29.05.2023 - 01:00 | Son Güncellenme:
Le Corbusier’in zaman ve mekan konusundaki ustalığının gelişimini ve günümüz mimarisi üzerindeki etkisini keşfetmeyi amaçlayan sergi usta mimarın zamansız eserlerini herkes için erişilebilir kılmayı amaçlıyor. Sergi, Singapur merkezli RT+Q Architects’in özel koleksiyonundan Le Corbusier’nin eserlerinin modellerini sunuyor. Fiziksel modeller, RT+Q’daki stajyerlerin işleri olmakla birlikte yıllar boyunca, stajyerlerin stajlarının ilk haftasını bir Le Corbusier çalışmasının modelini yaparak geçirmeleri bir “gelenek” haline geldi. Amaç, genç öğrencileri ve mimarlık, sanat tutkunlarını 20. yüzyılın tartışmasız en becerikli ve çok yönlü mimarlarından birisinin tasarım fikirleriyle tanıştırmaktı. Le Corbusier 1911 yılında Viyana’dan İstanbul’a uzanan ve sekiz ay süren ünlü “Doğu Yolculuğu”nu (Voyage D’Orient) ya da kendi ifadesiyle “faydalı yolculuğu”nu gerçekleştirir. Le Corbusier’in modern mimarlık ve şehircilik ilkelerinin oluşumunda önemli bir yere sahip olan İstanbul, bu sergi sayesinde yeniden Le Corbusier ile buluşuyor. Le Corbusier’in eğitim sürecinden profesyonelliğe adım attığı bir kırılma noktasını oluşturan 1911’de gerçekleştirdiği seyahatte İstanbul’da geçirdiği süre içinde gezdiği, çizdiği, yorumladığı yerlerin İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencileri tarafından yeniden yorumlandığı grafik çalışmaların da yer alacağı sergi, günümüzün seçilmiş bazı mimarları ve sanatçıları ile, güncel bir bakışla Le Corbusier’i tekrar görmek, yorumlamak, bugün ve gelecekte hem stajyerler hem de mimarlar için paha biçilmez dersler oluşturuyor.
GEMMS’23 İçin Açık Çağrı
The Circle, yaratıcı ve genç mimarları Genç Mimarlar Seçkisi & Sergisi’nin üçüncü edisyonuna başvurmaya davet ediyor! GEMSS’23’e katılım için son başvuru tarihi 18 Haziran. İki yılda bir düzenlenen Genç Mimarlar Seçkisi & Sergisi, geleceğe yön verecek 40 yaş altı genç mimarların ulusal ve uluslararası platformlardaki tanınırlıklarını artırmayı ve Türkiye mimarlık kültürüne katkı koyan pratiklere dair güncel bir arşiv oluşturmayı hedefliyor. GEMSS, mimarlık kültürüne katkı sağlayan mimari, düşünsel, bilimsel, sanatsal ve sosyal boyutlarda işler üretmiş ve yayınlamış bütün bireysel, ekip ve çok disiplinli pratiğe açık. GEMSS, kapsayıcı yapısıyla geleceğin mimarlığını şekillendirecek genç pratiklerin hangi merkez ve alternatifleri odağında işler ürettiklerini görünür kılarak mimarlığın çeşitliliğini vurguluyor. Büyümenin sınırındaki dünyamızda sürdürülebilir, katılımcı ve inovatif tasarım yaklaşımları sergileyen genç pratiklerin girişimciliklerini destekliyor. GEMSS’23’ün multidisipliner seçici kurulu, mimarlık kültürüne katkı sağlamış profesyonel mimarlar, sanatçılar, akademisyenler, düşünürler ve sektör temsilcilerinden oluşuyor. Sait Ali Köknar moderatörlüğünde bir araya gelen Seçici Kurul’da Alexis Şanal, Ertuğ Uçar, Matthew Warner, Merve Bedir, Sinan Logie, Yılmaz Değer, Zehra Akdemir Veryeri yer alıyor. Temmuz ayında değerlendirme için bir araya gelecek Seçici Kurul’un belirleyeceği seçkide yer alacak mimarlar Ağustos ayında duyurulacak. Üçüncü döngüsü fiziksel ve çevrimiçi platformlarda hibrit olarak gerçekleştirilecek olan GEMSS’23, serginin yanı sıra yan etkinlikler, çevrimiçi yayınlar ve seçki kitabının da yer aldığı bir programla desteklenecek. 2023 sonbaharında The Circle Space’te kapılarını ziyaretçilere açacak GEMSS’23 Sergisi’nin 2024 yılı ilkbaharında Almanya’ya, sonbaharında Suudi Arabistan’a taşınması planlanıyor. Global yapısı ile GEMSS sergileri, seçkide yer alacak 40 yaş altı genç mimar ve ekiplerin yenilikçi çalışmalarını farklı coğrafyalarda geniş kitlelerle buluşturacak.
“Mimarlık ve Dekonstrüksiyon”
Dekonstrüksiyon düşüncesinin yaratıcısı ve geliştiricisi olan felsefeci Jacques Derrida’nın Mimarlık ve Dekonstrüksiyon başlıklı kitabı Arketon Yayınları’nın son kitabı olarak raflardaki yerini aldı. Aziz Ufuk Kılıç’ın Türkçeye çevirdiği kitabın editörlüğünü Aykut Köksal, redaktörlüğünü ise Amber Niksarlıoğlu Eroyan ve Bihter Sabanoğlu gerçekleştirdi. Mimarlık ve Dekonstrüksiyon, Derrida’nın söyleşilerinden, girdiği tartışmalardan ve yazılarından oluşuyor. Ünlü felsefecinin yazıştığı, tartıştığı, söyleştiği mimarlar arasında, dekonstrüktif mimarlığın öncülerinden Daniel Libeskind ve Peter Eisenman da yer alıyor. Derrida’nın katkıda bulunduğu Paris La Villette projesinin mimarı Bernard Tschumi ise tüm tartışmaların odak noktasında bulunuyor. Jacques Derrida, bir söyleşisinde, yöntem olarak mimari dekonstrüksiyon üzerine şunları söylüyor: “Dekonstrüksiyon, inşa edilmiş olanı dekonstrüksiyona uğratmayı bekleyen mimarın yönteminden ibaret değil; daha ziyade tekniğin kendisine, mimari mecazın otoritesine dokunan ve tam da bu sebeple kendi mimari retoriğini dekonstrüksiyona uğratan bir sorgulama.” Derrida, dekonstrüktif mimarlığın kendisini giderek daha çok ilgilendirdiğini ise şöyle anlatıyor: “Dekonstrüktif mimarlıkla değil de mimarlık hakkında dekonstrüktif söylemle ilk karşılaştığımda tepkim şaşkınlık ve güvensizlik oldu. İşin içinde bir analojinin, yer değiştirmiş bir söylemin, kesinlik değil analoji içeren bir şeyin olduğunu düşündüm. Daha sonra dekonstrüksiyonu hayata geçirmenin en etkili yolunun sanattan ve mimarlıktan geçmek olduğunu fark ettim.”
Fikir Projesi Yarışması
İzmir Büyükşehir Belediyesi, 30 Ekim depreminde hasar gördüğü için yıkılan Belediye Ana Hizmet Binası’nın yerine inşa edilecek anıt yapı için fikir projesi yarışması açtı. Yarışmanın ilk aşamasının proje teslim tarihi 3 Temmuz 2023 olarak belirlendi. Yarışma Türkiye’nin hem demokrasi, hem de yerel demokrasi tarihi içinde özgün ve saygın bir yere sahip olan İzmir için demokrasi iddiasını yükselten bir “anıt-yapı/kurum” geliştirerek yerel demokrasi pratiklerinin canlandırıcı/sürdürücü bir odağını oluşturmak istiyor. Öneriler bu odağın fiziki yapısı ve kurumsal düzenlemeleri üzerinden değerlendirilecek olup yarışmacılardan “İzmir’in demokrasi odağının” İzmirlilerle ilişkisinin nasıl kurulacağı konusunda bir tahayyül geliştirmesi ve bunu bir yapı önerisi haline getirmesi bekleniyor. İzmir yerel yönetiminin sadece temsili ve meclis faaliyetlerinin yer alacağı bina için hazırlanacak fikir projesi tasarımcıya önemli fırsatlar verdiği kadar önemli sorumluluklar da getiriyor ve onu sadece bir bina tasarımcısı olmaktan çıkararak aynı zamanda meydan ve etkinlik tasarımı konusunda da öneriler yapacak konuma getirmeyi hedefliyor. Yapılacak binanın farklı disiplinlerdeki tasarımcılarından, meydanın olağan üstü öyküsünün farkında olarak, bina için olduğu kadar binanın meydanla ilişkileri için de öneriler bekleniyor. Bu amaçla yarışma iki aşamalı olarak yürütülüyor, ilk aşamadan ikinci aşamaya geçen projeler üzerinde yapılacak jüri kritiklerinin amaca en uygun önerinin bulunmasını sağlaması hedefleniyor. Jüri başkanlığını Nevzat Sayın’ın yaptığı yarışmanın Asli Jüri Üyeleri Mimar Emre Arolat, Peyzaj Mimarı Prof. Dr. Erhan Vecdi Küçükerbaş, Mimar Ersen Gürsel, Mimar Prof. Dr. Hikmet Gökmen, İnşaat Mühendisi ve Şehir ve Bölge Plancısı Prof. Dr. İlhan Tekeli, Heykeltıraş Prof. Meriç Hızal’dan oluşuyor.
Zamane İstanbulları Pera Müzesi’nde
İstanbul’un güncel görsel anlatılarını bir araya getiren Zamane İstanbulları sergisi 17 Eylül 2023 tarihine kadar Pera Müzesi’nin 3. kat sergi salonunda sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler’in küratörlüğünde gerçekleşen sergide, İstanbul’da yaşayan 11 fotoğrafçının megakentten çarpıcı kesitler sunan işlerine, 7 farklı akademisyen, araştırmacı ve edebiyatçının katalog için kaleme aldığı metinler eşlik ediyor. Silva Bingaz, Osman Bozkurt, Ci Demi, Kıvılcım S. Güngörün, Ekin Özbiçer, Emin Özmen, Ahmet Sel, Ali Taptık, Kerem Uzel, Erdem Varol, Cansu Yıldıran’ın işlerinden oluşan fotoğraf sergisi, sanatçıların kenti kişisel bir etkileşim alanı olarak yorumlama pratiklerini ve İstanbul sokaklarında karşımıza çıkan olağanüstü, bir o kadar da olağan tuhaflıkları gündeme getiriyor. İstanbul’u kişisel bir deneyim alanı olarak ele alıp yorumlayan Silva Bingaz sezgileriyle hareket ederek hissettiklerini izleyiciye aksettirmeye çalışıyor. Osman Bozkurt İstanbul’un nispeten yeni rekreasyon alanlarına, kente hakim kılınan taşra estetiğine ve insanların bu alanlarla kurdukları ilişkilere bakıyor. Tam anlamıyla bir İstanbul fotoğrafçısı olan Ci Demi, tüm işlerinde İstanbul’la ilgili aşina tuhaflıklara odaklanıyor. Sokak sokak dolaşarak kimi kısa bir zaman sonra yitip gidecek uçucu İstanbul parçaları biriktiren Kıvılcım S. Güngörün, bunları bir araya getiriyor. Ekin Özbiçer, Türkiye’nin son 10-15 yılda geçirdiği sosyal ve politik değişimleri oryantalist bir bakışla görselleştiriyor. Emin Özmen’in çalışması Gezi Direnişi’nden bugüne, kentteki toplumsal hareketliliğin peşine düşen fotoğraflardan oluşuyor. Ahmet Sel göç meselesini ele alan ve sergi için özel ürettiği çalışmalarıyla Zamane İstanbulları’nda yer alıyor. Ali Taptık, son yıllarda hızla gelişen Kağıthane ve Şişli sınır bölgesindeki Galata, Keçi ve Cendere derelerinin etrafındaki mahallelerdeki yapısal dönüşümü haritalar üzerinden anlatıyor. Kerem Uzel Kanal İstanbul projesi güzergahında çektiği fotoğraflarla Zamane İstanbulları’nda yerini alıyor. Erdem Varol ise İstanbul’un Doğu ile Batı, gelenek ile modernite, kalabalıklar ile tek başınalık arasında kalmışlığını nüktedan bir dille görselleştiriyor.
İstanbul Modern Ziyarete Açıldı
Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern’in yeni binası ziyarete açıldı. İstanbul Modern'in yeni binası, dünyadaki simge kültür sanat kurumları ve müzelerin mimarisinde imzası olan Renzo Piano’nun kurucusu olduğu RPBW tarafından tasarlandı. Renzo Piano’nun Türkiye’deki ilk projesi olma özelliğini taşıyan yeni bina, İstanbul’a nitelikli mekan kazandırma amacıyla her türlü kültürsanat ve eğitim faaliyetine olanak tanımak üzere ziyaretçiyi odağına alarak planlandı. Boğaziçi’nin ışık yansımalarıyla pırıldayan sularından ilham alınarak tasarlanan bina, üç boyutlu biçimlendirilmiş alüminyum panellerle kaplı cephesiyle günün her saatinde değişen güneş ışığı ve sudan gelen yansımalarla ışık ve gölge oyunları yaratıyor. Ziyaretçi için daha çok alan yaratmak amacıyla ücretsiz olarak kurgulanan zemin katta; kütüphane, bilgilendirme noktaları, eğitim atölyeleri, kafe ve mağaza bulunuyor. Binanın birinci katında fotoğraf galerisi, kısa süreli sergi salonu, eğitim ve etkinlik odaları bulunuyor. Aynı katta Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarasına sahip terasıyla restoran konumlanıyor. Müzenin koleksiyon ve süreli sergi salonları ise ikinci katta yer alıyor.
ISL@H 2023
4.ISL@H (Islamic Architectural Heritage) Konferansı, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ev sahipliğinde, Universitas Islam Indonesia, International Islamic University Malaysia, University of Prishtina, Samarkand State Architectural and Civil Engineering Institute ve Ecole Polytechnique Sousse ortaklığı ile 18-19 Aralık 2023 tarihlerinde düzenleniyor. Uluslararası katılımlı olarak her iki yılda bir düzenlenen ISL@H Konferansları ilk olarak 2017 yılında Malezya’da International Islamic University Malaysia ev sahipliğinde başladı. İkinci konferans 2019 yılında FSMVÜ tarafından İstanbul’da gerçekleştirildi. Üçüncü konferans 2021 yılında yine Malezya’da düzenlendi ve son olarak, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve partner kuruluşlar olarak dördüncü ISL@H Konferansı’nın 2023 yılı Aralık ayında İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanıyor. ISL@H 2023’ün teması “Sürdürülebilirlik / Mimarlık Eğitimi” olarak belirlendi. Bu tema “sosyal, kültürel ve ekonomik sürdürülebilirlik”, “malzeme kullanımında sürdürülebilirlik”, “yerleşimlerde sürdürülebilirlik”, “eğitimde sürdürülebilirlik”, “yeniden işlevlendirme”, ”‘kapsayıcı mimarlık” ve benzeri konulardaki çalışmalar ile ele alınacak. İngilizce ve Türkçe olmak üzere çift dilli gerçekleşecek olan konferans dünyanın dört bir yanından akademisyenleri ve uygulamacıları bilimsel araştırmalarını ve deneyimlerini paylaşmak için bir araya getirmeyi hedefliyor.
Başka Kayda Rastlanmadı
Garanti BBVA tarafından kurulan Salt’ın yeni sergisi Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, 24 Mayıs’ta Salt Galata’da ziyarete açıldı. Salt’ın Kadir Has Üniversitesi iş birliğiyle 2018 yılından bu yana yürüttüğü Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi çalışmaları kapsamında hazırlanan sergi, tarihçi ve romancı Reşad Ekrem Koçu’nun (1905-1975), ömrünün büyük kısmını adadığı İstanbul Ansiklopedisi’nin yayımlanmamış bölümlerine ışık tutuyor. Sergi, Koçu hayattayken ancak G harfine kadar basılabilmiş İstanbul Ansiklopedisi’nin Z harfine kadarki ciltlerinin tasarım aşamasında kalan maddelerini arşiv malzemeleri üzerinden takip ediyor. Metin taslakları, kupürler, kolaj ve çizimlerin oluşturduğu malzeme, kendi ifadesiyle İstanbul’un “muazzam kütüğünü” çıkarma amacıyla yola çıkmış Koçu’nun tarih yazımındaki ayrıcalıklı konumunun ipuçlarını veriyor. Salt Galata’nın katlarına yayılan sergi, içine yerleştiği yapıyı kentsel bir odak olarak ele alıyor ve malzeme seçkisini Galata semti etrafında kurgulanan bir çerçevede sunuyor. Koçu’nun 19. yüzyıl başlarından 20. yüzyıl ortasına uzanan bir zaman diliminde Galata ve yakın çevresine dair yarattığı müstesna kent imgesini ve sakinlerini gündeme getiriyor. Söz konusu yapıyı çevreleyen kentsel mekânda bir asır yaşamış olan “ayaktakımının”, İstanbul’un geleneksel mahalle düzeninin dışında yaşayanların Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi’ndeki izlerini sürüyor. Bazı maddelerin sonunda yer alan “hakkında başka kayda rastlanmadı” ibaresi ise resmi tarih yazımının dışına çıkılan noktaya işaret ediyor; başka yerde kaydı olmayanların şehrine bakıyor. 29 Ekim’e dek devam edecek sergi paralelinde, Kadir Has Üniversitesi’nin yaklaşık 40 bin öğelik bir belge grubu halinde devraldığı arşivin dijital ortama aktarılarak çevrimiçi erişime açılması planlanıyor. 19. ve 20. yüzyıl İstanbul’una farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçlayan sergi ve arşiv projesine, çeşitli disiplinlerden araştırmacıların katkılarıyla hazırlanan bir e-yayın da eşlik edecek.