafından tasarlanmış. “Yunt/yund” kelimeleri eski Türkçe’de “atlar, at sürüsü” anlamına geliyor. Muratcan Sabuncu ve ailesinin, bir zamanlar sahip oldukları at çiftliğinden ilhamla üretilen sanat ve etkileşim alanı YUNT’un yakınında konumlanan açık alan heykeli, çiftlikte yetiştirilen 12 İngiliz atından yola çıkıyor. Atları temsil eden, dinamik formda yerleştirilmiş 12 küp, çiftliği ve aileyi simgeleyen kare bir çerçeve ile belirginleştiriliyor. “Şehir Nerede?” sergisi 4 Şubat 2024 tarihine kadar YUNT’ta ziyarete açık kalacak.

Mimarlık mesleğine büyük katkılar sağlamış, Mimari Başarı Ödülü ve Yapı Dalı Başarı Ödülü sahibi Neşet Arolat hayatını kaybetti. 1934 yılında İstanbul’da doğan Neşet Arolat, 1959 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun oldu. Mezuniyetinin ardından Almanya’da Stuttgart Werner Gabriel Bürosu’nda çalışmaya başladı. 1961 yılında Ankara’da, Şaziment Arolat ile birlikte Arolat Mimarlık’ı kurdu ve 1968’de büroyu İstanbul’a taşıdı. Bu dönemde Ankara’da Hava Kuvvetleri Hastanesi, SSK Etlik Hastanesi gibi önemli mimari projeler gerçekleştirildi. 1961 ve 1986 yılları arasında Şaziment Arolat ile birlikte katıldıkları çeşitli mimari proje yarışmalarında 10 birincilik ödülü kazandı ve söz konusu projelerden 9 tanesi inşa edildi. 1986 yılında Emre Arolat’ın da katıldığı Arolat Mimarlık bünyesinde yurt içinde ve yurt dışında pek çok proje üretildi. Mimarlar Odası Ulusal Mimarlık Ödülleri kapsamında 1988’de Mimari Başarı Ödülü ve 1992’de Yapı Dalı Başarı Ödülü’ne layık görülen, mimari yarışmalarda 30’un üzerinde ödül kazanmış projelere imza atan değerli Mimar Neşet Arolat, 2008’den itibaren EAA-Emre Arolat Architecture ofisinde “Onursal Ortak” olarak mimarlık mesleğine katkılarını devam ettirdi. Neşet Arolat, Türkiye Mimarlar Odası, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği ve Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu üyesiydi.

Palimpsest Sergisi The Circle’da

Mimarlık odaklı bir kültür, sanat, araştırma ve üretim platformu olan The Circle, Intra lighting’in katkılarıyla 9 Kasım’da başlayacak Palimpsest sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçı Deniz Barlas Velioğlu’nun görsel ve yazılı katmanları çarpıştırarak kurguladığı bir dünya içinde yarattığı çalışmalar ve Yüksel Demir’in bu dünyadan esinlenerek bestelediği müziklerden oluşan çok katmanlı Palimpsest sergisi, The Circle’da ziyarete açık olacak. Eski zamanlarda parşömenler üzerinde yazılmış metinlerin kazınarak ya da yıkanarak yeniden kullanılabilir hale getirildikten sonra yeni yazıların üzerine eklenmesi ile izlerin iç içe geçtiği parşömen anlamına gelen “palimpsest” kavramının ismini verdiği sergi, Deniz Barlas Velioğlu’nun eserlerine ve Yüksel Demir’in bu eserler üzerinden bestelediği müziklere odaklanıyor. Deniz Barlas Velioğlu, reklam sektöründe geçirdiği yoğun tempolu çalışma dönemi sırasında şehir hayatının içinde biriktirdiği stresten kaçmak için çıktığı kısa bir tatil ve Kaleköy’de geçirdiği bir kaç gün sonrasında bir akşam eve döndüğünde resim yapmak için durduramayacağı bir istek duyar. Evde o an için resim kağıdı bulamayınca aklına gazeteler gelir ve sayfalarını boyamaya başlar. Gazete kağıtları üzerine yepyeni dünyalar kurgular. Bu dünya ve hikayeler üzerinden Yüksel Demir sanatçının dışa vurduğu tüm duyguları yüklenir ve sanatçının yaşadığı yaratma sürecini aktaran iş-güç (kaçış), kıyı, esin ve yaratıklar olmak üzere dört bölümden oluşan Yaratıklar albümü ile tüm bu duyguları müziğe dönüştürür. 1989'da kurulan Intra lighting, mimari armatürler üreten global bir marka ve bütüncül, kullanıcı merkezli ve enerji verimliliğini gözeten aydınlatma çözümleri sunuyor. Işık kalitesi, verimlilik, sürdürülebilirlik ve güvenilirliği bir araya getiren Intra lighting, bugün aydınlatma sektörünün dünyada önde gelen şirketlerinden biri olarak dikkat çekiyor.

Mimar Enis Öncüoğlu’nun “Covid döneminde, Datça Kurucabük Koyu’nda geçirdiği 8 ayın bir armağanı” olarak nitelendirdiği “Formasyon” sergisi 25 Ekim’de Levent Loft - Duvart Galeri’de sanatseverlerle buluştu. Jotun’un destekleriyle hayata geçirilen sergi, tecrübeli bir mimar ve kendi tanımıyla heveskar bir fotoğrafçı olan Enis Öncüoğlu’nun doğadan aldığı ilhamı ustalıkla objektifine taşıdığı bir dizi fotoğraftan oluşuyor. Sanatçının “Formasyon” sergisi hakkındaki açıklaması şöyle: “Bu sergi Covid döneminde, Datça Kurucabük Koyunda geçirdiğim 8 ayın bir armağanıdır. O güne kadar hayranlıkla baktığım bu kayalık, Sirenlerin Çağrısı gibi beni kendine çekip, adeta diyalog kurmamızı sağladı. Binlerce senelik bu oluşumun onu çevreleyen deniz, ışık ve gökyüzünün değişimi ile farklı şekiller, akisler ve renklerle vizörümde yer alması doğaya karşı saygımı, hayranlığımı ve önemlisi farkındalığımı arttırdı. Duvart'da yer alan bu kareler, bu duygu ve saygının temsili olarak sizlerin beğenisine sunuyoruz.” “Formasyon” yıl sonuna kadar Levent Loft 1 girişinde yer alan Duvart Galeri’de ziyaret edilebilecek.

Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (İAE), yayınladığı araştırma kitaplarıyla İstanbul’a ilişkin akademik literatürün gelişmesine katkı sunmaya devam ediyor. İAE’nin İstanbul Araştırmaları Dizisi’nden çıkardığı yeni kitabı, Kurmak ve Onarmak: MimarRestoratör Mualla Eyüboğlu (1919-2009) Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından Mualla Eyüboğlu’nun hayatını ve 1940’lardan 1980’lere kadar süren meslek yaşantısını anlatıyor. Yazarlar Işıl Çokuğraş ve C. İrem Gençer’in kitapta inceledikleri otobiyografik notlar, mektuplar, aile fotoğrafları, mesleki defterler, çizimler, yapı fotoğrafları ve restorasyon süreçlerine ait yazışmalar dönemin mimarlık ve restorasyon, düşün ve uygulama ortamını kavramaya yardımcı oluyor. Erken cumhuriyet dönemi mimar profilinden farklı olarak kendine özgü bir yol ve kimlik inşa eden Mualla Eyüboğlu, Türkiye’de ismi anılan az sayıdaki kadın mimardan biri. Kariyerinde Anadolu’yu ön plana çıkaran Eyüboğlu, köye romantik bakışın ötesine geçerek Anadolu’nun sorunlarını ve çıkmazlarını gören, Anadolu’ya karşı sorumlu hisseden bir meslek insanı olarak cumhuriyetin en önemli girişimlerinden olan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda aktif rol aldı. Sosyal yapısında etnik çeşitlilikler barındıran Trabzon’da geçen çocukluğu ve farklı Anadolu kültürlerini deneyimlediği Köy Enstitüleri yılları onu dönemin mimarlarından ayıran ve mesleğe bakışını belirleyen etkenler oldu. Eyüboğlu’nun Köy Enstitüleri’ne ait çizim, not ve fotoğrafları, bu projelerin nasıl ve hangi koşullarda tasarlanıp hayata geçirildiğini ve enstitülerde öğrencilere nasıl bir eğitim verildiğini ortaya koyuyor.

Salt’ın yeni sergisi Türkiye’de Mimarlık Eğitimi: 18. Yüzyıldan Günümüze Kurumsallaşma Eşikleri, 6 Aralık Çarşamba günü Salt Galata’da ziyarete açılıyor. Okullaşma öncesinde mimarlık, dünyanın her yerinde doğrudan mesleki pratik içinde, inşa faaliyeti yaparak öğreniliyordu. Düzenli teknik eğitim kurumlarının oluşmasıyla mimarlık eğitimi askerlik alanıyla doğrudan bağlantılı ve mühendislikle bütünleşik olarak başladı. Ülkemizdeki mimarlık eğitimi günümüzde ise metropolden küçük kentlere, hatta kasabalara uzanan bir mimarlık okulu modeliyle yüzü aşkın okula yayıldı. Türkiye’de Mimarlık Eğitimi: 18. Yüzyıldan Günümüze Kurumsallaşma Eşikleri, bu akademik manzaranın özellikle gündelik yaşam içindeki seyrini kurumlar, aktörler ve öğretim programları çerçevesinde değerlendiriyor. Sergi, düzenli teknik eğitim kurumlarının tesisini, okulların fiziksel çevresini, öğretim üyesi ve öğrenci yaşamını, çalışma koşullarını, yaşanan çalkantı ve huzursuzlukları ele alırken ülkenin mimari üretimine yapılan katkıları, açılım imkânlarını ve tıkanıklıkları da tartışmaya açmayı amaçlıyor.

Londra Türk Mimarlar Derneği Kuruldu

Londra’daki Türk mimarlık ve tasarım topluluğunu temsil etmek amacıyla kurulan Londra Türk Mimarlar Derneği, heyecanlı yolculuğuna Londra Showroom mağazasındaki lansman etkinliği ile başladı. LTAA, mimarların birbirlerinden öğrenerek ve projeler, araştırma, atölye, yarışmalar, karşılaşmalar gibi çeşitli etkinlikler aracılığıyla, işbirliği ile mesleklerinde gelişebilecekleri bir ortam sunmayı hedefliyor. Derneğin ana amaçlarından birisi, hem profesyonel hem de akademik gelişimi teşvik edip, harmanlayarak ağ oluşturma için bir zemin sağlamak. Hem İngiliz hem de Türk mimarların, tasarımcıların, üreticilerin ve inşaat sektörünün temsilcilerinin bir araya getirildiği ortak bir profesyonel çevre oluşturmak. 6 Ekim 2023 tarihinden itibaren üye başvurularını kabul etmeye başlayan dernek, Londra’da ikamet eden Türk mimar, tasarımcı profesyoneller ve öğrencilere açık. Aynı zamanda, kentsel planlama, peyzaj mimarisi ve çevre tasarımı, iç mimari, aydınlatma tasarımı ve mobilya tasarımı gibi ilgili yaratıcı disiplinlerdeki profesyoneller de derneğe üye olabiliyor. Üyelik başvurusu derneğin internet sitesi üzerinden yapılıyor. Dernek bu heyecanlı yolculuğuna, Eczacıbaşı VitrA’nın etkinlik ortaklığı ve ev sahipliğinde, 16 Kasım Perşembe günü Londra Showroom mağazasındaki lansman etkinliği ile başladı. LTAA lansman etkinliği, dernek misyonunu tanıtmayı, yeni bağlantılar oluşturmayı ve ilham verici olanaklar sağlamayı vadediyor.