01.05.2023 - 04:02 | Son Güncellenme:
İstiklal Caddesi’nin bu zarif sakini, kapsamlı bir restorasyon çalışmasıyla “Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi”ne dönüştü. Casa Botter, şehrin ilklerini barındıran 123 yıllık hafızasını, kültür sanatın iyileştirici gücüyle buluşturacak. Beyoğlu’nun Pera, İstiklal Caddesi’nin Cadde-i Kebir olduğu günlerde kent sakinleri için adeta bir çekim noktası olan Botter Apartmanı, şehrin yeni buluşma durağı olarak Cadde’yi selamlıyor. Uzun bir süredir İstiklal Caddesi’nde hatırlanmayı bekleyen yapıyı 2021 yılındaki cephe konservasyonuyla gündeme taşıyan İBB Miras, devam eden süreçte Botter Apartmanı’nın kapsamlı restorasyonu ve yeniden işlevlendirilmesi sorumluluğunu da üstlendi. Botter Apartmanı’nın 123 yıllık tanıklığını anlamak ve bu hafızayı yaşatarak geleceğe aktarmak üzere süreci tasarlayan İBB Miras, çalışmaların her bir aşamasında yapının çok katmanlı dokusunu adım adım keşfederek ilerledi. Tarihi, hikayesi ve ruhuyla Beyoğlu hazinesinin benzersiz parçalarından biri olan Botter Apartmanı, özgün malzeme ve tekniklerle uygulanan çalışmalarla tepeden tırnağa iyileştiriliyor. Art Nouveau akımının en özgün detaylarıyla bezeli cephesinden göz alan renkli vitraylarına, şehrin ilkleri arasında anılan asansöründen merdiven korkuluklarına, yılların yaşanmışlığını barındıran duvarlarından yer döşemelerine uzanan titiz çalışmalar, tarihi yapıyı zamana ve olası İstanbul depremine karşı güçlendirmekle kalmıyor; yıllar içinde kaybolan ruhunu da ona yeniden kazandırıyor. Botter Apartmanı’nın zemin katı sergi salonuna, birinci katı ise Cumhuriyet’in 100. Yıl coşkusunun nabzını tutacak çalışma alanlarına ev sahipliği yapıyor.
Sergi salonundaki Melike Bayık’ın küratörlüğünü üstlendiği “Düşler, Hakikatler” sergisi, Larissa Araz, Sena Başöz, Orhan Cem Çetin, Cevdet Erek, Ulaş Eryavuz, Ece Gökalp, Berat Işık, Ali Miharbi, Studio Pinprick, Güneş Terkol, Erdem Varol ve Emir Yağmurca’nın eserleri üzerinden izleyicileri “dün, bugün ve yarın arasındaki tahayyüllere” davet ediyor. Yapının diğer katlarında hız kesmeden devam edecek restorasyon süreci tamamlandıktan sonra Casa Botter çatısı altında gösterim merkezi, İBB Belgesel Film Arşiv Merkezi (DOCIST) konferans salonu, tasarım atölyeleri ve sanatçı ofisleri gibi farklı etkinlik alanları da yer alacak. Botter Apartmanı’nın bahçesindeki ek yapı kafe, müştemilat ise tasarım evi olarak kent sakinlerini ağırlayacak. Tasarımın, kültür sanatın, birlikte hayal kurup üretmenin gücüyle İstanbul’a ilham veren yeni bir çekim merkezi olmaya hazırlanan Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi ile “UNESCO Tasarım Kenti” İstanbul da bir tasarım merkezine kavuşuyor. Böylelikle Taksim Meydan’da tarihi Maksem’in restorasyonuyla başlayan kültür sanat aksı Beyoğlu Sineması, Ses Tiyatrosu, Galatasaray Meydanı ve Muammer Karaca Tiyatrosu’yla devam edip şehrin yeni sanat ve tasarım merkezi Botter Apartmanı’na uzanacak. Sonrasında ise Tünel Meydanı’ndaki Metrohan’la buluşup oradan da Galata’ya inerek 250 yıllık St. Pierre Han’ın yepyeni enerjisiyle bütünleşecek. Hatırlayan ve hayal kuran bir Beyoğlu ile İstanbul da bir nefes alacak…
Cumhuriyet, Mimarlık ve Kent: 100 Yıllık Miras Sempozyumu
İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı vesilesiyle, 12-13 Ekim 2023 tarihlerinde düzenlenecek olan “Cumhuriyet, Mimarlık ve Kent: 100 Yıllık Miras” Uluslararası Sempozyumu, Cumhuriyet döneminde Türkiye’de mekansal tasarım tarihinin çok boyutlu bir resmini çizmeyi amaçlıyor.
Konferans süresince; bildiri sunumları, panel, sergiler ve atölye çalışmaları aracılığıyla, Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihi boyunca yaşanan farklı siyasi ve ekonomik süreçlerde tasarım fikirlerinin evrimi, Türkiye’de mimarlık, tasarım ve planlama alanlarının dünü, bugünü ve geleceğini daha iyi anlamak amacıyla ele alınacak. İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Fakültesi bu amaçla, mimarlık, şehircilik, iç mimarlık, endüstriyel tasarım ve peyzaj mimarlığı disiplinleri içinde yer alan ve Cumhuriyet’in her üç dönemini de (1923-50, 1950-80, 1980-2023) kapsayan şu başlıkların içine girebilecek, ama onlarla sınırlı kalmak zorunda olmayan bildirilerle katılımları bekliyor: Cumhuriyet döneminde mimarlığa yön veren aktörler; Cumhuriyet döneminde tasarım eğitimi; Cumhuriyet dönemi mimari mirasının korunması; mimarlık, planlama ve tasarım yarışmaları; tasarım-sanat ilişkileri; Cumhuriyet dönemi mekansal politikalar; gelecek için öngörüler. Genişletilmiş özet tesliminin 26 Nisan 2023 tarihinde yapılacağı sempozyum 12-13 Ekim 2023 tarihlerinde Salt Galata’da gerçekleştirilecek.
SPACE’23 İkinci Kez Zorlu PSM’de
Mimarlık, iç mimarlık, tasarım ve sanat disiplinlerinin deneyim alanları olacak SPACE’23 organizasyonu 10-11 Mayıs’ta Zorlu PSM’de ikinci kez gerçekleşiyor. Mimar, iç mimar, tasarımcı, iş veren, sanatçı, öğrenci ve markalar tekil kimlikleri ile SPACE’te olup kolektif bir bellek oluşturacak. İki günde 2500 profesyonel bire bir görüşmelerden söyleşilere, sergilerden marka lansmanlarına, aynı mekanda pek çok farklı anı deneyimleyecek. Best of Interior Design’22 seçkisinde yer alan 24 ofisin 29 projesi Koleksiyon ve Jotun sponsorluğunda özel bir kitap olarak basıldı ve ilk defa SPACE’te görülebilecek. İki günde altı söyleşinin olacağı SPACE ana sahnesinde ilk günün açış oturumu; Emre Arolat ve Bekir Ağırdır ile mimar Heval Zeliha Yüksel moderasyonunda gerçekleşecek. Melike Altınışık, Hasan Çalışlar, Ece Ceylan Baba, Serkan Ennaç, Tanju Özelgin, Atilla Kuzu, Hakan Ezer, Arif Özden, Hakan Sekmen, Şebnem Buhara, Kurtul Erkmen, And Akman, Abdurrahman Çekim gibi Türkiye’nin mimarlık, iç mimarlık ve tasarım alanında önde gelen isimlerinin yanı sıra, yaratıcı ruhunu mesleğine yansıtan Bulut Reyhanoğlu, Ali Elmacı, Hatice Aslan, Koray Malhan, Arzu Kaprol gibi farklı disiplinlerin güçlü isimleri sahnede yer alacaklar. SPACE’23 kapsamında yer alacak olan “Tahayyül” sergisi, korumak ve yaşatmak için, önce damıtılmış bir hatırlama eylemine ihtiyaç duyduğumuza vurgu yapan bir belgeleme çalışması. Deprem bölgelerindeki yaşamdan, mekandan, kentten ve kırsaldan farklı perspektiflere ait öznel çağrışımların sunulacağı bir seçki olan ve depremlerden önce çekilmiş fotoğraflardan oluşan serginin küratörü Tanju Özelgin.
45.Yapı Fuarı Gerçekleşti
İnşaat sektörünün trendlerinin konuşulacağı, en yeni yapı teknolojileri ve yapı ürünlerinin sergileneceği 45. Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul Fuarı, 26-29 Nisan tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Bölgedeki en etkili iş platformu olmasının yanı sıra, Türk yapı sektörünün en uzun süredir düzenlenen fuarı olma niteliği taşıyan Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul; yapı, inşaat malzemeleri ve teknolojileri alanında 400’e yakın yerli ve yabancı katılımcıyı ağırladı. Türkiye dışında Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika'dan da alıcıları cezbeden fuar, yeni iş birlikleri kurulmasında da büyük bir rol oynuyor. Bu yıl Avusturya, Belarus, Çin, KKTC, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Endonezya, İtalya, Kazakistan, Katar, Romanya ve Rusya başta olmak üzere toplam 13 ülkeden 30’un üzerinde yabancı katılımcı fuarda yer aldı. VIP Alım Heyeti Programı kapsamında bu yıl da 300’den fazla yabancı alıcı katılımcılarla buluşacak. Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul ev sahipliğinde “ZeroBuild Possible Earthquake Resistant” sloganıyla, 4 gün boyunca 100’e yakın konuşmacının katılımıyla gerçekleştiridi. 4. ZeroBuild Summit’23-Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi’nde depreme dayanıklılıkla sıfır enerji bina ilişkisine ışık tutulurken, özellikle kentsel dönüşüm konularının tekrar ele alınmaya başlandığı bu günlerde, doğru uygulamalar hakkında bilgiler paylaşıldı. 4 gün boyunca ZeroBuild Summit 2023 programına eş zamanlı olarak gerçekleşen etkinlik programı kapsamında, yapılarda deprem güvenliği konusu tüm yönleriyle ele alındı. Etkinlik programında, başta yapılarda deprem güvenliği olmak üzere sektörün gündemdeki konuları, alternatif yapı trendleri, sürdürülebilir malzeme ile yenilikçi ve güvenli inşaat uygulamaları masaya yatırıldı.
Rafael Viñoly’nin Ardından…
Geçtiğimiz Mart ayında kaybettiğimiz Uruguaylı mimar Rafael Viñoly, müze ve eğitim tesislerinden havalimanlarına ve gökdelenlere kadar çeşitlenen sayısız tasarımıyla farklı ölçeklere, kullanıcılara ve bağlamlara hitap eden bir mimarlık anlayışı ortaya koydu. Kariyer yaşamı boyunca tüm dünyada saygınlık uyandıran çok sayıda mimari projeye imza atan Rafael Viñoly’nin karşılaştığı ekonomik, coğrafi, teknolojik, sosyal veya kültürel değişkenlerin ötesinde, miras olarak bıraktığı geniş eser yelpazesi, mesleğin başlangıcından en sonuna kadar devam ettiği istikrarlı yörüngenin sonuçlarıydı. 1944 yılında Uruguay’da doğan Rafael Viñoly, Buenos Aires Üniversitesi’nde mimarlık okudu ve henüz öğrenciyken şimdi MSGSSV olarak adlandırılan başarılı Estudio de Arquitectura firmasının kurdu. 1978’de Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti ve burada 1983'te Rafael Viñoly Architects şirketini kurdu. Dünya çapında 600’den fazla yapı tasarlayan Viñoly’nin ilk büyük projeleri John Jay College of Criminal Justice ve ardından Tokyo Uluslararası Forumu’ydu. “Mimarlık sadece sanatsal bir çaba veya sadece teknik veya organizasyonel bir meydan okuma değildir, kolektif çevre üzerinde ilk görselleştirmenin etkilerinin çok ötesinde önemli bir etkiye sahip olan sosyal bir pratiktir. Mesleğin yeterlilik kapsamını tanımlayan, çevreye karşı bu sorumluluktur” diyen Rafael Viñoly, dünya çapında çok sayıda eseriyle tanındı. 426 metre yüksekliğindeki 432 Park Avenue konut gökdeleni, Londra'daki 20 Fenchurch Street kulesi, Uruguay'daki San Rafael Otel, Carrasco Uluslararası Havaalanı yapısı, Buenos Aires Üniversitesi (UBA) Doğa Bilimleri Fakültesi için tasarladığı Zero + Infinity pavyonu, Kimmel Gösteri Sanatları Merkezi, Cleveland Sanat Müzesi ve 1989’da Dünya Ticaret Merkezi Tasarım Yarışması’nı kazanarak elde ettiği Tokyo Uluslararası Forumu en bilinen yapıtları oldu. 78 yaşında hayata gözlerini yuman Uruguaylı mimar geride dünyanın en tanınmış ve ikonik yapılarının da aralarında olduğu, kendine özgü ve zamansız tasarımlardan oluşan zengin bir miras bıraktı.
20 Fenchurch Street kulesi, Londra.
Tokyo Uluslararası Forumu binası
Terk Edilmiş Binalar Geleceğe Umut Olabilir mi?
Günümüzün en önemli mimarlık etkinliklerinden biri olarak kabul edilen Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergileri’nin 18’incisi, 20 Mayıs’ta açılıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu’nda bu yıl, küratörlüğünü Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın üstlendiği “Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” adlı proje yer alıyor. İlhamını Ursula K. Le Guin’den alan Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, binalarla ilgili kanıksanmış imgeleri ve yaklaşımları sorgulayarak, daha gösterişli, başarılı örneklere odaklanmak yerine terk edilmiş binaların hikayelerini dinlemeyi ve anlamayı öneriyor. Proje, “geleceğin laboratuvarı” olarak ele alınabilecek bu yapıları yıkmak ya da kaderine terk etmek yerine nasıl dönüştürülebileceğine dair araştırmalarla geleceğe dair umut verecek önerileri ortaya çıkarmayı amaçlıyor. 26 Kasım’a kadar bienalin ana mekanlarından Arsenale’de yer alacak Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu, İKSV koordinasyonunda, TC Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. Türk Hava Yolları, Türkiye Pavyonu'nu havayolu partneri olarak destekliyor. Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, Elizabeth Fisher’a ait olan Evrimin Çuval Teorisi’ni Kurgunun Çuval Teorisi başlığıyla edebiyata uyarlayan Ursula K. Le Guin’den ilhamla önerilen bir başlık. Fisher, insanlara ait ilk kültürel aracın, sanılanın aksine sivri ve keskin av araçları yerine içinde sebzelerin taşındığı bir çuval olabileceğini iddia ediyor. Le Guin, Fisher’ın bu düşüncesini kurmacaya uyarladı ve kahramanlığa soyunmayan karakterlerin hayatı bütün iniş çıkışları ve yenilgileriyle yaşadığı, sürükleyici hikayeler anlatmayı başardı. Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, Le Guin’in kurgusunun mimarlıktaki izlerini sürüyor. Hikayede sadece alet değişiyor, silah yerini çuvala bırakıyor. Ancak bu değişim neredeyse tüm sahnenin değişmesi anlamına geliyor; anlatı, yok etmek üzerine kurulu bir kahramanlık masalından, ortaklaşa sürdürülen bir hayat hikayesine dönüşüyor. Bu değişim edebiyattan mimarlığa tüm kültürel üretimleri etkiliyor. Miras edindiğimiz imgeleri sorgulamayı, o imgeler kadar güçlü olmasalar da yeni imgelere yer açmayı, bunu da kahraman yapıların başarı hikayeleri yerine terk edilmiş yapıları dinleyerek yapmayı öneriyor.
Türkiye’nin hemen her şehrinde bulunan bu yapıların kolektif olarak belgelenmesi ve yıkmak ya da kaderine terk etmek yerine nasıl dönüştürülebileceklerine dair araştırmalar projenin ana başlıklarını oluşturuyor. Serginin adı gibi ikili bir kurgusu olacak. Hayalet Hikayeleri “Bulut”ta Türkiye’deki kullanılmayan binalardan farklı işlevlerde örnekler gösterirken, Mimarlığın Çuval Teorisi, gerçek ama atıl bu tabloyu, kentlerin geleceği için birer umut deposuna dönüştürmeyi amaçlayan rengarenk bir “Tezgah” gibi konumlanıyor. Türkiye’deki kullanılmayan yapı stoğunu kolektif olarak belgelemek ve bu herkesi ilgilendiren tartışmayı olabildiğince fazla kişiye ulaştırmak için bir açık çağrı yapıldı. Hayalet Hikayeleri instagram hesabı üzerinden yapılan çağrıya Türkiye'nin dört bir yanından gelen yanıtlar sayesinde, yüzlerce konuttan oluşan atıl siteler, terk edilmiş üretim yerleşkeleri ve lojmanlar, kısmen ya da tamamı boş gökdelenler, oteller, okullar, hastaneler, restoranlar ve sosyal tesislerden meydana gelen bir arşiv oluşmaya başladı. Bu kolektif arşivden bazı yapılar, sergide “Bulut” alanında yer alacak. “Tezgah” alanında yer alacak Mimarlığın Çuval Teorisi için bir manifesto, 15 farklı başlık altında, var olan yapıların nasıl dönüştürülebileceğine dair tartışmalar başlatmayı planlıyor. Manifesto başlıkları; Hikaye, Teori, Bağımlılık, Hayaletler, Entropi, Son Kullanma Tarihi, Neden Yıkıyoruz, Olay Yeri İnceleme, Concrescere, Tamir Dükkanı, Venedik Tüzüğü-Dönüştürülmüş, Mevcuttan Öğrenmek, Test Sürüşü, Dönüştürenler, Havuz olarak tezgah alanındaki 15 masada inceleniyor.