Kalp hastalıkları söz konusu olduğunda çoğumuz kendimizi bu riskin çok uzağında sanırız. Oysa buzdağının görünmeyen yüzü çok başka. Kalp Sağlığı Haftası kapsamında geçen hafta Zorlu PSM’de düzenlenen etkinlikte ortaya konan veriler, kalp ve damar hastalıklarının gençleri ve kadınları da ciddi biçimde tehdit ettiğini gözler önüne serdi.
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Doç. Dr. Murat Sargın’ın sözleri, bu konuda bir uyanış çağrısı gibi: “25-40 yaş grubundaki bireylerin üçte biri obez ya da sigara kullanıcısı. Bu tabloya hipertansiyon ve diyabet gibi riskler eklendiğinde, kalp hastalıklarının çok ileri yaşa kalmadan kapıyı çalması kaçınılmaz.”
Yani bugünün 30’lu yaşlardaki bireyi, gerekli önlemleri almazsa yarının yüksek risk grubundaki kalp hastası olabilir. Doç. Dr. Murat Sargın bunu şöyle açıklıyor: "25-40 yaş aralığını kalp-damar hastalığına yakalanmadan geçirseler bile obezite ve sigara varlığında -ki bu tabloya tansiyon ve diyabetin eklenmesi de çok olası- 50'li ve 60'lı yaşlara geldiğinde belki şimdiki 50'sinde, 60'ındakilere göre daha fazla kalp hastalığına yakalanacaklar. Böyle düşünersek şu anda gençlerde kalbe bağlı ölümler arttı demek doğru değil ama bu yaş grubundaki riski azaltamazsak artacak diyebiliriz."
'KADINLARDA SESSİZ SALGIN GİBİ'
Öte yandan, kadınlarda kalp hastalıklarının “sessiz bir salgın” gibi ilerlediği gerçeği de üzerinde durulması gereken bir başka boyut. Kadınlar, özellikle menopoz sonrasında, erkeklerle eşdeğer risk taşıyor. Ancak ne yazık ki bu risk yeterince ciddiye alınmıyor. Oysa Türkiye’de kadın ölümlerinin neredeyse yüzde 40’ı kalp hastalıklarına bağlı. Doç. Dr. Sargın’ın dediği gibi, “Meme kanseri ne kadar önemliyse, kalp hastalıkları da en az onun kadar önemsenmeli.”
KONTROLSÜZ TANSİYON AORTU YIRTAR
Etkinlikte bir diğer dikkat çeken başlık ise TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı aort yırtılmasıydı. Aort, vücuda temiz kan taşıyan ana yol. Bu yol yırtıldığında, ani ve ölümcül sonuçlar doğabiliyor. Sargın'a göre, ailenizde genetik olarak bilinen bir durum varsa ekokardiyografi çekirtmeniz gerekiyor. Genetik riskiniz yok ama tansiyon probleminiz varsa, hele ki kontrolsüz bir tansiyon hastalığı mevcutsa takibe girmeniz şart. Bir risk faktörü taşımayan, şikayeti olmayan popülasyonda ise aort yırtılması olasılığı hayli düşük. 50 yaşını geçmiş bir kadınsanız, 40 yaşın üstünde kalp-damar yönünden risk faktörleri olan bir erkekseniz zaten herhalükarda kalp check-up'ından geçmelisiniz.
AŞILAR KALP HASTALIKLARINI ARTIRDI MI?
Peki ya aşılar? Koronavirüs sonrası en çok tartışılan konulardan biri de bu oldu. Kalp hastalıklarıyla aşılar arasında bir bağlantı var mı? Doç. Dr. Sargın, İngiltere’de daha bu ay yayımlanan ve 46 milyon hastanın verilerinin analiz edildiği yeni bir çalışmaya atıfla, “Çıkan sonuca göre aşı olanlar olmayanlara göre daha fazla kardiyovasküler hastalık yaşamış. Ancak aşı olanlar da bu oran daha az, demek ki aşı korumuş. Yani nüfus artıyor, obezite artıyor, diyabet artıyor buna bağlı kalp-damar hastalıkları artıyor. Bu yaşananları aşıya bağlayacak elde bir veri yok. Her gün binlerce bilimsel makale yayımlanıyor. Önemli olan bunların saygınlığı, verilerinin doğruluğu. Bir verinin yorumlanmasına her zaman bilimsel çalışma demek doğru değil. Gerçek bilimsel çalışmalardan yola çıkarsak aşı olanlarda kalp hastalığı arttı, damar hastalığı arttı gibi veri yok” diyor. Yani eldeki bilimsel veriler, aşıların kalp hastalıklarını artırdığına dair somut bir bulgu sunmuyor.
Bütün bu bilgiler ışığında şunu söylemek mümkün: Kalp sağlığı meselesi, artık yalnızca belli bir yaş grubunun sorunu değil. Gençlerin, kadınların ve risk faktörlerine sahip herkesin bu konuda bilinçlenmesi elzem.