Son Güncellenme:
İngiltere'nin Cornwall bölgesinde yer alan ve "dünyanın en büyük serası" olarak bilinen Eden Projesi binlerce bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Kil çukurundan, binlerce ziyaretçiyi ağırlayan bir yapıya dönüşmesi ise son 20 yıllık süreci kapsıyor. 1996'da yapımına başlanan ve ilk kez 2001'de ziyaretçilerine kapısını açan Eden Projesi; her geçen yıl kendisine yeni güzellikler katarak insanların bitkiler ve sürdürülebilir gelecek hakkında bilinç kazanmasını sağlıyor.
Grimshaw Architects tarafından tasarlanan iki farklı biyom bina yağmur ormanları biyomu ve Akdeniz biyomunu içeren, her biri bir araya getirilen birkaç kubbeden oluşuyor. Bitki esintileri taşıyan Eden Projesi doğa ve sürdürülebilir gelecek hakkında bilinç kazandırırken mimari olarak da bunu destekliyor.
Eden Projesi'nin her alanı benzersiz ve sürdürülebilir mimarinin farklı örneklerini taşıyor. Eden Projesi'ni ziyaret edenler aynı coğrafyada görülmesi teknik olarak mümkün olmayan binlerce bitkiyi bir günde görme şansını yakalıyor. Bir mimari harikası olan yüzlerce beşgen ve altıgen biyom içinde binlerce bitki türü doğal ortam ilişkileri içinde yetişiyor. Bu beşgen ve altıgen plastikler çelik ile çevrelenip destekleniyor.
Eden Projesi sayesinde yalnızca bitkilerin gezildiği bir alan değil insanların doğa ve bitkiler hakkında eğitildiği bir alan da ortaya çıkıyor. Proje tasarlanırken yaratılan alanlar ile çocuklar ve yetişkinler doğa ve sürdürülebilir yaşam hakkında bilgiler alıyor. Eden Projesi alanında sürekli olarak workshoplar düzenleniyor. Bir seradan daha çok geniş bir sosyal yaşam alanı olarak tasarlanan Eden, dünyanın farklı yerinden bitkileri barındırırken aynı zamanda açıkhava bahçeleri ile ferah bir gezinti imkanı da sunuyor.
Eden Projesi'ni ziyaret edenler dünyanın en büyük yağmur ormanının yanı sıra son teknoloji mimari yapıları da görme şansını yakalıyor. Yıl boyunca devam eden bahçe sergileri ile farklı bitkilerin arasında dolanırken tekrarı olmayan bir tecrübe yaşıyor. Müzik, heykel gibi sanat aktiviteleri yanında çeşitli performans sanatları da bu büyüleyici alanın içinde ziyaretçilerini bekliyor.
Bir yandan bitkiler ve doğa hakkında farkındalık oluşturan bu sosyal alan, diğer yandan ziyaretçilerine restoran, kafe ve oteli ile farklı bir yaşam alanı da sunuyor. Ağaçların tepesine çıkarak yağmur ormanlarını seyretme keyfine sahip olduğunuz alanda, ayrıca sürdürülebilir yaşam hakkında dersler de alabiliyorsunuz. Doğa hakkında farkındalığınızı artıracak geziler için ise bir traktörün çektiği kara tren kullanılıyor. Her yıl bir milyon civarı ziyaretçi ağırlayan ve iki milyona yakın bitkinin bulunduğu alan, sürekli kendisini geliştirerek ziyaretçilerini bekliyor. İngiltere'ye yolunuz düşerse insan elinin yarattığı en güzel harikalardan olan bu projesi siz de kaçırmayın.